14 Ocak 2018 Pazar

BİTCOİN (4): BITCOİN KREDİ YERİNE GEÇEBİLİR Mİ,

BİTCOİN (4):
BITCOİN KREDİ YERİNE GEÇEBİLİR Mİ, VERGİ ÖDERKEN KULLANILABİLİR Mİ?
Mustafa Durmuş
13 Ocak 2018
Bir önceki yazımızda paranın ortaya çıkışından bu yana bir “değişim ve standart ödeme aracı”, sermayenin veya servetin bir kısmının saklanması olarak “değer saklama ya da biriktirme aracı” ve istikrarlı bir “hesap birimi aracı” olarak kullanıldığını belirtmiş ve ilk işlevinden hareketle bitcoinin sınırlı bir arza sahip olmasının, önemli bir teknolojik yeniliğe dayanmasının (blockchain) ona özsel bir değer sağladığını vurgulamıştık.
Ayrıca üretilme, yaratılma sırasında harcanan emek de onun özsel değerini oluşturur. Yani nasıl altını değerli yapan (ziynet eşyası olarak kullanılmasının yanı sıra), çıkartılmasının çok zahmetli olması, çok miktarda emek ve makine, ekipman gerektirmesi ise, bitcoinin yaratılması da (mining) ciddi miktarda bilgisayar gücü (donanımı), elektrik üretimi ve tüketimi gerektiriyor.

9 evin günlük elektrik tüketimine eşit bir elektrik tüketimi
Diğer taraftan böyle bir emek onu değerli kılarken, onun “geleceğin parası olmasını” da önlüyor. Zira elektrik üretimi kömürden, petrole her türlü fosil yakıtların kullanımını, nükleer santralleri, su ve rüzgâr kaynaklarının kullanımını gerekli kılıyor ki bu sürdürülebilir bir şey değil.
Ayrıca bu üretimin beraberinde gelen CO2 emisyonları gibi sosyal maliyetleri de dikkate alındığında böyle bir üretimin sonucunda ortaya çıkan bir paranın gelecekte değişim aracı olarak (eşdeğer) kullanılması sistemin sürdürülebilirliği bağlamında iyice zorlaşıyor.
Bu bağlamda bitcoinin fosil yakıtlardan uzaklaşmayı amaçlayan girişimleri de yavaşlattığı, iklim değişikliği üzerindeki etkileri dikkate alındığında bitcoin ve diğer kripto para teknolojilerinin ekoloji için büyük bir tehdit oluşturduğu, bugün bir bitcoin işlemi yapılırken harcanan elektrik miktarının ABD’de 9 evin günlük elektrik tüketimine eşit olduğu, bitcoin ağının bilgisayar gücünün dünyanın en büyük 500 süper hızlı bilgisayarının kombine gücünden 100 bin kere daha fazla olduğu, bu ağda yılda 31 terawatt-saatlik enerjinin kullanıldığı, bunun yılda 150 ülkenin her birinin tüketiminden daha fazla tüketim anlamına geldiği ve ağın her gün enerji kullanımını 450 cigabit-saat artırdığı, bunun da örneğin Haiti’nin yılda tükettiği elektrik kadar olduğu ileri sürülüyor (1).
  
İnanç kaybolduğunda…
Bitcoinin geleceğin parası olarak düşünülmesinin nedenlerinden bir diğeri de, fiyatının sürekli yükseleceğine, dolayısıyla da değerinin sürekli artacağına olan inanç (bu durum bir kısım yatırımcı tarafından adeta yeni bir dini inanç gibi kabul görüyor (2).
Oysa özellikle de son haftalarda görüldüğü gibi bitcoin dahil tüm kripto paralar (özellikle de Çin ve G. Kore gibi bazı devletlerin yasaklamaları nedeniyle) sadece bir günde yüzde 30 civarında değer kaybettiler. Yani bir süre sonra insanlar artık onun bir ödeme aracı olarak geleceğin parası olduğuna olan inancını yitirdiklerinde (fiyatların çakılma anı) bitcoin yukarıda sözü edilen bu özsel değerini tamamen kaybedebilir.

Bitcoin kredi boyutuyla çok sorunlu
Paranın çok önemli bir kısmının “banka kredisi” biçiminde yaratıldığını bir önceki yazımızda açıklamıştık (Bitcoin:3). Bu anlamda paranın kredi boyutuyla ilgili olarak bitcoin tarafında ciddi belirsizlikler var.
Ulusal paralar özellikle de dolar ve avro cinsinden olanlar, hem ulusal, hem de küresel düzeyde milyarlarca dolarlık kredilendirme işleminde sorunsuz bir biçimde kullanılabiliyorlar. Çünkü örneğin doların kullanana verdiği mesaj şudur: “Bu kâğıt tüm kamu ve özel borçların ödeme aracıdır. Bunu herkes böyle kabul etmek zorundadır”. Dünyada hala merkez bankalarının dolar rezervlerini artırma gayreti içinde olması, sadece bilgisayar ekranlarında mevcut olan bitcoin gibi kripto paraların böyle bir statüye erişebilmesini (en azından orta vadede) imkansız kılıyor.

Alternatif bir kredi sistemi: Pangea!
Bu sorunu aşmak için muhtelif çalışmaların yapıldığını da inkâr etmemek gerekiyor. Örneğin Pangea adlı bir proje ile Amerika’da emlak-konut sektöründe hem konut alıcıları, hem de yatırımcıları için emlake /konuta ve konut kredisine erişimi kolaylaştıran, aracı (işlem) maliyetlerini asgariye indiren ve kolayca konutları likide çevirmeyi sağlayabilen bir platform geliştirildi.
Bu projede Ethereum blockchain teknolojisi kullanılıyor. Bu projenin özellikle de kredili emlak alabilmek için emlakin bedelinin en az yüzde 20’sinin ön ödeme olarak kabul edildiği, kalan kısım için banka kredisine erişimin özellikle de 2008 krizinden sonra çok zorlaştırıldığı (iyi, düzenli ve iyi güvenli bir işin ve gelir akımının olduğunun ispatlanması gibi) mortgage sisteminde krediye erişimin kolaylaştırılması için ne kadar önemli olduğunun alt çiziliyor.
Keza duruma göre emlak bedelinin yüzde 5’ine kadar ulaşan ve sayıları 8’e kadar çıkabilen aracının kullanılmasını gerektirebilen aracılık sistemini ortadan kaldırarak işlem maliyetlerini, dolayısıyla da emlakin verimliliğini yükselten ve son olarak emlakin kolayca likide çevrilmesini sağlayarak küresel çapta 217 trilyon dolarlık bir hacmi olan konut-emlak sektöründe çok önemli bir yatırım fırsatı sunulduğu (hali hazırda bunun 3,5-4 trilyon dolarlık kısmı kullanılabiliyor) ileri sürülüyor (3). Ancak bunun henüz yaygın olmayan bir proje, bir deneme olduğunun da altını çizmek gerekiyor.
Pratikte para sistemlerinin nasıl çalıştığına, yani ödeme sistemleri ve piyasaların nasıl işlediğine bakıldığında, kredinin hem ödemede hem de piyasaların işleyişinde işin merkezinde yer aldığı görülür. Kredilendirmenin kalıtsal olarak istikrarsız, krize eğilimli olması ise “kullanılacak para birimlerinin bunu ne ölçüde göğüsleyebileceği” sorusunu sürekli olarak gündemde tutar.
Yani kapitalizmde kredilendirme bir istisna değil, esas olduğundan ortadan kaldırılması mümkün değil. Bu da sadece bilgisayar kaydı olarak hali hazırda mevcut olan bu paraların yüzlerce milyar dolarlık kredi piyasasında kullanılma şansını ciddi ölçüde azaltıyor.
Bu konuyu kredi-finans krizleri ile ilişkilendirerek biraz daha açtığımızda bitcoin ile ilgili sorunların daha da netleştiği görülecektir.

Finansal kriz-merkez bankaları ve bitcoin:
Bitcoinin küresel çapta yaygınlaşması durumunda bankalar hem bireylere, hem de firmalara kredilerini bitcoin ile vermek zorunda kalacaktır. Diğer yandan bankacılık işin doğası gereği çok riskli bir iştir. Bitcoinin arzı sınırlı olduğundan bir bankacılık krizi patlak verdiğinde sistemde bugünkü gibi “son başvurucu” bir makam, yani “merkez bankası” olmayacaktır. Oysa bankaların garantörü işlevi gören merkez bankaları, gerektiğinde neredeyse hiçbir şeyden para (nakit) yaratarak bankaları kurtarırlar. Buna en son 2008 krizi sırasında merkez ekonomilerde tanık olmuştuk.
Diğer taraftan bitcoinin para olarak kullanıldığı bir durumda, böyle bir kurtarıcı yoktur. Çünkü bitcoin gibi kriptolar, hem anonimdir, hem desantralizedir ,hem de arzları şimdiden sınırlandırılmıştır. Bu da kapitalizmin doğası gereği sıklıkla girdiği bankacılık krizlerini ve beraberindeki derin resesyonları düzenli ve kalıcı bir hale getirir (4). Bu anlamda aslında bitcoinin tıpkı altın standardına öykünme gibi bir “geçmişe dönük romantizm” olduğu ileri sürülebilir.
Finansal bir kriz patladığında ortaya çıkan nakit kuruması sistemin merkez bankası tarafından yağlanmasıyla önlenmeye çalışılır. Bunun için de merkez bankalarına ihtiyaç duyulur. Çünkü merkez bankaları devreye girmezse firmalar nakde olan ihtiyaçlarını eldeki varlıkları süratle elden çıkartarak yapmaya çalışırlar ki, bu da “Minsky Anı” adı da verilen bir varlık deflasyonu ve nihayetinde iflaslarla sonuçlanabilir.
Yani merkez bankalarının “kurtarıcı rolü” olmaksızın ticari bankaların çalışabilmeleri mümkün değildir. Oysa kripto paraların egemen olduğu bir sistemde böyle bir merkezi rol üstlenen garantör (kriptoların tanımı gereği) mevcut olmayacaktır.
Bu bağlamda da finansal krizlere eğilimli olan ve sıklıkla finansal krizlere giren kapitalizm altında bitcoinin bu tür bir esnekliğinin olmaması, onun uzun vadeli bir para birimi olmasını önleyen bir durumdur.

Bitcoinin ortak muhasebe birimi olarak kullanılabilmesi de zor!

Kapitalizmde şirketlerin muhasebe kayıtları devletlerin zorunlu kıldığı para birimi cinsinden yapılmak zorundadır. Zorunlu ortak bir ödeme ve muhasebe kayıt birimi devletlerin (ulusal paranın sahibi sahip olmaları nedeniyle) gücünün bir göstergesidir. Bu açıdan da bitcoin gibi dijital paraların ortak muhasebe kayıt birimi olarak kabul görmesi ve uygulanması beklenemez.

Bitcoin vergi ödeme aracı olarak kullanılabilir mi?
Bununla bağlantılı bir diğer açmaz vergi ödemeleriyle ilgilidir. Bitcoin metaların ya da hizmetlerin değiştirilmesi sırasında kullanılabilirse de, bu işlemler üzerinden doğan vergilerin ya da doğrudan gelirler üzerinde alınan vergilerin ödenmesi sırasında ciddi sorun doğar. Çünkü tarihte de hep görüldüğü gibi, para her zaman vergi ile birlikte düşünülmüştür.
Yani devletler açısından ulusal paralar aynı zamanda vergi ödeme aracıdırlar. Zira günümüzde devletler vergiyi keçi-koyun, altın ya da yabancı para (örneğin dolar) olarak tahsil etmezler. Diğer yandan vatandaşlar vergileri ödeyebilecek kadar para sahibi olmak durumundadırlar. Yani bitcoin ancak onunla vergi ödenebildiğinde para gerçek anlamda para olabilir. O zamana kadar en fazla, altın, hisse senedi gibi riskli bir varlıktan ibaret olarak varlığını sürdürebilir.

Para sermayeye ve servete dönüşür. Bunu dijital paralar sağlayabilirler mi?
Marx Kapital’de, burjuva ekonomi politiğini; paranın gerçek toplumsal niteliğini, sermayenin dolaşım sürecindeki rolünü ve ekonomik kriz yaratma kabiliyeti bulunduğu gerçeğini kavrayamadığı için eleştirir (örneğin A. Smith’e göre, para, meta değişimindeki basit bir aracıydı).
Meta üretiminin belirli bir gelişim aşamasında para, ‘sermaye ’ye dönüşür. ‘Metanın dolaşım formülü’ şöyledir: C – M – C. Yani (Meta- Para - Meta). Bu zincir başka metayı satın almak için bir metayı satmak şeklinde oluşur. ‘Sermaye formülü’ ise şöyledir: M – C – Mꞌ. Yani (Para- Meta – Paraꞌ). Bu zincir ise başka bir metayı satmak için satın almak şeklinde oluşur. Böylece (Marx tarafından), dolaşıma sokulan ilk paranın değerindeki artış ‘artık değer’ olarak tanımlanır.
Kapitalist dolaşımda paranın bu büyümesi bilinen bir şeydir. İşte tarihsel olarak üretimin sosyal ilişkilerince özgün bir biçimde belirlenen bu büyüme parayı sermayeye dönüştürür. Bu dönüşümü bitcoin ve diğer kripto paraların sağlaması beklenebilir mi?

Bitcoin değer/servet biriktirme aracı olarak kullanılabilir mi?
Paranın değer / servet biriktirme aracı olarak işlev görmesi dendiğinde bugünkü satın alma gücünün geleceğe güvenli bir biçimde aktarılması anlaşılır. Gelecekte bozulmayan dolayısıyla da değeri düşmeyen araçlar ancak bu işlevi görebilirler.
Bu bağlamda meyve (örneğin elma) bugün için ödeme aracı olarak kabul edilebilirse de, gelecekte çürümek durumunda kalacağından servet biriktirme aracı olarak işlev göremez.
Bunun için son derece likit olan ve hemen metalarla değiştirilebilir, dünya çapında kabul görmüş dolar ve avro ya da diğer ulusal paralar gibi bir para ya da dayanıklılığı olan ama sınai amaçla kullanımı kadar aynı zamanda da süs –ziynet eşyası olarak kullanılabilen, fiyatı spekülatif dalgalanmalar nedeniyle düşebilse de asla sıfıra düşmeyen altın veya sağlam bir faiz getirini garantileyen elektronik tahvil sertifikaları gibi bankalar batmadığı sürece dayanıklı olan ve çok daha kolay depolanabilen menkul değerlerin, hisse senetlerinin kullanılması gereklidir ki bugün servet büyük ölçüde böyle biriktirilmekte ve saklanmaktadır.
Buna yanıt olarak, örneğin Amerikalı yatırımcı ikiz kardeşler Winklevoss’ların 2012 yılından bu yana yaptıkları bitcoin yatırımlarının değerinin 1,65 milyar dolara eriştiği ileri sürülebilirse de (5) bunların, kripto balonunun patlaması anında satışa çıkartıldığında bu değerden alıcı bulabileceği son derece kuşkulu.
Bu açıdan bitcoin ve diğer kripto paralar oldukça zayıf konumdalar. Paralarını gizlemek isteyenler, vergi ödemek istemeyenler için finansal gizlilik sağlayabilirler (tıpkı offshore hesaplar gibi). Diğer yandan insanlar geleceği kuşkulu kendi ulusal para birimlerine dahi kolay kolay yönelmezler (Türkiye’de son dönem liradan kaçılması gibi).
Mesele yine bitcoinin bir değeri olup olmadığına göre şekilleniyor. Faiz getirisi olmayan, altın gibi ziynet eşyası olarak da kullanılamayan, dünya çapında kabul görmeyen bir para biriminin servet /değer biriktirme aracı olabilmesi için değerli olması gerekiyor.
Bitcoinin bir değişim değeri olduğunu daha önce açıklamıştık. Bir kriz anında değerinin sıfıra düşmesini önleyecek her hangi bir temel değerinin olduğunu ileri sürmek çok zor. Çok ciddi bir kriz sonrasında bu paraların değeri sıfıra kadar düşebilir. Diğer yandan altının ya da petrolün değeri, çalkantı yaşasa da asla sıfıra kadar düşmedi, düşmez.
Kısaca gerçek anlamda değeri olan bir şeyin değer biriktirme aracı olabilmesi mümkün. Tıpkı 1990’lardaki ‘Beanie Bebekler Balonu’nda görüldüğü gibi elektronik ortamda bu az sayıdaki oyuncakların değeri binlerce dolara yükselmiş ve ilgili alış veriş sitesinin ticaret hacminin yüzde 6,6’sına kadar yükselmişti. Bazıları yaşamları boyunca yaptıkları tasarrufları bu bebeklere yatırmışlar ama balon patladığında iş işten geçmişti. Bu bebekler oyuncak olarak değerliydiler ama asla binlerce dolar etmezlerdi. Bitcoinin değer biriktirme aracı olabilmesi için önce bir para birimi olarak kabul görmesi kaçınılmazdır (6).

Kripto paralar yeraltı dünyasında yaygınlaşıyor!
Yer altı dünyasının giderek dijital paraları tercih etmeye başlaması, bu paranın geleceğin parası olarak kullanımını zorlaştıran bir diğer engel. Zira blockchain teknolojinin izin verdiği şifreleme/kodlama, oluşturulan cüzdanlar vergi kaçırmak için olduğu kadar, gizli saklı ödemeler için de kullanılabiliyor.
Özellikle de monero, ethereum ve zsachs gibi kripto paralar sahte kayıt kullanılmasına izin veriyor. Bu nedenle de örneğin fidye işlerinde kullanılan moneroya olan talep ciddi olarak arttı (bundan 3 ay önce AB’nin ilgili organı Europol yayımladığı bir rapor ile bu üç dijital paranın popülaritesindeki belirgin artışın risklerine dikkat çekmişti (7)).
Devam edecek…
………………
(1) “Bitcoin Could Cost Us Our Clean-Energy Future”,
https://www.nakedcapitalism.com/…/bitcoin-cost-us-clean-ene…, 7 Aralık 2017.
(2) Patrick Watson, “How Bitcoin Could Crash the Markets”, Mauldin Economics <subscribers@mauldineconomics.com, 19 Aralık 2017.
(3) “Using Blockchain to Expand Access to Real Estate”,
https://media.consensys.net, 11 Ocak 2018.
(4) Paul De Grauwe , “The bitcoin is not the currency of the future”,
http://escoriallaan.blogspot.com.tr/, 8 Aralık 2017.
(5) Nathaniel Popper, “How the Winklevoss Twins Found Vindication in a Bitcoin Fortune”, 
https://medium.com, 20 Aralık 2017.
(6) Vili Lehdonvirta “Bitcoin isn’t a currency – and unless it becomes one it could be worthless”, 
https://theconversation.com/uk, 6 Aralık 2017.
(7) Olga Kharif, “The Criminal Underworld Is Dropping Bitcoin for Another Currency”, 
https://www.bloomberg.com, 2 Ocak 2018.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder