KĀR İÇİN ÜRETİM VE TÜKETİM KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE, BU DA KÜRESEL YOKSULLUĞUN ARTMASINA NEDEN OLUYOR!
Mustafa Durmuş
10 Kasım 2015
Dünya Bankası’nın yeni bir raporu yayımlandı: “Şok Dalgalar: İklim Değişikliğinin Yoksulluk Üzerindeki Etkilerini Yönetmek” (Shock Waves : Managing the Impacts of Climate Change on Poverty,November 2015).
Bu raporda oldukça çarpıcı tespitler var. Bunlardan biri, 2030 yılına kadar küresel çapta gerçekleşecek iklim değişiklikleri sonucunda küresel çapta ilave 100 milyon insanın daha yoksullaşacağı. Sadece Hindistan’da 45 milyon insan daha tarımda yaşanacak üretim düşüşleri, verimsizlik ve artan hastalıklar nedeniyle yoksullaşacak.
Yani rapor spesifik olarak küresel iklim değişikliklerinin neden olduğu yoksulluk artışına dikkat çekiyor.
Raporun bazı detaylarına girmeden önce kapitalist sistemdeki yoksulluğun temel nedenlerine kısaca göz atmakta yarar var.
Yoksulluğa neden olan pek çok faktör mevcut. Örneğin
OECD’ye göre yoksulluğun nedeni yetersiz iktisadi büyüme ya da büyümenin
yavaşlaması.
Yoksullaşmanın nedeninin iktisadi krizler
olduğu da ileri sürülebilir. Krizin yoksulluğu daha da artırdığı verilerle de
doğrulanmaktadır. Zira krizde işsizlik artarken, gelir dağılımı daha da bozuluyor.
Yoksulluğun
bir diğer nedeni emperyalist sömürü. Bu hem azgelişmiş ülkelerdeki ucuz
ve örgütsüz emeğin ve doğal kaynakların çok uluslu tekellerce sömürülmesi ve
kârların royalty adı altında dışarı çıkartılması, hem de kredi faizleri,
yüksek döviz kurları, vergi cennetlerine servetin kaçırılması ve arazi ve
toprakların ele geçirilmesiyle gerçekleştiriliyor, bu da ülke halklarının daha da yoksullaşmasına
neden oluyor.
Devletler uyguladıkları
emek karşıtı bütçe, harcama ve vergi politikalarıyla yoksulluğun diğer
bir nedeni oluyorlar. Devletler bunu,
sermayeye olan destekleri, sermaye vergilerinin indirilmesi ve emek
karşıtı iş yasaları ve halkın ödediği vergilerin artırılması ve sosyal
harcamaların kısılması şeklindeki kemer sıkma uygulamaları aracılığıyla yapıyorlar.
Bu uygulamalar zenginlerin gücünü daha da artırırken halkları daha da
yoksullaştırıyor.
Yoksulluk, istihdam
ve işsizlikle de, özellikle de güvencesiz istihdam ve kötü istihdam
koşulları ile ilişkilendirilebilir. Ancak işsizlik ve yoksulluk birbiriyle
yakından ilişkili iki olgu olsa da tek başına istihdam yoksulluğu önleyemiyor.
Yolsuzluklar bir diğer yoksulluk nedeni.
Tüm bu
nedenler aslında ana bir nedene bağlanabilir: İçinde yaşamakta olduğumuz kapitalist
üretim ve bölüşüm ilişkileri. Asıl bu üretim tarzının nasıl ve hangi
mekanizmalarla gelir dağılımı eşitsizliklerine, dolayısıyla da yoksulluğa neden
olduğunun sorgulanması gerekir. Bu bağlamda kapitalist üretim tarzı içinde hem gelir
bölüşümü eşitsizliği ve yoksulluk, hem de ekonomik krizler neden değil sonuç. Bunların her biri kapitalizmin işleyiş
mantığından kaynaklanıyor: Emek sömürüsü.
Gelelim rapora. Rapor, küresel ısınma
başta olmak üzere bazı nedenlerle ortaya çıkan küresel iklim değişikliklerinin
2030 yılına kadar küresel yoksul sayısını artıracağını ileri sürüyor, ama
beklendiği gibi küresel iklim değişikliklerinin ya da bunu da gerisindeki
küresel ısınmanın nedenlerini sorgulamıyor. Bu çerçeve içinde de kâr amaçlı
üretim ve tüketime dayalı kapitalist sistemin kaçınılmaz olarak emek kadar
doğayı da tahrip ettiğini, nasıl ekolojik bozulmalara, felaket ve çöküşlere
neden olduğunu gözden kaçırıyor.
Buna rağmen rapor kapitalizmin küresel iklim değişikliği-yoksulluk ilişkisi bağlamında teşhir edilmesine imkân sağlıyor.
Rapora
göre, şu anda dünyanın en yoksul iki bölgesi olan Sahra Altı Afrika ve Güney Asya
bölgeleri iklim değişikliğinin neden olacağı felaketlerden en fazla etkilenen
bölgeler olacaklar.
Küresel
iklim değişikliği en fazla, gelir, gıda, beslenme, istihdam, hayvan yemi ve
ihracat gelirlerinin temel kaynağı anlamında yoksul ülkelerin temel üretim ve
yaşam sektörü olan tarım sektörünü vuracak. 2030 yılına kadar mahsul
verimliliği azaldığında, Sahra Altı Afrika’da gıda fiyatları % 12 yükselirken,
bu gelişmeden gelirinin % 60’ını gıdaya ayırmak zorunda kalan en yoksullar en
büyük zararı görecekler. Gıda eksikliği nedeniyle çocuk gelişimi % 23 oranında
kötüleşecek.
2-3
derecelik bir küresel ısınma sıtma riskini % 5 artıracak, yani ilave 150 milyon
insan daha sıtmaya yakalanacak. İshal vakaları artacak, su yetersizliği, su kıtlığı
su kalitesini ve hijyen koşullarını kötüleştirecek. Tüm bunların sonucunda 2030
yılına kadar ishal gibi hastalıklardan 48.000 çocuk daha ölecek.