Ödemeler
Dengesinde işler yoluna girdi mi?
Mustafa
Durmuş
13 Aralık 2023
Her ne kadar Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, “büyümede
dengelenmeye yönelik politikalarımızla cari denge Ekim ayında da fazla verdi,
yıllık açık Mayıs’a göre 9,6 milyar dolar azaldı. Cari dengedeki düşüş ve
ülkemize yönelik artan uluslararası yatırımcı ilgisi sayesinde rezervlerimiz
140 milyar dolar ile tarihi yüksek seviyesine ulaştı” (1) dese de, Ekim ayı
ödemeler dengesi verileri Türkiye ekonomisinin yüksek cari açık sorunu biçiminde
kendini gösteren yapısal sorunlarının devam ettiğini gösteriyor.
Ayrıca bu açığın finansman biçimi ve yabancı kaynak
temin etme konusundaki sıkıntılar önümüzdeki yıl ekonominin daralacağına işaret
ediyor.
Cari
açık ülke ekonomisinin büyüme motoru
Cari açık denildiğinde, kabaca, bir ülkenin
ithalatının ihracatından çok daha fazla olması, buna karşılık turizm gelirleri
gibi gelirlerinin de bu açığı kapatmaya yetmemesi yüzünden ortaya çıkan bir dış
açık kast edilir.
Bu yıl Ocak-Ekim dönemini kapsayan 10 ayda, geçen
yılın aynı dönemine göre, cari açık sadece 1,7 milyar dolarlık bir artış
gösterdi (yüzde 4’lük artış). Keza bu 10 ayın 3 ayında cari denge fazla
verildi. (2)
Cari açığın büyümesindeki bu yavaşlama ve Eylül ve
Ekim aylarında üst üste bu açığın fazlaya dönüşmesi iyi bir şey gibi görünse de,
peşin konuşmamakta fayda var. Zira bu açığın finansman biçimi derinde yatan
bazı sorunları yansıttığı gibi, önümüzdeki
bir-iki yıl ekonomik büyüme açısından pek iyimser ip uçları da vermiyor.
Yabancı
kaynak girişi azaldı
Öncelikle, aşağıda tarafımızca hazırlanan özet
tablodan da görülebileceği gibi, doğrudan yabancı sermaye girişleri yüzde 31
oranında azaldı. Dahası ekonomiyi döndüren ve “sıcak para” olarak da anılan portföy
yatırımları yüzde 68 azaldı. Hisse senedi piyasasından (BİST) net çıkışlar (azalarak
da olsa) devam etti. Yani yabancıların borsadan çıkışı sürdü.
Faiz
artırımının etkileri
Buna karşılık bu süreçte yabancılar, yüzde 8,5’ten
bugün itibarıyla yüzde 40’a kadar çıkan MB politika faizinden faydalanmak için
borç senedi/DİBS (faiz) piyasasına
yöneldiler.
Öyle ki Haziran ayına kadar net çıkışların olduğu bu
piyasaya Haziran’dan itibaren, giderek artan biçimde, girişler oldu. Yani bu
piyasadan geçen yıl ve bu yılın Mayıs ayı dâhil çıkışlar söz konusu iken, bu
yıl 4 milyar doların üzerinde bir giriş var.
En
büyük fonlayıcı devlet
Cari açığı fonlayan en büyük iki kalemden biri,
yaklaşık 15 milyar dolar ile kamu bankaları dâhil, bankaların aldığı dış krediler
(bu yıl yüzde 2’lik küçük bir artış olsa da).
Ancak buradaki asıl husus fonlamayı asıl olarak devletin
üstlenmesi. Öyle ki TCMB’nin swap/takas yoluyla diğer merkez bankalarından
borçlanması 13,6 milyar doları buldu. Yani geçen yıla göre TCMB borçlanması
yüzde 84 arttı. Geçen yıla damgasını vuran Net Hata ve Noksan Kalemi ise tersine
döndü ve bu kalemden 8 milyar doların üzerinde çıkış oldu.
İşte Bakan Şimşek’in, brüt rezervlerin 140 milyar
doları bulduğuna yönelik yaptığı vurgusunun ardındaki asıl gerçek tam da bu. Özetle,
döviz rezervleri ihracat artışları gibi döviz kazandırıcı doğal yollarla değil,
bankaların yurt dışından sağladığı kredilerle ve yine TCMB’nin dışarıdan döviz
borçlanmasıyla arttı. Bu, kendimize ait olmayan (borç para niteliğinde) döviz
rezervlerimizin olduğu anlamına geliyor.
Nitekim bu durum TCMB’nin Uluslararası Rezervler ve
Döviz Likiditesi Gelişmeleri (Aralık) raporunda da belirtiliyor. Buna göre 1
Aralık itibarıyla, toplam resmi
rezervler 140,1 milyar dolara yükseldi. Ancak bunun 85,6 milyar dolarlık kısmı
döviz varlıklarından oluşurken, bunun da 70,3 milyar dolarlık kısmı merkezi
yurt dışında bulunan yabancı bankalar, BIS, IMF ve 11,9 milyar dolarlık kısmı
ise merkezi Türkiye’de bulunan bankalarla yapılan swaplardan/takaslardan oluşuyor.
(3)
Ödemeler Dengesi (2022-2023 Ocak-Ekim)
|
2022 Ocak-Ekim |
Ocak |
Şubat |
Mart |
Nisan |
Mayıs |
Haz |
Tem |
Ağu |
Eylül |
Ekim |
2023 Ocak-Ekim |
Açıklama |
Cari Denge |
- 39.027 |
-10.495 |
-9.118 |
-4.720 |
-5.363 |
-7.774 |
717 |
-5.702 |
-325 |
1.910 |
186 |
-40.684 |
(-) Açık; (+) Fazla |
Finans Hesabı |
-22.528 |
-794 |
-3.154 |
- 7.234 |
- 2.556 |
-797 |
-3.401 |
-6.798 |
-2.551 |
- 8.208 |
-2.758 |
-38.251 |
(-): Para Girişi |
Doğrudan Yabancı Sermaye |
11.284 |
733 |
848 |
980 |
1.217 |
608 |
408 |
840 |
644 |
358 |
1.188 |
7.824 |
(+): Para Girişi |
Portföy Yatırımları. |
-10.633 |
1.127 |
978 |
-1.030 |
-869 |
-764 |
1.217 |
1.102 |
399 |
1.657 |
-87 |
3.370 |
(+): Para Girişi |
Hisse Senedi |
-3.758 |
-486 |
-185 |
-256 |
-37 |
-630 |
1.089 |
734 |
-131 |
-263 |
-423 |
-588 |
(+): Para Girişi |
Borç Senedi/DİBS |
-6.875 |
1.613 |
1.163 |
-774 |
-832 |
-134 |
128 |
368 |
530 |
1.920 |
336 |
4.318 |
(+): Para Girişi |
TCMB |
7.362 |
561 |
528 |
5.296 |
2.236 |
5.093 |
-51 |
46 |
-115 |
-44 |
25 |
13.575 |
(+): Para Girişi |
Banka kredileri |
14.706 |
1.896 |
1.578 |
1.184 |
62 |
332 |
2.180 |
1.305 |
1.827 |
2.019 |
2.615 |
14.998 |
(+): Para Girişi |
Net Hata Noksan |
22.790 |
374 |
1.311 |
-2.768 |
-4.058 |
-9.585 |
7.095 |
1.707 |
2.942 |
-2.432 |
-2.681 |
-8.095 |
(+): Para Girişi |
(Kaynak: TCMB)
Bu veriler, politika faizindeki artışların sermaye girişlerini
artırsa da yeterince yabancı kaynak girişi sağlayamadığını gösteriyor. Bunda
enflasyonun hala çok yüksek olması yüzünden cari reel faizlerin negatif
olmasının etkisi var kuşkusuz. Nitekim bu yüzden, politika faizinin bu ay da
250-500 puan arasında artırılarak yeni yılda da faiz artışlarının sürdürülmesi
bekleniyor.
Gri
Liste önemli mi?
Ayrıca ülkede anayasanın fiilen rafa kaldırılması, hukukun
üstünlüğünden söz edilememesi, özel mülkiyet haklarının ihlaline yönelik
düzenlemeler gibi piyasa ekonomisinin kuralları ile ters düşen uygulamaların
yanı sıra, ülkenin kara para ile mücadele açısından hala Gri Listede yer alıyor
olması yabancı sermaye girişlerini caydırıyor. Bu faktörler özellikle de
doğrudan yabancı sermaye yatırımlarındaki sert düşüşte ve borsadan çıkışta
kendini gösteriyor.
Gri Liste konusunu biraz açmakta yarar var. 1989’da
G-7 ülkeleri tarafından kurulan Mali Eylem Görev Gücü (FATF), küresel mali
sistemi kara para aklama ve terörizmin finansmanına karşı korumak için
politikalar geliştiren ve teşvik eden hükümetler arası bir organ olarak
işlemeye başladı.
Bu çerçevede devletlerin kara para aklama ve
terörizmin finansmanı sorunlarıyla yasal ve düzenleyici eylemler yoluyla nasıl
mücadele etmesi gerektiğine dair 40 tavsiye kararı yayınlandı. 2000 yılından bu
yana da kurum, periyodik olarak, stratejik AML/CFT eksiklikleri olduğuna karar
verdiği ülke ve yetki alanlarının listesini yayınlıyor.
Bir başka anlatımla, FATF’nin Gri Listesi, kara para
aklama ve terörizmin finansmanını önleme politikalarında stratejik eksiklikleri
olan ülkeleri kamuya açık bir şekilde tanımlıyor, listeliyor. Bu tür eksikliklere
sahip ülkelerin listesi Gri Liste olarak anılıyor.
Gri
Liste yabancı sermaye girişlerini olumsuz etkiliyor
Gri Listeye alınmanın bir ülkeye olan sermaye akışını
ne kadar etkilediği hususu ise politika yapıcıların, yatırımcıların ve ayrıca (ülke
gözetimi, kapasite geliştirme çabalarının önceliklendirilmesi ve Fon destekli
programlara yönelik talep tahminleri ve geri ödeme kapasitesi tahminleri ile
ilgili olarak), IMF’nin de ilgi alanına giriyor.
Bu çerçevede bir IMF araştırmasının bulgularından söz
etmek gerekiyor. Bu çalışma (4), çıkarımsal bir makine öğrenimi tekniği
kullanarak sermaye girişi etkisinin büyüklüğünü tahmin ediyor ve sonuçta Gri Listenin
sermaye girişlerinde büyük ve istatistiksel olarak anlamlı bir azalmaya yol
açtığını ortaya koyuyor.
Buna göre, bir ülke Gri Listeye alındığında, ülkeye
olan sermaye girişleri GSYH’nin ortalama yüzde 7,6’sı oranında azalıyor. Bu
etki doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında ortalama olarak GSYH’nin yüzde -3,0’ü
ve portföy yatırımlarında ortalama olarak GSYH’nin yüzde -2,9’u oranında ve diğer
yatırım girişleri üzerinde ortalama olarak GSYH’nin yüzde -3,6’sı oranında azaltma
biçiminde görülüyor. Keza Gri Listedeki bir ülkeye fon akışlarda ani bir sermaye
kaybı dış rezerv kaybına yol açabiliyor ve bu durum kırılgan ülkeler için ödemeler
dengesi krizi ve bir IMF programı talebi anlamına gelebiliyor. (5)
Bakan Şimşek’in Türkiye’nin Gri Liste’den çıkartılması
yönündeki temennisi ise, kara paranın yaygınlığı ve ülke ekonomisinin ve
siyasetinin işleyişi üzerindeki etkisi ve bununla mücadele etmeyi benimsemeyen
bir siyasal kültürün varlığı dikkate alındığında, yerine kolayca getirilemeyecek
bir temenni gibi görünüyor.
Bu da ülkenin uluslararası finans piyasalarından
sağlayamadığı finansmanı, ciddi tavizler karşılığında yasal ya da etik olmayan başka
yollardan ya da Körfez ülkeleri gibi ülkelerden sağlamaya yönelmesine neden
oluyor. Bu durum, ülkede yolsuzluk, kara para aklama, rüşvet, siyasetin etik
olmayan yollardan finansmanı ve burjuva hukukunun dahi çiğnenmesi başta olmak
üzere ciddi sosyal sorunlara yol açıyor.
2024
yılı ekonomik yavaşlama yılı olacak
Türkiye
ekonomisinin AKP iktidarları döneminin büyük bir bölümünde cari açık ile göreli
olarak yüksek bir oranda büyüyen bir ekonomi olduğu biliniyor. Böyle bir
ekonomik büyüme stratejisi, kâr ve rantı her şeyin üstünde tutan AKP
iktidarlarının bilinçli tercihi oldu. Ancak özellikle de 2018 yılından bu yana
bu strateji zora girdi. Nitekim bu tespiti IMF de, 2021 yılındaki Türkiye
raporunda şu ifadelerle yapıyor:
“Covid-19
salgınına kadar geçen yıllarda, Türkiye’deki ekonomik büyüme dış kaynaklı talep
teşvikleriyle yönlendirildi. 2000’li yılların başında, geniş tabanlı
makroekonomik ve yapısal reformlar, ülkenin gelişmiş ekonomilerle gelir
yakınsamasını destekledi. Ancak reformlar azaldıkça verimlilik yavaşladı ve
büyüme giderek dış kaynaklı kredi ve talep teşviklerine bağımlı hale geldi. Bu
büyüme modeli dış ve iç dengesizlikleri artırarak ekonomiyi salgına karşı
savunmasız bıraktı. Ağırlıklı olarak borçla finanse edilen büyük cari işlemler
açıkları, net uluslararası yatırım pozisyonunun zayıflamasına, kur
uyumsuzluklarına ve dış finansman ihtiyacının artmasına yol açtı. Düşük ve
genellikle negatif reel politika faizleri, hızlı kredi büyümesi ve sürekli
yüksek enflasyon, para politikasının kredibilitesini zayıflattı ve liraya olan
güveni aşındırarak mevduat dolarizasyonu körükledi. Lira üzerindeki baskıyı
durdurmak amacıyla yapılan yoğun döviz satışları yüksek düzeyde rezerv
kayıplarına yol açtı. Bu gelişmelerin banka ve finansal olmayan şirket
bilançoları üzerinde olumsuz etkileri oldu. Buna bağlı olarak, kamu sektörü
hariç tüm sektörler için kırılganlık göstergeleri küresel finansal krizin
zirvelerine yaklaştı ve diğer gelişmekte olan piyasalara kıyasla kötüleşti”.
(6)
Sonuç olarak
Cari
açık formülünü hatırlatarak bitirelim: (X-M) ≡ (FDI + PF + BL) ≡ (S-I) – (G-T).
Yani
sırasıyla; Cari açık ≡ (Doğrudan yabancı sermaye yatırımları + Portföy
yatırımları + Banka kredileri ) ≡ (Özel sektör yatırım-tasarruf açığı /borçları
- Kamu sektörü açığı/borçları).
Özetle,
bu denklem cari açığın temelde, ülke ekonomisindeki tasarruf açığının (S-I) bir
sonucu olduğunu ve ekonominin, bu açığın finansmanı anlamında, üç tür yabancı
sermaye akımına bağımlı olduğunu gösteriyor.
Yani
ülke ekonomisinin cari açıkla büyüyebilmesi için sırasıyla; büyük çapta doğrudan
yabancı sermaye yatırımlarına, portföy yatırımlarına ve yabancı bankalardan
sağlanacak kredilere (dış kredi) ihtiyaç var. Ülke, yatırımlarını
gerçekleştirebilmek için dışarıdan kaynak bulmak zorunda. Ülkenin bu talebi
uluslararası sermaye hareketlerinin (kâr oranlarını yükseltmek gibi) hedefleriyle
uyumlu olsa da, öznel koşulları yeterince yabancı kaynak sağlamasını
zorlaştırıyor.
Ayrıca
yabancı kaynak temini sadece cari açığı fonlamak için değil, aynı zamanda 211
milyar doları bulan kısa vadeli borç ve faiz geri ödemelerini yapabilmek için
de gerekiyor. (7)
Yeterince
yabancı kaynak temin edilemediğinde (kısa vadede yerli tasarrufları artırmak
mümkün olmadığından), ithalatı ve yatırımları azaltmak, ayrıca ihracatı teşvik
etmek için iç talebi de düşürmek lazım.
Bugün
aslında iktidar bloku, her ne kadar yabancı kaynak arayışını her yerde sürdürse
de, bunun önünde ekonomik olduğu kadar, politik engellerin de olduğunu
bildiğinden, asıl olarak B planını hayata geçiriyor.
Yani
“enflasyonla mücadele” adı altında iktidarın uygulamakta olduğu sıkı para ve
maliye politikalarının, emek karşıtı ücret ve gelir politikalarının ve işçi
haklarına karşı sert tutumunun asıl nedeni; önümüzdeki yıl (özellikle de yerel
yönetim seçimlerinden sonra) ortaya çıkacak ekonomik yavaşlama, bunun
beraberinde getireceği iflaslar, işsizlik artışı ve yoksullaşmanın daha da
derinleşmesi ile halkın satın alma gücünü iyice düşürüp, yani iç pazarı
baskılayarak, ihracata yönelmek biçimindeki stratejisidir.
Kısaca,
iktidar bloku ekonomik krizden çıkışı ucuz emek sömürüsüne dayalı ihracatta
arıyor. Bu yüzden de iç talebi bastırmak için reel ücretleri ve diğer emek
gelirlerini düşük tutuyor. Bu denli
yüksek enflasyona rağmen asgari ücretin yılda sadece bir kez artırılacağı
konusundaki kararlılığı bu stratejinin bir sonucudur.
Ancak
bu bir çözüm olmadığı gibi, yeni bir strateji de değil. 1980’li yıllarda ülkede
krize giren ithal ikameci (iç talebe dayalı) büyüme stratejisi 12 Eylül askeri
darbesi ile desteklenen Özalcı neo-liberal ihracata dönük büyüme stratejisine
geçiş ile aşılabilmişti. Ama bundan 40 yıl sonra bugün ekonominin geldiği durum
ortada. Ekonomi en az o yıllar kadar ciddi bir kriz içinde.
Özetle,
ülkenin en temel ihracat pazarı olan Avrupa pazarının daralma içinde olduğu, Orta
Doğudaki jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde dış pazarı, hele de rekabet
gücü yüksek olmayan ürünlerle, zorlamak ekonomiyi krizden çıkartmaya
yetmeyecektir.
Dip notlar;
(1) https://twitter.com/memetsimsek
(11 Aralık 2023).
(2) https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/tr/tcmb+tr/main+menu/istatistikler/odemeler+dengesi+ve+ilgili+istatistikler(13
Aralık 2023).
(3) https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/tr/tcmb+tr/main+menu/istatistikler/odemeler+dengesi+ve+ilgili+istatistikler/uluslararasi+rezervler+ve+doviz+likiditesi
(1 Aralık 2023).
(4) Mizuho
Kida and Simon Paetzold, The Impact of Gray-Listing on Capital Flows: An
Analysis Using Machine Learning, IMF
Working Paper WP/21/153 (May2021).
(5) Agç,
s. 18-19.
(6)
IMF
Republic of Türkiye 2021 Article IV Consultation- press release and staff
report, June 2021.
(7) https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Istatistikler/Odemeler+Dengesi+ve+Ilgili+Istatistikler/Kisa+Vadeli+Dis+Borc+Istatistikleri
( 12 Aralık 2023).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder