“Dünya
enerji görünümü raporu” bize ne söylüyor?
Mustafa
Durmuş
24
Ekim 2023
Dünya Enerji Görünümü 2023 Raporu bu ay yayımlandı. Bu
rapor, küresel enerji sisteminin her yönüne ilişkin derinlemesine analizler ve
stratejik içgörüler sunuyor (1). Bu yılki rapor, spesifik olarak, jeopolitik
gerilimler ve kırılgan enerji piyasaları zemininde ekonomilerdeki ve enerji
kullanımındaki yapısal değişimlerin dünyanın artan enerji talebini karşılama
şeklini nasıl değiştirdiğini araştırıyor.
“Jeopolitik ortam ve küresel ekonomi tedirgin”
Rapora göre, yakın geçmişte yaşanmış olan küresel
enerji krizinden kaynaklanan bazı baskılar hafiflemiş olsa da, enerji
piyasaları, jeopolitik ortam ve küresel ekonomi tedirgin ve daha fazla enerji kesintisi
riski her zaman mevcut.
Örneğin, petrol gibi fosil yakıt fiyatları 2022’deki
zirve noktalarına göre gerilemiş olsa da, piyasalar gergin ve istikrarsız bir değişkenlik
içinde. Çünkü Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan savaş bir yıldan fazla
bir süredir devam ediyor ve bu savaşa şimdi de İsrail-Filistin çatışması ile
birlikte ortaya çıkan Orta Doğu’da uzun süreli ve yaygın bir savaş riski eşlik
ediyor.
Küresel kapitalizmin makroekonomik durumu ise (başta
IMF ve OECD raporlarında vurgulandığı gibi), inatçı enflasyon düzeyleri, bazı ülkelerde
yaşanan ekonomik daralma, yüksek faiz oranları, yüksek borçlanma maliyetleri ve
yüksek borç seviyeleri nedeniyle iyimser bir görüntü sergilemiyor.
“Küresel
yüzey sıcaklığı 1,2 °C’nin üzerinde seyrediyor”
Bugün, küresel ortalama yüzey sıcaklığı, sıcak hava
dalgalarına ve diğer aşırı hava olaylarına neden olan sanayi öncesi seviyelerin
yaklaşık 1,2 °C üzerinde seyrediyor ve sera gazı emisyonları henüz zirveye
ulaşmadı.
Enerji sektörü dünya nüfusunun yüzde 90’ından
fazlasının solumak zorunda kaldığı ve yılda 6 milyondan fazla erken ölümle
bağlantılı olan kirli havanın da başlıca nedeni olmasına rağmen, elektriğe ve
temiz yemek pişirmeye erişimin iyileştirilmesi konusundaki olumlu eğilimler
bazı ülkelerde yavaşladı, hatta tersine döndü.
“Olumlu
gelişmeler de mevcut”
Raporda, bu olumsuz gelişmelere karşın, olumlu
gelişmelerden de söz ediliyor. Örnek olarak, güneş enerjisi ve elektrikle
çalışan otomobillerin öncülüğünde yeni bir temiz enerji ekonomisinin ortaya
çıkması ileriye dönük umut veriyor. Temiz enerjiye yapılan yatırım 2020’den bu
yana yüzde 40 arttı. Karbon emisyonlarını azaltma çabası bunun önemli bir
nedeni, ancak tek nedeni değil.
Olgun- temiz enerji teknolojileri için haklı ekonomik
gerekçeler de mevcut. Enerji güvenliği de, özellikle yakıt ithal eden
ülkelerde, endüstriyel stratejiler ve temiz enerji işleri yaratma arzusu gibi
önemli bir faktör. Ancak tüm temiz enerji teknolojileri başarılı değil ve
özellikle rüzgâr enerjisi için bazı tedarik zincirleri baskı altında.
2020’de satılan her 25 otomobilden biri elektrikliydi,
2023’te bu oran artık her 5 otomobilden biri olacak. 2023’te 500 gigavattan
(GW) fazla yenilenebilir enerji üretim kapasitesi eklenecek (bu yeni bir rekor).
Güneş enerjisinin yaygınlaştırılması için günde 1
milyar dolardan fazla para harcanıyor. Güneş PV modülleri ve elektrikli araç
bataryaları da dâhil olmak üzere temiz enerji sisteminin temel bileşenlerinin
üretim kapasitesi hızla artıyor.
“Küresel
ısınma 1,5 °C ile sınırlı tutulamayacak”
Ancak bu ivmenin küresel ısınmayı 1,5 °C ile sınırlı
tutamayacağı konusunda raporun tespitleri de var. Buna rağmen bu yolun hala
açık olduğu ve bu konuda neler yapılması gerektiği de raporda anlatılıyor. Bunun
için aşağıdaki grafik hazırlanmış.
Yani küresel ısınmanın 1,5 °C’de tutulabilmesi için
2023 yılına kadar olmak üzere; yenilenebilir enerji kaynaklarının üç kat
artırılması, enerji yoğunluğunda iki kat iyileştirme yapılması, fosil petrol
yakıtına olan talebin yüzde 25, fosil metan gazı kullanımının yüzde 75
azaltılması ve azgelişmiş ve yükselen ekonomilerdeki temiz enerji
yatırımlarının üç kat artırılması gerekiyor.
Kâr için üretim ve tüketim var oldukça kurtuluş umudu yok!
Diğer yandan, tüm bu önerilerin ve önlemlerin, kâr
sürümlü, devasa çok uluslu petrol ve enerji şirketlerinin piyasalara hâkim
olduğu ve bu şirketlere ulus devletlerce trilyonlarca dolarlık sübvansiyonun
verildiği günümüz kapitalist dünyasında hayata geçirilebilmesi çok zor.
Ayrıca, Orta Doğu’daki gibi üçüncü bir paylaşım
savaşına evrilebilecek yeni savaşların fosil yakıta olan talebi daha da
artıracağı (bunun da küresel ısınma ve iklim değişikliğinin önemli
nedenlerinden biri olduğu) çok açık.
Kısaca kapitalist emperyalist sistem ortadan
kaldırılmadığı sürece gezegenin ve insanlığın yok oluşu kaçınılmaz gibi
görünüyor.
Son olarak, ithalatının ve dolayısıyla da cari
açığının çok büyük bir kısmı petrol başta olmak üzere kirletici enerji
kaynaklarına bağlı olan Türkiye’de bu raporun öngörüleri doğrultusunda Güneş
enerjisi gibi temiz alternatif kaynaklara yönelimin (12’nci Beş Yıllık Kalkınma
Planı hedefleri ve 2024 Merkezi Yönetim Bütçesi’nden ayrılan kaynakların
azlığından da görülebileceği gibi) çok
sınırlı olduğu açık.
Zira ülkeyi yöneten iktidar blokunun ve hâkim
sınıfların uzun süreler beklemeye tahammülleri yok. İklim yıkımının güçlü
belirtileri ve gerçekleşmiş etkileri ortada iken, doğayı tahrip eden maksimum
kâr-rant ve bunu sağlamaya dönük yüksek ekonomik büyüme hedefleri ve bu yöndeki
kabarık iştahları hala sürüyor.
Dip notlar:
(1(1) World
Energy Outlook 2023, https://www.iea.org/reports/world-energy-outlook-2023
(October 2023).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder