1 Temmuz 2015 Çarşamba

YUNANİSTAN’I REHİN ALINMAKTAN ANCAK ENTERNASYONALİST BİR DAYANIŞMA KURTARABİLİR!




Mustafa Durmuş

2 Temmuz 2015
 
Yıllardır Yunanistan'a bir borç tuzağı kuruldu ve bunun sonucunda şu ana kadar ödediklerinin ötesinde ülkenin dış borç stoku 300 milyar avroyu buldu. Bu milli gelirinin % 180'ine denk düşüyor. “Bu borcun üçte ikisinin aslında yüksek tefeci faizine dayalı ve meşruiyeti olmayan, silahlanma gibi nedenlerden de kaynaklı, borç olduğunu” Avrupa’nın ileri gelen iktisatçıları defalarca yazıp söylediler, bu konuda kampanyalar düzenlediler.

Troyka (AB Komisyonu +ECB+IMF)  aracılığıyla şu ana kadar verilen taze krediler ise ne ekonomiye ne de halka bir fayda sağlamadı, zira bunun % 90'ı, IMF ve özellikle Alman bankalarının alacaklarının tahsilinde kullanıldı.

Borcun yeniden yapılandırması karşılığında ve somut olarak vadesi yarın dolacak olan 1,6 milyar avroluk borç geri ödemesinin vadesinin uzatılabilmesi için Troyka bir sürü yeni  şart ileri sürüyor.
Emeklilik yaşının gelecek yıldan itibaren 62’den 67’ye çıkartılmasını istiyor. Yani Yunan halkının mezarda emekli olması isteniyor. Kamu emekçilerinin ücretleri hali hazırda düşürüldü ve daha fazla düşürülmesi isteniyor, temel gıda maddelerinin kdv’sinin  ise %  23'e çıkartılması ve yeni özelleştirmeler yapılması talepleri dayatılıyor. Oysa son 5 aydır zaten faiz dışı fazla % 1 olarak sağlanmıştı, yani Troyka’ya mevcut kemer sıkma önlemleri yetmiyor.

Troyka mevcut ekonomik depresyon ortamında daha fazla daralma anlamına gelen bu tedbirleri ısrarla dayatıyor. Syriza ise biraz ekonomiyi düze çıkartıp örneğin bu talepleri 2018 yılından itibaren aşamalı olarak yerine getirmeye razı durumunda, yani anlaşmaya çalışıyor. 

Troyka (özellikle de Almanya)Yunanistan’ın borcunu bu koşullar altında ödeyemeyeceğini biliyor. Ayrıca Troyka’nın önemli bir parçası olan IMF’nin, zamanında faşist diktatörlüklerce yönetilen ülkelere ne tür yardımlar yapıp o iktidarları daha da sağlamlaştırdığı da biliniyor. 

O halde Troyka’nın amacı nedir? Bunu doğru okumak lazım. Bu bir provokasyon, bu bir parlamenter darbedir. Bu yolla sırasıyla Yunan halkı aşağılanıyor, Syriza hükümeti itibarsızlaştırılarak halk ile karşı karşıya getirilmek isteniyor ve Syriza’nın ikiye bölünerek, liberal kanadın sağcı diğer parti milletvekilleri ile yeni bir sağ iktidarın kurulması hedefleniyor. Böylece Sol’un tarihi zaferi de tarihe gömülmek isteniyor. Görüldüğü gibi 21yyda Batılı usulle darbe böyle yapılabilmektedir, bunun için tankların parlamentoyu kuşatması gerekmiyor.

Kuşkusuz bu darbe planının Portekiz, İspanya ve İrlanda gibi ülkelere de verdiği bir de mesaj  var: “Sakın ha yanılıp sol içerikli bir iktidarı iş başına getirmeyin, sonunuz Yunanistan gibi olur!”  Keza bu ülkelerin muhafazakâr iktidarları da uyguladıkları kemer sıkma politikalarına karşı yükselen halk muhalefetini susturabilmek için Yunanistan’a yapılan bu zulmün en büyük destekçileri oluyorlar ve Almanya ve IMF’nin karşısında selama duruyorlar.

Tsipras’ın Troyka’nın son teklifini referanduma götürmesi kararı  “aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” durumunun somut bir ifadesi. Zira 5 Temmuz’da yapılacak referandumdan “evet” çıkarsa halk  içinden asla çıkamayacağı bir ekonomik daralma ve yoksulluğa daha fazla sürüklenecek .
 “Hayır” çıkarsa, Yunanistan avrodan çıkmak zorunda kalacak, Drahmi’ye dönecek, büyük çaplı bir devalüasyon ve beraberinde ciddi bir yeni kriz dalgası gelecek. Her iki durumun da Syriza’nın içindeki Sol kanadı ciddi ölçüde tahrip edeceğini tahmin etmek zor değil.

İşte tam da bu nedenle bugün HDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün düzenlediği basın toplantısında yaptığı insani,  bir o kadar da zekice öneri çok yerinde bir öneri. Yunan halkını başına dayanmış silahtan kurtarabilecek temel yollardan biri gibi görünüyor. Bu hem işçi sınıfının, hem halkların Troyka benliğinde vücut bulmuş emperyalizmin sömürü ve zulmüne ve Solu imha girişimlerine karşı mücadelede enternasyonalist dayanışmasının somut  bir  aracıdır.  

Nobel ödüllü iki ABD’li iktisatçı, Stiglitz ve Krugman: Yunan halkı referandumda “hayır” demeli!
30 Haziran 2015

Çeviri: Mustafa Durmuş

Uluslar arası düzeydeki Yunan halkı ile dayanışma eylemlerine iki ünlü iktisatçı da yazdıkları makalelerle destek verdiler. 

Stiglitz, The Guardian gazetesinde yayımlanan yazısında neden “hayır” denilmesinin gerekçelerini şöyle açıkladı:

“5 yıl önce TROYKA tarafından Yunanistan’a dayatılan ekonomik kurtarma paketi berbat bir paketti. Çünkü bu paketteki politikalar yüzünden ülkenin milli geliri dörtte bir oranında düştü. Gençler arasındaki işsizlik oranı ise % 60’a fırladı. Daha önce böyle, kasıtlı bir biçimde gündeme getirilen ve felaketle sonuçlanan bir ekonomik depresyon örneği hatırlamıyorum.
Verilen yeni kredilerin neredeyse hiçbir kısmı Yunan ekonomisine gitmedi, sadece aralarında ağırlıklı olarak Alman ve Fransız bankalarının bulunduğu alacaklı ülkelerin alacaklarının geri ödenmesinde kullanıldı.

Sorun para olmaktan ziyade başka bir şey: Ödeme vadesi. 30 Haziran’ın son ödeme günü olarak dayatılması. Bu dayatma bilinçli bir biçimde Yunanistan’ı dizlerinin üzerine çökertmek için yapıldı. Sorun ayrıca tek başına kemer sıkma politikaları da değil. Aynı zamanda gerici ve cezalandırıcı politikalar.

Yunan halkı “evet” derse sonu olmayan bir depresyon ve tükenmişlik onların geleceği olacak.
Diğer taraftan “hayır” derse, demokrasinin beşiği olan bu ülke kendi geleceği ile ilgili kararlarını kendi verme fırsatı yakalayacak. Belki yakın gelecekte refahları azalacak ama en azından aşağılayıcı bir işkenceden de kurtulmuş olacaklar.

Ben olsam “hayır” derdim!”

Krugman ise New York Times gazetesindeki yazısına “ Yunanlılar hayır demelidir!” diye başlıyor ve gerektiğinde Yunan Hükümetinin avrodan ayrılmaya hazır olmasını istiyor.
Yazara göre: 

“Yunan halkı, özellikle de son 5 yılda, çok önemli kemer sıkma politikalarına maruz bırakıldı. Kemer sıktı, ücretleri azaldı, vergileri arttı. Ama tüm bunlar ülkenin iç ve dış açıklarını kapatmaya yetmedi.
Çünkü bu kemer sıkma politikaları ekonomiyi çökertti, vergi tahsilatlarını azalttı.
Yani Yunan halkına zorla bir deli gömleği giydirildi.

TROYKA, SYRIZA’ya öyle önerilerle geldi ki bunların hükümetçe yerine getirilmesi politik olarak intihar demekti. Bunu bilerek yaptılar zira Tsipras’ı alaşağı etmek istediler.

Üç nedenden ötürü Yunan halkı 5 Temmuzdaki referandumda “hayır” demelidir:

1.Her katı kemer sıkma çıkmaz sokakla son bulur. 5 yılın sonunda Yunanistan çıkmaz sokağa geldi.
2.Hali hazırda bankalar kapalı ve sermaye üzerine kontroller konuldu. Avrodan çıkışın daha fazla tahripkar bir  etkisi olamaz.
3.TROYKA’nın önerisine “evet” demek, bağımsızlığın son kırıntısından da vazgeçmek demektir. 

Çünkü önerilenler teknik şeyler değil, politik şeylerdir.  Kreditörlerin güç göstergeleridir.
Bu nedenle Yunan halkı “hayır” demelidir. Aksi halde Yunanistan sonsuza kadar yeni kemer sıkma ile ve ardından gelecek depresyon ile karşı karşıya kalacaktır”.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder