14 Ocak 2018 Pazar

DÜNYA BANKASI RAPORUNDA TÜRKİYE

DÜNYA BANKASI RAPORUNDA TÜRKİYE
Mustafa Durmuş
12 Ocak 2018
Dünya Bankası’nın yeni yılda ilk raporu, “Küresel Ekonomik Beklenti Raporu (1) yayımlandı.
Bu rapor daha önce bu köşede özetlemiş olduğum IMF, OECD ve BM’nin “dünya ekonomisinin toparlandığı” yönündeki bulguları ile örtüşmüyor.
Çünkü bu raporda 2017 yılının küresel çapta yüzde 3 oranında büyümüş olmasına rağmen, 2020 yılına kadar bu büyüme hızının (tahminlerin aksine) artmayacağı, azalacağı ileri sürülüyor.
Bunda finansal alandaki sorunların (yüksek özel ve kamu sektörü borç stokları ve finansal kırılganlıklar), artan korumacılığın ve artan jeopolitik risklerin etkili olacağının altı çiziliyor.
Raporda Türkiye:
Raporda bölgesel büyüme tahminleri de yer alıyor. Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere Türkiye’ye ilişkin beklenti son derece çarpıcı.
Zira 2017 büyüme hızının yüzde 6,7 olması beklenirken, 2018 yılının büyüme hızının bunun neredeyse yarısına düşerek yüzde 3,5 olacağı tahmin ediliyor. Bu beklenti Hükümetin beklentisi olan yüzde 5,5’un çok altında.
Kurum, 2017 yılında göreli yüksek büyümenin özel sektöre KGF kredileri başta olmak üzere sunulan kredi teşvikleri ve vergi teşviklerinin iç talebi artırması ve düşük değerli liranın ihracatı artırmasıyla sağlandığını, ancak 2018 yılından itibaren bu etkinin ortadan kalkacağını ve bu hızın sert bir şekilde düşeceğini ileri sürüyor (s.93-95).
Sadece ekonomik gelişmeler üzerinden okunduğunda büyüme hızının (tek başına hiçbir anlamı olmayan) yüzde 4’ün altına düşmesi beklenir. Ancak siyasal iktidarın daha yüksek bir ekonomik büyümeye ihtiyacı olduğu çok açık.
Daha gerçekçi bir bakış ile, bu yıl bir baskın seçimin yapılma ihtimalinin oldukça yüksek olması (AKP-MHP-BBP ittifakı bunu gösteriyor), buna dönük hazırlıklar, söylemler, Bütçeye, Hazineye, KGF’ye, Merkez Bankası’na yüklenileceğini, yani geçen yılki uygulamaların (iktisadi faturası ne olursa olsun, enflasyon vb) sürdürüleceği anlaşılıyor.
Nitekim geçen yıl uygulanan “işverene 100 liralık sigorta primi desteği”nin yeniden yürürlüğe sokulması, niteliksiz, geçici, çırak-stajyer istihdamı biçiminde de olsa istihdamda hedefin büyütülerek (2 milyon kişiye iş bulunacak), bunların brüt ücretlerinin bir bölümünün Hazine’ye ödettirilecek olması, kadroya alınan taşeron işçilerin işverene olan maliyetinin karşılanacağının sözünün verilmesi ve bugün Maliye Bakanı’nın, Başbakan’ın yakında esnaf ve KOBİ’lere dönük yeni teşvikleri açıklayacağını bildirmesi bu savımızı doğruluyor.
Şu ana kadar büyük bir kısmı Meclis gündemine getirilmeden hayata geçirilen bu düzenlemeler OHAL Rejimi altında çıkartılan KHK’larla yapılabildi. Bu da iktidar cephesinden bu olağanüstü rejimin rasyonalitesini ortaya koyuyor.
Kısaca bundan böyle yeni KHK’lar (ağırlıklı olarak) yeni ekonomik düzenlemeleri, kararları teşvik ve sermaye sübvansiyonlarını, yeni ihale biçimlerini kapsayacak gibi gözüküyor. Bu da OHAL’in ekonomik alt yapısını giderek açığa çıkartıyor.
....
(1) World Bank Group, Global Economic Prospects, Ocak 2018.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder