Cari
açık şampiyonu Türkiye
Mustafa
Durmuş
22
Ağustos 2024
IMF, OECD ve Dünya
Bankası gibi uluslararası kuruluşlar, ulusal ekonomileri küresel çapta kolektif
eylem gerektiren potansiyel risklere karşı uyarmak amacıyla, cari fazla ve
açıklarla ilgili olarak düzenli analizler ve değerlendirmeler yaparlar.
Nitekim aşağıdaki tablo IMF’nin Temmuz ayında yayımlanan son raporundan
alındı. (1) Buna göre, Türkiye ekonomisi hem “gelişkin ekonomiler”
hem de “yükselen ve gelişmekte olan ekonomiler” içinde, 2021-2023 döneminde en
yüksek cari açık veren ekonomi oldu.
Almanya,
İsveç, İsviçre, G. Kore, İspanya, Rusya, Malezya ve Çin gibi ülkeler cari fazla
verirken; Birleşik Krallık, ABD, Polonya, Arjantin, Brezilya, Hindistan ve
Türkiye gibi ülkeler cari açık vererek küresel dengeyi sağladılar.
Cari açıkla büyüyen ekonomi cari
fazla ile daralıyor
Geçmişte
asıl olarak yüksek cari açıkla büyüyen Türkiye ekonomisi bu aralar cari açığın
azalmasıyla daralıyor.
Nitekim
cari işlemler dengesi, yaz ve turizm mevsimi etkisi ile bu Haziran ayında 407
milyon dolar fazla verdi. Diğer taraftan geçen yılın aynı ayındaki cari
fazlanın 768 milyon dolar olduğu dikkate alındığında, aslında cari fazlanın bu
ayda yüzde 47 gerilediği ve cari dengenin yapısal sorunlarının sürdüğü
görülüyor. Bu yılın ikinci çeyreğinde GSYH büyümesinin yüzde 2’nin altına
düşmesi sürpriz olmaz.
Stagflasyon tehlikesi
Diğer
yandan, cari açığın azalmasıyla birlikte bir başka ciddi sorun başladı. Ekonomik
durgunluk, iflaslar, işten çıkarmalar, konkordatolar giderek arttı. Ekonomi
yumuşak inişle değil, sert bir çakılmayla belirsizliğe sürükleniyor.
Yani
artık yüksek enflasyonun yanı sıra durgunluk ve yüksek işsizlikle kendini
gösteren ve adına stagflasyon denilen bir sorunumuz var. Uluslararası verilere
göre, Türkiye ekonomisinden başka stagflasyona girmekte olan bir başka orta
gelirli ülke yok.
Emperyalist
kapitalist sisteme göbekten bağımlı ve etrafını zenginleştirmek ve iktidarda
kalabilmek için antidemokratik her yolu deneyen bir oligarşinin uyguladığı
ekonomi politikalarının başka bir sonuç üretmesi beklenemezdi.
“Aynı gemide değiliz”
Kimse
“yeni ekonomi ekibi ile birlikte rasyonel ekonomi politikaları uygulanıyor, krizden
çıkacağız, ancak bunun da bir bedeli olacak, hepimiz aynı gemideyiz sabır
göstermek lazım” masallarına kanmamalı.
Bu toplumsal
çöküşten kurtulmanın tek bir yolu var: Hemen emekten ve doğadan yana sosyo ekonomi
politikalarını hayata geçirebilecek iradeye ve güce sahip bir demokratik iktidarı iş başına getirmek.
Türkiye
ekonomisi 2028’e kadar böyle gidemez, gitmemeli. Bu sadece ekonominin yıkımı
değil, halkın iyice perişan olacağı anlamına gelir. Bunun sadece ekonomik
değil, çok kötü sosyal sonuçları da olur. Son günlerde artan şiddet örnekleri
aslında bunun bir fragmanı.
Özetle,
erken bir genel seçim kaçınılmaz görünüyor. Hem toplumsal muhalefet hem de siyasal
muhalefet bu ekonomik ve sosyal yaşamdaki bu gelişmeleri iyi değerlendirmeli,
gerçekçi çözümlerini halka sunmalı ve erken bir seçimde demokrasiyi iş başına
getirmek için çok çalışmalıdır.
Dip notlar:
(1) https://imf.org/en/Publications/ESR/Issues/external-sector-report-2024 (12 July 2024).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder