Yapay
zekâ, robotlar, GIG Ekonomileri: İyi mi kötü mü?
Mustafa
Durmuş
22 Ocak 2023
Yakınlarda R. Wigglesworth adlı bir yazar
tarafından Financial Times Gazetesinde bir makale yayımlandı. (1)
Buna göre, George Mason Üniversitesi'nde iktisat profesörü A. Tabarrok, T. Cowen ile birlikte yürüttüğü bloğunda, ChatGPT adlı yeni bir yapay zekâ (AI) programının, yakın zamanda yapılan ekonomi ve hukuk alanındaki bir test sınavından başarı ile geçtiğini açıkladı. Özetle ChatGPT, özellikle de sınavda sorulan telif ve patent gibi entelektüel mülkiyet hakları ve kamusal alandaki işlerle ilgili sorulara, doğru yanıtlar vermiş ve sınavı (sınırda da) olsa geçmiş.
ChatGPT
nedir?
ChatGPT, ABD San Francisco’da yerleşik bir
teknoloji şirketi olan OpenAI tarafından geçen Kasım ayında ücretsiz kullanımlı
bir araç olarak piyasaya sürülen bir sohbet robotu (2).
“İnsanın ürettiğine benzer metinler
oluşturma yeteneğine, böylece doğal dil konuşmalarına katılma becerisine sahip
güçlü bir dil modeli ve bilgisayarlarla etkileşim şeklimizde devrim yaratma
potansiyeli bulunan bir ileri teknoloji” olarak tanımlanıyor.(3)
Makalede, finans alanında çalışan akademisyenlerin
bu gelişmeleri yakından izlediği de ileri sürülüyor. Öyle ki, makalenin
yayınlanmasından bir hafta önce M. Dowling ve B. Lucey adlı iki akademisyen ChatGPT’nin
finansal araştırma raporları yazmaya yardımcı olup olamayacağını araştıran bir
çalışma yayınladılar. Bu çalışmada yazarlar, ChatGPT'nin çıktısını tipik
araştırma sürecinin dört aşamasında test edip karşılaştırdılar: ‘Fikir
oluşturma’, ‘literatür taraması’, ‘veri tanımlama’ ve ‘işleme ve ampirik test’.
Yazarlara göre, muhtemelen sezgisel
olarak, ChatGPT özellikle fikir üretmede başarılı oldu, ancak literatür
taraması ve çerçeveleri test etme gibi şeylerde zorlandı. Buna rağmen sonuçlar
genel olarak umut vericiydi.
Ana
akım iktisadın gerçek hayattan kopuk oluşunun bir kanıtı mı?
Bu gelişmenin, “gelecekteki olası bazı ileri
gelişmelerin bir işareti olabileceği gibi, büyük olasılıkla ana akım iktisadın
gerçekle ilgisi olmayan, hayata dair açıklamaları son derece kısıtlı olan bir
şey olduğunu gösteren bir kanıt olduğunu” düşünenler de mevcut. (4)
Bu arada ‘Şeytan ayrıntıda gizlidir’
misali, ChatGPT, Microsoft tarafından milyarlarca dolara satın alınmış ve
şirket binlerce kişiyi işten çıkarmaya başlamış. Böylece yapay zekânın
insanları işsiz bırakma işlevinin bir örneği daha ortaya çıkmış bulunuyor.
Yükseköğrenimde
kullanılabilir mi?
Ayrıca ChatGPT örneğinde olduğu gibi,
böyle programların yükseköğrenimde kullanılması halinde (öğrenci ödevlerine
veya sınavlara not vermek gibi), belirli öğrenci gruplarına karşı önyargılı
olma olasılığı var.
Şöyle ki, ChatGPT’nin daha aşina olduğu
bir tarzda yazan öğrencilere daha yüksek notlar verme olasılığı daha yüksek
olabilir, bu da haksız not uygulamalarına yol açabilir. Ek olarak, ChatGPT eğitimcilerin
yerini almak için kullanılırsa, belirli çalışma alanlarında belirli kimliklerin
(örneğin kadınlar ve siyahiler gibi M.D.) yetersiz temsil edilmesi gibi eğitim
sistemindeki hali hazırdaki mevcut eşitsizlikleri devam ettirebilir. Keza bu
uygulamanın sınavlarda veya ödevlerde kopya çekmek için kullanılma potansiyeli
de mevcut. İnsanın ürettiğine benzer metinler oluşturabildiğinden, tüm öğrenci ödevleri
veya makaleler bu uygulama ile yazılabilir. (5)
Akademi
ve yayıncılar endişeli
Nitekim şimdiden bazı üniversiteler ve
yayıncılar, akademik makalelerin ve araştırmaların geleceği hakkında endişe
duymaya başladılar bile. Hali hazırda dört yayında ortak yazar olarak görünen
ChatGPT’ye karşı önlem almaya çalışıyorlar. ChatGPT gibi yapay zekâların
bilimsel makalelerin içeriği ve bütünlüğü konusunda sorumluluk alamadıkları
için ‘çalışma yazarı’ kriterlerini karşılamadığını, bu nedenden dolayı da akademik
bir çalışmanın yazarı olarak bu yapay zekâlara yer verilemeyeceğini ileri
sürüyorlar. (6)
Yaratıcı
Endüstri 4,0 ve Dijital Emek Platformları
Teknolojik gelişmeler yapay zekâ ile
sınırlı değil. Geçen yıl UNCTAD, Endüstri 4,0 ile otomasyon teknolojisi ve
gelişmiş internet iletişimindeki hızlı değişiklikler olarak da bilinen ‘Yaratıcı
Ekonominin’ kesişimine odaklanan “Yaratıcı Endüstri 4,0: Yeni Küreselleştirilmiş
Yaratıcı Ekonomiye Doğru” başlıklı yeni bir rapor yayınladı. (7)
Rapora göre, Yaratıcı Endüstri 4,0’ın “yeni
teknolojilerin sunduğu fırsatlardan yararlanarak daha fazla etkileşimle
verimliliği artırması, sınırsız bir yaratıcılık ve esneklik sağlaması ve
küresel hasılayı yüzde 3 artırması” bekleniyor. Bu
katkının asıl olarak, Yaratıcı Endüstri 4,0’ı karakterize eden “dijitalleşme ve
ileri teknolojilerdeki artıştan geleceği” öngörülüyor. Bu bağlamda Yaratıcı Endüstri 4,0’ın “ teknoloji
transferini hızlandırabileceği ve iç pazarın küçüklüğünün artık sorun
olmayacağı” ileri sürülüyor.
GIG
Ekonomileri
Geçtiğimiz son 10 yılda, enformasyon ve
iletişim teknolojisinde yaşanan devrim ve internet kullanımı sayesinde UBER ve
AIRBNB gibi dijital emek platformlarında ciddi bir artış söz konusu oldu. Bu
platformlar, ekonominin muhtelif sektörlerinde radikal değişim ve dönüşüme yol
açıyor, bu da emek gücü piyasasının geleneksel temellerini sarsıyor.
Öyle ki günümüzde artık GIG Ekonomisi adlı
bir kavram yaygın olarak kullanılıyor. Dilimize ‘Kısa süreli, Geçici İşler ya
da Çevrimiçi Hizmet Ekonomisi’ olarak çevrilebilecek olan GIG Ekonomisi, esasen
‘dijitalleşme’ ve telekomünikasyondaki eş zamanlı ilerlemelerle mümkün oldu.
Öyle ki dijital platformlar, yalnızca
dünyanın her yerindeki müşterilerin ve yüklenicilerin uzaktan bağlanmasına izin
vermekle kalmıyor, aynı zamanda organizasyonun ve iş tesliminin maksimum
standardizasyonunu da sağlıyor. İşi etkileyen kararlar algoritmalar aracılığıyla
alındığından, insan faktörüne olan ihtiyaç azalıyor. ‘Dijital
gözetleme’ algoritmik yönetimin önemli bir bileşeni olarak işlev görüyor. Tek
bir gözetleyicinin aynı anda tüm mahkûmları izleyebildiği ve mahkûmların bu
durumun farkında olarak (bu durumu içselleştirerek) davrandığı bir hapishane
metaforu ile açıklanabilecek böyle bir dijital gözetim güçlü bir kontrol
yaratarak emekçilerin verimliliğini artırıyor. (8)
Online temelli emek platformları
ILO’ya göre, 2010
yılından bu yana küresel çapta GIG Ekonomisi içinde yer alan platformlar beş
kat büyüdü. Böyle platformlar ya online web (serbest çalışma gibi) ya da
lokasyon temelli olarak (taksi, evde bakım hizmetleri gibi) kendilerini
gösteriyor. 2010 yılında bu platformların sayısı 142 iken 2020 yılında 777’nin
üzerine çıktı. Bunlar arasında taksi
hizmetleri en hızlı büyüyen, aynı zamanda en fazla fonlanan ve tekelleşen
platform oldu. (9)
ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, aşağıdaki
yollardan en az biriyle böyle bir çevrimiçi bir GIG emek platformu gerçekleşti:
“Araç çağırma uygulaması için sürüş; market
alışverişi veya ev eşyaları için alışveriş yapmak veya teslim etmek; birinin
evini temizlemek, mobilya monte etmek gibi ev işlerini yapmak, kuru temizlemeyi
almak gibi ayak işlerini yapmak; bir restorandan veya mağazadan teslimat yapmak,
Amazon Flex gibi bir mobil uygulama ya da web sitesi aracılığıyla başkalarına
paketleri teslim etmek için kişisel bir araç kullanmak”. (10)
Bu çerçevede UBER, AIRBNB, TASKRABBIT veya
DOORDASH gibi şirketlerin ortaya çıkması, insanların para kazanma biçimini genişletti
ve işgücüne başka bir boyut ekledi. ABD’de Hispanik kökenli emekçiler giderek
daha fazla bu alanda çalışıyorlar. Siyahi yetişkinlerin yüzde 20’si, Asyalı
yetişkinlerin yüzde 19’u ve Beyaz yetişkinlerin yüzde 12’si ile
karşılaştırıldığında, Hispaniklerin yüzde 30’unun bu şekilde hayatlarını
kazandığı görülüyor.
Teknolojiyi
nasıl ele almak gerekir?
Yapay zekâ (AI), robotların artan kullanımı
ve dijital platformların yaygınlaşması gibi olguların gelip geçici olmadığı çok
açık. Kaldı ki bunların insan hayatını zorlaştırıcı olduğu kadar,
kolaylaştırıcı olduğu da kabul edilmeli.
Örneğin yapay zekânın tarımda, biyotıpta,
kişiselleştirilmiş sağlık hizmetlerinde, eğitim uygulamalarında ve muhtemelen
siyasette çok hızlı, dönüşümsel ilerlemeler sağlama olasılığı oldukça yüksek. Diğer
yandan böyle bir teknoloji yanlış ellerde tehlikeli bir araca dönüşebilir
(örneğin, sosyal medyanın otoriter devletlerce kullanılması gibi). (11)
Keza, yapay zekâ, kısa vadede işsizliği
tetikleyebilir. Diğer yandan sosyal olarak gerekli emek süresini azaltarak, kıtlık
sonrası bir toplum için ön koşul da oluşturabilir. Bu bağlamda bu tür
endişeleri dengeleyen politik olarak ilerici bir yapay zekâ stratejisinin
geliştirilmesi gerekecektir. Ayrıca biyo mühendislik alanında yer alan GDO’lara
izin verilecek midir? Çünkü artık her ne kadar endüstriyel tarımdan agro ekolojik
bir modele geçmemiz gerekse de, bu geçisin artan dünya nüfusunun beslenme
ihtiyaçlarını karşılayıp karşılayamayacağı bugünden bilinemez. Son olarak, dijital
ekonomi alanında yer alan blok zincirleri (blockchain) ve kripto para birimi (Bitcoin gibi) yalnızca
yeni finansal ve ekolojik zararın habercisi midir, yoksa bazılarının iddia
ettiği gibi post kapitalist bir ekonominin gelişini hızlandırma aracı mıdır?
Teknolojik
gelişme-sosyal evrim diyalektiği
Bu bağlamda, teknolojik gelişme ile sosyal
evrim arasındaki etkileşim üzerinde düşünmek durumundayız. Yani teknoloji, sosyal
değişimi belirleyerek tarihe yön verir mi? Yapay zekâ ve robotlara dirensek de,
gelmeleri kaçınılmaz olduğundan, onlara uyum sağlamalı mıyız? Yoksa bir ‘sosyal
inşacılık’ yaklaşımı altında, teknolojinin özerk bir güç olduğu fikrini esas
alan teknolojik determinist indirgemeciliği reddedip, bunun yerine onu toplumda
yerleşik ve bireysel ve kolektif seçimlere tabi bir olgu olarak mı ele
almalıyız? Diğer yandan ‘sosyal inşacılık’(tarihin teknolojiyi yönlendirdiğini
görüşünü benimsediğinden), teknolojik gelişme ve doğa yasaları tarafından
dayatılan nesnel kısıtlamaları göz ardı etmez mi? (12)
Bu soruların henüz tam olarak
yanıtlanmamış sorular olduğu gerçeğinden hareketle, teknolojik gelişmeye, yapay
zekâya, robotlara ilişkin yaklaşımımızda basit bir kriteri esas almak mümkün. Bunlar,
insanlığın ve doğanın, toplumun hizmetinde mi olacaktır yoksa onlara karşı mı kullanılacaktır?
Yani “teknolojinin kimin hizmetinde olması” gerektiği sorusu asıl soru
olmalıdır?
Bu soruları gerçek hayattan bazı örneklerle
açmak mümkündür. Örneğin, insansız hava araçları (İHA), bugün olduğu gibi, daha
çok insanları öldürmek için, doğaya da zarar vererek, ölümden yana kullanılabileceği gibi, doğal
felaketlerde erişilmesi zor yerlerde bulunan insanların yerini tespit edip
onları kurtarmak için yani yaşatmaktan yana da kullanılabilir.
Robotlar, işsizlik, reel ücretler ve emeğin aldığı pay
Bu arada dünyadaki
robot sayısı hızla artıyor. Covid-19 salgını öncesinde üretimde kullanılan
robot sayısının 3 milyonu aştığı tahmin ediliyor. Bu robotların üçte ikisinden
fazlası otomotiv, elektrik ve elektronik, metal ve makine sanayinde kullanılıyor.
Örneğin dünyanın
en büyük elektronik montajcı firması olan Foxconn Technology Group, 2012-2016
arasında çalıştırdığı işçi sayısını 1,3 milyondan 874 bine düşürerek yerlerine
robotları kullanmaya başladı. Çinli bir kredi araştırma firması ise artık kredi
verirken kredi uzmanı bankacıları ve hukukçuları değil, robotları kullanıyor.
(13)
Böylece, robot
kullanımı giderek artan bir biçimde işçilerin yerini alıyor, bu da özellikle de
imalat sanayinde ciddi istihdam kaybına ve reel ücret azalmasına neden oluyor. Öylece
ki hem ABD’de hem de Britanya’da bazı sektörlerde istihdam bu sebeple de azalmış
durumda. ABD’deki robot kullanımının sonucunda, her 1,000 kişi başına düşen 1
robot toplam istihdam oranını binde 18 ile binde 34 arasında ve işçi ücretlerini
de binde 25 ile iki binde 50 arasında düşürdü.
ABD’de 1990-2016
arasında imalat sanayi hasılasında ciddi bir düşüş olmazken, imalat sanayi
istihdamı yüzde 31 azaldı. Bunun asıl nedeni Marx’ın yaklaşık 160 yıl önce ortaya
attığı kavram olan ‘sermayenin organik bilişiminin’ artması, yani bugünkü
ifadesi ile otomasyon olgusu. Öyle ki 25
AB ülkesinde işlerin yüzde 47’si otomasyona hassas durumda ve önümüzdeki 10 yıl
içinde bunların yüzde 35’i tamamıyla otomasyona uğrayacak. Ayrıca Endüstri 4,0’da
hem düşünce biçimi ve hem de insan becerileri çok ön plana çıkacak. (14)
Üretimde robot
kullanımının yoğunluğu arttıkça emeğin milli gelirden aldığı payın da azaldığı
görülüyor. Öyle ki 1993-2015 yılları arasında dünyadaki artan robot kullanımı
karşısında emekçilerin milli gelirden aldığı pay yüzde 23’ten yüzde 15’e geriledi.
(15)
(https://anticap.files.wordpress.com/2019/05/sbr050319dapc.jpg).
Kısaca, yapay zekâ ve robotlar mevcut
işlerimizi elimizden alabilir. Alternatif olarak, kapitalizm sonrası bir başka
toplumda (örneğin sosyalist bir toplumda), ücretlerimizi düşürmeksizin çalışma
saatlerimiz düşürülürken, bizim
yapmayacağımız en riskli ya da en kötü işleri (kanalizasyon temizliği ve çöp
toplama işleri gibi) yapmada kullanılabilirler. Hatta bizler evde kahvemizi
içerken, robotlar ev işlerini yapabilir.
Teknoloji
insanlığın hizmetinde olmalı
Bu nedenle de, “teknolojinin insan ve
toplumun hizmetinde kullanılıp kullanılmadığı” sorusu buradaki asıl soru olmalıdır.
Bu bağlamda içinde yaşadığımız emek ve doğa sömüründen kâr, sermaye ve servet
birikimini sağlayan bir sistemde teknolojinin ya da yapay zekânın, robotların
genel olarak insanlığın hizmetinde kullanılabilmesi mümkün değil.
Bunlardan yarar sağlayacak insanlar
kuşkusuz olacaktır ama (sağlık alanında bazı cerrahi operasyonların gelişkin
robotlarla yapılması örneğinde olduğu gibi), bu yarar bu hizmetin maliyetini
karşılayabilecek servete sahip insanlarla sınırlı olacaktır. Eğer böyle bir
hizmetin maliyetini devlet ödemezse, böyle bir operasyona ihtiyaç duyan bir
yoksulun bundan faydalanabilmesi mümkün değildir.
Sonuç
Kısaca kâr amaçlı üretim ile toplumsal
fayda amaçlı üretim birbirine zıt iki üretimdir. Yani hem kâr elde edip hem de
toplumsal yarara hizmet etmek mümkün değildir. Emek sömürüsünün ve doğa
tahribatının ortadan kaldırılabilmesi ise ancak bunları esas alan bir sosyal
sistem olan kapitalizme son verilmesiyle mümkün olabilir. Kâr ve emek sömürüsü ortadan kaldırılmadığı sürece
ne bilim ne de teknoloji insan ve toplum hizmetinde kullanılabilir.
Kaldı ki, bizim gibi insan hayatının ve emeğin
bu kadar ucuz olduğu ülkelerde patronlar yüzbinlerce dolarlık robotlara yatırım
yapmak yerine, insanları robotlaştırmayı tercih ederler. Resmi eğitim de, dinsel inançlar da, son tahlilde, bu amaca hizmet eder.
O. Solon’un dediği gibi: “İnsanların robot
gibi davranmalarını sağlamak, robotların insan gibi davranmasını sağlamaktan
çok daha az maliyetlidir. Bu nedenle de Apple, Microsoft, Facebook gibi dev
teknoloji firmaları ve Yapay Zekâ firmaları robotlar yerine düşük ücretli
işçileri kullanıyor ve bu durumu kamuoyundan gizliyorlar.” (16)
Bu yüzden de, bizim gibi ülkelerde yapay zekâ
ve teknolojideki gelişmelerin emek ve emek hareketi üzerindeki etkileri
üzerinde kafa yormak elbette gereklidir. Ancak yakıcı olan şey, insanları
robotlara çevirmeye çalışan kapitalist sistemin ve onun koruyucusu otoriter
rejimin, ideolojik arka planını oluşturan resmi eğitim ve dinsel inanç
sistemlerinin sorgulanmasıdır.
Dip notlar:
(1) AI
just passed a university exam (but don’t panic: it was only economics, https://www.ft.com (18
January 2023).
(2) Chris Stokel-Walker , “ChatGPT listed as author on
research papers: many scientists”,
disapprove, https://www.nature.com
(18 January 2023).
(3) https://theconversation.com/chatgpt-students-could-use-ai-to-cheat-but-its-a-chance-to-rethink-assessment-altogether (19 January 2023).
(4) https://www.facebook.com/profile.php?id=100064268366203 (20
Ocak 2023).
(5) https://theconversation.com/chatgpt-students-could-use-ai-to-cheat-but-its-a-chance-to-rethink-assessment-altogether
(19 January 2023).
(6) Chris
Stokel-Walker , agm.
(7) UNCTAD,
Creative Industry 4.0 Towards A New Globalized Creative Economy 2022, https://unctad.org/system/files/official-document/ditctncd2021d3_en.pdf
(21 Ocak 2023).
(8) https://socialeurope.eu/gig-workers-guinea-pigs-of-the-new-world-of-work
(18 February 2021).
(9) https://ilo.org/infostories/Campaigns/WESO/World-Employment-Social-Outlook-Report-2021
(February 2021).
(10)
https://www.pewresearch.org/the-state-of-gig-work-in-2021
(8 December 2021).
(11)
Al Hammond, “Six
Disruptive Technologies,” Contribution to GTI Forum “Technology and the
Future,” Great Transition Initiative (February 2022) içinde, https://greattransition.org/gti-forum/tech-future-hammond (21 Ocak 2023).
(12)
Paul Raskin, “The
Question of Technology,” Opener for GTI Forum “Technology and the Future,”
Great Transition Initiative (February 2022) içinde, https://greattransition.org/gti-forum/tech-future-raskin (21 Ocak 2023).
(13)
World
Development Report 2019: THE CHANGING NATURE OF WORK, Working Draft
(20 April 2018).
(14)
Cecily Josten, Grace
Lordan, Robots at Work: Automatable and
Non Automatable Jobs, IZA DP No. 12520 (July 2019).
(15)
World
Development Report: Trading for Development In The Age of Global Value Chains,
2020, s. 150.
(16)
https://www.theguardian.com/artificial-intelligence-ai-humans-bots-tech-companies
(6 July 2018).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder