BİTCOİN (6) :
GELECEĞİN PARASI MI, İNSANLIĞI KURTARACAK YENİ BİR GELİŞME Mİ, YENİ BİR
FİNANSAL SPEKÜLASYON ARACI MI?
Prof.
Dr. Mustafa Durmuş
3 Mart 2018
Bir süredir dünya bitcoini konuşuyor. Zira geçen
yılın başında 1000 dolar olan 1 bitcoin Geçen yılın Aralık ayı ortasında 19,800
dolara kadar yükseldi. Yani neredeyse 20 kat arttı. Sonrasında bu yılın ilk
ayında 6,000 dolara kadar geriledi. Ardından tekrar yükselişe geçti ve Mart ayının
ilk haftasında 10,814 dolar oldu[1].
Yani dijital para bitcoin sert iniş ve çıkışlarla yoluna devam ediyor.
Kuşkusuz bu hızlı yükseliş ve hızlı düşüşte, diğer
faktörlerin yanı sıra başta ABD, Çin, G. Kore gibi dünyanın ileri gelen
devletlerinin ve merkez bankalarının bitcoine karşı yasaklamalar da dâhil
yürüttüğü sert politikalar çok etkili oldu.
Bitcoin üzerindeki tartışmalar bu tür dijital / kripto
paraların; modern paranın işlevlerine
sahip olup olmadığı, buradan hareketle geleceğin parası olup olamayacağı,
tarihteki en büyük spekülasyonlardan biri olup olmadığı üzerine yürütüldüğü
kadar, bu paraların dayandığı blockchain teknolojisinin geleceğin teknolojisi
olup olmadığı, bu teknolojinin bankacılıktan, sağlığa, perakendecilikten,
kooperatiflere kadar hayatın her alanında kullanılabilip kullanılamayacağı konusunda
da yapılıyor.
Bir başka anlatımla, bitcoin dünyayı örneğin
FED’den, doların hegemonyasından kurtaracak bir gelişme mi, yoksa küresel çapta
bir dolandırıcılık mı ya da kapitalizmin şişirdiği finansal balonlardan biri
mi? Bildik para ve kredi mekanizmasının yerini alabilecek özelliklere sahip mi
bitcoin? Kapitalizmi yeni krizlere karşı koruyabilir mi, yoksa onun sonunu
getirecek bir buluş mu?
Bu yazıda bitcoin üzerindeki bu tartışmalara kısaca
yer verip, geçen yılda ekonomi alanındaki en çarpıcı gelişmelerinden biri olan
dijital paranın gelişiminin nasıl yorumlanması gerektiğine odaklanacağız.
Bitcoin
“hangi koşullarda” ve “hangi ihtiyaçları karşılamak üzere “ortaya çıktı?
(i)
Öncelikle bitcoinin ‘Büyük Resesyon’
olarak da adlandırılan 2008 finansal krizi sırasında ortaya çıktığını, yani
aşırı bir küresel likidite bolluğunun neden olduğu mortgage ve menkul
kıymetleştirme balonunun patlamasının ardından gündeme getirildiğini, yaratılan
yeni bir teknolojinin (blokchain teknolojisi) ve internetin yaygın kullanımının
alternatif bir para ve ödeme biçimi olarak kripto paraların varlığının (üretici
güçler anlamında) maddi temelini oluşturduğunu vurgulamak gerekiyor.
(ii)
Bu noktada bankalar ve diğer finansal
kuruluşların neden olduğu finansal işlem maliyetlerinin yüksekliği de bitcoinin
ortaya çıkışında bir diğer teşvik edici etken oldu.
(iii)
Ayrıca küresel paraların ve para
otoritelerinin meşruiyeti sarsıldı. Son yıllarda dolar ağırlıklı uluslararası
para ve kredi sistemi, bu paralar üzerinden işlem yapan finansal piyasalar ve
başta FED olmak üzere merkez bankaları gibi para otoriteleri ve ulus
devletlerin finansal operasyonlarının meşruiyeti (özellikle de 2008 krizdeki
rolleri bağlamında) epeyce sorgulanıyor. Yani bir güven sorunu oluştu ve bu
hala giderilemedi. İşte tam bu noktada bu güven yitimi, alternatif para ve
ödeme biçimlerinin ortaya çıkmasına yol açtı.
Bir başka anlatımla bitcoin, hem merkez bankaları
dâhil bankacılık sisteminin, hem de devletlerin finansal alandaki sorunlarını yansıtıyor,
bu sorunların çözümü ile ilgili olarak, bu yapılara teknolojik olduğu kadar,
ekonomik ve politik bir meydan okuma olarak da karşımıza çıkıyor.
Çünkü bitcoin, desantralize (bir merkeze bağlı
olmayan), devletin merkez bankalarının, bankaların aracılık rolünün olmadığı, böylece
işlem maliyetlerinin asgaride kaldığı, işlemlerin bilgisayar ve
şifrelerle-kodlarla yapıldığı bir sistem.
Bitcoin ve diğer dijital paraların temel
kolaylaştırıcısı, sürükleyicisi kuşkusuz internet, internet temelli ticaret ve
işlemler oldu. İnternet düşük maliyetle, anonim ve hızlıca doğrulanabilir
işlemlerin çevrimiçi takas için kullanılabileceği alt yapıyı oluşturdu ve bunun
sonucunda hızlıca parasal ödemeler gerçekleştirildi.
“Müşterekler” projesinde kullanılıyor: Krediye kolay erişim!
Brezilya’da Moeda adlı bir kooperatif
kripto kredi bankası platformu bu yıl Ağustos’ta kendi dijital parasını
piyasaya çıkardı ve 20 milyon dolar değerinde bir fiyata erişti. Dünya çapında
2,5 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip yeni bir finansal ürün çıkartmayı
hedefliyor. Kooperatif bankacılık, yatırım yapmak isteyenlere başlangıçta
toplamda 10 milyon dolarlık bir mikro kredi verecek. Moeda’nın dijital parası
ile krediye erişemeyen küçük çaptaki işletmelerin ve girişimcilerin artık krediye
erişebilecekleri ileri sürülüyor.
Moeda tıpkı bitcoin gibi blockchain
teknolojisini kullanmayı planlıyor. Böylece dünya çapında yerel olarak
sürdürülebilir nitelikte bulunan projeler potansiyel yatırımcılarla
buluşturularak gerçekleştirilebilecek. Moeda’nın ilk ortaklarından olan
Brezilyalı tarım kooperatifi Unicafes bu projeden çok umutlu. Böylece Moeda 170
civarında kooperatif kredi bankası ve 128 müşterek banka ile çalışabilecek
(ikincisinin çoğu aileden olan 100,000 tarım işletmeci çiftçi müşterisi var)[2].
Alternatif bir kredi sistemi: Pangea.
Pangea adlı bir proje ile Amerika’da
emlak-konut sektöründe hem konut alıcıları, hem de yatırımcıları için emlake
/konuta ve konut kredisine erişimi kolaylaştıran, aracı ve işlem maliyetlerini
asgariye indiren ve kolayca konutları likide çevirmeyi sağlayabilen bir
platform geliştirildi.
Bu projede Ethereum blockchain
teknolojisi kullanılıyor. Bu projenin özellikle de kredili emlak alabilmek için
emlakin bedelinin en az yüzde 20’sinin ön ödeme olarak kabul edildiği, kalan
kısım için banka kredisine erişimin özellikle de 2008 krizinden sonra çok
zorlaştırıldığı (iyi, düzenli ve iyi güvenli bir işin ve gelir akımının
olduğunun ispatlanması gibi) mortgage sisteminde krediye erişimin
kolaylaştırılması için ne kadar önemli olduğunun alt çiziliyor.
Keza duruma göre emlak bedelinin yüzde
5’ine kadar ulaşan ve sayıları 8’e kadar çıkabilen aracının kullanılmasını
gerektirebilen aracılık sistemini ortadan kaldırarak işlem maliyetlerini,
dolayısıyla da emlakin verimliliğini yükselten ve son olarak emlakin kolayca
likide çevrilmesini sağlayarak küresel çapta 217 trilyon dolarlık bir hacmi
olan konut-emlak sektöründe çok önemli bir yatırım fırsatı sunulduğu (hali
hazırda bunun 3,5-4 trilyon dolarlık kısmı kullanılabiliyor) ileri sürülüyor[3]. Ancak bunun henüz yaygın
olmayan bir proje, bir deneme olduğunun da altını çizmek gerekiyor.
Bu örneklerden de görüleceği gibi sadece
büyük çaplı finansal kuruluşlar değil, aynı zamanda kooperatifler ya da
kapitalizm içinde alternatif komünal örgütlenmeler oldukları ileri sürülen
“müşterekler” de (commons) değişim aracı olarak kripto paralara sıcak
bakıyorlar.
Bir başka anlatımla bitcoinin (en azından
başlangıçta) bir finansal yatırım aracı olarak tasarlanmadığı, paranın yerine
geçecek, desantralize, güvenli ve değeri insanlar arasında transfer edecek olan
anonim bir yöntem olarak tasarlandığı ileri sürülebilir[4].
Bitcoin
geleceğin parası olabilir mi?
Para, ortaya çıkışından bu yana bir
“değişim ve standart ödeme aracı”, sermayenin veya servetin bir kısmının
saklanması olarak “değer saklama ya da biriktirme aracı” ve istikrarlı bir
“hesap birimi aracı” olarak kullanılıyor.
Paranın ilk işlevinden hareketle bitcoinin
sınırlı bir arza sahip olması (21 milyon) ve yenilikçi bir teknolojik yeniliğe
dayanması (blockchain) ona özsel bir değer sağlıyor.
Ayrıca üretilme, yaratılma sırasında
harcanan emek de onun özsel değerini oluşturuyor. Yani nasıl altını değerli yapan
(ziynet eşyası olarak kullanılmasının yanı sıra), çıkartılmasının çok zahmetli
olması, çok miktarda emek ve makine, ekipman gerektirmesi ise, bitcoinin
yaratılması da (mining) ciddi miktarda bilgisayar gücü (donanımı), elektrik
üretimi ve tüketimi gerektiriyor.
Büyük miktarda elektrik tüketiyor, çevreyle ilgili tahribata neden oluyor
Diğer taraftan böyle bir emek onu
değerli kılarken, onun “geleceğin parası olmasını” da önlüyor. Zira elektrik
üretimi kömürden, petrole her türlü fosil yakıtların kullanımını, nükleer
santralleri, su ve rüzgâr kaynaklarının kullanımını gerekli kılıyor ki bu
sürdürülebilir bir şey değil.
Ayrıca bu üretimin beraberinde gelen CO2
emisyonları gibi sosyal maliyetleri de dikkate alındığında böyle bir üretimin
sonucunda ortaya çıkan bir paranın gelecekte değişim aracı olarak (eşdeğer)
kullanılması sistemin sürdürülebilirliği bağlamında iyice zorlaşıyor.
Bu bağlamda bitcoinin fosil yakıtlardan
uzaklaşmayı amaçlayan girişimleri de yavaşlattığı, iklim değişikliği üzerindeki
etkileri dikkate alındığında bitcoin ve diğer kripto para teknolojilerinin
ekoloji için büyük bir tehdit oluşturduğu, bugün bir bitcoin işlemi yapılırken
harcanan elektrik miktarının ABD’de 9 evin günlük elektrik tüketimine eşit
olduğu, bitcoin ağının bilgisayar gücünün dünyanın en büyük 500 süper hızlı
bilgisayarının kombine gücünden 100 bin kere daha fazla olduğu, bu ağda yılda
31 terawatt-saatlik enerjinin kullanıldığı, bunun yılda 150 ülkenin her birinin
tüketiminden daha fazla tüketim anlamına geldiği ve ağın her gün enerji
kullanımını 450 cigabit-saat artırdığı, bunun da örneğin Haiti’nin yılda
tükettiği elektrik kadar olduğu ileri sürülüyor[5].
Bitcoinin ortak muhasebe birimi olarak kullanılabilmesi de zor
Günümüzde şirketlerin muhasebe kayıtları devletlerin zorunlu kıldığı para birimi cinsinden yapılmak zorunda. Zorunlu ortak bir ödeme ve muhasebe kayıt birimi devletlerin (ulusal paranın sahibi sahip olmaları nedeniyle) gücünün bir göstergesi. Bu açıdan da bitcoin gibi dijital paraların ortak muhasebe kayıt birimi olarak kabul görmesi ve uygulanması beklenemez.
Bitcoin vergi ödeme aracı olarak kullanılabilir mi?
Bununla bağlantılı bir diğer açmaz vergi
ödemeleriyle ilgilidir. Bitcoin metaların ya da hizmetlerin değiştirilmesi
sırasında kullanılabilirse de, bu işlemler üzerinden doğan vergilerin ya da
doğrudan gelirler üzerinde alınan vergilerin ödenmesi sırasında ciddi sorun
doğar. Çünkü tarihte de hep görüldüğü gibi, para her zaman vergi ile birlikte
düşünülmüştür.
Yani devletler açısından ulusal paralar
aynı zamanda vergi ödeme aracıdırlar. Zira günümüzde devletler vergiyi
keçi-koyun, altın ya da yabancı para (örneğin dolar) olarak tahsil etmezler.
Diğer yandan vatandaşlar vergileri ödeyebilecek kadar para sahibi olmak
durumundadırlar.
Yani bitcoin ancak onunla vergi
ödenebildiğinde gerçek anlamda para olabilir. O zamana kadar en fazla, altın,
hisse senedi gibi riskli bir varlıktan ibaret olarak varlığını sürdürebilir.
Kripto paralar yeraltı dünyasında yaygınlaşıyor
Yer altı dünyasının giderek dijital
paraları tercih etmeye başlaması, bu paranın geleceğin parası olarak
kullanımını zorlaştıran bir diğer engel. Zira blockchain teknolojinin izin
verdiği şifreleme/kodlama, oluşturulan cüzdanlar vergi kaçırmak için olduğu
kadar, gizli saklı, yasa dışı ödemeler için de kullanılabiliyor.
Özellikle de monero, ethereum ve zsachs
gibi kripto paralar sahte kayıt kullanılmasına izin veriyor. Bu nedenle de
örneğin fidye işlerinde kullanılan moneroya olan talep ciddi olarak arttı
(bundan 3 ay önce AB’nin ilgili organı Europol yayımladığı bir rapor ile bu üç
dijital paranın popülaritesindeki belirgin artışın risklerine dikkat çekmişti[6].
Böyle bir teknolojik yenilik ya da kolaylık
bitcoinin fiyatındaki süper artışları açıklamaya yetmiyor. Nitekim, Britanyalı
iki akademisyenin yapmış oldukları analiz, bitcoin fiyatlarındaki süper hızlı
artış (ve örneğin yeni yıldaki, % 60’lık düşüşün) bu parayı 2013 yılından bu
yana asıl yönlendiren olgunun finansal spekülasyon olduğu gerçeğini ortaya
koyuyor[7].
Öyle ki sadece 1000 oyuncunun bitcoin piyasasının % 40’ını kontrol edebiliyor
olması ve örneğin 12 Kasım 2017’de sadece 1 oyuncunun bir seferde 25,000
bitcoini (159 milyon $) sisteme sokması yapılan manipülasyonun büyüklüğünü
gösteriyor[8].
Bu hareketlerin ve beraberinde oluşan balonların
hazırlayıcısı ise küresel çaptaki likidite bolluğu. Başta Fed olmak üzere büyük
merkez bankaları 2008 krizi sonrasında uyguladıkları aşırı düşük faiz ve büyük
çaplı miktarsal ve kredi kolaylaştırma politikaları ile hem finans seçkinlerini
daha da zenginleştirdiler, hem de böyle bir spekülasyon için gerekli zemini
hazırladılar.
Böylece borsaların, tahvil piyasalarının, kredi
piyasalarının yanı sıra kripto para piyasası da spekülatif kârlar elde etmenin
alanı oldu. Yani bitcoine olan talepteki inanılmaz artış ve fiyatındaki hızlı
yükselişler küresel finans piyasalarındaki tarihsel zirve yapmış aşırı
likiditenin kaçınılmaz bir sonucuydu. Blockchain teknolojisine ilave olarak
küresel likidite fazlası da bitcoinin spekülasyon amaçlı olarak kullanılmasına
yol açtı[9].
Borsalardakine benzer bir biçimde, tıpkı şirket
hisselerinin fiyatlarının gerçek değerlerinden çok ayrışarak çok artması (ya da
düşüşü) gibi, kripto piyasalarda da bu paraların değerleri hızlı ve ani
yükseliş ve çöküşler yaşadığında, bu durum bu paraların finansal spekülasyon
araçlarından başka bir şey olmadıklarını düşündürüyor ki ana akım
iktisatçıların büyük çoğunluğu, hatta bazı Marksist iktisatçılar da olaya böyle
yaklaşıyorlar.
Düşüşü
tetikleyen etken: Hükümetlerin yasaklama ve kısıtlamaları
Kuşkusuz bu sert düşüşleri tetikleyen etken bir
süredir ABD, Çin ve G. Kore’nin ardından Hindistan Hükümetinin de bu paraların
kullanımıyla ilgili sert yasaklar getirmesiyle paniğe kapılan yatırımcıların bu
paraları elden çıkarmaya başlaması oldu. Bunun sonucunda bu paraların fiyatları
çakılarak değerleri sert bir biçimde düşmeye başladı.
Spekülasyon kapitalizme içkin bir olgu!
Diğer yandan spekülasyon (vurgunculuk)
kapitalizmin doğasında var. Bir iktisatçıya göre[10]:
“Artık
kripto para dünyasında bu tür düzensiz davranışların normal olduğu bir süreç
yaşanıyor. 2017’de bitcoinin değerinde altı kez % 30 ya da daha fazla düşüş
yaşandı. 2017 yılının sonlarında yaşadığı değer artışı da aslında bunun bir
spekülasyon olduğunu gösteriyor...
Marx
kapitalistlerin nihai amacının paradan para kazanmak olduğunu yazmıştı. Bu
bağlamda kapitalizmin olmazsa olmazı bankaların ve kredi mekanizmasının görevi
parayı sermayeye dönüştürmektir. Böylece para kâr yaratır. Birçok küçük
yatırımcının bireysel tasarrufları bankalarda toplanır. Borsa ve diğer finansal
araçlar ise bu parayı reel ekonomiye döndürmenin ana kanallarıdır. Bu para bireylere,
iş âlemine ya da devlete de kanalize edilir...
Bu
süreçte kurgusal sermaye yaratılır: Kâr reel üretimden değil, bir finansal
alaşımdan türetilir. Asalak olsa da finansal faaliyetin büyük bir kısmı en azından
fiilen ekonomi ile bazı bağlantılara sahiptir. Örneğin borsalar, şirketlerin
gelecekteki kârları üzerindeki, devlet tahvilleri ise gelecekteki vergi
gelirleri üzerindeki alacak iddialarıdır. Kripto paralarda ise böyle bir çıpa
yoktur. Bitcoinin fiyatını yükselten şey ise yatırımcıların fiyatın gelecekte
daha da yükseleceğine olan inançlarıdır. Bu da bir balonun temel
karakteristiğidir”.
Müesses nizamın direnişi
Diğer yandan bitcoin gibi paraların
ardındaki blockchain teknolojisinin geleceğin teknolojilerinden biri olduğu da
yaygın olarak kabul edilen bir gerçek. Üstelik bu teknoloji sadece para ve
finans piyasalarıyla da sınırlı değil. Tarımdan, hizmetlere, kooperatiflerden
işçi şirketlerine kadar birçok alanda teorik olarak ödemelere aracı olarak
dijital para geliştirmede kullanılabilir.
Ayrıca geleneksel yöntemlerle ortaya
çıkan yüksek finansal işlem maliyetleri, bankaların yüksek düzeydeki aracı
kârları (komisyonları) ve harcanan zaman gibi nedenlerle merkez bankaları da bu
teknolojiye soğuk bakmıyor, hatta ödemeler için bu teknolojiyi kullanarak kendi
kripto/dijital paralarını yaratmayı düşünüyorlar.
Ancak merkez bankaları bu paraların
kendi kontrolleri dışında, desantralize bir biçimde uygulanmalarına şiddetle
karşı çıkıyorlar. Ulus devletlerin en önemli gücünün ulusal paralarını
basabilmeleri ve bu paralarla vergi toplayabilmeleri olduğu dikkate alındığında
bu yapıların bu konudaki hassasiyetleri de anlaşılabiliyor. Yani merkez
bankaları gelecekte kendi dijital paralarını piyasaya sürerlerse buna
şaşırmamak gerekiyor.
Dolayısıyla kripto paraların değer kaybının,
onların tamamen spekülatif olmalarından ya da temel bir değere sahip
olmamalarından mı, yoksa ulus devletlerin, merkez bankalarının bu alanı onlara
terk etmemek için bu paralara karşı devletin ve finans kapitalin gücünü
kullanmalarından mı kaynaklandığı sorusunun yanıtı önemli oluyor.
Sonuç: Blockchain teknolojisini küçümsememek gerekiyor
Artık bir spekülasyona dönüşmekte olan
bu paralardan ziyade arkasındaki teknolojinin tartışmaya açılması gerekiyor.
Bunu yaparken kuşkusuz üretim tarzının ve üretim ilişkilerinin kendinden kopuk
bir teknoloji tartışmasından uzak durmak gerekiyor. Çünkü kapitalizmde
teknoloji de sermayeye olan bağımlılıktan kurtulamıyor, kapitalizme, büyük
sermayeye hizmet edecekse, sermaye birikimini hızlandıracaksa yeni
teknolojilere izin veriliyor.
Kısaca söz konusu teknoloji (ya da
üretici güçlerdeki benzer gelişmeler) sermaye birikimini hızlandırmaya,
kapitalizmin ömrünü daha da uzatmaya hizmet edebileceği gibi, farklı bir üretim
tarzı altında insanlığın kurtuluşuna hizmet de edebilir. Örneğin, daha eşit ve daha
adil bir toplumda böyle teknolojilerin insanların daha az ama daha verimli çalışarak,
üretimlerinden daha fazla pay, daha fazla gelir ve daha fazla refah elde
etmesini sağlamaları pekala mümkündür.
KAYNAKÇA
(2) Nithin Coca, “Moeda: The Cooperative
Cryptocurrency That Aims to Advance Financial Inclusion”,
https://www.shareable.net, 20 December 2017.
(3) “Using Blockchain to Expand Access to
Real Estate”,https://media.consensys.net, 11 January 2018.
(4) https://www.bitcoin.com/info/how-bitcoin-transactions-work,
8 June 2017.
(5) “Bitcoin Could Cost Us Our Clean-Energy
Future”,https://www.nakedcapitalism.com/…/bitcoin-cost-us-clean-ene…, 7
December 2017.
(6) Olga Kharif, “The Criminal Underworld Is Dropping
Bitcoin for Another Currency”, https://www.bloomberg.com, 2 January 2018.
(7) Larissa Yarovaya (Lecturer in Accounting and
Finance, Anglia Ruskin University), Brian Lucey (Professor of International
Finance and Commodities, Trinity College Dublin), The Bitcoin bubble – how we
know it will burst, https://theconversation.com/uk, 6 December 2017;
https://www.cnbc.com/…/bitcoin-drops-11-percent-as-south-ko….
(8) Olga Kharif, The Bitcoin Whales: 1,000 People Who
Own 40 Percent of the Market A few massive investors can rock it with a shrug
,https://www.bloomberg.com/…/the-bitcoin-whales-1-000-people…, 8 December 2017.
(9) Jackrasmus, Bitcoins, Crypto-Currencies and Other
Financial Asset Bubbles (excerpt), https://jackrasmus.com/…/bitcoins-crypto-currencies-and-oth…,
9 December 2017.
(10) Adam Booth, “The Bitcoin bubble and cryptocurrency
craze” ,https://plus.google.com/+MarxistDotCom, 18 January 2018.
Btcturk,Binance,Paribu güvenilir mi değil mi yazlarımız:
YanıtlaSilBtcturk güvenilir mi diye merak ediyorsanız tıklayın: btcturk güvenilir mi
Binance güvenilir mi diye merak ediyorsanız tıklayın: binance güvenilir mi
Paribu güvenilir mi diye merak ediyorsanız tıklayın: paribu güvenilir mi
Paribu güvenilir mi diye merak ediyorsanız tıklayın: paribu güvenilir mi