İliç’te
yaşananlar bir ‘toplumsal cinayet’tir
Mustafa
Durmuş
17
Şubat 2024
Bundan dört gün önce, Erzincan'ın İliç ilçesinde yer
alan Çöpler Madeninde yığın liç alanında kayma meydana geldi ve bunun sonucunda
9 işçi 10 milyon metreküplük kütlenin altında kaldı. Dahası arama bölgesinde
çatlaklar oluştu ve yeni heyelan riski ortaya çıktı.
İliç’teki altın madeni ile ilgili olarak yaşananlar,
son 22 yıllık neo liberal-siyasal İslamcı AKP iktidarları döneminde, uluslararası
sermaye ve onun ülkedeki işbirlikçisi yerli sermaye şirketlerinin ve onların siyasal
iktidardaki temsilcilerinin halka, işçi sınıfına ve ekolojiye karşı, özü doğa
ve emek talanı üzerinden devasa kârlar sağlamak olan, sınıfsal saldırılarından
sadece biri.
Keza, bu madende siyanürle yapılan altın arama
çalışmaları insana, içme suyuna ve toprağa zarar verdiği gibi, yer altı
sularının ağır biçimde kullanılması yüzünden tarıma da zarar veriyor. Aynı
zamanda çiftçilerin göç etmesine neden olurken, gıda güvenliğimizi de tehdit
ediyor.
İşçilerinin
ölüm riski altındaki şirketin devasa kârları
Bir yandan, altın madenciliği sektöründe faaliyet
gösteren çok uluslu büyük sermaye şirketleri (başta yabancı sermayeli olmak
üzere) devasa kârlar elde ederken, diğer
yandan bu madenlerde çok güç koşullarda ve artık geçinilemeyecek, hatta açlık
sınırının dahi altında ücretler karşılığında işçiler bu ölüm ocaklarında çok
büyük riskler altında çalıştırılıyorlar. Şirket ise 2021 yılında 5,4 milyar TL
ve 2022 yılında 5,9 milyar TL satış geliri elde etti. (1)
Yüzlerce
milyon liralık teşvik
Madeni işleten şirket 15 Haziran 2012 tarihli Bakanlar
Kurulu Kararı ile (1 Ocak 2012 tarihinden geçerli olmak üzere); Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki, Bölgesel
Teşvik Uygulamaları, Genel Teşvik Uygulamaları ve Stratejik Yatırım Teşvik
Uygulamaları adı altında dört farklı teşvikten yararlanıyor.
Öyle ki 118829 numaralı teşvik belgesi kapsamında,
yatırımı teşvik amaçlı indirimli kurumlar vergisi oranları uygulanıyor (son iki
yılda sırasıyla yüzde 50 ve yüzde 70). Böylece şirketin 2021 ve 2022 yıllarında
kurumlar vergisinden indirim şeklinde kullandığı toplam vergi teşviki tutarı sırasıyla
744 milyon TL ve 257 milyon TL oldu. (2)
Faizsiz
evlilik kredisinin kaynağı maden faaliyeti gelirleri
Şirketin bu faaliyetlerinden, siyasal iktidarın 3213
Sayılı Maden Kanunu çerçevesinde Devlet Maden Hakkı karşılığı olarak sağladığı
gelir ise 2021 yılında 304 milyon TL ve 2022 yılında 168 milyon TL oldu.
Bu şirketin 2024 yılından bu yana elde edeceği gelirin
yüzde 20’si ise yakınlarda kurulan ve amacının “evlenecek kişileri maddi olarak
desteklemek” olduğu ileri sürülen Aile ve Gençlik Fonu’na aktarılacak. (3)
Yani yer altı kaynaklarımızın talanı yerli ve yabancı
sermaye ve siyasal iktidar işbirliğinde yürürken, 15 Şubat tarihinden başlamak
üzere, bir sus payı ve muhafazakârlaşmayı teşvik etmek amaçlı olarak,
evlenemeyen gençlere bu faaliyetlerden elde edilen gelirin bir kısmı, faizsiz
evlilik kredisi olarak verilecek (150 bin TL).
Özcesi, işçilerin canı ve doğanın talanı pahasına elde
edilen bir gelir, aile kurumu üzerinden toplumu kontrol altında tutmak amaçlı
olarak kullanılacak.
“Toplumsal
cinayet”
İliç’te yaşananlar tam da bir zamanlar F. Engels’in
19’ncı yüzyıl İngiltere’sindeki vahşi kapitalizm döneminde işlenen iş
cinayetlerini tanımlarken kullandığı, taammüden işlenmiş toplumsal bir cinayetten
(social murders) (4) başka bir şey
değil.
Bu yüzden de, bundan sadece bir kaç yıl önce aynı
maden bölgesindeki siyanür sızıntısı karşısında duyarsız kalan, hatta şirketin
bölgedeki altın arama kapasitesinin artırılmasına izin veren ve gerekli
denetimleri yapmayan dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Bakanı Murat
Kurum bu gelişmelerden sorumlu tutulmalı, yargılanmalı ve bu ve benzeri maden
ocakları derhal kapatılmalıdır.
Hesap
sorulmalı
İşçi kayıplarının yanı sıra, siyanür kaynaklı zehrin
Fırat Nehri’ne ulaşmış olabileceği ve bunun da ölümcül sonuçlarının ortaya
çıkabileceği gerçeğini kabul etmeyen İktidar Bloku ve Anagold şirketi, onun
emperyalist Kanadalı ortağı SSR Mining ve Türk ortağı Lidya Madencilik (Çalık
Holding) ve iktidar medyası olmak üzere bu sömürü ve talan düzeninden
nemalananlar; emek, toplum ve doğaya
dönük bu katliamdaki kendi hatalarını ve sorumluluklarını gizlemeye çalışarak
halkımızı yine “kaza”, “kader”, “fıtrat”
gibi sözcüklerle uyutmaya ve birkaç şirket çalışanını gözaltına aldırarak olayı
geçiştirmeye çalışıyorlar.
İşin daha da kötüsü, bu ve benzeri facialar gelecekte
de ortaya çıkacaktır zira etkisiz ve dağınık siyasal muhalefetin varlığında,
iyice cesaretlenen İktidar Bloku yerel seçimlerin ardından emek ve doğa
talanını ön planda tutan faaliyetlerini artırarak sürdürecektir.
Sonuç:
Birlikte mücadele şart!
Bu yüzden de, emek ve doğa mücadelesinin demokrasi ve
barış mücadelesinden ayrı tutulmaması gerektiğinin bilincinde olarak, başta
işçi sendikaları, diğer emek ve meslek örgütleri, toplumsal mücadele veren
örgütler, ekoloji mücadelesi yürüten örgütler ve kadın örgütleri olmak üzere,
tüm Türkiye toplumunun emekçilerimizi ve doğamızı korumak için, böyle toplumsal
cinayetlere ve doğa talanına karşı birlikte mücadele etmesi kaçınılmazdır.
Dipnotlar:
(1) Anagold
Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş, 1 Ocak - 31 Aralık 2021 ve 2022 Hesap
dönemlerine ait finansal tablolar ve bağımsız denetçi raporları, https://www.anagold.com.tr/tr/company/bilgi_toplum_hizmetleri.html
(16 Şubat 2024).
(2) Agr.
(3)
22
Kasım 2023’te TBMM’de kabul edilen 7474 sayılı "Aile ve Gençlik Fonu
Kurulması Hakkında Kanun.
(4) https://marxistsociology.org/2022/09/why-a-19th-century-concept-of-social-murder-is-very-much-relevant-today
(16 Şubat 2024).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder