Cumhuriyet’in
ikinci yüzyılında adaletli bir vergi sistemine olan ihtiyaç devam ediyor
Mustafa
Durmuş
25
Şubat 2023
Bir ülkede uygulamadaki vergi sistemi birçok
önemli şeyin göstergesidir, özellikle de aşağıdakilerin:
(i)
Ülke ekonomisinin gelişkinliğinin ve ülkenin genel olarak gelişmişliğinin ya da
azgelişmişliğinin bir göstergesidir.
(ii)
Ülkeyi yönetenlerin hangi sosyal sınıflardan yana duruş sergilediğinin, siyasal
tercihlerinin hangi sosyal sınıflar ve kesimlerden yana olduğunun bir göstergesidir.
(iii)
Siyasal iktidarın olduğu gibi, toplumun da demokrasi
karşısındaki ya da yanındaki tutumunun, bu konudaki bilinç düzeyinin bir
göstergesidir.
(iv)
Vergilerin yükünün hangi sosyal sınıflar ve kesimler üzerinde olduğunun,
böylece de ülkede vergilemede adalet olup olmadığının bir göstergesidir.
Vergiler
topluma yararlı kamusal hizmetler için kullanılmalı
Bu nedenle de, öncelikle, toplanan
vergilerin topluma yararlı kamusal hizmetlerin finansmanında kullanılması, bölüşümdeki
adaletsizlikleri giderici olması ve sosyal ve ekonomik kalkınmaya hizmet etmesi
son derece önemli.
Bu bağlamda, vergiler lükse, israfa, hurafeye,
malum cemaatleri ve sermaye sınıfını gereksiz yere teşvik etmeye ve yöneten
sınıfların iktidarını sağlamlaştırmaya dönük otoriterleşmeye ve militarizme
hizmet eden harcamalar için kullanılmamalı.
“Vergiler
kimlerden alınıyor” sorusu önemli
Ayrıca, bu vergilerin kimlerden alındığı
da önemlidir. Örneğin bu vergiler ağırlıklı olarak Katma Değer Vergisi (KDV) ve
Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) gibi halktan alınan vergilerse, buna karşılık Gelir Vergisi
ve Kurumlar Vergisi gibi gelirler düşük önemde kalıyorsa o ülkenin
gelişmişliğinden de, o ülkede vergi adaletinden de söz edilemez.
Çünkü KDV ve ÖTV gibi vergiler, ödeyenin
gelirine bakılmaksızın (yoksul ya da zengin her türden gelir grubundan) herkesten
alınırlar, dolayısıyla da düşük gelirliler, yoksullar bu verginin yükünü çok
daha fazla hissederler ve taşırlar.
Keza, Türkiye’de olduğu gibi, yüksek enflasyon söz konusu olduğunda mal ve
hizmet fiyatları arttığından, ödenen verginin miktarı da artar. Bu yüzden de bu
vergiler halkı ezen vergilerdir.
Bu nedenle de halktan yana bir vergi sistemi,
vergi yükünün halkı ezen böyle vergilerden vazgeçilerek (ya da asgaride
tutularak), en zenginlerden daha yüksek oranda alınan Gelir Vergisine,
şirketlerden/sermaye kesiminden alınan Kurumlar Vergisine ve çok zenginlerden
artan oranlı olarak alınması gereken Servet Vergisine kaydırılmasını gerekli
kılar.
Bir
ülkenin vergi sistemi bir hastanın MR’ı gibidir
Aşağıdaki tablo bu tespitlerimizin ve
önerilerimizin karşılığında ülkedeki fiili durumun ne olduğunu göstermesi
açısından yararlı olabilecek bir tablo.(1) Çünkü
bu tablo adeta bir MR gibi OECD ülkelerinin vergilerinin bileşimini gösteriyor.
Bu tabloya baktığımızda Şili, Macaristan, Kolombiya
ve Litvanya’dan sonra Türkiye’nin, vergi gelirlerini en fazla tüketim üzerinden
alınan vergilerden sağlayan ülke olduğunu görebiliyoruz.
Aslında tüketim üzerinden alınan vergiler
hikâyenin belli bir kısmı. Bir de buna Türkiye’de “deprem vergileri” adı da
verilen ‘Özel İletişim Vergisi’, Damga Vergisi, Harçlar ve Banka ve Sigorta
Muameleleri Vergisi gibi vergi ve vergi benzeri tahsilatları eklediğimizde toplam
dolaylı vergilerin payı yüzde 68’i aşıyor.
Sonuç
olarak
Gelir vergisinin azımsanamayacak bir
kısmının da asgari ücretin üzerinde ücret alan emekçilerden tahsil edildiği ve
bu kesimlerin ilave olarak çok yüksek elektrik ve doğal gaz faturalarını da
ödemek zorunda kaldıkları unutulmamalı.
Ayrıca, son deprem vesilesiyle yaptıkları
yardımları (!) şova döndüren sermaye kesimine her yıl yüzlerce milyar liralık
vergi istisnası, muafiyeti ve indirimi uygulanarak bu kesimlerden alınan
vergilerin azaltıldığı da, (sözlerini tutarlarsa) bu deprem yardımlarını vergi
matrahından indirerek daha az vergi ödeyecekleri de biliniyor.
Dahası bu bir kısım sermaye kesiminin
ödemesi gereken vergiler yüksek enflasyon altında ya geciktirilerek ödeniyor ya
da ödenmiyor. Böylece ödenmesi gereken vergilerin reel değeri enflasyon altında
azaltılıyor. Ardından, son 20 yılda ortalama her 2 yılda bir yapıldığı gibi,
çıkartılan vergi aflarıyla bu vergilerin cezaları, gecikme faizleri vb affediliyor.
Ülkedeki vergi sisteminin bu hali dikkate
alındığında, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında demokratik bir cumhuriyet inşa
edilmeli ve vergi adaletsizliği ortadan kaldırılmalıdır.
Dip notlar:
(1) https://taxfoundation.org/oecd-tax-revenue-by-country-2023
(23
February 2023).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder