İHA
ve SİHA’larla övün ama iş cinayetleri karşısında sessiz kal!
Mustafa
Durmuş
3
Mayıs 2023
1 Mayıs, dünyada işçi sınıfının mücadele
günü ve işçi bayramı olarak kutlandı. Dünya işçi sınıfına ve ezilen dünya
halklarına kutlu olsun.
Öte yandan, tarihsel kazanımlar anlamında
belki ama bugün işçiler açısından bayram olarak kutlanacak bir durumun olmadığı
gerçeğini de kabul etmemiz gerekiyor.
Çünkü işçilerin dünya çapında yaşam ve
çalışma koşulları her gün daha da kötüleşiyor. Yüksek enflasyon karşısında reel
ücretleri sürekli eriyor, ücret artışları verimlilik artışlarının çok gerisinde
kalıyor, bu da emek sömürüsünü artırıyor, birçok ülkede fazla mesai saatlerinin
karşılığı tam olarak ödenmiyor, çalışan yoksul sayısı milyarları buluyor ve
gelir dağılımı adaletsizliği giderek artıyor. İşçilerin sendikalaşma oranı ise
genel olarak artmadığı gibi, tarihsel olarak en düşük seviyelerde olmaya devam
ediyor.
Aynı zamanda güvencesiz, sağlıksız, işyeri
güvenliğinden yoksun çalışma koşulları adeta bir norm halini almış durumda.
İş
kazası değil, iş cinayeti
Bir de “iş kazaları” adı altında geçiştirilen
ancak çoğu gerçekte “iş cinayeti” olan işçi ölümleri var.
Türkiye’de Soma’daki maden ocağındaki 301
işçinin ölümüyle sonuçlanan işçi katliamını ve sonrasında yaşanan başta
madencilik ve inşaat sektörü olmak üzere çeşitli üretim alanlarındaki diğer iş
cinayetlerini unutmak mümkün değil.
Nitekim İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Meclisi’nin (İSİG) raporuna göre geçen yıl ülkede en az 1,843 işçi iş cinayeti sonucunda
hayatını kaybetti. Bu yılın ilk 3 ayındaki ölüm sayısı ise 463. (1)
Türkiye’nin bu kötü karnesi uluslararası çalışmalara da yansımış durumda. Öyle ki Türkiye ölümle sonuçlanan iş kazaları (!) sıralamasında dünyada incelenen 72 ülke arasında, her 100 bin işçide 6,3 işçi ile Kosta Rika ve Meksika’dan sonra üçüncü sırada yer alıyor. (2)
Yani Türkiye, dünyada işçi sınıfının iş cinayetleri sonucunda en fazla hayatını kaybettiği ilk 3 ülke arasında sıralanıyor. Bu veriler Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) ait ve 2016-2021 dönemini kapsıyor.
Bu veriler aynı zamanda, 21 yıllık neoliberal- siyasal İslamcı
iktidarın, genel olarak sermaye sınıfını güçlendirirken ve yeni türedi
zenginler yaratırken, tüm ekonomik değerlerin yaratıcısı olan işçi sınıfını ne
hale getirdiğinin en somut göstergelerinden biri.
Güvenlikçi
politikalara dayalı bir seçim stratejisi
Bu arada, Erdoğan savaş uçakları, insansız
hava araçları, savaş gemileri ve tanklara dayalı bir seçim kampanyası yürütüyor.
Öyle ki beş yıldır inşası devam eden bir savaş gemisini 14 Mayıs genel
seçimlerine çok az bir süre kala denize indirdi. Çünkü analistlere göre,
Erdoğan'ın halka sunduğu parlak yeni oyuncaklar, 20 yıllık iktidardan sonra
ekonomik kriz ve halkın yorgunluğu nedeniyle çetin bir savaşla karşı karşıya
kalan Erdoğan için daha fazla oy toplamada etkili olabilecek. (3)
Diğer yandan, güvenlikçi –militarist politikalarıyla
ve uygulamalarıyla, dünyaya ihraç ettiği İHA ve SİHA’larıyla öğünen siyasal
iktidar kendi işçilerini önlenebilir iş kazalarına ya da iş cinayetlerine karşı
koruyamıyor. “Yüzyılın felaketi” diye adlandırdığı 6 Şubat depremleri sırasında
sınıfta kalıyor, depremden aylar sonra bile depremzedelerin barınma sorunu
başta olmak üzere birçok sorununu çözebilmiş değil.
Çünkü işçilerin ve halkın yaşamı yeterince
önemsenmiyor. Onlara, yerlerine başkalarının kolayca konulabileceği her hangi
birer nesne gibi bakılıyor. Bilinçsiz işçiler ve sarı sendikalar da sermayeden
ve iktidardan yana tutumlarıyla iktidarı ve sermayenin bu işini kolaylaştırıyorlar,
yapılanları meşrulaştırıyorlar.
İşte tarihimizin en önemli seçimlerine
sayılı günlerin kaldığı bugünlerde, ülkedeki mevcut ceberut emek düşmanı rejimi
değiştirmemiz için gereken nedenlerden biri de bu.
Özetle
İşçiler sadece ekonomik haklarını koruyup,
geliştirmek için değil, aynı zamanda olası
iş kazalarına karşı hayatta kalabilmek için de birlikte ve örgütlü olarak
mücadele etmek zorundalar.
Bu mücadelenin en iyi sonuçlar vereceği
ortam ise barış içindeki demokratik bir ortamdır. Bu yüzden de işçi sınıfının
emek mücadelesi barış ve demokrasi mücadelesi ile birlikte yürümek zorunda.
Bu ülkede barışın sağlandığı, demokrasinin
inşa edildiği ve emekçilerin mücadeleleriyle haklarını güvence altına aldığı
gün bizim gerçek bayramımız olacaktır. Bu bayramı kutlayacağımız demokratik bir
dönemin önünü açacak olan tarih ise çok yakında.
Dip notlar:
(1) https://isigmeclisi.org/is-cinayetleri-raporlari
(2 Mayıs 2023).
(2) https://www.statista.com/chart/29885/countries-with-most-occupational-injuries-per-100000-workers
(28 April 2023).
(3) https://breakingdefense.com/2023/04/turkeys-erdogan-runs-an-election-campaign-based-on-fighter-jets-drones-war-ships-and-tanks
(10 April 2023).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder