Dünyada
gıda fiyatları düşerken bizde neden artıyor?
Mustafa
Durmuş
27 Ağustos 2022
Çok değil sadece iki hafta önce TÜİK Tarım
Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi’ni (Tarım-ÜFE) açıkladı. (1) Buna göre bu
Temmuz’da Endeks yıllık yüzde 157,9 ve aylık yüzde 5,0 arttı. Aralık’tan bu
yana olan artış ise yüzde 108,8 oldu. Kısaca yılbaşından bu yana tarım ürünleri
üretici fiyatları resmi olarak yüzde 110’a yakın artış gösterdi.
Aşağıdaki tabloya göre, çeltikteki artış
yüzde 177,5; sebze, kavun-karpuz, kök ve yumrulardaki artış yüzde 192,7; tahıl,
baklagiller ve yağlı tohumlardaki artış yüzde 192,7 ve lifli bitkilerde artış
yüzde 256,1 oldu.
Bu
kış emekçiler için çok zor geçecek
Bu rakamlar, açıklayan kurumun
güvenilirliğinin tartışmalı olmasından ötürü, tartışmaya açık resmi veriler.
Resmi olmayan kaynaklarsa bu rakamların çok daha yüksek olduğunu ileri sürüyor.
Tarım ürünleri üretici maliyetlerindeki yükselmeyi
yansıtan bu fiyatlar bize, bu kışın özellikle de yoksul emekçiler, dar
gelirliler açısından çok zor geçeceğini zira gıdada tüketici fiyatlarının
yükselmeye devam edeceğini söylüyor. Yani sebze, meyve, bakliyat, ekmek
fiyatları artmaya, bu da halkın sefaletini büyütmeye devam edecek.
Nitekim daha bu veriler paylaşılmadan evvel,
TÜİK Temmuz ayındaki genel yıllık enflasyonun yüzde 79,6; ancak gıda enflasyonunun yüzde 94,7 olduğunu açıklamıştı.
DİSK-AR ise dar gelirlilerin gıda enflasyonunu yüzde 120-140 arasında,
emeklilerin enflasyonunu ise yüzde 121 olarak hesaplıyor. (2)
Gıda enflasyonundaki bu hızlı artışın
nedenini TÜİK bir başka bülteninde açıkladı: Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi. (3) Buna
göre tarımsal ürünlerin temel girdilerinden oluşan fiyat endeksi bu yılın Haziran
ayında yıllıkta yüzde 134,9 ve aylıkta yüzde 7,9 arttı.
“Şeytan ayrıntıda gizlidir” hesabı, Endeksi
oluşturan kalemlere baktığımızda şunu görüyoruz: Hayvan yemi yüzde 145,7; enerji
ve yağlar yüzde 228,9;gübre ve toprak geliştiriciler yüzde 233,9 artmış. Yani
bu kalemlerdeki artışlar Endeks ortalama artışının çok üstünde olmuş. Örneğin
gübre fiyatı Endeks ortalama artışının 1,7 katı daha fazla artmış.
Böylece TÜİK’in bu iki verisi birbirini tamamlıyor. Tarımsal üretimdeki girdi (özellikle de enerji/mazot, yem, gübre gibi) maliyetlerindeki artışa paralel bir biçimde, tarımsal ürünlerin üretim maliyetleri, dolayısıyla da fiyatları artıyor. Bu da gıda maddelerinin soframıza çok yüksek fiyatlarla gelebildiğini (bazılarımız içinse hiç gelemediğini) gösteriyor.
Sonuçlar
sürpriz değil!
Peki, tarımsal ürün girdi maliyetleri
neden artıyor? İktidar ve iktidar medyasının buna vereceği yanıt şu olurdu: “Rusya-
Ukrayna savaşından bu yana üretimdeki kesintiler, petrol fiyatlarındaki küresel
artışlar, tedarikteki zorluklar nedeniyle tüm dünyada enerji ve gıda
fiyatlarında, buna bağlı olarak da tüketici enflasyonunda artışlar yaşanıyor.
Bizde olan da budur”.
Dünya
gıda fiyat endeksleri düşüyor
Acaba böyle bir açıklama gerçeği anlatan
bir açıklama olur muydu? Dünya Gıda Örgütü’nün (FAO) yayımladığı son gıda
endeksleri iktidarın bu savunmasını çürütüyor. Zira endeksler, Şubat ayında
başlayan savaş yüzünden artan küresel gıda fiyatlarının birkaç aydan bu yana
keskin bir biçimde düştüğünü gösteriyor. (4)
Örneğin, FAO Gıda Fiyat Endeks (FFPI)
Temmuz 2022’de (Haziran ayına göre), 13,3 puan (yüzde 8,6) düşüşle 140,9 puana
geriledi. Bu art arda dördüncü aylık düşüş. Yani Nisan ayından bu yana Endeks geriliyor.
Temmuz ayındaki düşüş, bitkisel yağ ve tahıl endekslerindeki önemli düşüşten
kaynaklansa da, şeker, süt ürünleri ve et endekslerinde de (daha düşük oranlarda
da olsa da) düşüşler yaşanıyor.
FAO Hububat Fiyat Endeksi Haziran ayına
göre 19,1 puan (yüzde 11,5) düşüşün ardından Temmuz ayında ortalama 147,3 puana
geriledi. Endekste temsil edilen
tüm tahılların uluslararası fiyatları düştü.
Rusya’nın
tahıl üretimi düşmedi, arttı
Bu noktada Hububat Fiyat Endeksindeki
gerilemeye öncülük eden dünya buğday fiyatlarındaki düşüşte, Ukrayna ile Rusya
Federasyonu arasında Ukrayna’nın ana Karadeniz limanlarının blokajının açılması
konusunda varılan anlaşmanın sonucunda blokajın ortadan kalkmasının, yani
tedarikin önünün açılmasının kısmen etkili olduğu ileri sürülebilir.
Ancak fiyat düşüşlerinin Temmuz ayı sonunda
imzalanan bu anlaşmadan aylarca önce başlaması, bize bu etkinin sınırlı kaldığını
gösteriyor. Nitekim The Economist asıl etkinin “Rus buğday ihracatının azalmak
bir yana artmasından kaynaklandığını” ileri sürüyor. Buna göre, Rusya’daki çiftlikler
kesintiye uğramak şöyle dursun, 2022-2023’te 38 milyon tonluk rekor ihracat yapmaya
(geçen yıla göre 2 milyon ton daha fazla) hazırlanıyor. Ülkede kısmen yılın
başlarındaki iyi hava nedeniyle yoğun bir hasat yapılıyor ve Kuzey Afrika, Orta
Doğu ve Asya'daki geleneksel ithalatçılardan kaynaklanan çok güçlü bir talep söz
konusu. (5)
Gazete ayrıca, savaşla birlikte kıtlıklarla
ilgili endişelerin aşırı abartılmış olabileceğini ve vadeli işlem
piyasalarındaki (futures) yüksek spekülasyonun da işin başında fiyatların çok
artmasında rol oynamış olabileceğini ileri sürüyor.
Bitkisel
yağ, süt ürünleri, et ve şeker fiyatları da düşüyor
FAO Bitkisel Yağ Fiyat Endeksi, Temmuz
ayında 40,7 puan (yüzde 19,2) düşüşle 171,1 puanla ortalama 10 ayın en düşük
seviyesini kaydetti. Keskin
düşüş, hurma, soya, kolza tohumu ve ayçiçek yağlarında düşen dünya
fiyatlarından kaynaklandı. Uluslararası
hurma yağı fiyatları, dünyanın önde gelen hurma yağı ihracatçısı Endonezya'dan
bol miktarda ihracat imkânı beklentisi nedeniyle Temmuz ayında üst üste
dördüncü ay düştü.
Dünya soya ve kolza tohumu yağı fiyatları
sırasıyla uzun süreli durgun talep ve bol miktarda yeni mahsul arzı
beklentileri üzerine düştü. Ayçiçek
yağında, Karadeniz bölgesinde devam eden lojistik belirsizliklere rağmen,
küresel ithalat talebinin azalması nedeniyle uluslararası fiyatlar önemli
ölçüde geriledi. Düşen ham petrol
fiyatları da bitkisel yağ değerleri üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturdu.
Son olarak, FAO Süt Ürünleri Fiyat Endeksi’nde
Temmuz ayında, Haziran ayına göre 3,8 puan (yüzde 2,5) düşüş; FAO Et Fiyat
Endeksinde, 0,6 puan (yüzde 0,5) düşüş ve FAO Şeker Fiyat Endeksi’nde 4,4 puan
(yüzde 3,8) düşüş gerçekleşti. (6)
Düşük fiyatla gıda tüketebilecek miyiz?
Kısaca, birkaç aydır dünya gıda
fiyatlarında bir düşüş eğilimi yaşanıyor. Peki, bu gelişme dünya için iyi bir
haber midir?
Öncelikle bu fiyatların tekrar artışa
geçmeyeceğinin hiç bir garantisi yok. Özellikle de, Ukrayna savaşının sürüyor
olması, dünyanın başka bölgelerinde ortaya çıkan jeopolitik gerilimler, küresel ısınma ve kuraklıklar biçimindeki
kendini gösteren ekolojik tahribatın sürdüğü dikkate alındığında, iyimser olmak
için pek bir neden görülmüyor. Çünkü bunlar tarımsal üretimi ciddi olarak
olumsuz etkileyecek gelişmeler.
İkinci olarak, gelir eşitsizlikleri ve
artan küresel yoksulluk yüzünden, dünya gıda üretimi artmaya ve gıda fiyatları
düşmeye başladığında dünyadaki aç ya da yetersiz beslenen sayısı azalmıyor, aksine
yetersiz beslenen insanların sayısında artış gözlemleniyor. 2014’te küresel
gıda fiyat endeksi 115 puanda kalırken, o zamana kadar hiç görülmemiş sayıda
insan açlık çekiyordu. Benzer bir ilişki 2015-2021 arasında da yaşandı. 2015 yılında
endeksin değeri 93’e ve 2021 yılında 100’ün altına düştü. Bu süreçte açlık
çeken insan sayısı 2005’te 811 milyon iken bu sayı 2014’te 607 milyona geriledi.
Ancak 2015’ten itibaren eğilim değişmeye başladı ve 2019’da 650 milyona ve
2020’de tekrar 811 milyona yükseldi. Covid-19 salgını ve Ukrayna savaşının da
etkileriyle aç insan sayısı artmaya devam ediyor. (7)
Ayrıca bu sorunun yanıtı, ülkenin nasıl
bir ulusal paraya (güçlü ya da zayıf) sahip olduğuna, ülkenin ulusal parasının dolar
ve avro gibi güçlü paralar karşısındaki durumuna ve yönetenlerin yeterince
sorumluluk ve duyarlılık sahibi olup olmadıklarına, demokratik bir toplumsal
denetimin varlığına bağlı olarak değişir.
Örneğin dolar ve avronun ulusal para olarak
işlev gördüğü ABD ve AB gibi ülkelerde ya da Japonya ve Çin gibi güçlü
ekonomilere sahip ülkelerde dünya gıda fiyat endeksindeki bu düşüşlerin
tüketici fiyatlarına indirim olarak yansıması beklenir.
Türkiye
gıda fiyatlarında da dünyadan ayrışıyor
Öte yandan, dolar karşısında yılbaşından bu
yana ulusal parasının değerinin yüzde 34 civarında değer kaybettiği Türkiye’de
küresel gıda fiyatlarındaki son düşüşlerin hanelerin bütçesine, gıda
faturasının azalması biçiminde, yansıması beklenmemeli.
Çünkü Türkiye’nin tahıl ithalat faturası
çok kabarık. Öyle ki dünyadaki en fazla buğday ithal eden üç ülkeden biri ve aynı
zamanda da enerjiye-petrole tam bağımlı. Son 21 yıldır gübre ve tohum gibi
diğer tarımsal girdiler konusunda ithalata büyük ölçüde bağımlı bir ülke haline
geldi.
Ülkeyi yönetenlerin mali kaynaklar ve
ekonomi politikaları konusundaki tercihleri ise hep sermayedarlardan,
zenginlerden yana oldu. Çiftçiyi, üretici köylüyü ve tüketiciyi gerçek anlamda
rahatlatan tarımsal üretim ve destek politikaları uygulanmadı.
Gıda fiyatlarının yüksek olmasının
nedenlerinin başında ayrıca ülkede gıda ve gıda girdisi üretimi yapan KİT’lerin
özelleştirilmesi ya da fiziki olarak ortadan kaldırılmaları geliyor.
Tıpkı şeker fabrikaları gibi, devlete ait
gübre fabrikalarının da özelleştirilerek satılması ve bu fabrikaların bir
çoğunun yıkılarak bunların özellikle de kent merkezlerindeki son derece değerli
arazilerinin, arsalarının kentsel rant elde etmek amacıyla inşaat, konut,
plaza, alış veriş merkezi yapılması için kullanılması, yerli tarımsal üretimin
azaltılması ve tarım sektörünün dışa bağımlı hale getirilmesinin esas nedeni.
Bu bağlamda Bingöl’de devlete ait
Yem-Süt-Besicilik Fabrikasının ‘hurda’
olarak satışa çıkarılmış olması, ülke tarımının ve Bölge istihdamının ranta
dayalı sermaye birikim modeline nasıl kurban edildiğinin en son örneklerinden
biridir. (8)
Dolar
avro paritesi ülke aleyhine gelişiyor
İthalat da malum döviz ile yapılıyor ve
işin kötü tarafı son zamanlarda avro dolar karşısında değer kaybettiğinden ve
ülkenin ithalatı ağırlıklı olarak dolar, ihracatı ise ağırlıklı olarak avro
cinsinden para birimi ile yapıldığından, paritedeki dolar lehine olan bu
gelişmeden ülkenin önemli bir kaybı söz konusu. Öyle ki Türkiye İhracatçılar Meclisi
(9) bu zararın toplamda yıllık olarak 7 milyar doları bulabileceğini
hesaplıyor.
Döviz
kuru neden fırladı?
O halde dünyada gıda fiyatları düşerken,
bizde TÜİK’in yukarıdaki verilerinin de gösterdiği gibi düşmemesinin aksine,
artmaya devam etmesinin nedeni olan döviz kurundaki bu hızlı artışın sorumlusu kimler
ya da hangi politikalar?
Bu sorunun yanıtı da belli artık: Zamansız
faiz indirimlerinde ısrar edilmeye başlandığı günden bu yana hem enflasyon hem
de döviz kuru fırladı. Örneğin geçen yılın Aralık ayında MB politika faizi faiz
oranlarının yüzde 14’e düşürülmesinden bu yana, hem enflasyondaki hem de
kurdaki hızlı artışın ilk elden nedeninin faiz oranlarını düşürerek reel faiz
oranlarını enflasyonun çok altında belirlemek olduğunu görmek gerekiyor.
Aynı
gemide değiliz!
Son faiz indiriminin de (likidite
bollaşmasıyla birlikte), seçime gidilirken sanal bir canlanma yaratması, inşaat
sektörünün içinde bulunduğu zorlukları aşmaya yardımcı olması bekleniyor. Ancak
bunun mevcut özel ve devlet borcu stoklarını artıracağı, enflasyonu ve kuru
daha da yükselteceği, KKM ödemelerini artırarak Hazine’yi daha da zora
sokacağı, yoksuldan zengine doğru haksız bir gelir transferine neden olması yüzünden
gelir adaletsizliğini daha da artıracağı ve halkı daha da yoksullaştırıp borca
sürükleyeceği de unutulmamalı.
Kısaca atılan her adımın farklı sınıfsal
etkileri var. Sermaye sınıfını ve inşaatçıları rahatlatmaya dönük önlemler
halkın durumunun daha da kötüleşmesiyle sonuçlanıyor. Bu yüzden de “aynı
gemideyiz” sözleri gerçeği yansıtmıyor.
Pahalı
gıda, inşaatı, ihracatı ve turizmi teşvikin bedeli mi?
Benzer bir durum ihracat ve turizm gibi
döviz kazandırıcı sektörler için de geçerli. Kur düşük tutulunca ihracatın
artması (esnekliklere bağlı olarak) söz konusu olabilir ama bu ‘fakirleştirici’
bir büyümedir. Yani ekonomi ihracat artışından ötürü büyürken, başta işçilerimiz
olmak üzere, emekçi halklarımız reel olarak ücretleri ve gelirleri azaldığından
ve daha yüksek enflasyonla karşılaştıklarından giderek daha da yoksullaşırlar.
Nitekim savaştan bu yana Rusya’ya olan
ihracatın bu yılın Mayıs-Haziran aylarında yüzde 46 artarak 2 milyar doların
üzerine çıktığı, sadece Temmuz ayındaki artışın yıllık yüzde 75 olduğu (730
milyon dolara yükseldiği) görülüyor. (10)
Rusya’nın Türkiye için hala çok küçük bir
pazar, buna karşılık Türkiye’nin Rusya için önemli bir pazar olduğu, yani
yapılan ticaretten asıl Rusya’nın kazanım elde ettiği gerçeği bir yana,
ihracattaki bu artıştan bu ürünlerin üretimini ve dağıtımını yapan emekçilerin
ihracatçı şirketler kadar gelir sağladığı ileri sürülebilir mi?
İşin aslı, bu işçiler açlık sınırındaki
asgari ücretlerle (mülteci emekçilerin durumu çok daha vahim) ve ağır ve sıkı
çalıştırılarak ihracata dönük üretimi gerçekleştiriyorlar.
Tatil
yapamayacak kadar yoksullaştık
Turizme gelince, Kültür ve Turizm
Bakanlığı’na göre, ülkeye bu yılın 7 ayında gelen turist sayısı 26,2 milyon
oldu. Sadece Temmuz’daki sayı 6,7 milyonu buluyor. Bu ay gelen yabancı turist
sayısında yüzde 53 oranında bir artış var.(11)
TCMB Ödemeler Dengesi verilerine göre, bu
yılın ilk 6 ayında ülkeye giren turistten elde edilen döviz geliri 11,9 milyar
dolar, buna karşılık yurt dışına giden yerlilerin dışarıda harcadıkları döviz
2,7 milyar dolar oldu. Yani net dış turizm geliri bu ilk 6 ayda 9,2 milyar
dolar olarak gerçekleşti. Böylece gelen turist gelirinde geçen yılın aynı
dönemine göre 1,6 kat ve giden dövizde yüzde 4,7 kat bir artış söz konusu. Buna
karşılık, ilk 6 aydaki dış ticaret açığının 56,8 milyar dolar olduğu hesaba
katılırsa, turizm gelirlerinin bu açığın sadece yüzde 16’sını karşılayabilecek
bir durumda olduğu da ortaya çıkıyor. (12)
Ucuz TL’nin, Türkiye’nin alışveriş
turizminde de öne çıkmasına yol açtığı açık. Nitekim Covid-19 salgını öncesi
yıl olan 2019’da 1,6 milyon turist sadece alışveriş için Türkiye’yi tercih
ederken, 2022 yılının yalnızca ilk yarısında bu rakam 1,2 milyona çıkarak tüm
zamanların ilk yarı rekorunu kırdı. (13)
Nitekim TV’lerde neredeyse her akşam
Bulgaristan’dan ülkeye giriş yapan Bulgar vatandaşlarının nasıl ucuz alışveriş
yaptıkları ve marketlerden elleri neredeyse eli boş dönen ülke vatandaşlarının
bu durumdan nasıl üzüntü duyduklarına ilişkin haberler ilk sıralarda yer
alıyor.
Sonuç
olarak
Belli sermaye gruplarının sınıfsal
tercihlerini yansıtırken, ekonomiyi doğru yönetememenin de bir sonucu olarak;
kontrolden çıkan faiz politikaları başta olmak üzere, izlenen ekonomi
politikalarıyla dövizi fırlatıp TL’yi ucuzlatarak ihracatı, turizmi ve inşaatı
desteklemenin, seçim sürecinde sahte bir ekonomik canlılık yaratmanın ekonomik
ve toplumsal maliyeti çok büyük.
Tarımsal üretim ciddi krize girdi, artan
maliyetler yüzünden köylüler üretemez duruma düştüler ve bankalara ağır borçlu konumundalar.
Gıda fiyatlarının küresel olarak azalma eğilimine girdiği bir dönemde dahi,
halklarımız oldukça pahalı gıda temin etmeye, eksik beslenmeye zorlanıyorlar ve
açlıkla sınanmaya başladılar. Ucuz ihracat için işçilerimiz açlık ücretlerinde
çalıştırılıyor ve artan maliyetler ve düşen gelirlerimiz yüzünden kendi
insanımız artık tatil yapamaz, seyahat edemez duruma düştü.
Tarımda da dışa bağımlılığa son vermemiz
ve küresel olanın karşısına ulusal ve yerel olanı koymamız, gıda üretimini hem
coğrafi olarak hem de ürün ve tarım teknikleri açısından çeşitlendirmemiz
gerekiyor.
Büyük sermaye şirketlerinin ve küresel finansal
spekülatörlerin pençesinden kurtulmamız, tamamen farklı yöntemlerle gıda üreten
yedekleme sistemleri oluşturmamız ve tarımsal alanda yeni kolektif üretim ve
mülkiyet biçimlerini hayat geçirmemiz gerekiyor.
Kısaca köklü değişikliklere gitmemiz lazım.
Bunun yolu da, öncelikli olarak,
demokratik, özgürlükçü laik ve sosyal bir cumhuriyeti kurmaktan geçiyor.
Dip notlar:
(1) TÜİK,
Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi, Temmuz 2022, https://www.tuik.gov.tr (15 Ağustos 2022).
(2) TÜİK,
Tüketici Fiyat Endeksi, Temmuz 2022, https://www.tuik.gov.tr
(3 Ağustos 2022); DİSK-AR, Dar gelirlinin gıda enflasyonu %140’a yaklaştı!, http://arastirma.disk.org.tr (3 Ağustos
2022).
(3) TÜİK,
Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi, Haziran 2022, https://www.tuik.gov.tr (22 Ağustos 2022).
(4) https://www.fao.org/worldfoodsituation/foodpricesindex/en
(25 Ağustos 2022).
(5) https://www.economist.com/finance-and-economics/against-expectations-global-food-prices-have-tumbled
(22 August 2022).
(6) https://www.fao.org/worldfoodsituation/foodpricesindex/en
(25 Ağustos 2022).
(7) https://www.monbiot.com/contagious-collapse
( 20 May 2022).
(8) https://artigercek.com/haberler/yaklasik-100-kisinin-calistigi-devlete-ait-fabrika-hurda-olarak-satilip-yikilacak
(25 Ağustos 2022).
(9) https://www.dunya.com/ekonomi/paritenin-ihracatciya-negatif-etkisi-7-milyar-dolari-buldu-haberi
(25 Ağustos 2022).
(10)
Surge in Turkish exports
to Russia raises western fears of closer ties, https://www.ft.com 16 August 2022).
(11)
Ocak-Temmuz 2022 Turizm
İstatistikleri, https://www.ktb.gov.tr
(25 Ağustos 2022).
(12)
TCMB, Ödemeler Dengesi
İstatistikleri, Haziran 2022, Tablo 8 ve 9, https://www.tcmb.gov.tr (25 Ağustos 2022).
(13)
https://www.dunya.com/ekonomi/ucuz-tl-12-milyon-turisti-alisverise-cekti-haberi
(24 Ağustos 2022).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder