Üniversite
öğrencilerini yurtlarından etmeyin!
Mustafa
Durmuş
13
Şubat 2023
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) siyasal
iktidarın talebi doğrultusunda, üniversitelerde yüz yüze eğitime (bu öğretim yılı
için geçerli olmak üzere), geçici olarak son verdi.
Buradan hareketle de, Ankara başta olmak
üzere bazı illerde KYK yurtlarındaki öğrenciler apar topar yurtlarından
çıkartılmaya başladı.
Gerekçe olarak Kahramanmaraş depremi
nedeniyle üniversite yurtlarının depremzedelere tahsis edilecek olması
gösteriliyor.
Binlerce
konut boş dururken öğrencileri yurtlarından çıkarmak niye?
Bu tahsis anlaşılabilir bir şey ama böyle
bir yerleştirmeye önce, otellerden, tatil köylerinden misafirhanelerden ve bazı
devlet görevlilerinin lüks konutlarından, mekânlarından başlanmalı.
Böylece bu düzenden zenginleşenler, bu
felaketin ortaya çıkmasında doğrudan ya da dolaylı olarak sorumluluğu
bulunanlar öncelikli olarak ellerini taşın altına koymalı.
Ayrıca, deprem bölgesine yakın kıyı
illerinin yakın tatil beldelerinde, örneğin Arsus’tan Taşucu’na kadar binlerce
yazlık konut var ve bunlar sezon gereği boş durumda.
Böyle bir dönemde öğrencileri yerlerinden,
yurtlarından etmek ve onların eğitimlerini engellemek yerine, depremzedeler
buralara geçici olarak yerleştirilebilirler.
Birçok yurttaşın buna bedelsiz olarak razı
olacağına inanabiliriz. Bedelsiz olarak yazlığını vermek istemeyenlere ise devlet
ödeyeceği cüzi miktarda kiralar ile bu sorun rahatlıkla çözümlenebilir.
Uzaktan
eğitimin faydalı olmadığı görüldü
Kaldı ki, uzaktan eğitimin faydalı
olmadığı gibi, eğitim kalitesini de ciddi biçimde düşürdüğünü Covid-19 salgını
sırasındaki uzaktan eğitim deneyiminden çok iyi biliyoruz.
Kısaca, üniversitelerde öğretimi uzaktan
eğitime çevirmek eğitimi neredeyse hiç yapmamak anlamına geliyor.
Bu da, ticarileştirilmiş, son derece
rekabetçi bir yükseköğretim piyasasında eşitsiz koşullarda rekabet etmeye
çalışan, gelecekleri için ellerinde eğitimden başka araçları olmayan emekçi
sınıfların çocuklarının bu imkânlarının ve sosyal bir hak olan eğitim hakkının ve
barınma hakkının ellerinden alınması ve mevcut eğitim eşitsizliğinin daha da
artması demek.
Öğrenciye
ikinci bir travma yaşatılmamalı
Ayrıca salgın sonrası geçilen uzaktan
eğitimin üniversiteli öğrenciler üzerinde yol açtığı yalnızlık ve hiçlik
duygusu gibi kötü duygular bir kez daha, bu kez deprem nedeniyle,
öğrencilerimize yaşatılmamalı. Bu nedenle de bu karardan hemen vazgeçilmeli,
daha adil çözümler üretilmeli!
Kamu
kaynakları mağdur halk için kullanılmalı
Siyasal iktidar deprem nedeniyle ortaya
çıkan sorunların çözümünde kullanılmaya dönük olarak, 5 trilyon TL’ye yakın
büyüklükteki devlet bütçesi başta olmak üzere, kamu kaynaklarını halktan yana
kullanmalı.
Örneğin, verimsiz, gereksiz, israf
niteliğindeki harcamalarını durdurmalı, sermayeden ‘vergi harcaması’ adı
altında almaktan vazgeçtiği 1 trilyon TL’yi bulan vergiyi tahsil etmeli, bu da
yeterli olmazsa çok zenginlerden geçici olarak bir ‘Deprem Dayanışma Vergisi‘ almalı.
Toplayacağı bu vergilerden sağlayacağı
geliri sadece depremin yaralarını sarmak ve yeni depremlere karşı önlem almak
için kullanmalı ve bu amaçla yaptığı tüm harcamalarda şeffaf ve toplumsal
denetime açık olmalı.
Öğrencilerimizle
dayanışma zamanıdır!
Yurtlarından bu gerekçe ile çıkartılan
öğrencilerimizin eğitimlerini yüz yüze sürdürebilmelerini sağlamaya dönük hızlı
bir çözümse, evleri uygun olan üniversite hocalarının ve diğer üniversite
personelinin bu öğrencilere evlerini açmaları ve onları dönem sonuna kadar
misafir etmeleridir. Bunu yaptığımızda gerçek bir toplum oluruz. Ben iki
öğrencimi konuk etmeye hazırım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder