ÜÇ
ULUSLAR ARASI ANLAŞMA:
ULUSLARARASI
FİNANS KAPİTALİN YENİ TİCARET VE YATIRIM REJİMİ (V)
Mustafa
Durmuş
Bu anlaşma, TISA-TPP-TTIP anlaşmalar üçlüsünün
en önemlisi ve emekçiler açısından belki de en tehlikelisi, en sinsi olanıdır.
Üç anlaşma içinde en
gizli yürütülen (müzakereleri kamu oyuna duyurulmamış olan) ve hakkında en az
şey bilinen, yasalaştıktan sonra 5 yıl gizli tutulacak olan , 50’den fazla
ülkeyi kapsayan bu anlaşmanın da, örneğin TPP gibi “hızlı şerit” biçiminde ABD Senatosunda
yasalaştırılması bekleniyor.
1990’lı yıllarda GATS ilk ortaya atıldığında
ciddi bir muhalefete neden olduğundan, bu anlaşma gizlilikle yürütülüyor.
TISA’nın ilk kurucu fikri, ABD kaynaklı “Hizmet Sanayileri
Koalisyonu’nun (Coalition of Service Industries- CSI) ve onun başkanı Robert
Vastine’ne ait. DOHA görüşmelerinin beklenen sonuçları vermemesi, uluslar arası
sermayenin yarattığı baskı ile TISA’nın
gündeme getirilmesine neden oldu[1]. Müzakereleri ilk başlatan grup ise 2012 yılında, yaklaşık iki düzine ülkeden oluşan ve aralarında ABD,
AB, Japonya, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, İsviçre ve G. Kore’nin çekirdek grup oluşturduğu ve
sonrasında da TISA görüşmelerini başlatacak olan ‘Hizmetlerin Gerçek Dostları
Grubu’ oldu. Amaç GATS’ın da ötesine giderek tüm hizmet sektörlerini bütünüyle
serbestleştirmek (kamu ya da özel) ve yeni bir küresel hizmet ticareti düzeni
kurmaktı. Bu konuda ABD ve AB pivot oldular[2].
(Scott Sivlair and
Hadrian Mertins-Kirkwood, TİSA versus Public Services, PSI Special Report,
April 28,2014)
Hali
hazırda TISA müzakereleri, ‘DOHA Görüşmeleri’nden umulan sonuçların alınamaması
nedeniyle DTÖ çatısı dışında yürütülüyor.
Çin müzakerelere katılmaya davet edilse de, ABD
buna pek sıcak bakmıyor ve Çin’in bu müzakerelere katılımı için bazı ön
koşullar ileri sürüyor. Çin ise bu koşulları reddediyor. Diğer yandan Çin’in
denizcilik, inşaat gibi sektörlerdeki yüksek rekabetçi gücü ABD’li şirketler
için sorun oluşturuyor. Çin kendi için “finansal hizmetler, gemicilik,
lojistik, danışmanlık hizmetleri, mühendislik, kültür ve eğlence hizmetleri,
eğitim ve sağlık hizmetlerinde daha derin serbestleştirme istiyor. Bu da,
Çin’in anlaşmaya katılımı halinde, TISA’nın
bu alanlardaki kamusal düzenlemeleri daha da etkisizleştirecek bir basınç
uygulamasına neden olacak[3].
GATS’ın daha kapsamlısı
olarak değerlendirilebilecek olan ve Wikileaks’in Haziran başında sızdırdığı ve
dünya ekonomisinin üçte ikisini oluşturan ülkelerle yapılan bire bir
görüşmelerin tam metinlerinde yer verilen 17 adet belgeye göre,
TISA’nın gerçek amacı, küresel hizmet piyasaları gözlemlemek, devlet düzenlemelerini
olabildiğince azaltarak bu sektörleri daha da serbestleştirmek (de regülasyon) ve resmi olarak kabul edilmese de, mevcut kamusal hizmet sunumunu özelleştirmek.
Bir başka anlatımla, Anlaşma’da,
yabancı girişimci sermayeye karşı olduğu
ileri sürülen ve serbest rekabeti zedeleyen düzenlemelerin ortadan
kaldırılacağı ileri sürülse de, bu anlaşma ile ulus devletlerin hizmetlerin
üretimi ve sunumu ilgili yasalara dayalı düzenlemelerinin ve kamu yararına
müdahalelerinin büyük ölçüde kısıtlanması amaçlanıyor. Ayrıca kamu
girişimlerinin ve kamusal hizmetlerin özelleştirilmesi hedefleniyor. Daha önce
özelleştirilmiş olan hizmetlerin tekrar kamulaştırılması ise imkânsız hale
getirliyor. Böylece de küresel sermaye şirketlerinin hegemonyası pekiştirilmek
isteniyor.
Bu bağlamda öncelikle
hizmet sunumu ile ilgili kamu yararını gözeten kamusal düzenlemelerin ciddi anlamda
sınırlandırılması hedefleniyor. Bu sınırlama ulusal ya da yerel düzeyde tüm
hizmetler için geçerli olacak. “Askıya
alma maddesi” (standstill clause) ile mevcut kamusal düzenlemelerin
dondurulması mümkün olabileceği gibi, yenilerinin getirilmesinin de önü
kesiliyor. Kaldırılmış olan düzenlemeler ise yeniden konulamıyor.
Örneğin hükümetler “hasta başına belirli bir doktor sayısı
/ rasyosu” kuralını artık uygulayamayacaklar, hava yollarında güvenli uçuşta
ısrarcı olamayacaklar, ya da okulların akreditasyonunu reddedemeyecekler[4]
Demokratik kurumlar ve
düzenlemelerin etkisizleştirilmesi yabancı hizmet sunucuları söz konusu
olduğunda daha da belirginleşiyor. Bu
çerçevede müzakerelerde yer alan ‘Ulusal
Düzenleme Metni’nin (Domestic Regülation Text) amacı yabancı tekellere
kısıtlar getiren ulusal düzenleme ve yasaların ortadan kaldırılması, bu
dev tekellerin ulusal şirketlere baskın kılınması, kâr maksimizasyonu ve bu
şirketlerin istediklerinde yatırımlarını durdurma ve hizmetlerini geri çekme
hakkı verilmesi[5].
Yani
anlaşmanın bu hükmü ile yabancı hizmet sunucusu şirketlere, yerlilerin sahip
olduğu tüm haklar verileceği gibi, yabancıların hizmet sunumunu önleyecek
düzenlemelere de son verilecek. Keza TPP’de yer alan ISDS benzeri bir mekanizma
ile uluslar arası şirketler, kârları engellendiği gibi gerekçelerle ulus
devletleri yaptıkları düzenlemelerden ötürü uluslar arası hakemlerden oluşan
mahkemelere verebilecek ve zararlarını tazmin ettirebilecekler. Buradan uluslar arası sermayenin TISA’yı kamusal
düzenlemeleri by pass etmek için araç olarak kullanmayı istediği ortaya çıkıyor.
Bunun somut anlamı TISA’nın ulusal yasa ve düzenlemelerin,
işçi sağlığı, çevre, tüketici koruma gibi alanlardaki müdahalelerini
kısıtlayacağı. Oysa bu kamusal düzenlemeler, kalite şartları ve prosedürü, teknik
standartlar ve lisanslama biçimindeki halkı ve tüketicileri korumaya dönük
düzenlemeler.
Anlaşmada toplamda 10 konu başlığı var. Bunlar: Hava ulaştırması, rekabete açık dağıtım
hizmetleri, yerel düzenlemeler,
e-ticaret, uluslararası deniz taşımacılığı, bireylerin sınır ötesi
hareketliliği, danışmanlık/uzmanlık
hizmetleri, telekomünikasyon hizmetleri, finansal hizmetler ve şeffaflık.
TISA kapsam olarak aşağıda yer alan her türlü
uluslararası ticareti konu olan hizmeti içeriyor[6]: (i)
Sınır ötesi hizmetler (GATS mod 1): Uzaktan sağlık, uzaktan eğitim, internet
aracılığıyla kumar oynanması, (ii) Dışarıda tüketim (GATS mod 2): Turizm ve
sağlık turizmi hizmetleri, (iii) Doğrudan yabancı yatırımlar (GATS mod 3):
Yabancı banka şubesi açılması, ÇUŞ’larca su, atık su temini gibi yerel yönetim
hizmetlerinin sunulması, (iv) Gerçek kişilerin sınır ötesi hareketlilikleri
(GATS mod 4): Hemşireler, hizmetçiler, şirket müdürleri vs.
Devlet düzenlemeleri ile ilgili olarak TISA, bu
düzenlemeleri uyumlulaştırmak arzusunda olduğunu ileri sürse de gerçek durum bu
değil. Zira düzenlemeler daha yüksek bir standartta
uyumlulaştırılabilecek iken en düşüğünde (örneğin ABD standartları)
uyumlulaştırma hedefleniyor. Böyle bir asgari standart ile maliyetlerin
asgaride tutulması ve kârların maksimize edilmesi amaçlanıyor[7].
Sızdırılan
belgelere göre, ulaştırmadan sağlığa kadar en temel kamusal hizmetler
özelleştirilecek. Anlaşmaya ilişkin
metinler sadece özelleştirmelerin önünü açmıyor, ticari haklar görüntüsü
altında güvenlikten çevre korumaya kadar pek çok alanda kamusal müdahalelere
sınırlamalar getiriliyor.
Bu küresel hizmetler sektörlerinden bazılarına ilişkin
olarak anlaşmada yer alan ve kamusal düzenlemeleri etkisisizleştiren bazı
metinler özellikle önem arz ediyor. Bunların başında ulaştırma,
telekomünikasyon ve kamusal bankacılık hizmetleri geliyor.
Bu anlaşma hayata geçirildiğinde ulusal
çapta faaliyet gösteren kamusal girişimler (telefon hizmetleri gibi) düzensizleştirme
ya da deregülasyon biçimindeki bu özelleştirmelerden ciddi olarak
etkilenecekler.
Uluslar
arası Ulaştırma İşçileri Federasyonu’na (ITF) göre, bu anlaşma dev ulaştırma
sanayi tekellerini güçlendirecek, kamu yararı zedelenecek, işsizlik artarken,
işçilerin sendikal örgütleri zayıflayacak. Bu
anlaşma dev tekellere özel imtiyazlar sağlarken, işçiler ve vatandaşlar için
yarar değil. zarar getirecek[8]. Ayrıca ulusal deniz taşımacılığından
trafik kurallarının konulmasına kadar uluslararasılaşmış her hizmet bundan
etkilenecek.
Wikileaks ‘in
sızdırdığı “havayolu taşımacılığı annex”ine
göre, ABD, AB ve 23 ülke arasında havayolu taşımacılığı ve yan sektörlerine ait
hizmetler ile ilgili serbestleştirme ve özelleştirmeleri hedefleniyor, ulusal
havayolu taşımacılığı yabancı şirketlerin rekabetine açılıyor. Sadece
taşımacılık değil, uçak bakımı ve tamiri, hizmet satışları ve pazarlaması,
bilgisayarlı rezervasyon sistemi hizmetleri, havayolu operasyonları, yer
hizmetleri, catering, ekip yönetimi, uçuş planlaması, yolcu ve bagaj yönetimi
gibi pek çok alan bundan etkilenecek. ‘Rekabete
açık dağıtım hizmetleri (delivery) annex’ine göre ise posta ve diğer kargo
taşımacılığı ile ilgili devlet düzenlemeleri kısıtlanıyor, bu alandaki mevcut devlet tekellerini daraltılıyor
ya da ortadan kaldırılıyor ve bu alan özel kargo şirketlerinin rekabetine açılıyor[9].
Bir
başka anlatımla, ‘uluslar arası hava
ulaştırma annex’i; uçakların
bakımı ve tamiri, bilgisayarlı rezervasyon system hizmetleri, ulaştırma
hizmetlerinin satışı ve pazarlaması, yer hizmetleri, uçak operasyon hizmetleri
ve özellikli hava uçuş hizmetleri biçiminde altı
alanı kapsıyor. GATS ise bu hizmetlerden ilk
üçünü kapsıyordu. Hali hazırda TISA olmadan da havayolları hizmetleri
liberalleşti, ancak TISA ile sivil havacılık sistemi tek vuruşta tamamen
serbestleştirilmiş olacak. Bu anlaşma çok taraflı olduğundan pek çok ülke ve bu
ülkelerin işçileri bundan etkilenecekler. Ülke kalkınmasından önemli bir role
sahip havayolu ulaştırmasının bu işlevi yok edilecek. Ölçek ekonomileri gereği
TISA sektörde oligopolistik yapıların ortaya çıkmasına ya da daha da
pekişmesine neden olacak. Bu da
işçilerin istihdam koşullarını ve haklarını etkileyecek. Hava alanları ve yer hizmetlerinde işçilerin
durumu hali hazırda çok kötü. Sivil
havacılık politikası artık uluslararası piyasa güçlerince belirlenecek, sendikalar
ciddi güç kaybına uğrayacak, kamunun elinde önemli bir araç olan ekonomik ve
sosyal politikalar etkisiz hale getirilecek ve TISA ile iyice serbestleşen
sektörde iş güvenliği ortadan kalkacak ve iş kazaları daha da artacak[10].
Benzer gelişmeler ulusal posta ve kargo hizmetleri
için de söz konusu olacak. TISA kamusal posta ve kargo şirketlerine karşı bu
alandaki uluslararası şirketleri (Fedex, UPS, DHL gibi) koruyan bir anlaşma. Ulusal
posta ya da kurye hizmetlerini çapraz sübvansiyon genişlemesi ile
sınırlandırdığı için yabancı dev şirketlerin piyasa üzerindeki hegemonyasını
güçlendirecek[11].
Finansal
hizmetler sektörü açısından devlet düzenlemelerinin etkisizleştirilmesi, “askıya alma” (standstill) maddesi ile mümkün olabilecek ve örneğin hükümetlerin
riskli yeni finansal araçların uygulamasını durdurabilmesi mümkün olamayacak. Yine
anlaşmaya
göre yerli yatırımcıları ya da mevduat sahiplerini korumayı amaçlayan ulusal
düzenlemeler ise asla TISA ile çelişemeyecek. Dahası finansal hizmet sunucuları
bir ülkedeki müşterilerine ait kişisel bilgileri, dışarıya transfer edebilecek
(e-ticaret annexi) . Bu durum hem ticari sır uygulamasını hem de bireysel
özgürlükler uygulamasını işlevsiz hale getirecek[12].
Özellikle
de finansal serbestleştirmelerin tetiklediği 2008 krizinden henüz tam anlamıyla
çıkılamamışken TISA bu sektörlere yeni serbestleştirme imkânları getirerek yeni
bir finansal krizin de pimini çekmiş oluyor.
İngiliz Merkez Bankası raporuna göre, bankalar aracı
kurumlar olmaktan ziyade kredi verdiklerinde fiilen mevduat yaratan kurumlar. Örneğin İngiltere’deki özel bankalar toplam
para arzının % 97’sini yaratıyorlar. ABD’de de sistem benzer biçimde işliyor.
Yani piyasadaki kredilerin kaynağı tasarruflar değil, bankaların mevduat
yaratması[13].
Özel bankalar ise bu şekilde yaratılmış olan para ticaretinden
çok büyük kârlar elde ediyor. Buna karşılık kamu bu alandan çekiliyor ve
açıklarını, kredi ihtiyacını özel bankaların bu şekilde yarattıkları parayı
borçlanarak ya da borçlarını ödeyebilmek için özelleştirmeler yapmak durumunda
kalıyor.
Kamu
olarak kredi ihtiyacının karşılanabilmesi için bu sömürgen aracılar devreden
çıkartılıp, gerekli para yaratılabilir. Bu ise tüm bankacılık sisteminin kamulaştırılmasıyla
mümkün olabilir. Kuşkusuz böyle bir sistemi kilitlemeye çalışan her tür girişim
büyük bankaları, finans kapitali rahatsız edecektir. İşte TISA böyle bir
tehlikeyi sonsuza kadar önleyebilmek için planlanmıştır[14].
1990’larda ABD Hazinesi ile Wall Street arasında
gizlice yürütülen görüşmeler sonucunda bankacılık sistemi kârlı türev
ticaretine açılmıştı. Bunun için mevcut yasalar küresel olarak gevşetilmeliydi.
Bu araç GATS’a referans verilerek gündeme getirildi. Plan işe yaradı ve tüm
ülkeler bankacılık sistemine ait kuralları büyük ölçüde yumuşattılar. İşte TISA,
Finansal Hizmetler Anlaşması’nın (FSA) bıraktığı yerden işi sürdürüyor, özel
bankacılık ve bununla ilgili hizmetlere daha fazla kapı açarken özel bankaları
kamulaştırmanın yollarını da kapatıyor[15].
TISA ile getirilen bir başka sermaye serbestisi alanı lisanslama
alanı olacak. Böylece örneğin, çocuk ya da yaşlı bakımında görev alacak
personelin nitelikleri ve diğer standartlar ciddi olarak aşağıya çekilebilecek.
Ayrıca internet denetimleri biçiminde,
iletişim özgürlüğü ciddi olarak kısıtlanacak, internet özgürlüğü ve özel yaşam tehdit altında
olacak[16].
‘Bireylerin
sınır ötesi hareketleri’ (Movement of natural persons) başlığı altındaki
düzenleme ile TISA, ulus devletlerin göçmen politikalarını belirleyebilme
imkanını önemli ölçüde kısıtlayacak. Şirketler çok daha ucuz emek gücü teminine
yöneleceklerinden, danışmanlık hizmetlerinden bilgisayar ve alakalı hizmetlere,
ar-ge hizmetlerinden inşaat ve mühendislik hizmetlerine, pazarlama ve reklamcılıktan
çevre ile ilgili (kanalizasyon ve atık su hizmetleri gibi) geniş bir kesime
kadar 38 alt sektörde ucuz emek içeren göçmenlerin istihdamı kolaylaşacak[17].
Göçmen işçiler bir meta gibi görülürken, ILO’nun koymuş olduğu emek ve
istihdam standartlarına uyulmayacak[18].
TISA, GATS’ın
1.3 Maddesinden hareketle “ hükümetlerin otoritesi altındaki hizmetler bu
anlaşmanın kapsamı dışındadır” ifadesini kullansa da gerçekte hangi hizmetlerin
hükümetlere bırakılacağının kararını halk ya da bürokratlar değil, büyük
sermaye çevreleri veriyor.
“Ticari
bazda sunulmayan ya da rekabete konu olmayan” kamu hizmet tanımı ise kamu
hizmetlerinin çok dar anlamda bir tanımı. Böyle bir tanımı esas alan
hükümler kamusal hizmetler için gerçek
bir koruma sağlamıyorlar. Yani TISA, GATS’dan çok daha fazla bir biçimde
kamusal hizmetleri aşındıran, onu piyasalaştıran hükümlerle dolu[19].
Kısaca, dolaylı yollardan da olsa TISA kamu
hizmetlerini özelleştirecek. Neo liberalizmin temel aracı olan özelleştirmeler bu
anlaşmanın da temel amacı. Örneğin su hizmetleri özelleştirilecek, bu anlamda belediyesizleştirme
önemli olacak çünkü bu yolla alınmış olan özelleştirme kararlarından geriye
dönüş imkansız hale gelecek. Zira TISA uluslararası sermayenin hizmetler
sektörü üzerinden kâr elde etmesine aracılık eden bir anlaşma niteliğinde. Bu
anlaşmanın en önemli hedefi, uluslararası yatırımcıların ya da şirketlerin her
hangi bir ülkede kârlarını maksimize etmelerini sağlayabilecek bir yeni düzen
kurmak.
Uluslar arası ticaret anlaşmaları ile kamusal
hizmetler arasında kalıtsal bir gerilim mevcut. Ticaret anlaşmaları
ticarileştirme ve metalaştırma ile yeni metalaştırma alanları olarak bu
hizmetlerden kâr elde etmeyi hedeflerken, kamusal hizmetler kâr amacı
gütmeksizin toplumsal ihtiyaçları karşılamak için tasarlanırlar. Ticarileşme ve
yeni metalaştırma alanları olan eğitim ve sağlık gibi alanlarda yetiştirilen
emek gücü ise diğer kâr çıkarım alanlarında kullanılacak olan emek gücü için
bir havuz oluşturur. Sermaye birikimi açısından bu alanların bir önemi de
buradan gelmektedir.
Bunun bilincinde olarak hazırlanan TISA’
da hükümetleri özelleştirme yapmaya zorlayan doğrudan hükümler mevcut bulunmasa
da şu yöntemlerle bu hizmetlerin ticarileştirilmesi ve özelleştirilmesi
kolaylaştırılır: Mevcut kamusal
hizmetlerin kapsamını genişletmek ya da yeni kamusal hizmet koymak çok
maliyetli hale getirilir (örneğin ISDS ile yabancı özel şirketlerin tazmin
edilmesi), özel sektör hizmet sunucularının, özellikle de yabancı şirketlerin,
pazarlık gücü artırılır ve gelecekteki hükümetlerin sistemi değiştirmesi ya da
özelleştirmeleri tersine çevirmeleri zorlaştırılır[20].
Son yıllarda daha önce özelleştirilmiş olan ve
daha ziyade yerel yönetimler tarafından sunulan su, atık su, enerji temini gibi
hizmetler hem yerel, hem ulusal hem de federatif düzeyde tekrardan dünyanın birçok
ülkesinde kamulaştırılıyorlar.
TISA
ise içerdiği, su,
elektrik gibi daha ziyade doğal tekel özelliği olan “rekabetçi
olmayan” ya da “monopolist” hizmet birimlerinin oluşturulamayacağı ya da yeniden
tesis edilemeyeceği hükmü ile bu yeniden kamusallaştırmaların önünü ebediyen
kesiyor. Bu konuda iki önemli madde rol alıyor: Standstill
Clause (askıya alma) ve Rachet Clause ( mandallama). İlki yeni kamusal
monopollerin oluşturulmasını, ikincisi ise özelleştirilmiş olan hizmetlerin
geri dönüşlerini imkansız hale getiriyor.
Sonuç olarak[21]
TISA uluslararası sermaye şirketlerinin kârlarını toplumsal ihtiyaçların
üzerinde tutan bir anlaşmadır.
Kamusal sağlık ve eğitim gibi hizmetler en temel
toplumsal ve ekonomik ihtiyaçları karşılamaya dönük hizmetlerdir. Keza bu
hizmetler çevresel, finansal kriz örneğinde olduğu gibi iktisadi felaketleri ve
küresel ısınmaya karşı etkin kamusal düzenlemeler getirmeye yönelik de olabilmektedirler.
Ticaret anlaşmaları ise doğaları gereği bunları
görmezler ve kâr çıkarımlı sömürü için ticarileşmeyi ve metalaştırmayı esas
alırlar.
Yani ticaret anlaşmalarının her zaman kazananları
ve kaybedenleri olur. Bu büyük anlaşmalarda kazananlar büyük ülkeler, çok
uluslu şirketler ve zengin tüketicilerdir. Kaybedenleri ise işsiz kalan,
ücretleri düşen işçiler, kamu hizmetlerine bağlı olarak yaşayan halk ve çok
uluslu şirketlerle rekabet edemeyen küçük işletmelerdir.
TISA uluslar arası yatırımcıların çıkarlarını
kurumsallaştırmayı ve kamunun elini kolunu bağlamayı öngören bir dizi uluslar
arası ticaret ve yatırım anlaşmasından sadece bir tanesidir.
(Ellen
Brown, ‘Fast Track’ Would Hand the Money
Monopoly to Private Banks—http://www.truthdig.com,
Jun 13, 2015)
EK: TISA –Türkiye
Müzakereleri: Wikileaks Belgeleri:
TPP ve TTIP Türkiye’yi
doğrudan içermese de, yani Türkiye bu iki anlaşmanın doğrudan tarafı olmasa da
küresel bağlar nedeniyle bunlardan etkilenecektir. Diğer taraftan Türkiye
TISA’nın doğrudan müzakereci taraflarından biri konumunda.
Türkiye’nin bu konumunu
Wikileaks, 3 Haziran 2015 tarihinde AB ile Türkiye arasındaki Hizmet Ticareti
Anlaşması’na ilişkin gizli müzakerelere ait tutanakları[22] ile açıkladı.
Bu
belgeler “Piyasaya Erişim Müzakere
Belgesi” adını taşıyor ve bu anlaşmadaki müzakere sürecinin bir parçasını
oluşturuyor. Bu müzakerelerde AB, müzakere sürecinin bir tarafı olarak,
Türkiye’den yerine getirmesini istediği taahhütleri için bir plan yapmasını
talep ediyor. Aşağıda yer alan metin İsviçre’nin
Cenevre kentinde 2015 yılındaki 11. TISA Görüşmelerinin hemen öncesindeki bir
tarihe ait.
Metnin
yazarı AB TİSA Müzakerecileri, 18 sayfalık bir rapor, 25 Ocak 2015 tarihli. 9
talep üzerinden müzakereler devam ediyor. Bunlar: Tüm sektörler, Transport (Ulaştırmacılık),
Dağıtım (distribution), Rekabetçi Dağıtım / Kurye ve Posta Hizmetleri
(Delivery), Finansal Hizmetler,
Telekomünikasyon hizmetleri, Çevre Hizmetleri, Turizm Hizmetleri, Mod 4
: Profesyonel hizmetler, muhasebe, vergileme, medikal, veterinerlik, posta
hizmetleri, dağıtım-tevzi hizmetleri ve hastane hizmetleri.
Özet:
AB Tarafı: En azından ulaştırma, kargo dağıtım, tevzi, nakliye, tele komünikasyon, çevre ve Mod 4’e yönelik olmak üzere pazara daha ileri düzeyde erişimin sağlanması.
Türkiye Tarafı: Mod 4
ve karayolu taşımacılık hizmetleri.
AB’nin talepleri
yukarıda sayılan kilit sektörlere ilişkin pazara giriş koşullarının
iyileştirilmesini yansıtıyor.
Talep
1: Tüm sektörlerin en az yarısı ile ilgili Türkiye tarafı taahhütte
bulunmalıdır. Bu durumda bir gelişme sağlanabilecektir.
Çok sayıda yatay
kısıtlamaya sahip sektörlerdeki kısıtlamaların en az yarısının ortadan
kaldırılması isteniyor. Özellikle de sağlık sektöründeki taahhütlerin ilerletilmesine
önem veriliyor.
Türkiye, 90 sektör ve alt sektöre ait taahhütte
bulundu. Temel alt yapı sektörlerine ait
geliştirmeler başlatılmış durumda. Mevzuatın önemli bir kısmı değişecek.
Talep
2: Transport (Ulaştırmacılık):
Kapıdan kapıya multimodel(çok
doruklu) hizmetler tek bir sözleşme altında olmamak kaydıyla yapılabilir.
Yabancı ulaştırma
firmaları TC kökenli firmaları taşeron olarak kullanabilirler. Firma TC’de
kayıtlı bulunduğu sürece yapacağı taşımacılık faaliyetlerine kısıt
getirilmeyebilir.
Talep
3: Dağıtım (distribution):
Planlanmadı, taahhüt
yok.
AB Delegasyonu 14 Ocak
2015 ‘te çıkartılan ‘Perakende Ticaret Yasası’nın AB’li büyük perakende
şirketlerinin faaliyetlerini kolaylaştıracak biçimde 2015 Ekim’inde yapılacak
toplantıdan önce geliştirilmesini talep ediyor.
[1]
Scott Sivlair and Hadrian Mertins-Kirkwood, TİSA
versus Public Services, PSI Special Report, April 28,2014.
[2] Everything a Trade Union Should Know About TTIP: Stop
the TTIP, People’s Movement, www.people.ie.
[3]
Scott Sivlair and Hadrian Mertins-Kirkwood, TİSA
versus Public Services, PSI Special Report, April 28,2014.
[4] David Dayen,,
The Scariest Trade Deal Nobody's Talking About Just
Suffered a Big Leak, http://www.newrepublic.com/article/121967/whats-really-going-trade-services-agreement.
[5] Sarah Lazare, WikiLeaks Strikes Again: Leaked TISA Docs Expose Corporate Plan For
Reshaping Global Economy, http://www.commondreams.org,
June 03, 2015.
[6]
Scott Sivlair and Hadrian Mertins-Kirkwood, TİSA
versus Public Services, PSI Special Report, April 28,2014.
[7] Gaius Publius, Fast Track will also
fast-track TISA, a privatizing "Trade in Services" deal, http://digbysblog.blogspot.com.tr/2015/06/fast-track-will-also-fast-track-tisa.html,
June 08, 2015.
June 08, 2015.
[8] Lazare,
agm.
[9] Public Services International Statement on WikiLeaks TiSA publication.
[10] Assessment
by the International Transport Workers' Federation (ITF) Civil Aviation Section
on the TISA Annex on Air Transport Services.
[11] Adr.
[12] Dayen,
agm.,
[13] Ellen Brown, ‘Fast
Track’ Would Hand the Money Monopoly to Private Banks—http://www.truthdig.com, Jun 13, 2015.
[14] Brown,
agm.
[15] Brown,
agm.
[16] Reisin Davis, WikiLeaks Releases ‘Largest Leak of Trade Negotiations in
History’,http://www.truthdig.com/eartotheground/item/wikileaks_releases_largest_leak_of_trade_negotiations_in_history_20150604, Jun 4, 2015.
[17] Daniel Costa
and Ron Hira,
TiSA: A Secret Trade Agreement That
Will Usurp America’s Authority to Make Immigration Policy, http://www.epi.org,
June 11, 2015.
[18]
Scott Sivlair and Hadrian Mertins-Kirkwood, TİSA
versus Public Services, PSI Special Report, April 28,2014.
[19]
Sivlair, agm.
[20]
Sivlair, agm.
[21]
Sivlair, agm.
[22]
Trade
in Services Agreement (TiSA) Market Access Negotiations: Turkey, WikiLeaks release: June 3, 2015.
güzel bilgi paylaşım olmuş
YanıtlaSilseo uzmankozmetik
elektromekanik