KÜRESEL
BORSA ÇALKANTILARI: NEDENLERİ VE OLASI SONUÇLARI
Mustafa
Durmuş
12.09.2015
Bu yılın Haziran ayının
ikinci haftasından itibaren küresel ekonomiye damgasını vuran şey küresel
borsalarda ve temel meta fiyatlarındaki sert dalgalanmalar (daha ziyade inişler
biçiminde), oldu. Çin’de başlayan sert borsa düşüşleri diğer Asya ülkelerine,
Avrupa’ya ve ABD’ye kadar tüm borsalara ve döviz piyasalarına yayıldı.
Borsa düşüşleri büyük
çapta panik satışla birlikte geldi. Bu gelişmelerin sonucunda Çin hükümeti faiz
oranlarını düşürdü, parasını devalüe etti ve piyasalara 236 milyar doları bulan[1] bir
destek sağladı. Fed ise muhtemelen bu Eylül ayında yükseltmeyi planladığı temel
faiz oranı kararını gözden geçirecek ve bir kez daha faiz artırımını en azından
yılsonuna kadar erteleyecek[2]. Avrupa
bölgesinde ise ‘miktarsal kolaylaştırma’ uygulamaları tam gaz devam ediyor.
Küresel bir ekonomik
durgunluğun uzunca bir süredir devam ettiği ve giderek kalıcı hale geldiği,
yeni bir finansal kriz riskinin her gün arttığı, başta Orta Doğu olmak üzere,
Rusya ve Uzak Doğu’da savaş senaryolarının konuşulduğu bir dönemde başta
borsalar olmak üzere finans piyasalarındaki bu sert iniş çıkışlar nasıl
yorumlanmalıdır? Küresel borsalar neden
bu kadar dalgalanıyor? Borsa ile reel ekonomi arasındaki karşılıklı etkileşim
ya da ilişki nedir? Bu çalkantı devam edecek mi? Bu gelişmeler küresel
kapitalizmin çöküşünün işareti midir? Bu gelişmeler aralarında Türkiye’nin de
bulunduğu yükselen ekonomileri nasıl etkileyecektir? Bu gelişmelerin ne tür
politik sonuçları olabilir? Bu ve benzeri soruların yanıtlarını bu yazı da aramaya
çalıştık.
I.
‘Kara Pazartesi’: Çakılan Çin borsaları borsalarda büyük çapta satışlara ve sert
borsa inişlerine neden oldu
21 Ağustos
Cuma günü Çin borsaları 2007’den bu yana en sert düşüşü yaşadı. Zero Hedge’nin verilerine[3]
göre, Chinese Shangai Index 300 % -8,8,
Chinext % -8,1 ve Shenzen Composite % -7,7 oranında düştü.
Çin
borsalarındaki bu sert düşüş diğer Asya borsalarını da etkiledi ve Asya’da
benzer düşüşler gerçekleşti: The ASX 200 % - 4,1, Japon Nikkei 225 % - 4,6, Hong Seng % -5,2 düştü.
Aslında Çin borsalarındaki bu inişin öncesi var. Örneğin Temmuz başı
itibariyle borsalar 12 Haziran’daki zirvenin ardından % 30’dan fazla düşüş göstermişti[4]. Aşağıda
Grafik 1[5]
Shangai Composite Index’te 12 Haziran’dan bu yana ortaya çıkan sert düşüşleri gösteriyor.
Grafik 1: Shangai Composite Index’in gelişimi
Panik
satışlar…
Çin borsalarındaki bu
sert çakılma beraberinde, başta Çin ve ABD olmak üzere Avrupa ve ‘yükselen
ekonomiler’ olarak tabir edilen azgelişmiş ülke piyasalarında görülmemiş bir panik
satışa (selloff) neden oldu. Finansal yatırımcıların
yaşadığı şok ve güven eksikliği her yerde hissedilmeye başladı. Büyük çaptaki
satışlar sonrasında örneğin Dow Jones en yüksek zararını yaşarken, aşırı bir
hassasiyet tüm sisteme yayıldı.
Çin
borsalarında başlayan satışlar hızla Asya’ya yayıldı ve Avustralya 2009’dan bu yana
en büyük düşüşünü yaşarken, Japon Nikkei % 4 düştü. Satış dalgası yeni hafta
başında ABD’yi sardı ve ABD borsaları son dört yılın en büyük satışına tanık
oldu. Dow Jones 1000 puan kadar düştü. Hem S&P 500 hem de Nasdaq en yüksek
düzeylerinden % 10 gerilediler. Her üçü de
düzeltme alanında kaldılar. S&P 500 geçtiğimiz Ekim’den bu yana en düşüğü
gördü, % -3,12 düştü. Londra’da FTSE
100 Index 74 milyar pound değer yitirdi. Avrupa’da EuroStoxx % -3,26 ve
DAX % 2,95 ve CAC % -3,19 düştü. Avrupa
borsaları 2011’den bu yana en kötü günü yaşadılar. S. Arabistan
borsasındaki düşüş ise % -7 oldu. Aynı
günlerde Türkiye’de BIST 100 % 5 düşüş gösterdi.
Piyasalardaki alt üst oluş Avrupa’da
büyük çapta satışlara neden olurken, ilave olarak ABD’de, New York Borsası kâğıtlarının her hangi bir
fiyat indikasyonu olmaksızın da satışa sunulabilmesine imkân veren ve çok nadir
kullanılan ‘Rule 48’in gündeme gelmesine neden oldu[6].
Küresel borsalarda 24 Ağustos
Pazartesi günü ortaya çıkan sert düşüşler 1987’deki ‘Kara Pazartesi’ çağrışımını yaptırdı (o gün Dow Jones % 22
düşmüştü).
Pazartesi
şokunun ardından ‘CBEO’s Vix Volatility Index’
olarak bilinen ve yatırımcının endişelerini yansıttığına inanılan ‘hassasiyet
endeksi’ % 42 yükseldi ve 39.77 oldu. Oysa endeks 20’nin üzerine çıktığında
yatırımcıların ciddi olarak endişe duymalarından söz edilir[7].
Milyarlarca dolarlık zarar…
Bu büyük
çaplı yaygın satışlar ve sert inişler küresel finans piyasalarında yüzlerce
milyar dolarlık zararın oluşmasına (finansal servet kaybına) neden oldu.
Örneğin Çin’in Shangai Borsası’nda bir gündeki % 8’in üzerindeki düşüş ile tüm
bir yılda elde edilen kazanç bir anda yok oldu.
Milyarlarca dolarlık borsa
zararı, Çin’den başlayarak, Asya ve Avrupa’dan devam ederek ABD’yi de içine
aldı. ABD’de panik
sadece borsa hisselerinde değil, ABD hazine bonolarında da yaşandı. Nisan
ayından beri ilk kez 10 yıllıkların getirisi % 2 düştü[8].
Şekil 1’den de görüleceği gibi 14
Haziran’dan bu yana borsalardaki bu gelişmeler sonucunda zarar tek başına
ABD’de 2,2 trilyon dolar ve dünyada toplamda 12,5 trilyon dolar oldu (dünya
gayri safi hâsılasının yaklaşık % 17’si)[9].
Şekil 1: 14 Hazirandan bu yana
küresel borsalarda oluşan zarar
Avrupa borsaları ise 2008’den bu
yana en büyük zararı yaşıyor. 18 ülkeyi kapsayan ‘Pan European Stoxx Index’, 24
Ağustos Pazartesi sabahı % 6 düştü[10].
Aşağıda
Grafik 2, 21-24 Ağustos
tarihlerindeki borsa düşüşlerini gösteriyor.
Grafik 2: Temel
Avrupa borsalarının gelişimi
Küresel borsalardaki bu çalkantılar ana akım gazetelerin birinci
sayfalarına da yansıdı. Örneğin muhafazakâr The Daily Telegraph: “Kara
Pazartesi yeni bir finansal kriz riski demektir!” şeklinde başlık atarken
liberal The Independent :“Piyasalar dibe vuruyor!” teşhisini koydu. The
Guardian’ın ekonomi editörü L. Elliot’a göre ise çöküş sadece Çin ile ilgili
değil, aynı zamanda merkez bankalarının teşvik paketlerine son verilmesine
ilişkin hazırlıklarından piyasaların duydukları endişelerle de ilgili. Elliot’a
göre borsaların çakılması 2007’nin aksine açıkça görülür nitelikte. Çin, miktarsal kolaylaştırma ile coşan küresel
piyasalardaki satışın tetikleyicisi oldu[11].
Hammadde ve
temel meta fiyatları çakıldı…
Satışlar sadece borsayı değil, bir süredir çalkantı halindeki petrol,
hammadde ve diğer temel meta fiyatlarını da vurdu. Enerji ve ağır metal fiyatları 2000 yılından bu yana
en düşük düzeylere geriledi. Örneğin petrol
fiyatları son 6 yılın en düşüğünü gördü. Texas Petrol’ün varili 40 dolara,
Brent ise 45 dolara kadar geriledi. Tüm Arap ülkelerindeki borsalar çakıldı. Demir
cevheri, çelik ve nikel sırasıyla son 6-9 yıldır en düşük düzeylerinde ticarete
konu oldular.
Aşağıda Grafik 3’ten de görülebileceği gibi bu tür metalardan oluşan ‘Bloomberg
Commodity Price Index’ 2011’den bu yana % 40 geriledi. Ayrıca Tüm Asya bölgesinde ulusal paralar %
8 ila % 27,3 arasında yani ciddi bir oranda değer kaybettiler[12].
Grafik
3: Bloomberg Temel Fiyat Endeksi
II.
Çin devleti borsaya müdahale etti: Devalüasyon yapıldı, faiz oranları düşürüldü
ve diğer önlemler alındı
2008 krizi sonrasında inşaat ve
finansal balonlara dayalı bir büyüme stratejisi uygulanan Çin ekonomisinde en
önemli aktör, tipik bir devlet kapitalizmi olma özelliğinin de bir göstergesi
olarak, kuşkusuz devlettir.
Nitekim Haziran’dan bu yana yaşanan
inişlerle değerinin % 41’ini birini kaybeden (5 trilyon dolar) başta Chinese
Shangai Index[13]
olmak üzere borsalara devlet bir kez daha müdahale etti.
Çin Hükümetinin ilk müdahalesi
piyasalara Haziran’dan bu yana 236 milyar doları bulan destek vermek (borsaların
% 9,2’sine denk )[14]
ve yerel yönetimlere ait özel emeklilik fonlarının % 30’unu borsadan alım
yapmada kullanmalarına izin vermek biçiminde oldu. Bu arada Tayvan açığa satışı
(short selling) yasakladı[15].
Çin hükümeti para birimi olan yuanı devalüe etti. Küçük faiz oranı indirimlerine başvurdu, Böylece
son 9 ayda faiz 5 kez indirilmiş oldu. Çin Merkez Bankası ayrıca ticari
bankaların rezerv tutma gerekliliği % 0,5 puana kadar düşürdü[16]. Böylece yatırımcılar, ucuz para ile daha fazla hisse senedi alabilmeleri yönünde
teşvik edildiler. Çin Merkez Bankası para basmayı hızlandırdı. Yani miktarsal
kolaylaştırma benzeri bir yola başvurdu.
Bu
politika, baştaki hatanın, yani daha
fazla hisse senedi vs satın alma biçimindeki, tekrarlanması anlamına
geliyor. Zira yatırımcılar satışa
geçtiğinde sorun daha da büyüyecektir. Bu
yüzden Çin hükümeti satışları zorlaştıran önlemlere başvurdu. Örneğin bir
şirketin hisse senetlerinin % 5’inden fazlasına sahip olan yatırımcılar bu
hisseleri 6 ay boyunca satamayacaklar[17].
Ancak 236 milyar dolarlık kurtarma
paketi ve devalüasyon bırakın borsaların toparlanmasını sağlamayı, borsalardaki
çalkantıların dahi önüne geçemedi. Nitekim bu gerçeklik Fed ve ECB tarafından
da görüldüğü için Fed Başkanı Yellen
ABD ekonomisindeki sıkıntılı durumun faiz artırımı lehindeki argümanların
gücünü azalttığı görüşünü dillendirirken, ECB uygulamakta olduğu miktarsal
kolaylaştırmanın daha da genişletileceğini ilan etti.
III. Küresel
borsalar bir ileri iki geri
‘Kara Pazartesi’nin
ardından Çin Hükümeti’nin ilan ettiği tedbirler ve Çin Merkez Bankası’nın 1
yıllık borçlanma faizini % 0, 25 düşürerek % 4,6’ya çekmesi sonucunda Salı günü
ABD ‘Futures Index’ açılışta 600 puanlık bir sıçrama yaptı. Avrupa Stoxx
600 % 4 yükselirken, Fransız, Alman ve İngiliz borsaları da % 3,5 -
4,5 oranlarında yükselişler gösterdi. Buna karşılık bu önlemler Çin ve diğer Asya
borsalarının toparlanması için yeterli olmadı. Shangai Composite % 7,6 düştü. Japon Nikkei’deki düşüş % 4 oldu[18].
ABD’deki
Dow Jones Industrial Index’deki yükselişin asıl nedeni ise Fed’in piyasaya daha
fazla nakit aktaracağını sözü oldu. Böylece finansal seçkinler zararlarının
önemli bir kısmını kurtardılar.
Her ne kadar alınan
önlemlerle borsalar sakinleşmiş gibi gözükse de bu aldatıcı bir durum. Zira
borsalar hala kâr ve diğer kazançlara nazaran aşırı değerli durumda. Örneğin
ABD’de S&P 500’de yer alan büyük şirketlerin borsa değerlerinin kârlarına
oranı (fiyat/gelir rasyosu) 10 yıllık ortalama ve enflasyona uyarlı olmak üzere
tarihsel ortalamasının % 25-30 üzerinde seyrediyor. Yani borsanın sert inişi
için hala zemin var. Bu özellikle de Fed faiz oranlarını artırırsa söz konusu
olacaktır[19].
Nitekim Eylül başında
küresel satışlar tekrar arttı. Satış sonrasında Çarşamba günü Çin Shangai
Composite Index % 3,66 düştü. ABD’deki üç büyük borsa endeksinin ortalama kaybı
% 3, Japon Nikkei’nin % 3,8 ve İngiliz FTSE’nin % 3 oldu. Böylece büyük
borsalar 2015 başından bu yana üçüncü kez çakıldılar. Salı günü Dow Jones
Avarege (% - 2,84) ve S&P 500 (% - 2,94) , 2009 yılından, Nasdaq (% - 2,96)
ise 2011’den bu yana ayın en kötü gününü
yaşadılar (Grafik 4[20]).
Dow Jones günü 470 puan geride kapatırken, Nasdaq 2015’in tüm kazanımlarını yitirdi
Grafik
4: ABD borsalarının performansları
Petrol
ve temel meta fiyatları düşüyor…
Benzer bir düşüş ham
petrol fiyatlarında yaşandı ve ham petrol fiyatları % 7,7 düşerek varili 45,41 dolar
oldu. Paralel bir biçimde ‘Petrol Vadeli İşlem Piyasası’ (futures) değer kaybetti. Zira petrol
stokları devasa arttı. Öyle ki 28 Ağustos haftasında stoklarda 32,000 varil
artış beklenirken, bu artış 7,6 milyon varil olarak gerçekleşti. Petrolün
varili 45,4 dolara (% 7,7’lik bir düşüş) gerilediğinde ‘US Crude Futures’ alım
satımı % 10 düştü[21].
Bu gelişmeler hemen
yatırımcı hassasiyet endekslerinde yansı buldu. ‘CBOE’s Ham Petrol Hassasiyet
Endeksi’ Salı günü % 10 yükselirken[22],
Wall Street’in ‘korku tartısı’ olarak bilinen ‘CBOE’s Volatility Index’ 10,45
puan yükseldi ve 24 Ağustos tarihinde zirve yaparak 53.29 oldu (oysa bu
endeksin uzun dönem ortalama değeri sadece 20’dir)[23].
Bu göstergelerdeki
kötüleşmeler, başta Çin olmak üzere ABD ve Avrupa ekonomisindeki gelişmeleri
anlatan diğer başka göstergelerdeki kötüleşmelerle birlikte oluştu.
Çin’deki iki endeksle
ilgili kötü haber borsaları tekrar çalkalandırdı. ‘Manufacturing Purchasing Manager’s Index
(PMI)’ Temmuz’daki 50 seviyesinden Ağustos’ta 49,7’ye geriledi. Keza ‘Caixin
Merkit Manufacturing PMI’, 2009 Mart’ından bu yana en geriye düşerek 47,3 oldu[24].
Çin’deki olumsuz göstergelerin
yanı sıra ABD imalat sanayine ait büyüme verilerinin de olumsuz gelmesi (son
iki yılın en düşük büyümesi) bu gelişmede etkili oldu.
ABD ‘Tedarik Yönetimi
Enstitüsü’nün (ISM) son raporuna göre, ABD’de ‘Ulusal Reel Üretim Faaliyeti Endeksi’
Temmuz’da 52,7’den Ağustos’ta 51,1’e geriledi. Bu durum 2013 Mayıs ayından bu
yana en düşük seviyeye tekabül ediyor. ‘Yeni Sipariş Endeksi’ de Mayıs 2013’ten
bu yana en düşüğe, 56,5’ten 51,7’ye geriledi. ‘Ödenmiş Fiyat Endeksi’ 44,0’dan
39,0’a ve ‘İstihdam Endeksi’ 52,7’den 51,2’ye
(Nisandan bu yana en düşük seviye) geriledi. Keza ‘İthalat Endeksi’ Ocak
2013’ten bu yana en düşüğe geriledi[25].
Avro bölgesi reel üretim
büyümesi her türlü desteğe rağmen Ağustos’ta zayıf kaldı. Üstelik 1 Eylül günü
açıklanan bu veriler, aylık 60 milyar avroluk miktarsal kolaylaştırma ve %
0,2’lerde gezen enflasyona rağmen ortaya çıktı. Ayrıca ‘Markits’s Final
Manufacturing Purchasing Manager’s Index’ 52,3’e geriledi. Keza bölgede simetrik
bir gelişme yok. Hollanda, İrlanda ve İtalya’da veriler kötü ama Almanya’
imalat sanayinden gelen iyi veriler bölge ortalamasının düzelmesini sağlıyor[26].
IV.
Borsa çalkantıları nasıl yorumlanıyor?
Küresel
kapitalizmin krizi derinleştikçe ve bu durum kendini borsalarda sert inişler ya
da Yunanistan örneğinde olduğu gibi ekonomik çöküşler biçiminde ortaya koydukça
sistemin savunucularının (başta bir kısım ana akım iktisatçı olmak üzere) bu
gerçeğin üzerini örtme gayretleri ve bu doğrultudaki söylemleri de
yoğunlaşıyor. Gelen veriler kötüleştikçe çarpıtma düzeyi de artıyor.
Örneğin
kapitalizm tarihinin en büyük ekonomik krizi olan 1929 Büyük Bunalımı
öncesinde, 1927 yılında, Keynes artık daha fazla çöküş olmayacağını açıklamıştı.
Ünlü iktisatçı
Irving Fisher ise, 1929 yılında, “borsa fiyatlarında düşüşler olabilir ama bu
asla bir çöküş değildir” demişti. Harvard Economic Society Dergisi 1929
yılındaki sayısında, “ciddi bir depresyonun olasılığının olmadığını, seneye
toparlanma ve sonbaharda ise ekonominin hızlı büyümesini beklediklerini”
yazmıştı[27].
Bugünlerde
de benzer bir çaba içinde, krizin asıl nedenlerini halktan gizleyebilmek için
sorun olduğundan çok küçük gösteriliyor ve bu amaçla resmi istatistikler dahi
saptırılıyor. Ya da sorumluluk tek başına, düne kadar ekonomik performansı göklere
çıkartılan Çin’e veya uygulanan yanlış politikalara yıkılmak suretiyle
çürümekte olan kapitalist sistem aklanmaya çalışılıyor.
Bu bir düzeltme mi?
Ana akım
iktisatçıların bir kısmı borsalardaki sert inişlerin, aşırı değerlenme
sonucunda ortaya çıkan bir kaçınılmaz bir düzeltme
eylemi olduğunu ileri sürüyor.
Örneğin
Nobel ödüllü iktisatçı R. Shiller’e
göre, bu fırtına dinmeyecek, bunu daha büyük fırtınalar izleyecek. Zira
piyasalar yıllardır aşırı fiyatlandı. Özellikle bu şokların psikolojik etkisi
yaygınlaşacak[28].
Nitekim
Aşağıda Grafik 4’ten de görüleceği
gibi Shiller Ölçütü’ne göre ABD borsaları
aşırı değerlenmiş durumda. 8 Eylül 2015 itibariyle Shiller’in ‘döngüsel olarak
ayarlı fiyat kazanç rasyosu’nda (Shiller Cape), S&P 500 tarihsel ortalaması
olan 16,6’nın % 46,4 üzerinde. Yani 24,3’de seyrediyor[29].
Grafik 4: Aşırı değerli ABD borsası
–Shiller Ölçütü
Bu endeks 1882’den
bu yana sadece üç kez daha yüksek olmuştu. Bunların her üçü de büyük krizler
öncesi olan 1929, 2000 (dot.com balonunun patlaması öncesi) ve 2007 yıllarıdır.
Paralel bir biçimde ‘boğa piyasası’ tarihsel olarak üçüncü en yüksek düzeyinde
bulunuyor (Grafik 5). İngiltere
borsası ise rekor bir biçimde 77 aydır boğa piyasası durumunda (Mart 2009’da
başladı). [30].
Grafik 5: Boğa piyasaları
R. Murphy [31]
borsalardaki çalkantıların nedenlerini; eşitsizliklerin azaltılmaması,
verimliliğe ve alt yapıya yatırım yapılmaması, piyasa reformlarının
yapılmaması, insan yerine finansın politikaların merkezine alınması ve finansın
gerçek anlamda düzenlemeye tabi tutulmaması ve uygulanan çok büyük çaptaki
miktarsal kolaylaştırma politikalarının yanı sıra 2008 krizinden bu yana gerçek
düzeltmelerin yapılmamasına bağlıyor.
Benzer bir
tez ile bu gelişmelerin bir çöküş belirtisi değil, ‘piyasa döngüsü sorunu’
olduğu da ileri sürülüyor.
Oysa
döngülerin serbest biçimde işleyebilmesi için piyasaların serbest olmaları
gerekir. Bu piyasalar bodur piyasalar ve teşhisi mümkün olmayan döngülere
sahipler. Ayrıca piyasalardaki % 5-6 aşağı yukarı hareket normal bir hareket
olarak tanımlanamaz, bu ekonomideki ciddi sıkıntıların bir işaretidir[32].
Deregülasyon ve
neo liberal uygulamalar mı?
Keynesyen
bakışa dayalı bir görüş borsa çalkantılarının nedeninin deregülasyon ve neo liberal politikaların sürdürülmesi olduğunu
ileri sürüyor. Örneğin Ann Pettifor’ a göre, 2007-09 krizi finansal deregülasyon,
liberalizasyon, özelleştirme, aşırı borçlanma ve ücretlerin baskılanmasına
dayalı bir ekonomik modelin sonucudur. Krizden sonra bu hatalı model
düzeltilmediği için Çin krizi ortaya çıkmıştır. Çin artık batılı merkez bankalarının
batı ekonomilerini ayakta tutmasına yardımcı olamayacaktır. Meta fiyatlarındaki
düşüş önümüzde borç enflasyonuna dayalı (daha kötüsü de olabilir) bir sürecin bulunduğunu göstermektedir. Bu
bir düzeltme değildir. Dünya ekonomisi artık tehlikeli sularda yüzmektedir[33].
Yanlış
siyaset mi?
Küresel borsa
çalkantısını ülkelerde uygulanan yanlış
politikalara, yanlış siyaset
anlayışına ve siyasetçilere ve bunun
sonucunda piyasalardaki güven zedelenmesine
bağlayan görüşler de ortaya atılmıştır. Bu çerçevede yükselen ekonomilerin
yaşamakta oldukları sorunun özünde siyaset kurumu var. Çin, Brezilya, Hindistan
ve Türkiye gibi ülkelerdeki ekonomik yavaşlamanın nedeni kötü siyaset.
Örneğin
“Türkiye geçen yılın son çeyreğinde % 2,3 büyüyebildi, oysa 2010-11’de % 9
büyüyordu. Böyle bir büyümenin sürdürülebilir hale getirilememesinin nedeni
siyaset ya da yönetişim anlayışı.
Türkiye demokrasisi politik bir sistem olarak asgari gereklerini yerine
getiremedi. Güç ve çıkar grupları arasındaki rekabeti iyi yönetemedi ve geniş
kitlelerin yararını geliştirecek biçimde ilerlemedi. Oysa geniş kitlelerin
çıkarları bir ekonomiyi en esnek ve kıvrak hale getiren can suyudur. Böylece
kaynaklar daha yararlı kullanılabilir. Bunu sağlayamayan bir ekonomik sistem
ise büyümeyi sürdüremez. Özellikle yolsuzluklar yaygınlaştığında sistemin
devamı mümkün olamaz”[34].
Kynikos
Associates’in yöneticisi Chanos’a
göre, dünya piyasalarındaki düşüşler bir ‘ayı’ piyasası ya da ‘düzeltme’ durumu
değil. Çin ekonomisinin yavaşlaması ve yuanın üst üste devalüe edilmesi hızlı
satışların nedenini oluşturuyor. Zira artık yatırımcılar Çin hükümetinin “her
şeyi bilen” ya da “her şeye hâkim” bir konumda olmadığını anlamaya başladılar
ve ona olan güvenleri sarsıldı[35].
Miktarsal
kolaylaştırma mı?
2008
krizinden bu yana geçen 7 yılda Fed, ECB, BoJ ve Çin Merkez Bankası başta olmak
üzere metropol merkez bankaları çok büyük çaplı miktarsal kolaylaştırma ile
finans kapitalin hızlı büyümesine yol açarken, derindeki gerçek yapısal
ekonomik sorunların daha da derinleşmesine katkıda bulundular.
Sıfıra yakın faiz oranlarının yanı sıra, hükümetlerce finans
piyasalarından yapılan menkul kıymet alımı karşılığında bu piyasalara aktarılan
milyarlarca dolarlık ucuz ve bol para sunumu anlamına gelen miktarsal
kolaylaştırma ile finansal servet birikimi hızlandırıldı.
Bu şekilde hızlıca büyüyen para sermaye giderek üretken faaliyetlerden uzaklaşarak
daha çok borsa, gayrimenkul vb gibi sektörlerde yaratılan finansal balonlara dayalı
spekülasyonlara yöneldi. Yapılan miktarsal kolaylaştırmaların sonucunda ABD parasal tabanı 2008’den bu yana
800 milyar dolardan 4 trilyon dolara yükseldi. [36]. Bu sadece ABD gibi metropol ekonomilerde
değil, özellikle de 2008 krizi sonrasında Çin’de resmi devlet politikası haline
dönüştü. Öyle ki Çin’de bu tür spekülatif faaliyetleri anlatan ‘gölge
bankacılığı’ çok büyük boyutlara erişti. Çin borsasının % 150 aşırı değerli
olmasının ya da metropol ülkelerde 2009 yılından bu yana üç kat büyüyen borsa
endekslerinin başka bir açıklaması olamaz. Yani borsa endekslerindeki bu
canlılık ekonomideki toparlanmanın değil, Fed’in ve diğer merkez bankalarının
devasa miktarsal kolaylaştırma politikalarının sonucunda ortaya çıktı.
Dünyanın en büyük hedge fonu Bridge Water Associates’in başkanına
göre, sanayiden sağlanan kazanç, paranın dünyanın etrafında dolaştırılarak elde
edilmesiyle sağlanan kazancın yanında devede kulak kalıyor (aynı başkan kendi servetini
2008’den bu yana üçe katladı. Yeni bir miktarsal kolaylaştırma yapılması
gerektiğini savunuyor)[37].
Kuşkusuz finans
seçkinlerinin servetleri havadan gelmiyor. Son tahlilde finans balonlarının
içini dolduran hava işçi sınıfının yarattığı artı değerin bankalara, oradan
finans yatırımcılarına ve süper zenginlere yapılan servet transferi ile
sağlanıyor. Borsadaki yükselişin temelinde art değer, kemer sıkma, ücret
kesintileri, sağlık ve emekliliğe yapılan saldırılarla ilgili küresel çaptaki
bitmek bilmeyen talep yatıyor.
Diğer taraftan finansal
balonlar tanımı gereği her an patlama, ya da en iyisinden sönme riski taşırlar.
2008 krizi ABD’de, uzun vadeli konut kredilerindeki (mortgage) balonun patlaması ile tetiklenmişti. Bugün
aşırı değerli konumdaki borsalar, önümüzdeki süreçte patlayacak olan finansal
balon merkezleridir. Küresel borsalardaki sert inişler bu balonların sönmeye
başladığının bir işareti olarak düşünülebilir.
Nitekim sorunun kaynağı olarak tanımlanan Çin çok ciddi bir borsa balonu yaşıyor. Ocak-Haziran 2015 arasında borsanın değeri % 60 arttı. Bu bağlamda 1 yıldaki artış % 150 oldu. Borsalar son iniş sonrasında dahi bir önceki düzeyin üzerinde seyrediyor. Bu balonun patlaması kaçınılmazdı, sadece ne zaman olacağı sorusu açıktaydı. Balonun patlaması Çinli finans yatırımcılarına zarar verdi, bunların çoğu çok yüksek borçlanmalarla piyasaya yeni girmişlerdi. Ayrıca insanları borsaya yönlendiren devlet/hükümet sorun yaşayabilir[38].
İşin bir diğer önemli yanı artık merkez
bankalarının, miktarsal kolaylaştırma
konusunda sınırlarına ulaşmış olmaları ve Çin’den Brezilya’ya kadar kontrolü giderek kaybetmekte
olmaları. Büyük
beklentiler ve aşırı değerli kâğıtlar yüzünden küresel borsaların çöküşü an
meselesidir[39].
Bir başka
anlatımla merkez bankalarının yeni miktarsal kolaylaştırmalara gitmesi zor
görünüyor. Zira şu ana kadar uygulananların (sadece ABD’de 3 tane) etkisiz
olduğu, sadece finans kapitali büyütürken, reel ekonomide bir canlanma ya da
genel olarak bir iyileşme sağlamadığı, yeni balonlar oluşturduğu artık IMF ve
BIS tarafından da kabul ediliyor. Yani miktarsal kolaylaştırmaların dolacak
olan raf ömürleri var. Diğer yandan Fed, faiz artırımı politikasındaki belirsiz
tutumunu, umudu hep canlı tutmak için sürdürecektir.
V.
Sert iniş ve çıkışlarla sürmekte olan küresel borsa çalkantılarının derinde
yatan nedenleri
Bu konuda ilk bakılacak
kaynak kuşkusuz Çin ekonomisindeki gelişmeler olmalıdır. Zira küresel
borsalardaki büyük çaplı inişlere ve panik satışlara neden olan şey üç büyük
Çin borsasının sadece bir günde % 8 civarında düşmesi ve bu düşüşün aralıklarla
sürmesiydi.
Çin
ekonomisinin büyümesi yavaşladı
2008 krizinden bu yana Çin, dünya ekonomisinin neredeyse
kurtarıcısı oldu. Çin hükümeti alt yapı ve inşaat yatırımları için milyarlarca
dolarlık teşvik sundu. Böyle bir inşaat patlaması dünyanın geri kalanından, özellikle
de petrol, demir cevheri ve çelik gibi hammadde ve temel meta üreticisi
konumundaki yükselen ekonomilerinden olan ithalatını artırdı. Bu da petrol ve
kaynak zengini bu ekonomileri ayağa kaldırdı.
Şimdi dünyanın bu ikinci en büyük ve son on yıldır
küresel ekonomik büyümenin üçte birini gerçekleştiren ekonomisi yavaşlamaya
başladı. 25 yıldır ilk kez büyümesi % 7’nin
altına düştü. Sınaî üretimi, yatırımları, ihracatı (geçen Temmuz’a göre, bu
Temmuz % 8,9 düşük) ve diğer ülkelerden satın aldığı hammadde ve
petrol ithalatı düşüyor. Bu da küresel çapta temel meta fiyatlarının düşmesine
neden oluyor. Bu gelişme Arjantin, Brezilya ve Avustralya gibi ülkelerin
ihracat gelirlerinin düşmesine yol açıyor. İnşaat canlılığının ve paralelindeki
borsa balonunun da nedenini oluşturan emlak- gayrimenkul sektörü ciddi bir kriz
içinde. Gayrimenkul fiyatları düşüyor.
Çin ekonomisinde
olan bitenleri anlayabilmek için Çin’in kapitalizm içindeki serüvenine ve
izlemiş olduğu büyüme stratejilerindeki değişimlere bakmak gerekir.
1990’ların
başlarından bu yana Çin, düşük ücrete dayalı ve yüksek düzeyde yatırımlarla
beslenen bir ihracata yönelik büyüme stratejisi izliyor, bu da büyük çapta alt
yapı yatırımlarının yapılabilmesini mümkün kılıyor. Bu strateji aynı zamanda
ciddi gelir eşitsizliği ve çok büyük emek ve çevre sorunlarına neden olsa da
2008 krizine kadar işe yaradı.
2008 krizi
sonrasında Çin, ihracata dayalı büyümeyi terk etmeksizin, farklı bir stratejiye
yöneldi. Kriz sonrasında hayata geçirilen “kurtarma paketleri” daha fazla
yatırım yapılmasını teşvik etti ve yatırımlar rekor bir biçimde GSYH’nin
yarısına ulaştı. Yerel yönetimler ve
kamu girişimleri yoğun bir biçimde borçlanarak altyapı, ihracat ve üretime
yöneldiler. Fazla kapasitenin eritilebilmesi için emlak ve inşaat patlaması
teşvik edildi ve bunun finansmanı hem kamu bankalarından hem de göz yumduğu
“gölge bankacılık” faaliyetlerinden geldi.
Bunun sonucunda Çin’in toplam borç stoku 2007-2014 döneminde iki kat
artarak GSYH içindeki payı % 280’e çıktı[40].
Bir başka anlatımla, bu yeni strateji ile Çin Hükümeti
gayrimenkul canlılığı yaratıp iç talebi artırarak büyümeyi hızlandırmayı
seçmişti. Buna düşük faiz, zengin Çinlilerin büyük çaptaki tasarrufları, yerel
yönetimlerin yeni oluşturulan kentlerden gayrimenkul ticareti yapmaları da
katkıda bulundu. Çinli bankalar ve yolsuzluğa ve rüşvete bulaşmış olan yerel
yönetimler bu gayrimenkul balonuna da dâhil oldular. Bu hem merkezi hem de
yerel yönetim borçlarının hızla artmasına neden oldu. [41]
Böyle bir ağır
borçlanma ile şişirilen balonun bir gün sönmesi beklenir. Nitekim Çin hükümetinin artık sınırlarına
ulaşmış bir emlak-gayrimenkul piyasasına olan desteği kesilmeye başlayınca 2014
yılı başında gayrimenkul sektörü daralmaya başladı. O günden bu yana emlak
fiyatları çok durgun seyrediyor ya da düşüyor. Bu kez servet sahibi zenginler paralarını
borsadaki spekülatif alımlara yönelttiler.
Bu yönde Çinli
yatırımcılara devletin aktif desteği oldu. Öyle ki 800 milyar dolarlık ‘borçla
hisse senedi alımı’ biçimindeki ticaretin (margin trade) çok büyük bir kısmı
devlet bankalarının sağladığı faizsiz kredilerle gerçekleşti. Buradan hareketle
borsalardaki olası bir çöküşün bu bankaları etkilememesi beklenemez.
Borsa spekülasyonu sayesinde Çin
Shangai Index, 2014 Ağustos’undaki değerinin % 160 üstüne çıktı. Balonun hızla
şişmesi ile oluşan riskler nedeniyle hükümet desteğini azaltmaya başladığında
ise borsa hızla düşmeye başladı. Panik satışları başladı. Hükümet büyük
aktörlere satış yasağı koysa da düşüşü önleyemedi.
Çin borsasındaki
bu sert düşüşler Çin ekonomisinin bir bütün olarak yavaşladığı bir anda gündeme
geldi. Bu yılın Temmuz ayına kadar ihracat % 8 düştü. Sanayi üretimi ve
istihdam geriledi. Yaygın olarak inşa edilen “hayalet şehirler” deki inşaat
faaliyetleri neredeyse durma noktasına geldi.
Faiz indirimi gibi teşvikler işe yaramıyor. Keza “piyasa dostu” bir
önlem olarak sunulan devalüasyonlar da yeterince etkili olmadı, olamayacak. Zira Çin’in temel ihracat pazarı olan
gelişmiş ekonomiler yeterince büyüyemiyor. Asıl etki ise diğer yükselen
ekonomiler üzerinde görülecek, çünkü bu ülkelerin ihracatlarının ana pazarı
Çin. Ayrıca yuan devalüe edildikçe bu ülkelerden sermaye çıkışları
hızlanıyor. Bu ülkelerin kendilerinde de
emlak ve finansal varlık balonları birbiri ardına sönmeye başladı[42].
Bu gelişmeler, bir
boyutuyla da, ihracatla ya da borç sürümlü balonlarla hızlı büyüme sağlamayı
amaçlayan ekonomik modelin sonunun geldiğini ve azgelişmiş ülkeler için model
olarak alınamayacağını gösteriyor.
Bu noktada
bir gerçeği hatırlamak ve kapitalizmin temel motifinin kâr olduğu gerçeğinin
altını çizmek gerekir. Eğer kâr varsa makine, ekipman ve binaya yatırım
yapılır, eğer kâr yetersizse böyle yatırımlar azalır. Paradoksal bir biçimde
kapitalizmde yatırımlar kâr artırımına dayalı iken sistem onları korumakta
zorlanır, azalan kârlar ve talep düşüşleri sanayideki yeni yatırımları
baskılamaya başlar.
Küresel
kapitalizmin ilk entegrasyonundan bu yana Çin diğer kapitalist ülkeler ile aynı
hareket kanunlarına ve kriz tarzlarına tabi olmaya başladı. Öyle ki son 20
yılda kâr büyümesi pozitif oldu, ama 2008 krizi ile azalma eğilimine
girdi. 2007 yılında kâr % 39 büyümüşken,
2008 ve 2009’da kârlılık artışı sırasıyla % 12,5 ve % 13’e ve 2014 yılında % 5’e geriledi. Çünkü dünya talebi azalmıştı. Kârlılıktaki bu
azalma eğilimi Shangai ve Shengen borsalarının yükselişinin temel nedeni oldu[43].
Kârlılık
azalmaya başlayınca kapitalistler daha yüksek getiri sağlayabilmek için
finansal spekülasyonlara ve sıklıkla da riskli işlere yönelirler. ABD’de
1997’de kârlılık düştüğünde bu ‘dot.com balonu’nun şişirilmesine ve 2000’ de bu
balonun patlamasına yol açmıştı. Sonrasında konut balonu şişirildi ve 2008’de
bu balon patladı. Bu yüzyılda aynı gelişmeler Çin de görüldü. Ticaret ve
sanayide azalan kârlar spekülatif yatırımlarla büyütülmeye çalışıldı. ABD’de
gidişat borsa balonundan konut balonuna doğru iken, Çin’de konut /emlak
balonundan borsa balonuna doğru bir gidişat söz konusu oldu.
Sermayenin
negatif getirisi ve sermaye üzerindeki devlet kontrolleri sonucu yatırımcılar geleneksel
yatırım alanlarından çıkıp çok büyük çaptaki nakitlerini finansal işlemlere
yatırmaya başladılar. Düşük faiz
oranları banka tasarruflarını olumsuz etkilerken kısa vadeli borçlanmanın
maliyetini de düşürdü. Bu iki gelişme de
borsadaki borçlanma ile sürdürülen spekülasyonu teşvik etti. Para, borsaya
kitlesel olarak yönelip, borçla satın alma artınca süreç çok daha hızlı gelişti
ve hisselerin değerleri adeta fırladı[44].
Yıllık
ortalama getirileri açısından yapılan bir kıyaslamaya göre ABD borsalarının
yıllık ortalama (son 30 yıl) getirisinin % 0,9, Japonya’da % 1,7 ve Almanya’da
% 2,2 olmasına, karşın, Çin borsalarının son 20 yılda ortalama % 30,4 getiri
sağlaması, Rusya’da bu oranın % 33,1 ve Brezilya ve Hindistan’da sırasıyla %
18,9 ve % 17,6 olması[45]
hem bu yükselen ekonomilere neden büyük çapta sermaye akımlarının yöneldiğini,
hem de bu ülkelerdeki borsalarda şişirilen balonun büyüklüğünü ortaya
koymaktadır.
Balonun en şişkin
anında Çin Shenzen endeksindeki hisseler önceki yılın düzeyinin iki katına
çıkmıştı. Haziran’da ise devlet düzenlemelere başladığında hisse fiyatları
düşmeye başladı[46].
Özcesi Çin borsasındaki
sert dalgalanmalar aslında Çin ekonomisinde gerçekleşmekte olan önemli
değişikliklerin semptomları niteliğinde. Kendine özgü sınaî ve finansal
özellikleri olsa da sonuçta kâr motifi ile yönetilen ve tekrar eden kriz
yolaklarını tecrübe etmeye konu olan bir kapitalist ekonomi niteliğindeki Çin
ekonomisinin başına gelen şey
kapitalizmde sıklıkla görülen bir olgudur.
‘Çin
borsa çalkantısının geçici mi yoksa durdurulamayan bir çöküşün halkalarını mı
oluşturduğu ve bu bağlamda küresel ekonomi üzerindeki etkilerinin neler
olabileceği’ sorusu yanıtlanması gereken önemli bir soru.
Bu konuda
bazı Keynesyen ve Marksist iktisatçılara göre borsa
çalkantıları ekonominin geri kalanının (reel ekonomi) ne olacağı konusunda
yeterli bir gösterge olmadığından borsalara bakıp genel ekonomik çözümlemelere
gitmek yanlıştır.
Örneğin Keynesyen iktisatçı Dean Baker’e göre, borsa ekonominin tümünü temsil etmez. İniş ya da çıkışlarının GSYH ile doğrudan her hangi bir korelasyonu mevcut değildir. 1987 yılında ABD’deki % 20’lik borsa çakılması ekonomide aynı büyüklükte bir etki yaratmadı. Hatta uzun vadede ikisi arasında sıkı bir bağ yok. 1970’lerde değerinin % 40’ını reel anlamda yitirdi, ama 1980’lerde iki kat büyüdü. Her iki dönemde GSYH büyümesi ise sırasıyla 1970-80’de % 3,2 ve 1980-90’da % 3,3 oldu. Hatta prensipte borsanın ekonomik faaliyetlerin barometresi olmak gibi bir işlevi de yok. Gelecekteki kârların bugünkü değerini temsil etmesi beklenir. Bunun anlamı şudur: Eğer insanlar ekonominin yavaşlayacağı ve aynı zamanda da gelirler açısından ücretlerden kârlara doğru büyük bir kayma yaşanacağını öngörüyorlarsa o zaman borsaların yükselmesini bekleyebiliriz. Dolayısıyla da borsaların ekonomik faaliyetlerin kantarı, ölçütü olması beklenmemelidir[47].
Diğer taraftan meseleyi bir başka yönden ele aldığımızda, yani borsanın büyümesi ile ekonomideki büyüme, faiz oranları ve karlılık düzeyleri ve borsanın piyasa değeri gibi değişkenleri birlikte ele aldığımızda farklı bir sonuç doğabilir. Genel olarak, borsaların uzun vadeli getirisi, şirket kârlarının artmasından, faiz oranlarının düşük tutulmasından, borsanın piyasa değerinin yükselmesinden ve her şeyden önemlisi ekonominin büyüme hızından olumlu yönde etkilenmektedir.
Borsa getirisi ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki özellikle de Çin’in de aralarında bulunduğu yükselen ekonomiler için geçerli kabul edilebilir. Çünkü ‘Büyük Resesyon’ öncesinde % 14,7’ büyüyen Çin’de borsa getirisi % 30,4; % 13,4 büyüyen Rusya’da borsanın getirisi % 33; yüzde % 10,4 büyüyen Brezilya’da borsa % 18,9 ve % 15,3 büyüyen Hindistan’da borsanın getirisi % 17,6 oldu. Buna karşılık bu dönemde ortalama % 2,3 büyüyen Almanya’da borsa getirisi % 2,2 olarak gerçekleşirken , % 3,6 büyüyen ABD’de borsanın getirisi sadece % 0,9 olarak kaldı[48].
Marksist iktisatçı M. Roberts’a göre[49],
1920’lerde ABD’de bugüne benzer bir durum söz konusuydu. ‘1929 Borsa Çöküşü’ beraberinde
‘Büyük Depresyon’u getirmişti. Ancak Çin’in sonu böyle olmayabilir. Bu kez durum farklı olabilir. Öncelikle her
borsa dalgalanması daima ya da sıklıkla üretim, istihdam ve gelirlerden oluşan
daha büyük bir ekonomi resmi içinde neler olduğunun tam işareti değildir. Bu tez,
nüfusunun çok az bir kısmının borsada alınıp satılan hisse senetlerine sahip
olduğu Çin için daha geçerli bir tezdir. Çin’in borsa performansının reel
ekonomi ile ilişkisi yeterince kurulamaz. Zira borsası sadece 20 yıllık, çok
kötü yönetiliyor, gazinolara benziyor. Kentli nüfusun sadece % 7’si bu
piyasalarda işlem yapıyor. Devlet fonları ve diğer kamu girişimlerinin sahip
olduğu büyük fonlar oyuncu olarak çok daha ağırlıktalar. Bireysel
yatırımcıların payı ise sadece % 2. Yani devlet borsa işinde çok ciddi bir
kontrole sahip.
Diğer yandan Çin’deki yavaşlama ile tetiklenen borsa
çakılmaları ve yükselen ekonomilerdeki finans ve döviz piyasalarındaki
çalkalanmalar ve petrol ve temel meta fiyatlarındaki sürekli düşüşün, geçici
bir durum olmadığı, kapitalizmin organik bir krizinin işaretleri olduğu ve aynı
zamanda hükümetlerin ve merkez bankalarının, 2008 resesyonuna neden olan
kapitalizmin temel çelişkilerini giderme konusundaki çaresizliğinin bir
göstergesi olduğu ileri sürülebilir.
Örneğin 1930 Büyük Bunalımının borsanın çöküşüyle başladığının ve bu sürecin 1929’daki
çöküş sonrasındaki üç yılda toparlanmalar ve ileri çöküşlerle devam ettiğinin, çıkışları daha büyük inişlerin izlediğinin
altını çizen Sewell’e göre tarih tekerrür etmez, ama 1929 Bunalımı ile
bugünkü gelişmeler arasındaki benzerlikler de göz ardı edilemez.
Zira aşırı
üretim kendini derin çöküşlerle (2008 krizinde olduğu gibi) açıklar. Bu çöküş
her tür kriz biçiminde olabilir. Bu krizlerde kapitalist üretim hattı parçalanabilir
ki bunlardan biri de borsa krizidir. Aslında borsa krizi üretim tarzının
çelişkileriyle doğrudan ilişkili değildir. Son tahlilde borsa krizi reel
ekonominin kendini açığa vurma biçimlerinden biridir. Borsa krizi ekonomideki
reel krizi tetikleyici işlev görür. 1929 krizinde durum buydu ve 2008 yılında mortgage
krizi benzer bir tetikleyici rol oynamıştı. Bu borsa çöküşünün başka çöküşlere
yol açıp açmayacağı tam olarak bilinemez.
Ama bir başka çöküşün açık işaretleri var. Ancak tetiği neyin çekeceğini
tam olarak bilmek zor. Bu rolü oynamaya namzet çok sayıda faktör var. Şu ana
kadar sistemi ayakta tutan çelişkiler artık iyice su yüzüne çıkıyor. Daha ciddi
bir çöküş önümüzde durmaktadır[50].
2008 Büyük Resesyonu sonrasında ortaya çıkan sözde
toparlanma ve gerçekleşen büyümenin üretim sektöründe verimlilik ve istihdam
artışına yol açabilecek yatırımların yerine; fiktif (kurgusal) sermaye yatırımlarına;
hisse geri alımlarına, devlet tahvili ve gayrimenkul alımına dayalı bir büyüme
olduğu ortaya çıkmıştır. Yani merkez bankalarınca hayata geçirilen büyük
çaptaki miktarsal kolaylaştırma politikaları finansal kurumların kârlarını
restore edip, finans seçkinlerinin inanılmaz düzeyde servet biriktirmelerine
yardımcı olurken, ekonominin üretken sektörlerine yeterince fayda sağlamadı.
Kapitalizmin ana üssü ABD’de 2009 Mart’ındaki en düşük
düzeyden bugünlere kadar borsa üç kat büyüdü. Avrupa’da üretken yatırımlar
azalıp, reel ekonomi daralırken borsalar adeta coştu. Yani devlet destekleriyle
asalak finans kapital inanılmaz kazanç sağladı. Sıfır faiz ve devasa miktarsal
kolaylaştırmanın ekonomileri kurtarmak için değil, serveti büyütmek için
yapıldığı ortaya çıktı. Kriz sonrasında sağlanan devasa parasal destek adeta
bir Ponzi oyununa dönüştü.
Bir başka anlatımla küresel borsalardaki son keskin
düşüşlere rağmen sistemde hala önemli miktarda fiktif sermaye mevcuttur. Aslında,
batan, yiten sermaye de işte bu fiktif sermayedir. Kapitalist sistem bu fiktif
sermayeden temizlenene kadar krizinden çıkamayacaktır[51].
Borsaların sert düşüşü bunun net ifadesidir. Sermayenin köpüğü olan fiktif
kısmı gidecek ve üretim sektörünün karlılığı restore edilecektir. Bu sağlanana
kadar borsa çalkantıları devam edecektir.
Ayrıca ekonomik
çöküş tek bir olay ile gerçekleşmez, bu bir süreçtir. Yaşanmakta olan olaylar
da 2008 yılından bu yana yaşanmakta olan bir sürecin halkalarıdır. Büyük Bunalım sırasında da borsalarda sert
inişler ya da çöküş kadar, birçok kez yukarı doğru çıkış da söz konusu oldu. Bu anlamda önemli olan trendin nasıl olduğunu
görmek ve bunu doğru yorumlamaktır.
Metropol kapitalist ülkelerdeki
cılız toparlanma
Çin başta olmak üzere yükselen ekonomilerin
yavaşlamasına ilave olarak ileri kapitalist ülkelerdeki toparlanma da çok cılız
seyrediyor, hatta bazılarında toparlanma başarısız bir biçimde sonlandı. Örnek
olarak en iyi durumdaki ABD bile toplamda % 2 büyümeyi yakalamakta zorlanıyor.
Almanya sayesinde avro bölgesi zayıf da olsa büyüyor, ama Yunanistan gibi
çeperdeki ekonomiler daralmaya devam ediyor.
Bugünlerde Japonya’da ikinci çeyrekte sanayi
üretiminde daralma olduğu açıklanırken, avro bölgesinde kayda değer bir gelişme
kaydedilemedi. Ücretler artmazken verimlilik sabit kaldı. Milyonlarca işçi iş
aramaktan vazgeçti, milyonlarcası da yarı zamanlı işçiliğe döndü. Bu gelişmeler 2008 krizinin ardından gelen toparlanmanın
ne denli boş içerikli olduğunu gösteriyor. Fed başta olmak üzere tüm merkez
bankaları, finans sektörünü kurtarabilmek için trilyonlarca dolar destek
sağlarken, halklara kemer sıkma dayatıldı.
Küresel meta fiyatları
Küresel temel meta fiyatları çakıldı. Çin’in
yavaşlaması küresel meta piyasalarını da sert bir biçimde düşürdü. 22 metadan oluşan ‘The Bloomberg Global
Commodity Index’ bu yüzyılın başındaki düzeyinin altına düştü[52].
Küresel büyümenin barometrelerinden olan petrol fiyatları hızla geriledi. Örneğin
Brent petrolünün varili 50 dolara kadar düştü. Çin’in çelik fabrikalarının
temel hammaddesi ve inşaat patlamasının bir göstergesi olan demir cevherinin
ton başına fiyatı Ocak 2014’te 140 dolar iken 56 dolara geriledi. Kömür ve
diğer sınaî ürün fiyatlarındaki düşüşler küresel talepteki düşüşü yansıtıyor,
bu da sınaî üretim ve yatırımlardaki gerilemeyi gösteriyor.
Kapitalist piyasa anarşisinin en güzel göstergesi
enerji piyasalarıdır. Petrol fiyatları düşüyor, bu durum resesyonu
derinleştirirken, işçi çıkarmalarına neden oluyor, ticaret ve döviz kuru savaşlarını
körüklüyor. Buna karşılık başta ABD olmak üzere petrol üreticileri üretimlerini
kısmadan sürdürüyorlar. Kâr paylarını
korumak için yapılan bu iş ulus devlet kapitalizminin çıkarlarının uluslar
arası düzeyde karşı karşıya gelmesine neden oluyor.
Kaynak sektörüne açılan krediler
Hammadde/kaynak temini sektörüne açılan kredilerde
kriz yaşanıyor. Yeni maden ve petrol
yataklarının işletmeye açılması için açılmış bulunan çok büyük çaptaki kredi,
bu ürünlerin dünya fiyatları düşünce, büyük bir zarar ile sonuçlandı. Özellikle
de ABD’deki kaya gazı petrolünde böyle bir durum söz konusu[53].
Dolarizasyon
Dolar çok güçlendi, dolarizasyon hızlandı. Ekonominin
büyüme hızından mutlu olmayan bankalar dolara bağlı varlıklara daha fazla
yönelmeye başladılar. Petrol fiyatları
düştükçe bu kaybı önlemek için sermaye giderek daha fazla dolara yöneliyor. Bu
da diğer paraların değer kaybetmesine neden oluyor. Ağır borç içindeki
azgelişmiş ülkeler özel sektörünün değerli dolar nedeniyle yükü daha da
artıyor. Gelirleri yeterince artmazken borçları daha da büyüyor. Yani özel
sektör dış borç krizi giderek gündeme oturacaktır.
Bu arada son 6 yıldır faiz oranları hem ABD hem de
İngiltere’de çok düşük düzeyde tutuluyor. Ancak bu yılın sonuna kadar Fed’in
temel faiz oranını % 0,25 oranında yükseltmesi bekleniyor. Bu durum finans
yatırımcılarının güçlü dolara kaymalarını hızlandıracaktır.
Domino etkisi
Domino etkisi görülüyor. Çin yavaşlayınca, bu ülkenin
ürettiği ürünleri kullanan pek çok yükselen ekonomi de sıkıntıya girmeye
başladı, zira Çin devalüasyona başvurmak durumunda kaldı. Ayrıca Çin’e ihracat
yapan ülkelerin satışları da azalınca, ekonomileri yavaşladı ve durgunluğa
girmeye başladı. Yani artık Çin yükselen ekonomilerin büyümesine katkı sağlayan
değil, kendi yaşadığı sorunlardan kaynaklı olarak yaptığı devalüasyonlar ve
ithalatındaki azaltmalarla bu ülkeler için ilave sorun yaratan potansiyel bir
ülke konumundadır.
VI.
Küresel borsalar ve yükselen ekonomilerin krizi
Çin borsalarındaki sert
düşüş ve bunun küresel borsalara etkilerinin yanı sıra Çin’deki bu borsa
çöküşünün ardında yatan ve reel ekonomi ile ilgili ciddi sorunların başta ABD
olmak üzere hem gelişmiş kapitalist dünyayı hem de daha önemli ölçüde yükselen
ekonomileri etkilemesi kaçınılmazdır. Böylece Çin artık küresel ekonomik
durgunluğun kalıcı hale gelmesinde ve yeni finansal krizlerin patlak vermesinde
asıl rolü oynayabileceği gibi, azgelişmiş dünyaya da kriz aktarma mekanizması
olabilecektir.
Çin’in son dönemde
uyguladığı ve yatırım ve ticaretten tüketime doğru kayma biçimindeki paradigma
değişikliği içeren büyüme stratejisi başarısız olursa Çin’in gelişmiş batı ekonomileri
ile olan dış ticaret fazlası artacaktır. Yuanın değer kaybı devam ettiğinde
ihracatının daha da artacağı varsayımından hareketle, böyle bir stratejik
başarısızlık başta ABD olmak üzere batılı ticaret ortaklarının dış ticaret
açıklarının artmasına neden olacaktır. Bu gelişme bu ekonomilerin büyüme
hızlarını etkileyebileceği gibi etkinin büyüklüğüne göre bazı ekonomilerin
daralmasına ve küresel durgunluğun daha da pekişmesine neden olabilecektir.
Ancak Çin’deki daralma
ve borsalarındaki şişkinliğin asıl etkisi yükselen ekonomiler üzerinde
olacaktır.
Grafik 6’dan da
görüleceği üzere yükselen ekonomiler son iki yıldır ilk kez bir daralma içine
girdiler. Daha önce bu ekonomilerin hızlı büyümelerini sağlayan sermaye
akımları şimdilerde bu ülkelerden çıkıyor. Temmuz 2015’te bu ülkelerden, sadece 3 hafta içinde
14,5 milyar dolarlık bir kaynak çıkışı oldu[54].
The
Guardian’daki bir habere göre, 19 yükselen ekonomiden son 13 ayda 940,2 milyar
dolar çıktı[55].
Bu rakam 2008 krizinin ardından geçen 9 aydaki çıkan sermaye miktarının
neredeyse 2 katı. Para, Çin, Endonezya, Türkiye gibi ülkelerden çıkıp ABD ve
Avrupa’ya dönüyor.Ocak’tan bu yana Türkiye’den yaklaşık 6 milyar dolarlık
sermaye çıkışı olduğu tahmin ediliyor. Aralık
2014 ile Mayıs 2015 arasında küresel ticaretin % 8 oranında daralması yükselen
ekonomilerin içine girdiği dönemin zorluklarını yansıtıyor.
Grafik
6
Diğer taraftan ana akım medya Çin ile ilgilendiği
kadar borç krizi içinde olan yükselen ekonomilerle ilgilenmiyor. Oysa başta Çin
ekonomisinin durgunluğa girmesi ve Fed faizlerinin eninde sonunda artırılacağı
gerçeği göz önüne alındığında, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bu ülkeleri
yeni bir kriz bekliyor. Eylül ayında faiz artışı olursa bu çıkışlar daha da
artar, dolar cinsinden olan borçların geri ödemesi zorlaşır, yani bir borç
krizi patlar. Artışın olmaması ise sadece sorunu ötelemeye hizmet eder.
JP Morgan’a göre, bu ülkelerdeki finans dışı
şirketlerin borcu ciddi biçimde yükseldi. Yani 2007 yılından bu yana borç her
yıl % 5 oranında arttı[56].
Türkiye’de ise özel sektörün dış borçlarının tutarı, büyük bir kısmı kısa
vadeli olmak üzere, 190 milyar doları aştı. Yüksek özel sektör borcu büyümeyi
yavaşlatıyor, resesyonları tetikliyor, finansal kriz riski yaratıyor.
Bu ülkelerin paralarının dolar karşısında uğradığı
büyük çaplı değer kaybı ise dolar cinsinden olan borçların geri ödenmesini iyice
zorlaştırırken, şirket iflaslarının da patlamasına yol açacaktır. Tek başına
TL’nin bu yılın başından bu yana dolar karşısında % 30’a yakın değer kaybetmesi
ve doların kurunun tarihsel bir zirve yaparak 10 Eylül’de 3,06 TL’ye kadar
çıkması sorunun vahametini ortaya koymaktadır. Diğer yandan sermaye çıkışları
ve kur artışları nedeniyle yükselen ekonomilerin rezervleri hızla eriyor. Öyle
ki geçen yılın ortasından bu yana bu ekonomilerin rezervleri 500 milyar
dolardan fazla eridi. Türkiye’de ise rezervler Temmuz ayında 101 milyar dolara
kadar geriledi[57].
Artan dış borçlar ve eriyen ulusal para değeri ve
döviz rezervlerinin yanı sıra belki çok daha önemli bir biçimde, yükselen
ekonomilerdeki tüketici talebi ve kârlılık hızla düşüyor, bu da yeni
yatırımların yapılmasını caydırıyor. Örneğin daha önce de vurgulandığı gibi,
Çin’deki kâr oranı 2007 yılında % 39’dan 2014’te % 52 kadar geriledi.
UNCTAD’a göre üretken sektör yatırımlarının 2011
yılındaki karlılık oranı 2008’e göre gelişmiş ülkelerde % 20, dünyada ise % 15
daha düşük seyrediyordu. Halen de kriz öncesi seviyesini yakalayabilmiş değil. Diğer
yandan son dört yıldır borsalarda ciddi yükseliş var ve bu 2009 yılından bu
yana reel ekonomideki kârlılığın çok üzerinde seyrediyor. Bunun nedeni faiz
oranlarının çok düşük tutulması ve uygulanan çok büyük çaplı miktarsal kolaylaştırma
politikaları. Böylece borsa kazançları ile borçlanma maliyetleri arasındaki
fark da çok açıldı. Aradaki bu fark esas olarak fiktif. Bu kısım düşük faiz
oranları ve kredi genişlemesi ile sağlanıyor. Son dönemde yükselen ekonomilere
akan sermayenin % 60’ı artan şirket kârlarından değil, Fed’in bu
politikalarından beslenen fiktif kazançlardan kaynaklanıyor[58].
Bu durum da yükselen ekonomilerdeki büyümenin
fiktif yönünü ortaya koyduğu gibi, bu sermayenin kaynağının kuruması halinde bu
ekonomilerin nasıl bir sıkıntı yaşayabileceklerini de gösteriyor.
Özcesi
küresel borsalardaki büyük çalkantıların ya da ekonomilerdeki artan
kırılganlıkların nedeni, Çin
ekonomisinin daralması, düşen ihracatlar, düşen hammadde ve temel meta
fiyatları, artan şirket borçları, ciddi sermaye çıkışları ve Fed’in beklenen
faiz artırımı kararının yanı sıra, düşen
kârlılık ve tüketim ve yatırıma olan taleptir. Özel sektör yatırımlarındaki
düşüşün nedeni ise gelecekteki kâr beklentisinin düşük olması, buna karşılık
ileri teknoloji yatırımları ve ar-ge maliyetlerinin ve şirket borçlarının
yüksekliğidir. Kârlılık bunları karşılayabilecek düzeyde olmadığında, Çin
örneğinde görüldüğü gibi, sermaye
borsalara, devlet tahvillerine yatırım yapmaya başlıyor ve spekülatif
balonların şişirilmesiyle kendini büyütme yolunu seçiyor. Kısaca, bir kez daha,
neo liberal aşamada kapitalizminin aşırı birikimden kaynaklı sorunlarını aşma
konusundaki yararsız çabalarının sonuçları ile karşı karşıyayız.
Çin’de olanlar dünyaya ekonomik ve finansal olarak yansıyacaktır. Çin borsasında
oluşan % 150’lik bir düzeydeki bir köpük % 30’luk düzeltmelerle bütünüyle
ortadan kaldırılamaz. Kısa aralıklarla
sakinleşmeler, hatta ara ara yükselişler söz konusu olsa da, bu düşüşler devam edecektir.
Çin’deki gelişme, Yunanistan’ın avrodan olası bir ayrılığıyla Avrupa’yı
daha da vurabilir. Eğer bu iki gelişme birleşirse yatırımcıların kaçışı da
hızlanır. Bu da 2008 finansal krizi
benzeri bir gelişmeyi kaçınılmaz kılar. Ancak bu kez durum daha ciddi olur,
zira hali hazırda başta Fed ve ECB olmak
üzere merkez bankaları para politikası kapsamında yapabileceklerinin hemen
hepsini yaptılar. Uluslar arası ticarette korumacılığın hortlaması, kur
savaşları ve TPP gibi uluslararası anlaşmalarla ABD ve Batı ile Çin ve Rusya
arasındaki gerginliğin tırmandırılması emperyalist kapitalist sistemin
aktörleri arasındaki rekabeti iyice derinleştirip çelişkileri
keskinleştirdiğinde sistem ekonomi dışı militarist çıkış yollarına başvurmaktan
çekinmeyecektir.
KAYNAKÇA
Baker, Dean, “No Need to Panic: The #BlackMonday Stock Volatility Doesn't Mean Much for the Broader Economy” , U.S. News & World Report, August 25, 2015, http://www.cepr.net.
http://www.bloomberg.com/news/articles/2015-09-08/china-stocks-rebound-but-trade-data-disappoints, 8 September 2015 .
Cheng,
Evelyn ,
Cosgrave, Jenny , Imbert, Fred ,
“Stocks close nearly 3% lower: CNBC Special at 7pm
ET”, http://www.cnbc.com/2015/09/01/wall-street-set-for-more-selling-as-china-data-weigh.html.
“China's
'Black Monday' sends markets reeling across the globe - as it happened”, http://www.theguardian.com/business/live/2015/aug/24.
“China has cut interest rates for fifth time in nine months, Associated Press with CNBC.com” , http://www.cnbc.com/2015/08/25/china-cuts-1-year-lending-rate-to-46-lowers-reserve-requirements-for-banks.html.
Cosgrave,
Jenny , “Dow futures spike above 600 points after
selloff”, http://www.cnbc.com/2015/08/25/wall-street-set-to-bounce-after-historic-selloff.html.
Curran, Enda,
“China’s Managed Markets, Steering Through a Slowdown”, http://www.bloomberg.com/quicktake/content/uploads/sites/2/2015/08/QT-China-Markets0825-01.png,
26 Aug 2015.
Damon, Andre,
“Central banks step in to prop up
global financial bubble”, http://www.wsws.org/en/articles/2015/08/31/pers-a31.htm, 31
August 2015.
Durden,
Tyler , “The China
Stock Market Collapse: Summarizing The “Black Monday” Carnage So Far”, http://www.globalresearch.ca, Global Research, August 24, 2015, Zero Hedge 24 August 2015.
Durden, Tyler ,
“Lies You Will Hear As The Economic Collapse Progresses”,
http://www.zerohedge.com/news/2015-08-27/lies-you-will-hear-economic-collapse-progresse, 28.02.2015.
Durmuş,
Mustafa, “Aşırı Birikim-Finansallaşma
İlişkisinin 2008 Krizi Bağlamında Analizi”, Ekonomik Yaklaşım, sayı 77, cilt 21, 2010.
Emmott, Bill, “The Great
Emerging-Market Bubble”, http://www.project-syndicate.org/print/emerging-markets-stagnation-by-bill-emmott-2015-08, 17August 2015.
“Euro zone factory growth eases in August
despite modest price rises – PMI”, http://www.reuters.com
Ficenec,
John , video by Ju Zhang, “Doomsday
clock for global market crash strikes one minute to midnight as central banks
lose control”, http://www.telegraph.co.uk, 17 August 2015.
Ghosh, Jayati, “Is the game up for China’s much
emulated growth model?”, http://www.theguardian.com, 23 August 2015.
“Global Stock Market Valuations and Expected Future Returns”, http://www.gurufocus.com/page_print.php?e=content1, 08 Sep 2015.
Grey, Barry, “As global
selloff deepens, US stock market teeters on edge of collapse”, http://www.wsws.org/en/articles/2015/08/25/econ-a25.htm, 25
August 2015.
Guzman, Zack ,
“Market 'aftershocks' are coming: Robert Shiller”, http://www.cnbc.com/2015/08/21/short-seller-chanos-on-china-its-worse-than-you-think.html.
Kelly, Alexander Reed , “Nearly $1 Trillion Left Emerging Markets in Single Year in ‘Capital Flight’ Phenomenon”, http://www.truthdig.com, 21 August 2015.
McCormack,
Geoffrey , “Why Is China Letting the Yuan
Fall?”, https://www.jacobinmag.com/2015/08/china-currency-depreciation-comminist-party-yuan-renminbi.
Meyer,
Henning ,
“Does The Turmoil In Equity Markets Signal Trouble
For The Global Economy?”, http://www.socialeurope.eu, 27 August 2015.
Murphy,
Richard
, “Why now? And what to do next”,
24.08.2015.
Nishizawa,
Kana , “China's
Stock-Rescue Tab Surges to $236 Billion, Goldman Says”, http://www.bloomberg.com/news/articles/2015-09-08/china-s-stock-rescue-tab-surges-to-236-billion-goldman-says, 8, September 2015.
“Oil futures sink 10% as crude inventories rise”, http://www.cnbc.com/2015/08/31.
Pramuk,
Jacob ,
“Short seller Chanos on China: 'It's worse than
you think'”, http://www.cnbc.com/2015/08/21/short-seller-chanos-on-china-its-worse-than-you-think.html.
https://zcomm.org/zcommentary/chinas-stock-bubble-bursts, 11 July 2015.
Roberts, Michael, “Is it all over?, Michael Roberts looks at the implications of China’s stock market collapse”, http://weeklyworker.co.uk/worker/1070/is-it-all-over.
Roberts, Michael, “Getting out of the Jackson Hole”, https://thenextrecession.wordpress.com/2015/08/31/getting-out-of-the-jackson-hole.
Roberts, Michael, “The emerging market
crisis returns”, https://thenextrecession.wordpress.com/2015/08/01/the-emerging-market-crisis-returns.
Roberts, Michael, “Waste, bear markets and fictitious capital”, https://thenextrecession.wordpress.com/2014/02/07/waste-bear-markets-and-fictitious-capital.
Sewell, Rob, “Stock
market meltdown: Harbinger of new world slump”, http://www.marxist.com/stock-market-meltdown-harbinger-of-new-world-slump/print.htm,
26 August 2015.
“Shiller
P/E – A Better Measurement of Market Valuation Market Overvalued, How to Invest?,”
http://www.gurufocus.com/shiller-PE.php, 08 September 2015.
“US
manufacturing sector growth slows in August: ISM”, http://www.cnbc.com/2015/09/01/ism-manufacturing-index-hits-511-in-august-construction-spending-up-07-in-july.html, Reuters.
Valetkevitch, Caroline , “China fears drive down stocks
and oil, fuel turmoil”, http://www.reuters.com/article/2015/09/01.
Walsh,
Ben , Business Reporter, “The Huffington
Post, 5 Reasons
Stocks Are Tumbling Worldwide On 'Black Monday' Or actually, four reasons and a shruggy face”, 24 .08.2015.
www.zerohedge.com, 24 August 2015.
[1]
Kana Nishizawa,
“China's Stock-Rescue Tab Surges to $236 Billion,
Goldman Says”, http://www.bloomberg.com/news/articles/2015-09-08/china-s-stock-rescue-tab-surges-to-236-billion-goldman-says, 8, September 2015 .
[2] Nitekim ABD’de vadeli işlemler piyasası simsarları arasında
yapılan bir anketten çıkan sonuca göre borsa simsarlarının sadece % 28’i Fed’in
17 Eylül’de faiz artırımına gitmesini beklerken, % 59’u faiz artırımının
Aralık’ta olacağına inanıyor. Bkz. Mark Barton,
“Charting the Markets: China Rebounds as Trade
Data Disappoints”,
http://www.bloomberg.com/news/articles/2015-09-08/china-stocks-rebound-but-trade-data-disappoints
8 September 2015.
https://zcomm.org/zcommentary/chinas-stock-bubble-bursts, 11 July 2015.
[5] Enda
Curran, “China’s Managed
Markets, Steering Through a Slowdown”, http://www.bloomberg.com/quicktake/content/uploads/sites/2/2015/08/QT-China-Markets0825-01.png, 26 Aug 2015.
[6] Ben Walsh Business Reporter, “The Huffington Post, 5 Reasons Stocks Are Tumbling Worldwide On
'Black Monday' Or actually, four
reasons and a shruggy face”, 24.08.2015.
[8]
Barry Grey, “As global selloff deepens, US stock market teeters on edge
of collapse”, http://www.wsws.org/en/articles/2015/08/25/econ-a25.htm, 25
August 2015.
[10] Walsh,
agm.
[11] “China's 'Black Monday' sends
markets reeling across the globe - as it happened”, http://www.theguardian.com/business/live/2015/aug/24.
[12] Michael Roberts, “The emerging
market crisis returns”, https://thenextrecession.wordpress.com/2015/08/01/the-emerging-market-crisis-returns.
[14] Age.,
[15] Tyler Durden, “The China
Stock Market Collapse: Summarizing The “Black Monday” Carnage So Far”, http://www.globalresearch.ca, Global Research, August 24, 2015, Zero Hedge 24 August 2015.
[16] “China has cut interest rates
for fifth time in nine months, Associated Press with CNBC.com” , http://www.cnbc.com/2015/08/25/china-cuts-1-year-lending-rate-to-46-lowers-reserve-requirements-for-banks.html.
[18] Jenny Cosgrave, “Dow futures spike above 600 points after
selloff”, http://www.cnbc.com/2015/08/25/wall-street-set-to-bounce-after-historic-selloff.html.
[19] Michael Roberts, “Getting out of the Jackson Hole”, https://thenextrecession.wordpress.com/2015/08/31/getting-out-of-the-jackson-hole.
[20] Evelyn Cheng, Jenny Cosgrave, Fred Imbert, “Stocks close nearly 3%
lower: CNBC Special at 7pm ET”, http://www.cnbc.com/2015/09/01/wall-street-set-for-more-selling-as-china-data-weigh.html.
[21]“Oil futures sink 10% as crude inventories rise”, http://www.cnbc.com/2015/08/31.
[22] Agm.
[23] Caroline Valetkevitch, “China fears drive
down stocks and oil, fuel turmoil”, http://www.reuters.com/article/2015/09/01.
[24] Oil
futures, agm.
[25] “US manufacturing sector growth slows in August: ISM”, http://www.cnbc.com/2015/09/01/ism-manufacturing-index-hits-511-in-august-construction-spending-up-07-in-july.html, Reuters.
[26] “Euro zone factory growth eases in August despite modest price rises – PMI”, http://www.reuters.com
[27]
Tyler Durden, “Lies You Will Hear As The
Economic Collapse Progresses”, http://www.zerohedge.com/news/2015-08-27/lies-you-will-hear-economic-collapse-progresse, 28.02.2015.
[28] Zack Guzman,
“Market
'aftershocks' are coming: Robert Shiller”, http://www.cnbc.com/2015/08/21/short-seller-chanos-on-china-its-worse-than-you-think.html.
[29] “Shiller P/E – A Better Measurement of Market Valuation Market Overvalued, How to Invest?,” http://www.gurufocus.com/shiller-PE.php, 08 September 2015.
[30] John Ficenec, video by Ju Zhang, “Doomsday
clock for global market crash strikes one minute to midnight as central banks
lose control”, http://www.telegraph.co.uk, 17 August 2015.
[31] Richard Murphy,
“Why now? And what to do next”, 24.08.2015.
[33] Henning Meyer, “Does The Turmoil In Equity
Markets Signal Trouble For The Global Economy?”, http://www.socialeurope.eu, 27 August 2015.
[34]
Bill Emmott, “The
Great Emerging-Market Bubble”, http://www.project-syndicate.org/print/emerging-markets-stagnation-by-bill-emmott-2015-08, 17August 2015.
[35] Jacob Pramuk, “Short seller Chanos on
China: 'It's worse than you think'”, http://www.cnbc.com/2015/08/21/short-seller-chanos-on-china-its-worse-than-you-think.html.
[36]
Ficenec, agr.
[37] Andre Damon, “Central banks step in to prop up global
financial bubble”, http://www.wsws.org/en/articles/2015/08/31/pers-a31.htm,31
August 2015 .
[38] Dean Baker, “No Need to Panic: The #BlackMonday Stock Volatility Doesn't Mean Much for the Broader Economy”, U.S. News & World Report, August 25, 2015, http://www.cepr.net.
[39]
Ficenec, agr.
[40] Jayati Ghosh, “Is the game up for China’s much emulated
growth model?”, http://www.theguardian.com, 23 August 2015.
[41] Michael .Roberts, “Is it all over?, Michael Roberts looks at the implications of China’s stock market collapse”, http://weeklyworker.co.uk/worker/1070/is-it-all-over.
[42] Ghosh,
agm.
[43] Geoffrey
McCormack, “Why Is China Letting the Yuan
Fall?”, https://www.jacobinmag.com/2015/08/china-currency-depreciation-comminist-party-yuan-renminbi.
[45] “Global Stock Market Valuations and Expected Future Returns”, http://www.gurufocus.com/page_print.php?e=content1, 08 Sep 2015.
[47] Baker, agm.
[48] Global Stock Market, agm.
[49] M.Roberts, Is it all..agm..
[50] Rob Sewell, “Stock
market meltdown: Harbinger of new world slump”, http://www.marxist.com/stock-market-meltdown-harbinger-of-new-world-slump/print.htm
26 August 2015.
[51] Mustafa
Durmuş, “Aşırı Birikim-Finansallaşma İlişkisinin 2008 Krizi Bağlamında
Analizi”, Ekonomik Yaklaşım, sayı
77, cilt 21, 2010, s. 39-43.
[52]
Ficenec, agr.
[54] Roberts, The emerging..agm.
[55]Alexander Reed Kelly, “Nearly $1 Trillion Left Emerging Markets in Single Year in ‘Capital Flight’ Phenomenon”, http://www.truthdig.com, 21 August 2015.
[56] Roberts, agm.
[58] Michael Roberts, “Waste, bear
markets and fictitious capital”, https://thenextrecession.wordpress.com/2014/02/07/waste-bear-markets-and-fictitious-capital.