Verginin
izini sürmek
Mustafa
Durmuş
19
Ekim 2020
Batıda bir söz vardır: “Follow the Money”. Yani parasallaşmış bir toplumdaki ilişkileri, ne olup bittiğini ya da olabileceğini anlamak istiyorsan “paranın izini sür”.
Bu söz Türkiye’de de geçerli. Nitekim özellikle de ballı
devlet ihalelerinden elde edilen parasal servetin son 18 yılda hangi sektörde,
hangi az sayıda büyük şirkette toplandığı hem rejimin karakterini, ülkeyi
yönetenlerin tutum ve davranışlarını, hem de bundan böyle neler olabileceğini
anlamamıza yardımcı olabilir. (1)
Faizin
izi bizi nereye götürüyor?
Bu alanda izinin sürülmesi gereken bir diğer gösterge
ülkedeki faiz oranları. Bilindiği gibi uzunca bir süredir faiz oranları olması
gerekenin çok altında (ve eksi reel faizle) tutuldu zira iktidara en yakın sektör
inşaat ve alt yapı (dolayısıyla da finans) sektörüydü. İktidar sahipleri de
ekonomik ve politik geleceklerini büyük ölçüde bu sektör üzerinden kurguladı. Devasa
servetler burada biriktirildi, aynı zamanda da ülkenin çehresi değiştirildiğinden
halk nezdinde sanal bir zenginleşme algısı yaratıldı.
Ancak bu strateji enflasyonu körükledi,
dolarizasyonu artırdı, kurları ciddi biçimde yükseltti, Merkez Bankasının döviz
rezervlerini eritti, ülkenin risk puanını yükseltti, halkı yoksullaştırdı,
işsizliği 10 milyonu üzerine çıkarttı. Kısaca ekonomiyi batmanın eşiğine
getirdi.
Böyle olunca, hızla taban kaybetmeye başlayan iktidar
bloku ekonominin bu gerçekleri karşısında faiz oranlarını tekrar yükseltmek
durumunda kaldı. Önümüzdeki hafta Merkez Bankası faiz oranlarını 100 baz puan civarında
artırırsa bu sürpriz olmaz. Kısaca para ve servetin yanı sıra faizin de izini
takip etmek neler olabileceğini anlamak açısından son derece önemli.
Ancak önemli bir izleme aracı daha mevcut: Vergi.
Yani vergileme alanındaki son zamanlarda (özellikle de Ekim ayından itibaren),
yapılan düzenlemelere bakarak neler olduğunu, kimlerin kollandığını ve
gelecekte neler olabileceğini (kısmen de olsa) kestirebilmek mümkün.
Verginin izini sürmeden önce devlet maliyesi ile
ilgili güncel bir durum tespiti ile işe başlayalım.
Bütçe
açığı artmaya devam ediyor
Geçen ayki bir yazıda (2) bu yılın Ağustos ayında
bütçenin 28,2 milyar lira fazla vermesinin bizi yanıltmaması gerektiğini, bütçe
açıklarının artarak süreceğini, hatta bunun bir devlet mali krizi göstergesi
olduğunu vurgulamıştık.
Nitekim 16 Ekim’de açıklanan Bütçe Gerçekleşme Raporu
bizi doğruladı. Çünkü bu yılın Eylül ayında Merkezi Yönetim Bütçe giderleri
108,6 milyar TL, bütçe gelirleri 78,9 milyar TL ve bütçe açığı 29,7 milyar TL
olarak gerçekleşti. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri geçen yılın aynı ayına
göre yüzde 34,5 oranında artarak 92,4 milyar TL, faiz dışı açık ise 13,5 milyar
TL oldu. Böylece bütçe açığı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 67’den fazla,
faiz dışı açık ise yüzde 142’den fazla bir oranda artmış oldu. (3)
Kümülatif olarak bakıldığında (2020 yılı Ocak-Eylül
dönemi) merkezi yönetim bütçe giderleri 870,0 milyar TL, bütçe gelirleri 729,4
milyar TL ve bütçe açığı 140,6 milyar TL olarak gerçekleşti. Ayrıca, faiz dışı
bütçe giderleri 762,2 milyar TL ve faiz dışı açık ise 32,8 milyar TL oldu.
Bu dönemde bütçe açığı yüzde 64 oranında, faiz dışı
açık ise yüzde 656,6 oranında arttı. Ödenen faiz tutarı ise 108 milyar TL’yi
buldu. Yani hem faiz harcamalarında, hem de faiz dışında kalan devlet
harcamalarında ciddi bir artış söz konusu.
Gelir
vergisi tahsilatları yüzde 4, kurumlar vergisi yüzde 41 azaldı
Harcamalar kısmı böyle iken bütçenin gelirler
kısmında da ciddi sorunlar mevcut. Öyle ki bu yılın Eylül ayında bütçe giderleri
yüzde 34,4 artarken, bütçe gelirleri sadece yüzde 25,1 oranında artabildi. Gelir
Vergisi yüzde 4’ten fazla ve Kurumlar Vergisi yüzde 41’den fazla azalış gösterdi.
En hızlı artan vergi ise yüzde 57,1 ile ithalde alınan Katma Değer Vergisi
(KDV) oldu. (4)
Kümülatif olarak (2020 yılı Ocak-Eylül dönemi) bütçe
giderleri yüzde 17,6; buna karşılık bütçe gelirleri yüzde 11,6 arttı. Bu 9 ayda
en fazla artan gider faiz gideri oldu (yüzde
32,6). En fazla artan vergiler ise Kurumlar Vergisi yüzde (41,8) ve ÖTV oldu
(yüzde 34,3).
Ancak Kurumlar Vergisinin toplam vergiler içindeki
payının sadece yüzde 8-9 civarında olduğunun ve bu verginin tamamına yakın bir
kısmının en büyük 6 bin şirket tarafından ödendiğinin altını çizelim.
Kısaca bu yılın hem Eylül ayına, hem de kümülatif
olarak ilk 9 ayına ilişkin resmi bütçe gerçekleşmeleri bütçe açığının artarak
sürdüğünü, 2020 yılına ait açık
hedefinin ilk 9 ayda aşıldığını, devlet mali krizinin göstergelerinin giderek
olgunlaştığını gösteriyor.
Bu arada, 9
Ekim tarihli bir torba yasa düzenlemesi ile hem bütçedeki harcama kalemlerinin dağılımının
izlenmesinin zorlaştırıldığını, hem de borçlanma yetkisinin iki katına
çıkartılarak bu yıl itibarıyla 308 milyar TL’lik bir borçlanma
yetkisi alındığını (daha önce de) vurgulamıştık.(5)
Sermayeyi
vergilendirmek yerine ondan borç almak
Böylece Özal’dan (1983) bu yana sıklıkla yapılageldiği
gibi, vergileme kaynaklarını kurutan ya da sermayeyi vergilendirmek istemeyen
iktidarlar kamu finansmanı ihtiyaçlarını giderek artan biçimde borçlanma yolu
ile giderme aşamasına geçmiş durumdalar.
Ayrıca özel şirketlerin devletten birikmiş 250
milyar TL’lik bir devreden KDV alacağının olduğu da biliniyor.(6) Maliyenin bunu bir anda ya da aylık düzenli
taksitler biçiminde ödemesi halinde mali krizin derinleşeceği açık.
İlaçta ve tıbbi cihazda devlet ile firmalar
arasındaki yaşanan ödeme krizinin ardından, kamu kurumlarının firmalardan “alacaklarından
feragat etmeleri talebinde bulunmasına” karşılık olarak sektör temsilcilerinin
sokağa çıkmaları devlet maliyesinin daha zor günler yaşayacağının bir diğer göstergesi.
Çünkü ilaçta yabancı ilaç şirketlerinin alacağının 2,3 milyar doları bulduğu,
tıbbi cihazda ise 20 milyar TL civarında olduğu ileri sürülüyor. (7)
Devlet harcamalarındaki bu hızlı artışa karşılık
(özellikle de Korona Salgının derinleştirdiği ekonomik krizle beraber) vergilerdeki gerileme de çok önem kazanıyor,
kazanacak.
Öyle ki çok büyük bir ihtimalle hükümet, sektörden
gelen talebi de dikkate alarak bu ayın sonunda vergi ve sosyal güvenlik
borçlarını yeniden yapılandıracak. Bu da en azından gelecek yıla kadar Hazineye
yeterli vergi gelirinin giremeyeceğinin bir göstergesi.
Tahsilat/
tahakkuk oranlarında ciddi düşüş
Devlet gelirlerindeki ve asıl olarak da vergilerdeki
gerilemeyi tahsilat/ tahakkuk oranlarından da izleyebilmek mümkün. Maliye
Bakanlığı bununla ilgili verileri il bazında sunuyor.
Bu çalışmada İstanbul’daki tahsilat/tahakkuk
oranlarını kullanacağız. Çünkü İstanbul ili sadece finans, sanayi ve ticaretin
merkezi değil, vergilerin en fazla toplandığı il. Aşağıdaki Tablo 1 bu amaçla
düzenlendi.
Tablo
1: 2020 Yılı İstanbul İli Bütçe ve Vergi Gelirleri Tahsilat/Tahakkuk Oranları -
%
(parantez içi yüzde veriler 2019 yılı aynı aylarına ait veriler ve fiilen
tahsil edilen vergi miktarlarıdır)
Vergi türü |
Nisan (%) |
May (%) |
Haziran (%) |
Temmuz (%) |
Genel
bütçe gelirleri |
31,6
( 32,0) |
36,3
(37,2) |
40,2
(41,1) |
44,8
(45,7) |
Beyana
dayalı Gelir Vergisi |
1,1
(27,4) |
24,1
(28,1) |
27,0
(28,5) |
42,0
(45,8) |
Stopaja
dayalı Gelir Vergisi |
60,7
(67,4) (24,3
milyar TL) |
63,2
(71,2) (28,6
milyar TL) |
63,2
(74,2) (24,5
milyar TL) |
63,2
(76,9) (28,6
milyar TL) |
Basit
usulde toplanan Gelir Vergisi |
43,0
(28,2) (50,5
milyon TL) |
43,4
(29,8) (51
milyon TL) |
47,6
(36,8) (56,2
milyon TL) |
49,6
(43,0) (58,8
milyon TL) |
Beyana
dayalı Kurumlar Vergisi |
-1,3
(10,8) |
-0,4
(14,1) |
5,9
(13,9) |
5,6
(16,2) |
Dâhilde
alınan Katma Değer Vergisi (KDV) |
20,9
(23,3) |
22,6
(26,8) |
23,1
(29,8) |
26,9
(33,9) |
Özel
Tüketim Vergisi (ÖTV) |
77,3
(76,7) |
81,7
(79,7) |
86,0
(79,7) |
88,0
(84,4) |
Alkollü
içkilerden alınan ÖTV |
83,6
(76,7) (2,4
milyar TL) |
87,4
(93,8) (2,7
milyar TL) |
91,6
(95,1) (3,1
milyar TL) |
94,6
(95,7) (4,2
milyar TL) |
Bu tablodan da görülebileceği gibi (8); Salgının etkili olmaya başladığı Nisan ayından Temmuz ayına kadar genel olarak bütçe gelirlerinde tahsilat/ tahakkuk oranları yüzde 50’nin altında kalıyor. Yani resmileşen vergi alacağının yarısından azı ancak tahsil edilebildi.
Her
100 liralık tahakkukun sadece yüzde 6’sı tahsil edilebildi
Bu oran, dolaysız vergilerde; sadece büyük kısmı
ücretlilerce ödenen Gelir Vergisi stopajlarında yüzde 63’ü biraz aşıyor. Beyana
dayalı Kurumlar Vergisinde Temmuz’da dahi sadece yüzde 5,6 olabildi. Yani
kesinleşen her 100 liralık Kurumlar Vergisinin sadece 5,6 lirası tahsil
edilebildi.
Dâhilde Alınan KDV’de bu oran yüzde 26,9 olurken,
beklendiği gibi Özel Tüketim Vergisinde yüzde 88 oldu. Üstelik geçen yıla göre
bu vergide bu oran yüzde 4 civarında arttı.
Aşırı
vergi öldürüyor!
Burada çarpıcı olan bir diğer şey; son günlerde evde
rakı yapımı nedeniyle 60’a yakın insanımızın öldüğü alkollü içecekler ile
ilgili. Zira bu içeceklerin üzerinden alınan KDV’deki tahsilat/tahakkuk oranı
çok yüksek. Öyle ki Temmuz ayında yüzde 94,6 oldu. Temmuz ayında tek başına böyle içkilerden devletin
kasasına 4,2 milyar lira ÖTV geliri girdi.
Kuşkusuz çok tuhaf bir durumla karşı karşıyayız: Çok
yüksek vergi oranları aracılığıyla içki içenler cezalandırılıyor. Bu vergiler
yüzünden içkisini evinde yapmak isteyenler zehirlenerek ölüyor. Bu arada da bu
vergiler Maliye açısından verimi en yüksek, tahsilat oranı en yüksek vergiler
olarak sistemde yerlerini koruyor.
Ayrıca alkollü içkiler; petrol, motorlu taşıtlar,
tütün ürünleri ve dayanıklı tüketim mallarından sonra en büyük beşinci ÖTV
kalemini oluşturuyor. Bu içeceklerden yüzde 63 oranında ÖTV, ayrıca yüzde 18 oranında KDV alınıyor. Bunun
sonucunda; 70’lik bir şişe rakıdan 103
lirayı aşan tutarda bir vergi alınıyor. (9) Böyle olunca da markette 70’lik bir
Yeni Rakı’nın fiyatı 170 lirayı, restoranlarda ise 300-400 lirayı bulabiliyor.
Vergi
yükünü adil dağıtan, kamu gelirini artıran vergiler gerekiyor, ancak…
Durum böyle olduğunda normalde ülkeyi yönetenlerden beklenen
vergi gelirlerini (Salgının adaletsizliği ve yoksulluğu daha da artırdığı gerçeğinden
hareketle, daha adaletli bir vergi yükü dağılımı da sağlayarak) artırmasıydı.
Öyle olmadı, bırakın yüksek gelirlilerin vergisini
artırmayı ya da servet vergisi koymayı; iktidar Eylül ayında sermaye kesimine
10 milyarlarca liralık vergi indirimi, istisnası ve muafiyeti sağladı. Yani
alması gereken vergileri almadı. Bunu yaparken de bir kayırmacılığa daha imzasını
attı ve (9 Ekim tarihli Resmi Gazetede açıklandığı gibi) iktidara çok yakın olduğu bilinen bir şirketten
9,5 milyar liraya varan vergiyi almaktan vazgeçti.
Tek
bir şirkete 9,5 milyar liralık vergi teşviki
Aşağıdaki tablo toplamda 8 sayfayı bulan bu teşvik
listesinin özetlenmesiyle oluşturuldu. (10) Buna göre sadece Eylül ayı içinde
128 iş ve faaliyete (ve bu faaliyetleri gerçekleştiren onlarca büyük şirkete)
vergi istisnası, muafiyet ve indirimi sağlandı.
Bu teşviklerden en fazla yararlanan sektörün inşaat
sektörü olduğu listeden anlaşılıyor. Zira projelendirme ve mühendislik
hizmetleriyle birlikte toplam 67 faaliyet bu teşviklerden yararlandı. Bunu sanayi-imalat
ve turizm/konaklama sektörleri izliyor.
Teşviklerin boyutu ise dudak uçuklatıyor. En fazla
kayırılan şirketten sonra sırasıyla; teşvik miktarı 533 milyon TL’den geriye
doğru, 389 milyon TL’ye gidiyor. Ayrıca bazı şirketlere dolar ve avro cinsinden
teşvik sunuluyor (bu tabloda kolaylık olsun diye sadece 35 milyon TL’nin
üzerindeki teşviklere yer verildi).
Askeri-sanayi
karması şirketlere 310 milyon liralık vergi teşviki
Burada gözlerden kaçan bir başka olgu ise siyasal
iktidarın militarizmi yükseltmeye dönük askeri- sanayi karması faaliyetler ve
bunları üreten şirketlere (devlet ve özel sektör) verdiği destek. Öyle ki
(tablo 2’ de gösterildiği gibi) bu alanda ilk bakışta 3 şirkete (1 devlet, 2
özel) toplam 310 milyon liralık bir vergi teşviki sağlandığı göze çarpıyor.(11)
Ayrıca 14 Ekim 2020 tarihli Resmi Gazetede yer alan
3081 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile insansız-silahsız hava araçlarını (İHA
ve SİHA) üreten BAYKAR Savunma A.Ş. için
gümrük muafiyeti getirildi.
Tablo
2: Vergi İstisna, Muafiyet ve İndirimlerinden 1-30 Eylül 2020 Tarihleri Arasında
Faydalanan Şirketlerin Listesi
A. İnşaat alanındaki en büyük 10
teşvik (milyon TL):
Toplam |
Kalyon
İnş. |
EN-EZ
İnş. |
Unitek
- Vemak |
Mimaray
İn. |
Servet
Alpaslan Müh. |
Kayaoğlu İnş. |
Mustafa
Ekşi İnş. |
Gelişim
İnş. |
Tele
Mobil |
Yeni
Fidan İnş. |
|
10,924 |
9,450 |
533,3 |
389,0 |
99,4 |
70,2 |
68,8 |
53,4 |
47,5 |
39,5 |
35,5 |
|
Aselsan |
BMC |
Tusaş |
140,5 |
98,8 |
70,5
|
Vergi teşviklerini, verilen büyük devlet ihaleleriyle birlikte düşündüğümüzde rejimin nasıl bir “ahbap-çavuş-akraba” kapitalizmi üzerinde oturduğunu da görebilmek zor olmuyor.
Ahbap-çavuş-akraba
kapitalizmi üzerine kurulan bir siyasal rejim
Ağustos ayındaki bir 21/b ihalesiyle, yaklaşık 10 milyar TL’lik
Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli Yüksek Standartlı Demiryolu ihalesini
iktidara yakın Kalyon İnşaat aldı. (12) Keza 9 Ekim’de TL karşılığı 21,4 milyar
TL’lik Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Yapımı Projesi'nin son ihalesi, pazarlık usulüyle,
duyurulmadan ve TL değil döviz üzerinden gerçekleştirildi (büyük projenin
maliyetiyle ilgili devletin resmi dokümanlarında ciddi tutarsızlıklar olduğu
ileri sürülüyor). (13)
Yeni
torba yasada sermayeye sunulan bol keseden yeni teşvikler
Bu teşvik de yetmedi. Yeni bir torba yasa (14) ile hem Gelir Vergisi Kanunu’nun Geçici 67.
Maddesinde düzenlenen ve faiz dâhil finansal gelirlerin vergisini sıfıra kadar
düşüren uygulamanın 2025 yılına kadar devam ettirileceği (Madde 14), hem de
Kurumlar Vergisi oranının 5 puan düşürüleceği (Madde 33) anlaşılıyor.
Keza bu torba yasa ile yurt dışında ve yurt içinde
servetlerini kayıt dışı tutanların kayıt altına girmeleri halinde, bunlardan
vergi alınmayacağı ve geriye dönük her hangi bir vergi incelemesi yapılmayacağı
hükmü getiriliyor (Madde 17). Bunun da bir kısım kara paranın aklanması ile
sonuçlanması kaçınılmaz olacak.
Ayrıca kanun teklifi ile e-ticaretten elde edilen
gelire (ciroya göre artan istihdam koşulu şartıyla) uygulanmak üzere yüzde 50
gelir vergisi istisnası öngörülüyor. Esnek (güvencesiz) çalışmanın teşvik
edilmesi için gelir ve damga vergisi istisnası getiriliyor. 25 yaş altı ve 50
yaş üstü işçilerle yapılacak çalışma şartları esnetiliyor. 25 yaşın altında
olan çalışanlar için daha düşük prim ödeme olanağı sağlanıyor.
Halka
sabır ya da askıda ekmek
“Her şey
birbiriyle ilişkilidir” bilimsel tespitinden hareketle, bu gelişmeleri iktidar
blokunun son söylemleri ile ilişkilendirmek gerekiyor.
Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı halka “mümin olmanın
sabretmeyi gerektirdiği” yönünde telkinde bulunurken, iktidar blokunun diğer
ortağı askıda ekmek kampanyası düzenledi. (15) Bu açıklamaların, seçmenlerin bu
partilerden giderek uzaklaşmasını ne ölçüde
durdurabileceği bugünden bilinemese de, ülkenin ne kadar zor duruma düştüğünü
gösterdiği çok açık.
Sonuç: verginin izi ufukta bir erken seçime işaret
ediyor
Ekonomi, devlet maliyesi, devlet harcamaları ve
vergiler bu durumdayken, eğer zenginlere, sermaye şirketlerine dönük vergi
indirimlerine, muafiyet ve istisnalara devam ediliyorsa, bunlara yenileri
ekleniyorsa, devlet lüks tüketim
harcamalarından vazgeçmiyorsa, bu durum iktidarın toplumsal sınıflar karşısındaki
pozisyonunu gösterdiği gibi, iktidar blokunca (resmen kabul edilmese de) ufukta
bir erken seçimin öngörüldüğünü de gösteriyor.
İlave olarak, bir üst yargı kurumuna dönük
söylemlerin sertleşmesi, genel olarak muhalefet üzerindeki baskıların artması
ve HDP’nin olası bir seçimin dışında tutulmasını sağlamaya dönük son operasyonlar
erken seçim ihtimalinin iktidar blokunca da göz ardı edilmediğini doğruluyor.
Bu yüzden de siyasal iktidar, hem giderayak sermaye
gruplarına daha fazla kaynak aktarmak istiyor, hem de ekonomide (sürdürülmesi
mümkün olamasa da) yapay bir canlanma ile iktidarda kalmak istiyor.
Vergi alanındaki son gelişmeleri, Salgın nedeniyle
çöken ekonomiyi ayağa kaldırmaktan ziyade, bu yönde atılan siyasal adımlar
olarak okumak daha doğru sanki.
Dip notlar:
(1) Bahadır
Özgür, “Başkan ve milli oligarkları”, https://www.gazeteduvar.com.tr
(13 Ekim 2020).
(2) https://t24.com.tr/yazarlar/mustafa-durmus/bir-aylik-bir-butce-fazlasi-hikayesi-kemer-sik-daha-fazla-vergi-ode
(21 Eylül 2020).
(3) T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı, Aylık Bütçe Gerçekleşme Raporu -Eylül 2020,
(16 Ekim 2020).
(4) Agr.
(5) https://t24.com.tr/yazarlar/mustafa-durmus/18-yilda-ileri-demokrasi-den-tekci-rejime-ekonomide-sahlanmadan-cokuse
(12 Ekim 2020).
(6) https://ogunhaber.com/yazarlar/abdullah-tolu/devreden-kdv-250-milyar-tlye-yaklasti-reel-sektore-iadesi-icin-tam-zamani
(22 Temmuz 2020).
(7) https://tr.euronews.com/2020/09/24/abd-li-buyukelcisi-turkiye-nin-ilac-borcu-2-3-milyar-dolara-yukseldi-sirketler-sat-s-durdu
(24 Eylül 2020); https://www.dunya.com/ekonomi/tibbi-cihazcilar-ulusa-cikiyor-haberi
(16 Ekim 2020).
(8) “İstanbul
ili genel bütçe gelirlerinin tahsilatı, tahakkuku ve tahsilat/tahakkuk oranı,
kümülatif Ağustos 2020”, muhasebat.hm.gov.tr
(17 Ekim 2020).
(9) https://gazetemanifesto.com/2020/alkollu-iceceklere-ve-sigaraya-yeni-zam
(4 Temmuz 2020).
(10)
9 Ekim 2020 Tarih ve 31269 Sayılı Resmi
Gazete.
(11)
Agg.
(12)
https://twitter.com/cigdemtoker/status/1314479073310191617.
(13)
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/cigdem-toker/21-4-milyar-tllik-ihale-pazarlikla
(14 Ekim 2020).
(14)
İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (16 Ekim 2020 tarih
126 sayı).
(15)
https://www.birgun.net/haber/erdogan-muminin-gorevi-yoklukta-sabretmektir
(6 Ekim 2020); https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/bahceli-askida-ekmek-kampanyasi-baslatti
(16 Ekim 2020).