Ukrayna
savaşının kazananları petrol ve enerji şirketleri oldu
Mustafa
Durmuş
8 Kasım 2022
Savaşların kimlere fayda sağladığı
konusunda çok çarpıcı bir bilgiyi iki gün önceki sayısında Financial Times
Gazetesi (FT) açıkladı: (1)
“ABD’li
petrol üreticisi şirketler, bu yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde, Ukrayna'daki
savaşın petrol fiyatlarını yükseltmesinden dolayı, benzeri görülmemiş bir
biçimde havadan 200 milyar dolardan fazla net kâr elde ettiler. Bu rakam petrol
sektörünün rekor düzeydeki en kârlı 6 ayına işaret ediyor”.
Kâr
ve ekolojik zarar el ele
‘2022 Yılı İklim Politikası Ayak İzi’
raporu ise neden oldukları küresel ekolojik tahribat anlamında çok büyük çapta zarara
neden olan dev 25 küresel şirketi açıkladı.
ABD petrol sektöründe yer alan şirketler
listede başı çekiyor. Chevron ve Exxon Mobil gibi petrol devleri ilk iki sırada
konumlanırken, diğer dört ABD kökenli petrol şirketi de (Conoco Phillips,
Marathon Petroleum, Valero ve Phillips 66) listede değişik sıralarda yer
alıyor. Listede Gazprom (9’ncu) ve Rosneft (14’ncü) olmak üzere iki Rus şirketi
de var. Alman kimya devi BASF (3’ncü), Nippon Steel Corporation (8’nci), JFE
Steel (20’nci) gibi iki Japon çelik devi ve Toyoto gibi bir Japon otomobil devi
listede mevcut. Elektrik enerjisi gibi kamusal hizmetler sektöründeki altı
şirketiyle de (Sempra Energy (5’nci), American Electric Power (6’ncı), Southern
Company (7’nci), Dominion Energy (13’ncü) ve Entergy Corp (25’nci) ile ABD listeyi
domine ediyor. (2)
Kısaca, fosil yakıt (petrol) sektöründen elektrik
enerjisine kadar, ABD kaynaklı şirketler bir yandan gezegene en büyük zararı
verirken, diğer yandan da FT’nin açıkladığı gibi devasa kârlar elde ediyorlar.
Özellikle de Ukrayna savaşından sonra bu kârları neredeyse Türkiye’nin bugünlerde
görüşülmekte olan 2023 yılı bütçesi büyüklüğüne erişmiş durumda.
ABD’de
‘Enflasyonu Düşürme Yasası’
Sistemin egemenleri açısından böyle bir
durumla baş edebilmenin yolu bu tür aşırı ya da havadan kazanılmış kârları
vergilendirmek ve bu yolla elde edilen gelirlerle iklim yıkımı ile mücadele
politikalarını finanse etmek.
Nitekim Biden Yönetimi böyle düşünüyor. 16
Ağustos 2022’de Başkan Joe Biden tarafından imzalanarak kanun haline getirilen ve
toplamda 739 milyar dolarlık bir harcama yapılmasına izin veren ‘2022 Enflasyonu
Düşürme Yasası’ ile çoğunluğu vergi indirimi şeklinde olan 369 milyar dolarlık bir
kaynak enerji ve iklim finansmanının ayrılacak. Yasa oluşacak bu harcamanın
büyük bir bölümünü, yeni ihdas edilen yüzde15 oranındaki kurumlar vergisi (313
milyar dolar) ile finanse etmeyi umuyor. (3)
ABD’de, paralel bir biçimde, petrol
şirketlerinin bu süreçte elde ettikleri ‘beklenmedik/aşırı kârları’
vergilendirmeye dönük girişimler de söz konusu oldu. Örnek olarak, Senatör Ron
Wyden’ın “Büyük Petrol Kârlarını
Vergilendirme Yasası” teklifi, yıllık geliri 1 milyar doların üzerinde olan
petrol şirketlerinin gelirlerinin yüzde 10’undan fazlasını aşırı kâr olarak
nitelendirip, bu kârlardan yüzde 21’lik bir “Beklenmedik /Aşırı Kâr Vergisi” (Windfall
Tax) almayı amaçlıyor.(4)
Ancak her ne kadar petrol şirketlerinin bu
tür kârlarına, daha fazla petrol üretmek ve böylece petrol fiyatlarını düşürmek
için yatırımda kullanmamaları halinde, “Beklenmedik /Aşırı Kâr Vergisi” uygulanacağını
açıklansa da, uluslararası çevrelerce, ABD’de bu tür bir yasal düzenlemenin gerçekleşebileceğine
ihtimal verilmiyor.
Avrupa’da
enerji şirketlerinden ‘Aşırı Kâr Vergisi’ alınıyor
Diğer yandan Atlantik’in diğer yakasında,
enerji sektörünün diğer bileşenleri üzerinde bu vergi artık bir gerçeklik
haline geldi:
Öyle ki, Avrupa Komisyonu bu yılın Mart
ayında üye devletlere, tüm enerji sağlayıcılarına olmak üzere geçici olarak ‘Beklenmedik
/Aşırı Kâr Vergisi’ gibi vergiler koymasını önerdi. Komisyon,
bu tür önlemlerin teknolojik olarak nötr olmasını, geriye dönük olmamasını ve
toptan elektrik fiyatlarını ve uzun vadeli fiyat trendlerini etkilemeyecek
şekilde tasarlanmasını istedi.
Komisyon bu tür önlemlerin 2022’de sağlayabileceği
gelirin 200 milyar avroya kadar çıkabileceğini tahmin ediyor. Bu gelir, “tüm
nihai tüketicileri destekleyecek, seçici olmayacak ve şeffaf bir önlemle”
hanelerin yüksek enerji faturalarını kısmen dengelemek için kullanılacak. Komisyon’un bu önerisinin ve devam eden
enerji fiyat artışlarından 6 ay sonra 15 Avrupa ülkesi böyle kâr vergilerini ya
uygulayacaklarını ilan ettiler ya da fiilen uygulamaya başladılar. (5)
Örneğin, Belçika aşırı kârlar için yüzde
33’lük bir “dayanışma katkısı” biçiminde ‘İlave Kazanç Vergisi’ uygularken, İngiltere,
yüzde 25’lik bir ‘Ek Enerji Kârı Vergisi’ uygulamasını başlatarak, 2025’in
sonuna kadar kurumlar vergisi oranını yüzde 65’e yükseltti. İngiltere'nin yeni Başbakanı Rishi Sunak
ise, bu ek vergiyi yüzde 30’a yükseltmeyi ve 2028’e kadar uzatmayı düşünüyor. (6)
Türkiye’de
sektör teşvik veriliyor
ABD ve Avrupa’da savaşın bazı sektörlerde neden
olduğu aşırı kârların nasıl vergilendirileceği konuşulurken, bizde bu sektörlerin
bırakın vergilendirilmesini, giderek daha da çok teşvik edildiğini görüyoruz.
Siyasal iktidar, en son Cumhuriyet’in
100.Yılı Vizyonlarını açıklarken olduğu gibi, her fırsatta başta İHA ve SİHA
üretim sektörü olmak üzere, ‘Askeri Sanayi Karması’ sektörünün, oluşturmaya
çalıştıkları yeni büyüme modelinin motor sektörlerinden biri olacağı vurgusu
yapıyor.
Bu bağlamda 2023 yılı Merkezi Yönetim Bütçesinde,
Savunma Sanayi Destekleme Fonu’na (SSDF) ayrılan kaynaklar da dâhil olmak
üzere, “iç ve dış güvenlik programı” altında bu alana 469 milyar TL’lik bir
ödenek ayrılıyor (Merkezi Yönetim Bütçesi’nin yaklaşık yüzde 11’i tutarında).
‘Enerji Arz Güvenliği Programı’ altında
ise, Merkezi Yönetim Bütçesinin yüzde 9,1’ine denk düşen 407 milyar TL’lik bir
harcama yapmayı planlıyor (geçen yıla göre ödenekler içinde yüzde 155 ile en
fazla artış gösteren program).
Bir de işin “alınmasından vazgeçilen
vergiler” kısmı var. İktidar bu konuda da çok cömert davranıyor. Öyle ki 2023
yılında “vergi harcamaları” adı altında vergi muafiyet, istisna ve indirimi
biçiminde 994 milyar TL’lik bir verginin alınmasından vazgeçiyor. (7) Bu
vazgeçilen vergilerin ne kadarının yukarıda sözü edilen ‘Askeri Sanayi Karması’
sektöre ait olduğu ise bilinmiyor.
Kaynaklar
savaşa değil, toplumsal sorunların çözümüne ayrılmalı
Savaşların insanlar ve doğa üzerinde
olduğu kadar, ekonomiler üzerinde de çok kalıcı zararlı etkileri söz konusu.
Öyle ki hali hazırda küresel çapta yılda 2
trilyon doları aşan bir askeri harcama söz konusu. Birleşmiş Milletler Örgütü
(BM) ise, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine (SGD) ulaşabilmek için gerekli
olan yıllık fonlamadaki açığın 2,5 trilyon dolar olduğunu hesaplıyor.
Yani BM’ye göre, hali hazırda yılda 2
trilyon doları aşan küresel askeri harcama eğer SDG hedeflerine ulaşmak için harcanabilse,
insanlık onuruna yönelik büyük saldırılarla başa çıkmak için uzun bir yol kat
edilecek, açlık, mutlak yoksulluk, cehalet, evsizlik, tıbbi bakım eksikliği gibi
sorunlar büyük ölçüde ortadan kaldırılabilecek.
Ayrıca dünya 2021’de temiz enerji ve enerji
verimliliğine yalnızca 750 milyar dolarlık yatırım yaparken, enerji altyapısına toplamda 1,9 trilyon dolarlık
yatırım yaptı. Dahası bu yatırımın büyük kısmı fosil yakıtlara (petrol, doğal
gaz ve kömür) gitti. Dolayısıyla fosil yakıtlara yapılan yatırımlar sürerken,
silaha yapılan yatırımlar ve savaşlara aktarılan kaynaklar artmaya devam
ederken, temiz enerji biçimlerine geçiş yatırımlarına yeterince kaynak
ayrılmıyor. (8)
Sonuç
olarak
Savaşlarla ekonomiler tahrip ediliyor,
insanlar öldürülüyor, işsiz ve aç bırakılıyor, enflasyon ve yoksulluk artıyor, iç
ve dış göçler hızlanıyor, doğa katlediliyor. Eğitime, sağlığa, sosyal güvenliğe
ve işsizlikle ve yoksullukla mücadeleye ayrılması gereken kamusal kaynaklar
savaşlar için kullanılıyor.
Bu durum da savaşların asıl kazananlarını
ortaya çıkartıyor: Savaş sanayinin
patronları, onların emrindeki devlet görevlileri, politikacılar, silah
baronları, büyük müteahhitler, büyük yatırım fonları, dev petrol şirketleri ve diğer
enerji şirketleri kârlarını ve servetlerini katlıyorlar.
Emekçi halklar savaş dönemlerinde daha da
kaybettikleri gibi, ulusal güvenlik gerekçesiyle, bu dönemlerde ekonomik hak
mücadeleleri yasaklanıyor, demokratik hak ve özgürlüklerin kullanımına son
veriliyor. Örgütlü ve bilinçli bir işçi sınıfı hareketi olmadığında böyle
savaşlar bir dönem sonrasında otoriter, faşist yönetimlerin iş başına
gelmesiyle sonuçlanıyor.
Bu gerçekler dünya halklarının neden
savaşlara karşı çıkması ve barış içinde bir arada yaşam mücadelesini ekonomik
ve demokratik mücadelenin vazgeçilemez bir parçası haline getirmesi gerektiğini
bir kez daha ortaya koyuyor.
Dip notlar:
(1) “US oil producers reap $200bn windfall from
Ukraine war price surge”, https://www.ft.com
(5 November 2022).
(2) https://influencemap.org/report/Corporate-Climate-Policy-Footprint-2022
(November 2022).
(3) https://www.democrats.senate.gov/imo/media/doc/inflation_reduction_act_one_page_summary.pdf
(6 Kasım 2022).
(4) https://taxfoundation.org/big-oil-gas-wyden-excess-profits-tax
(23 August 2022).
(5) “What
European Countries Are Doing about Windfall Profit Taxes”, https://taxfoundation.org/windfall-tax-europe
(4 October 2022).
(6) “US
oil producers reap $200bn windfall from Ukraine war price surge”, https://www.ft.com (5 November 2022).
(7) https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2022/10/2023-Yili-Merkezi-Yonetim-Butce-Kanunu-Teklifi-ve-Bagli-Cetveller.pdf;
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın
“2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Kanunu Teklifi Basın Bilgilendirme
Toplantısı” Sunumu (17 Ekim 2022).
(8) https://thetricontinental.org
(5 May 2022)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder