2 Ocak 2018 Salı

DİYANET “CAİZ DEĞİL” DEDİ, YAZMAK FARZ OLDU

DİYANET “CAİZ DEĞİL” DEDİ, YAZMAK FARZ OLDU
Mustafa Durmuş
2 Ocak 2018

Bir süredir dünya bitcoini konuşuyor. Zira geçen yılın başında 1000 dolar olan 1 bitcoin Aralık ortasında 19,800 dolara kadar yükseldi (1). Yani neredeyse 20 kat arttı. Sonrasında 13,000 dolara kadar geriledi. İnişli çıkışlı yoluna devam ediyor.
Türkiye’de de durum aynı. Öyle ki öğrencilerimden biri, bitcoinin zirve yaptığı gün muzip bir biçimde bana takılmış ve “Marksist Emek-Değer Teorisi’nin hala geçerli olup olmadığını” sormuştu.
Gerçekten de bitcoin dünyayı örneğin FED’den, doların hegemonyasından kurtaracak bir gelişme mi, yoksa küresel çapta bir dolandırıcılık mı ya da kapitalizmin şişirdiği finansal balonlardan biri mi? Bildik para ve kredi mekanizmasının yerini alabilecek özelliklere sahip mi? Kapitalizmi yeni krizlere karşı koruyabilir mi, yoksa onun sonunu getirecek bir buluş mu? Bu sorulara doğru yanıtları bulmak gerekiyor. Birkaç parça olacağını tahmin ettiğimiz bu yazının amacı da bu yönde çaba göstermek. Ancak önce bitcoin Türkiye’de nasıl ele alınıyor onu görelim.

Finansal istikrar sağlamaya yardımcı olabilir…
Bitcoine Türkiye’de olumlu yaklaşanlar kadar (temkinli olumlular da dâhil), ona şiddetle karşı çıkanlar da var. Kabaca iki cephe oluşmuş durumda. Örneğin T.C. Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya bitcoini dışlamadığı gibi: “dijital paraların iyi tasarlandıkları takdirde finansal istikrara katkı sağlayabileceğini” belirterek, “bitcoin ve benzeri kripto para birimlerini yakından takip ettiklerini” söyledi (2).

Uluslararası para merkezlerinin tekelini kırabilir…
Bitcoin Vakfı Kurucu Direktörü J. Matonis’ ise (3) “Bitcoin’in Taht Oyunları” konulu konferansta yaptığı konuşmasında, bitcoin ile en yaygın uluslararası ödeme biçimi olan SWIFT’in kurduğu tekelleşmenin kırılacağını, dolar ve avronun öneminin azalacağını, para basmak için krallara, hükümetlere, merkez bankalarına ihtiyaç kalmayacağını ve dijital paraların yaygınlaşmasının ABD’nin küresel hegemonyasını zayıflatacağını ileri sürdü.

Paranın yerini alabilir,,,
Yine bu yönde, yazar Demir Küçükaydın, birkaç parça halinde sunduğu yazılarında bitcoin ve benzeri dijital paraların ulus devletleri zayıflatacağı gibi “Altın-Para, Altın karşılığı olan Kağıt Para, karşılıksız (Fidüsyer) İtibari Para (Devletlerin yani Merkez Bankalarının bastığı para), bankaların yarattığı Giral Para (Bankaların kredi vererek yarattığı para) gibi paranın bütün biçimlerinin yerine geçebileceği, ama bu özelliklere sahip bir para olarak henüz kullanılmaya başlanmadığını, bunun mücadelesini vermekte olduğunu” yazdı (4).

Yeni bir saadet zinciri…
Diğer taraftan bitcoine şiddetle karşı çıkan bir cephe de mevcut. Bunların başında yer alan Kalkınma Bakanı Zeybekçi : " Bu, zaman zaman ortaya çıkan, bizim şahit olduğumuz saadet zincirinin benzeridir. Global saadet zinciri olma ihtimali yüksektir. İnsanların mağdur olmak, daha doğrusu küçük tasarruf sahiplerinin mağdur olması potansiyeli son derece yüksektir. Vatandaşlarımız uzak dursunlar, vatandaşlarımız maceraya fazla hevesli olmasınlar” (5) biçiminde vatandaşları bitcoin konusunda uyardı.

Dinen caiz değil…
Son olarak tartışmaya Diyanet İşleri Başkanlığı katıldı ve yayımladığı bir fetvada şu açıklamaya yer vererek bitcoin dahil tüm dijital kripto paraların kullanımının caiz olmadığını ileri sürdü:
''Kullanıcılar arasında değişim ya da kıymet ölçüsü olarak genel kabul gören, kaynağı itibariyle kullanıcılara güven veren her türlü paranın kullanımı caizdir. … Buna göre, özünde ciddi belirsizlikler taşıyan, aldanma ve aldatma riski ileri düzeyde olan, dolayısıyla güvencesi bulunmayan ve kamuoyunda 'Saadet zinciri' olarak bilinen uygulamalar gibi belirli kesimlerin haksız ve sebepsiz zenginleşmesine yol açan dijital kripto paraların kullanımı caiz değildir” (6).
Bu fetva ile Diyanet sadece faiz konusunda değil, aynı zamanda bitcoin gibi dijital paralar konusunda da hükümetin yanında, Merkez Bankası’nın karşısında olduğunu ortaya koymuş oldu.

Üniversitelerdeki ilgili kürsülerden ses çıkmıyor
İşçi hakları, işçi ölümleri ya da son asgari ücret tartışmasında olduğu gibi işçileri ilgilendiren konularda sessiz kalmayı tercih eden ve asıl olarak ahiret işleriyle meşgul olması beklenen Diyanet’in dünya işlerinden biri olan mevcut para birimlerini dinen caiz görürken, bitcoine karşı çıkması kuşkusuz sorgulanabilir ve sorgulanmalıdır. Ancak bizi burada asıl ilgilendiren konu para ile ilgili bir açıklamanın üniversitelerden, akademisyenlerden değil, din işleriyle ilgili bir kurumdan gelmesi.
Bu ülkede 103’ü devlet ve sanırım 70’i vakıf üniversitesi olmak üzere 170’in üzerinde üniversite var. Bu üniversitelerde de iktisat fakülteleri ya da bölümlerinde görev yapan yüzlerce iktisatçı var. Bu konudaki bir açıklamayı ya da araştırmayı öncelikle bu üniversitelerin ve özellikle de para teorisi, para politikası konusunda eğitim veren üniversite hocalarının yapması gerekmez miydi? Görülen o ki doğrudan kendi konularında da sessiz kalmayı tercih ediyor artık üniversiteler (neyse ki Diyanet’ten icazet geldi. Artık hocalar konuşabilirler. Varsa araştırmalarını yayımlayabilirler).

Asıl soru: Bitcoini yaratan tarihsel maddeci koşullar hangileridir?
Böylece Diyanet’ten sonra bizim de bu konuda yazmamız farz oldu diyebiliriz. Ama bitcoine taraf olmak ya da karşı olmak dışında nesnel ve bilimsel bir değerlendirme yapmamız gerekiyor.
Biz de öyle yapacağız ve her zaman ki gibi bitcoinin “hangi maddi koşullarda” ve “hangi ihtiyacı ya da ihtiyaçları karşılamak üzere “ortaya çıktığı sorusuna yanıt aramakla başlayacağız. Olgunun ne olduğunu ortaya çıkarmanın en doğru yolu bu soruları yanıtlamaktan geçiyor.

Maddi koşullar fikirleri, teorileri ortaya çıkartıyor
Bu bağlamda bitcoinin temel dayanağı olan blockchain (blok zinciri) teknolojisinin 2008 krizi sırasında gündeme gelmesi son derece önemli. Yani öncelikle kriz bu dijital paranın yaratıcısı olan Satoshi Nakamoto’ya bu fikri vermiş olmalı. Çünkü insanların yaratıcı fikirlerini ya da teorilerini istiareye yatarak ya da vahiyler yoluyla değil, somut koşulların gözlemlenmesi ve zorlamasıyla ürettiklerini biliyoruz (Marx ve Keynes gibi ünlüler yaşadıkları çağın tarihsel maddeci koşullarının ürünü değiller mi?).
Krizin finans sektöründe patlak vermesi, krizin patlak vermesinde sadece emlak sektöründeki balonun değil, mortgage kredileri üzerinden yapılan menkul kıymetleştirme, yaratılan banka parası ve genel olarak paranın kullanımının bu krizdeki temel rolü Satoshi Nakamoto’yu alternatif ödeme biçimi yaratmak konusunda teşvik etmiş olmalı. Ayrıca bankalar ve diğer finansal kuruluşlar üzerinden parayı kullanma ve diğer finansal işlem maliyetlerinin yüksekliği de bir diğer teşvik edici etken olmalı.

Üretici güçlerin gelişimi: Yeni bilgisayar teknolojileri ve internet
Ancak bu fikri hayata geçirecek bir teknolojiye de ihtiyaç olduğu açık. Bir başka deyimle üretici güçlerin gelişim düzeyi böyle bir dijital paranın yaratılmasına izin vermeliydi.
Bunu sağlayan ise 2000’li yıllardaki bilgisayar teknolojisindeki (donanım ve yazılım) ve hepsinden önemlisi internetteki hızlı gelişim oldu. Yani bilgisayar teknolojisi ve internet olmasaydı bitcoin ya da diğer dijital paralar yaratılamazdı.
O halde bitcoinin 2008 krizinin neden olduğu bir ihtiyacı karşılamak için ortaya çıktığı ve bunun da ancak teknoloji ve internet ile sağlanabildiği ileri sürülebilir.
Yani bitcoin işlem maliyetlerini azaltmayı ve bankaların aracılığına olan ihtiyacı ortadan kaldırmayı hedefliyordu. Bitcoin ve diğer dijital paraların temel kolaylaştırıcısı, sürükleyicisi kuşkusuz internet, internet temelli ticaret ve işlemler oldu. İnternet düşük maliyetle, anonim ve hızlıca doğrulanabilir işlemlerin online takas için kullanılabileceği alt yapıyı oluşturdu ve bunun sonucunda hızlıca parasal ödemeler gerçekleştirildi.
Uygulamaya bakıldığında bu dijital paraların iki taraflı online ödeme kolaylığı sağlayarak finansal aracıya olan ihtiyacı ortadan kaldırmayı amaçladığı görülüyor. Ayrıca bitcoin kullanımı her hangi bir ülke ya da ekonomi ile sınırlı değil. Desantralize yapısından ötürü doğrudan düzenlemeye tabi değil, para politikasından etkilenmiyor. Koordinasyon ya da otoriteye gerek duyulmuyor (7).
Böylece dijital paraların pür finansal yatırım aracı değil, teknoloji olarak ele alınması gerektiği ileri sürülüyor. Örneğin bu yıl süper bir hızla fiyatı artan ve bu piyasada değer olarak bitcoinden sonra ikinci sıraya oturan Ripple (XRP) bir blockchain şirketi ve uluslararası ödemeleri, mevcut bankacılık sistemi ile kıyaslandığında daha kolay, daha hızlı ve daha ucuz yapabiliyor. Bu nedenle de kendi parası XRP son 3 haftada % 400 değerlendi. Bunu sadece spekülasyon olarak okumak zor (8).
Bu özelliğinden ötürü CME Group’un baş ekonomisti E. Norland bitcoini “daha önce görülmemiş bir tür öz kaynak, hiyerarşik olmayan bir örgütlenme tarafından çıkartılmış olan bir tür hisse senedi ve öz sürümlü, bağımsız bir gücü ve amacı olan bir kaynak” olarak niteliyor (9).
Bir başka anlatımla bitcoinin (en azından başlangıçta) bir finansal yatırım aracı olarak tasarlanmadığı, paranın yerine geçecek, desantralize, güvenli ve değeri insanlar arasında transfer edecek olan anonim bir yöntem olarak tasarlandığı ileri sürülüyor (10).

Büyük çapta spekülatif kazanç sağlamada kullanılan bir araç…
Diğer taraftan böyle bir teknolojik yenilik ya da kolaylık bitcoinin fiyatındaki süper artışları açıklamaya yetmiyor. Nitekim, Britanyalı iki akademisyenin yapmış oldukları analiz fiyatlardaki bu artışın asıl olarak azgın bir spekülasyon ile gerçekleştiğini ortaya koyuyor.
Öyle ki, 1 bitcoin 2010 Temmuz ayında 0.80 dolar ve 16 Nisan 2011 tarihinde 1 dolar iken, 3 Haziran 2011’de 10 dolar ve 2 Nisan 2013’te 100 dolar oluyor. O tarihten itibaren fiyat olağanüstü artıyor. 2017 yılından bu yana da fiyat, değerden ciddi olarak ayrışıyor ve 20 Kasım 2017’de 8,100 dolar ve Aralık ortasında 19,800 dolara kadar çıkıyor, yani ciddi bir spekülatif balon oluşuyor (11).
Yani fiyatındaki bu süper hızlı artış bitcoini 2013 yılından bu yana asıl yönlendiren olgunun finansal spekülasyon olduğunu ortaya koyuyor.
Kısaca dijital / kripto paraların ardındaki faktör ICOs adlı blockchain ve yazılım şirketi olsa da, bu şirketteki ilk yatırımcıların dışında, bitcoini satın alanlar, fiyatları yükseltenler (kısaca spekülatör ve manipülatörler) 2013 yılından sonraki sürece damgasını vuruyorlar. Özellikle de ellerinde devasa miktarda nakit bulunduran büyük hedge fonlar ve diğer finansal kuruluşlar yeni bir kâr çıkarım alanı olarak sürecin büyük aktörleri olmaya başlıyorlar.

Manipülasyoncu Balinalar…
Sadece 1000 oyuncunun bitcoin piyasasının % 40’ını kontrol edebiliyor olması ve örneğin 12 Kasım 2017’de sadece 1 oyuncunun bir seferde 25,000 bitcoini (159 milyon $) sisteme sokması manipülasyonun büyüklüğünü gösteriyor.
“Balina” adı verilen bu birkaç yüz yatırımcı oyuncu devasa boyutlarda satışlar yaptıklarında bitcoin düşerken, alımlar yaptıklarında yükseliyor. Bu balinaların kendi aralarında işbirliği yaparak manipülasyon yaptıkları ileri sürülüyor (12).



Küresel likidite bolluğu spekülasyonu kışkırtıyor…
Büyük çaptaki finansal spekülasyon ve manipülasyonların (ve balonların) hazırlayıcısı ise küresel çaptaki likidite bolluğu. Başta Fed olmak üzere büyük merkez bankaları 2008 krizi sonrasında uyguladıkları aşırı düşük faiz ve büyük çaplı miktarsal ve kredi kolaylaştırma politikaları ile hem finans seçkinlerini daha da zenginleştirdiler, hem de böyle bir spekülasyon için gerekli zemini hazırladılar.
Böylece borsaların, tahvil piyasalarının, kredi piyasalarının yanı sıra kripto para piyasası da spekülatif kârlar elde etmenin alanı oldu. Yani bitcoine olan talepteki inanılmaz artış ve fiyatındaki hızlı yükselişler küresel finans piyasalarındaki tarihsel zirve yapmış aşırı likiditenin kaçınılmaz bir sonucu. Blockchain teknolojisine ilave olarak küresel likidite fazlası da bitcoinin spekülasyon amaçlı olarak kullanılmasına yol açtı (13).
Aslında finans piyasalarındaki bu durum yeni değil. Bu durum son dönemlerde yaratılan gölge bankacılık faaliyetleri, yeni finans mühendisliği ürünleri gibi menkul değerlerin alınıp satılabileceği piyasalardan farklı değil. Ayrıca 1600’lerdeki Hollanda’daki “lale soğanı” spekülasyonundan, 1990’lardaki “internet “ve “2008 öncesi konut balonuna” kadar kapitalizmin tarihi finansal balon örnekleriyle dolu.
Devam edecek…
……………..
(1)
https://www.cnbc.com/…/bitcoin-drops-11-percent-as-south-ko….
(2) 
https://www.cnbc.com/…/bitcoin-drops-11-percent-as-south-ko….
(3) 
https://www.aydinlik.com.tr, 8.12.2017 .
(4) 
https://steemit.com/…/bitcoin-in-ekonomi-politigi-5-bitcoin…, 27 Aralık 2017.
(5) Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, son günlerde gündemde olan sanal para Bitcoin ile ilgili "Vatandaşlarımız uzak dursun, maceraya fazla hevesli olmasınlar" dedi, CNN Türk, 30 Aralık 2017.
(6) Diyanet'ten Bitcoin fetvası, 
https://www.cnnturk.com, 01.01.2018:
(7) M. Roberts, Blockchains and the crypto craze,
https://thenextrecession.wordpress.com/…/blockchains-and-th….
(8) Ryan Chadha, Please, Stop Freaking Out About a Crypto Crash,
https://hackernoon.com, Dec 15, 2017.
(9) Sunny Oh, Bitcoin is a type of equity no one has ever seen before, economist says, 
https://www.marketwatch.com, Dec 23, 2017.
(10) 
https://www.bitcoin.com/info/how-bitcoin-transactions-work, June 8, 2017.
(11) Larissa Yarovaya (Lecturer in Accounting and Finance, Anglia Ruskin University), Brian Lucey (Professor of International Finance and Commodities, Trinity College Dublin), The Bitcoin bubble – how we know it will burst, 
https://theconversation.com/uk, December 6, 2017;https://www.cnbc.com/…/bitcoin-drops-11-percent-as-south-ko….
(12) Olga Kharif, The Bitcoin Whales: 1,000 People Who Own 40 Percent of the Market A few massive investors can rock it with a shrug ,
https://www.bloomberg.com/…/the-bitcoin-whales-1-000-people…, 8 Aralık 2017.
(13) Jackrasmus, Bitcoins, Crypto-Currencies and Other Financial Asset Bubbles (excerpt), 
https://jackrasmus.com/…/bitcoins-crypto-currencies-and-oth…, December 9, 2017.

1 yorum:

  1. Mustafa merhaba
    Demir Küçükaydın ın konu ile ilgili yazısı dizisine baktın mı ?
    Selamlar.

    YanıtlaSil