TÜİK ‘küçük’ sürprizler yapmayı sever!
Mustafa Durmuş
4 Ocak 2025
Evet TÜİK bizi şaşırtmaya devam ediyor.
Geçen hafta yayınladığı Gelir ve Yaşam Koşulları
Araştırması (2024)’nda Gini Katsayısını düşürerek gelir bölüşümünün artık
iyileşmeye başladığını açıkladı.
Oysa gelir gruplarının gelirlerindeki nispi artış
yerine mutlak artışları esas alsaydı sonuç farklı çıkacaktı. Çünkü son bir yılda (2024) işveren (sermaye)
kesiminin gelirindeki ortalama artış 396,708 TL iken ücretli, maaşlı ve
yevmiyelilerin gelirlerindeki bir yıllık ortalama artış sadece 79,661 TL oldu.
İki gelir grubu arasındaki fark böylece daha da açılmış oldu, gelir
adaletsizliği daha da arttı.
Veriler arasında 2 kat fark var!
TÜİK 3 Ocak’ta açıkladığı aralık ayı enflasyon
verisini (TÜFE) kendisi dışındaki tüm enflasyon tahmincilerinin açıkladıklarından
çok daha düşük gösterdi. Aylık enflasyon yüzde 1,03 ve yıllık yüzde 43,58
olarak açıklandı.
Diğer yandan enflasyon araştırması yapan diğer önde
gelen iki kuruluştan ENAG aylık enflasyonu yüzde 2,34 ve yıllık enflasyonu yüzde
83,40 olarak açıkladı. Böylece iki kuruluş arasındaki fark aylıkta 2,3 kat ve
yıllıkta neredeyse 2 kat oldu.
İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) verileri de TÜİK
verilerinin çok üstünde. Aylık enflasyon yüzde 1,74 ve yıllık yüzde 55,27. Yani
iki kuruluşun enflasyon verileri arasındaki fark aylıkta yüzde 70 ve yıllıkta yüzde
27 oldu.
Üretici Fiyat Endeksinin (ÜFE), TÜFE’nin çok altında
çıkarak aylık yüzde 0,40 ve yıllık yüzde 28,52 olarak açıklanması ise
enflasyonun asıl kaynağını gösteriyor: Yüksek kâr marjlarını içeren aşırı
fiyatlar.
Düşük gösterilen enflasyon asıl iktidar ve
sermaye için iyi
Aralık ayı enflasyonun bu denli düşük tutulmasının
iktidar bloku lehine pratik iki sonucu olabilir. Enflasyon verisine buradan da bakmakta
fayda var.
İlki, aralık ayı enflasyonu ne kadar düşük çıkarsa SSK
ve Bağkur emeklilerine, memur ve memur emeklilerine verilecek olan enflasyon
farkı da o denli düşük belirleniyor. Nitekim daha önce ilk iki gruba verilecek
fark yüzde 16,50 olarak tahmin edilirken şimdi bu oran yüzde 15,75’e geriledi.
Benzer bir biçimde memur ve emeklilerin enflasyon farkı da yüzde 11,54 ile
sınırlı tutulacak. Yani memurlara ve memur emeklilerine resmi enflasyon kadar
bile fark verilmeyecek.
Enflasyonla mücadelenin bedelini 70 milyon ödüyor!
Böylece iktidar bloku asgari ücretlilerden sonra diğer
emekçi ve emekli kesimlere de düşük ücret zammı uygulayarak enflasyonla
mücadelenin bedelini bu kesimlere ödettirecek gibi görünüyor. Maalesef 40
milyon asgari ücretli işçi ve ailesi ve 30 milyonu aşan emekli ve ailesi ile
birlikte en az 70 milyonluk bir nüfus açlık ücretine bir yıl daha mahkûm
ediliyor.
Enflasyon her ne kadar asıl olarak emekçiyi vursa da
finansal kârlar (banka kârları) ve borsadan elde edilen gelirlerden oluşan
finansal servetler yüksek enflasyon altında eridiğinden, büyük servet
zenginleri yüksek enflasyondan hoşnut değiller.
İkinci olarak, düşük enflasyon geçen ay başlatılan
faiz indirimi politikasının sürdürülmesini, böylece gevşek para politikasının
hayata geçirilmesini mümkün kılacak.
Adeta takıntı haline getirilmiş olan “düşük faiz-
düşük enflasyon” masalı tekrar piyasaya sürülürken, aynı zamanda faiz
indirimleriyle mütedeyyin seçmen tekrar kazanılmaya çalışılacak. Ayrıca düşük faizlerle birlikte başta inşaat,
emlak, bankacılık olmak üzere 22 yıllık iktidarın göz bebeği konumundaki sektörlerde
ekonomik canlılık yaratılacak. Böylece eldeki konut stoklarının düşük faizli
konut kredileri ile eritilmesi de sağlanacak. Hem müteahhitler hem de bankalar
kazanacak.
Son olarak, bir gelişme daha söz konusu olabilir. Eğer,
kimine göre “Kürt Meselesi”, kimine göre “terör meselesi” olarak tanımlanan mesele
iktidarın istediği gibi çözülürse, ya da taraflar arasında bir şekilde bir
uzlaşı sağlanırsa, iktidar bloku “kadim bir sorunu çözmüş iktidar” olarak
anılacak.
Aynı zamanda “Suriye fatihi” olarak da tanımlanmak
isteyen iktidarın, düşük enflasyon ve düşük faizlerle kısmen de olsa
rahatlayabilecek olan ekonomik koşullar altında, Anayasayı değiştirerek Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın bir kez daha aday olabilmesinin önünü açması ve erken bir seçime gitmesi
olasılığı mevcuttur.