Mustafa Durmuş
2 Temmuz 2015
Yıllardır
Yunanistan'a bir borç tuzağı kuruldu ve bunun sonucunda şu ana kadar
ödediklerinin ötesinde ülkenin dış borç stoku 300 milyar avroyu buldu. Bu milli
gelirinin % 180'ine denk düşüyor. “Bu borcun üçte ikisinin aslında yüksek
tefeci faizine dayalı ve meşruiyeti olmayan, silahlanma gibi nedenlerden de
kaynaklı, borç olduğunu” Avrupa’nın ileri gelen iktisatçıları defalarca yazıp
söylediler, bu konuda kampanyalar düzenlediler.
Troyka
(AB Komisyonu +ECB+IMF) aracılığıyla şu
ana kadar verilen taze krediler ise ne ekonomiye ne de halka bir fayda
sağlamadı, zira bunun % 90'ı, IMF ve özellikle Alman bankalarının alacaklarının
tahsilinde kullanıldı.
Borcun
yeniden yapılandırması karşılığında ve somut olarak vadesi yarın dolacak olan
1,6 milyar avroluk borç geri ödemesinin vadesinin uzatılabilmesi için Troyka
bir sürü yeni şart ileri sürüyor.
Emeklilik
yaşının gelecek yıldan itibaren 62’den 67’ye çıkartılmasını istiyor. Yani Yunan
halkının mezarda emekli olması isteniyor. Kamu emekçilerinin ücretleri hali
hazırda düşürüldü ve daha fazla düşürülmesi isteniyor, temel gıda maddelerinin
kdv’sinin ise % 23'e çıkartılması ve yeni özelleştirmeler yapılması
talepleri dayatılıyor. Oysa son 5 aydır zaten faiz dışı fazla % 1 olarak
sağlanmıştı, yani Troyka’ya mevcut kemer sıkma önlemleri yetmiyor.
Troyka
mevcut ekonomik depresyon ortamında daha fazla daralma anlamına gelen bu
tedbirleri ısrarla dayatıyor. Syriza ise biraz ekonomiyi düze çıkartıp örneğin
bu talepleri 2018 yılından itibaren aşamalı olarak yerine getirmeye razı
durumunda, yani anlaşmaya çalışıyor.
Troyka
(özellikle de Almanya)Yunanistan’ın borcunu bu koşullar altında ödeyemeyeceğini
biliyor. Ayrıca Troyka’nın önemli bir parçası olan IMF’nin, zamanında faşist
diktatörlüklerce yönetilen ülkelere ne tür yardımlar yapıp o iktidarları daha
da sağlamlaştırdığı da biliniyor.
O
halde Troyka’nın amacı nedir? Bunu doğru okumak lazım. Bu bir provokasyon, bu
bir parlamenter darbedir. Bu yolla sırasıyla Yunan halkı aşağılanıyor, Syriza
hükümeti itibarsızlaştırılarak halk ile karşı karşıya getirilmek isteniyor ve
Syriza’nın ikiye bölünerek, liberal kanadın sağcı diğer parti milletvekilleri
ile yeni bir sağ iktidarın kurulması hedefleniyor. Böylece Sol’un tarihi zaferi
de tarihe gömülmek isteniyor. Görüldüğü gibi 21yyda Batılı usulle darbe böyle
yapılabilmektedir, bunun için tankların parlamentoyu kuşatması gerekmiyor.
Kuşkusuz
bu darbe planının Portekiz, İspanya ve İrlanda gibi ülkelere de verdiği bir de mesaj
var: “Sakın ha yanılıp sol içerikli bir
iktidarı iş başına getirmeyin, sonunuz Yunanistan gibi olur!” Keza bu ülkelerin muhafazakâr iktidarları da
uyguladıkları kemer sıkma politikalarına karşı yükselen halk muhalefetini susturabilmek
için Yunanistan’a yapılan bu zulmün en büyük destekçileri oluyorlar ve Almanya
ve IMF’nin karşısında selama duruyorlar.
Tsipras’ın
Troyka’nın son teklifini referanduma götürmesi kararı “aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık”
durumunun somut bir ifadesi. Zira 5 Temmuz’da yapılacak referandumdan “evet”
çıkarsa halk içinden asla çıkamayacağı
bir ekonomik daralma ve yoksulluğa daha fazla sürüklenecek .
“Hayır” çıkarsa, Yunanistan avrodan çıkmak
zorunda kalacak, Drahmi’ye dönecek, büyük çaplı bir devalüasyon ve beraberinde
ciddi bir yeni kriz dalgası gelecek. Her iki durumun da Syriza’nın içindeki Sol
kanadı ciddi ölçüde tahrip edeceğini tahmin etmek zor değil.
İşte
tam da bu nedenle bugün HDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün düzenlediği basın
toplantısında yaptığı insani, bir o
kadar da zekice öneri çok yerinde bir öneri. Yunan halkını başına dayanmış
silahtan kurtarabilecek temel yollardan biri gibi görünüyor. Bu hem işçi
sınıfının, hem halkların Troyka benliğinde vücut bulmuş emperyalizmin sömürü ve
zulmüne ve Solu imha girişimlerine karşı mücadelede enternasyonalist dayanışmasının
somut bir aracıdır.
Nobel
ödüllü iki ABD’li iktisatçı, Stiglitz ve Krugman: Yunan halkı referandumda
“hayır” demeli!
30
Haziran 2015
Çeviri:
Mustafa Durmuş
Uluslar arası düzeydeki Yunan halkı ile dayanışma
eylemlerine iki ünlü iktisatçı da yazdıkları makalelerle destek verdiler.
Stiglitz,
The Guardian gazetesinde yayımlanan yazısında neden “hayır” denilmesinin
gerekçelerini şöyle açıkladı:
“5
yıl önce TROYKA tarafından Yunanistan’a dayatılan ekonomik kurtarma paketi
berbat bir paketti. Çünkü bu paketteki politikalar yüzünden ülkenin milli
geliri dörtte bir oranında düştü. Gençler arasındaki işsizlik oranı ise % 60’a
fırladı. Daha önce böyle, kasıtlı bir biçimde gündeme getirilen ve felaketle
sonuçlanan bir ekonomik depresyon örneği hatırlamıyorum.
Verilen
yeni kredilerin neredeyse hiçbir kısmı Yunan ekonomisine gitmedi, sadece
aralarında ağırlıklı olarak Alman ve Fransız bankalarının bulunduğu alacaklı
ülkelerin alacaklarının geri ödenmesinde kullanıldı.
Sorun
para olmaktan ziyade başka bir şey: Ödeme vadesi. 30 Haziran’ın son ödeme günü
olarak dayatılması. Bu dayatma bilinçli bir biçimde Yunanistan’ı dizlerinin
üzerine çökertmek için yapıldı. Sorun ayrıca tek başına kemer sıkma
politikaları da değil. Aynı zamanda gerici ve cezalandırıcı politikalar.
Yunan
halkı “evet” derse sonu olmayan bir depresyon ve tükenmişlik onların geleceği
olacak.
Diğer
taraftan “hayır” derse, demokrasinin beşiği olan bu ülke kendi geleceği ile
ilgili kararlarını kendi verme fırsatı yakalayacak. Belki yakın gelecekte
refahları azalacak ama en azından aşağılayıcı bir işkenceden de kurtulmuş
olacaklar.
Ben
olsam “hayır” derdim!”
Krugman
ise
New York Times gazetesindeki yazısına “ Yunanlılar hayır demelidir!” diye
başlıyor ve gerektiğinde Yunan Hükümetinin avrodan ayrılmaya hazır olmasını
istiyor.
Yazara göre:
“Yunan
halkı, özellikle de son 5 yılda, çok önemli kemer sıkma politikalarına maruz bırakıldı.
Kemer sıktı, ücretleri azaldı, vergileri arttı. Ama tüm bunlar ülkenin iç ve
dış açıklarını kapatmaya yetmedi.
Çünkü
bu kemer sıkma politikaları ekonomiyi çökertti, vergi tahsilatlarını azalttı.
Yani
Yunan halkına zorla bir deli gömleği giydirildi.
TROYKA,
SYRIZA’ya öyle önerilerle geldi ki bunların hükümetçe yerine getirilmesi politik
olarak intihar demekti. Bunu bilerek yaptılar zira Tsipras’ı alaşağı etmek
istediler.
Üç
nedenden ötürü Yunan halkı 5 Temmuzdaki referandumda “hayır” demelidir:
1.Her
katı kemer sıkma çıkmaz sokakla son bulur. 5 yılın sonunda Yunanistan çıkmaz
sokağa geldi.
2.Hali
hazırda bankalar kapalı ve sermaye üzerine kontroller konuldu. Avrodan çıkışın
daha fazla tahripkar bir etkisi olamaz.
3.TROYKA’nın
önerisine “evet” demek, bağımsızlığın son kırıntısından da vazgeçmek demektir.
Çünkü önerilenler teknik şeyler değil, politik şeylerdir. Kreditörlerin güç göstergeleridir.
Bu
nedenle Yunan halkı “hayır” demelidir. Aksi halde Yunanistan sonsuza kadar yeni
kemer sıkma ile ve ardından gelecek depresyon ile karşı karşıya kalacaktır”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder