‘Şehirlerin
ıslahında yeni yaklaşım: ‘Gerilla Şehirciliği’
Mustafa
Durmuş
28
Ocak 2023
Dünya çok hızlı değişiyor. Üretim
biçimlerinden, yaşam biçimlerine, teknolojiye, sosyal sınıflara ve devletlere; düşünce
biçimlerinden, ideolojilere, siyasal ve ekonomik yaklaşımlara kadar bu
değişimin izlerini her alanda görebilmek mümkün.
Kuşkusuz çağımızın küresel sistemi
konumundaki kapitalizmin “ücretli emek sömürüsüne dayalı sınıflı bir sosyal
sistem olduğu gerçeği” değişmediği gibi, artık bu sömürüye özelikle de neo
liberalizm dönemde doğa sömürüsü de eklendi.
Sömürü
biçimleri çeşitlendi
Ayrıca kadınlar, ezilen uluslar ve halklar,
farklı kimlikler ve inançlar üzerindeki sömürü ve baskı da tam gaz sürüyor. Günümüzde
otoriter, despotik rejimler böyle baskılar, ötekileştirme ve sömürü ile ayakta
kalabiliyorlar.
Kısaca böyle bir değişim, özellikle de son
40-50 yıldır, insanlık, halklar, doğa ve farklı kimlikler için pek de hayırlı
olmayan bir biçimde olsa da, fiilen yaşanıyor.
Diğer yandan, “başka bir dünyanın mümkün
olduğu” görüşünden hareketle, insanların sınıfsız, sömürüsüz bir dünya yaratma
düşü de devam ediyor. Bu bağlamda mevcut sisteme karşı mücadeleler, mücadele
biçimlerindeki değişikliklerle, çeşitlenmelerle sürüyor.
20’nci
yüzyıla damgasını vuran mücadeleler
Örneğin, Rusya’da 1917 Ekim’inde başarıya
ulaşan proletarya devrimi Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin (SSCB), Çin’de
kırlardan başlatılan silahlı mücadelenin 1949 Ekim’inde başarıyla sonuçlanması Çin
Halk Cumhuriyeti’nin ve 1954 yılında Vietnam’da silahlı gerilla hareketinin
önderliğindeki demokratik devrimin başarısı Vietnam Demokratik Cumhuriyeti’nin
kurulmasıyla sonuçlanmıştı.
Bunu 1959 yılında kırdan kente bir silahlı
gerilla hareketi biçiminde yürütülen Küba Devrimi ve 1978-1979 yıllarındaki
Sandinista Gerilla Hareketi’nin önderliğindeki Nikaragua’daki devrim izledi.
Benzer mücadele örnekleri dünyanın birçok yerinde yaşandı, yaşanıyor.
“Kırdan
mı kente, kentten mi kıra?”
Türkiye’de ise, 1960’lı yılların sonları
ve 70’li yılların başlarında giderek kitleler arasında kök salmaya başlayan ‘devrimci
gençlik’ içindeki en önemli tartışmaların başında devrim stratejisindeki
farklılığı anlatan ‘Şehir Gerillası’ veya ‘Kır Gerillası’ tartışması geliyordu.
Örneğin, silahlı mücadeleyi esas alan
örgütler olan THKP-C özde ‘Şehir Gerillacılığını’ (kentlerden köylere doğru
kuşatma), THKO ve TİKKO ise ‘Kır
Gerillacılığını’ (köylerden kentlere doğru kuşatma) esas alıyordu. Ancak bu
tartışma artık bugün yapılmıyor (işin aslı bu tartışma 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi
öncesinde büyük ölçüde kapanmıştı).
Bugün “gerilla” kavramı, Latin Amerika ve Orta Doğu’daki örneklerde
olduğu gibi konvansiyonel kullanımının yanı sıra, dünyada insan ve doğadan yana
şehirler inşa etmede alternatif bir yöntem oluşturmak anlamında, ‘Gerilla
Şehirciliği’ biçiminde kullanılmaya başlandı.
‘Şehir
Gerillacılığından Gerilla Şehirciliğine’
Böyle bir gerillacılık anlayışında silahlı
mücadele ya da şiddet yok. Asıl olarak barışçıl kitlesel mücadele yöntemlerini
benimsemiş, ancak şehirlerde statükoyu yıpratmaya, bütünden parça koparmaya ya
da mevzi kazanmaya dönük olması nedeniyle radikal, özellikle de ekolojiyi
korumayı ve yaşamı rahatlatmayı hedefleyen taktiksel mücadeleler söz konusu.
Tactical Urbanist's Guide, Gerilla Şehirciliğini
“uzun erimli değişimi hızlandırmak için kısa erimli, düşük maliyetli ve
ölçeklenebilir müdahaleleri araç olarak kullanan mahalle inşasına şehir, örgüt
ve/veya yurttaş önderliğindeki bir yaklaşım” olarak tanımlıyor. (1)
J. Hou ise “Gerilla şehircilik: kentsel
tasarım ve direniş pratikleri” başlıklı makalesinde, “gündelik mücadeleler ile
örgütlü direniş arasındaki” bağlantıyı inceliyor ve gerilla şehircilik
etrafında artan ivmeye dikkat çekiyor. (2)
Bu çerçeve de bu kavram özünde, “bir direniş
biçimi olarak şehirleri ıslah etmeyi” içeriyor. Çünkü günümüzdeki neo liberal
kapitalizmin şehirleri acilen, topluluklarının ihtiyaçlarını karşılamak için ve
doğa ile uyumlu bir biçimde daha iyi tasarlanmalı ya da ıslah edilmeliler.
Bu konuda kuşkusuz en önemli görev
bilinçli yurttaşlara düşüyor. Böyle bir eşit yurttaşlık ve ekoloji bilincine
sahip insanların yaşadığı kentlerde yaratılan topluluklar çok daha eşitlikçi, güvenli
ve doğasever oluyor.
Gerilla
bahçeciliği
Gerilla Şehirciliğinin pratikte neye
benzediği, aşağıdaki örneklerden de görülebileceği gibi, topluluğa ve ihtiyaca göre değişiyor.
Örneğin yaygın olarak görülen bir Gerilla
Şehirciliği örneği ‘Gerilla Bahçeciliği’.
Bu özünde, yeterince ya da hiç kullanılmayan arazilerde veya terk edilmiş
kentsel alanlara el koyup buralarda bitki yetiştirme eylemi.
Bu faaliyet ekolojik bir amaç taşıdığı
gibi, yerel gıda üretiminin ucuz ve güvenli yolla yapılmasına da yardımcı oluyor,
yetersiz beslenme ya da açlık sorununu hafifletiyor.
Açık sokaklar
İkincisi, ‘Açık Sokaklar Gerillacılığı’
biçiminde yine yaygın olarak görülen bir eylem. Bu eylemde, sokaklar fiilen arabalara
kapatılarak (bazen geçici olarak) insanlara ve hayvanlara açılıyor.
Bu programlar şehir çapında uygulanan programlar
olarak karşımıza çıkıyor (3) ve şehir trafiğini azaltarak hem halkı
rahatlatıyor hem de motorlu araçların neden olduğu karbon emisyonunu azaltıyor.
Bisiklet yolları
Son örnek ise bisiklet yollarının açılması.
Bu da fiili olarak bisiklet yollarının inşa edilmesi ve bu yolların giderek
daha geniş katılımcılarca kullanılmasıyla gerçekleşiyor.
Böyle bir yöntemin otomobil trafiğini
azaltarak ekolojik tahribatı yavaşlatmasının yanı sıra insan sağlığını olumlu
etkilediği ve bisikletlileri güvende tutmaya yardımcı olduğu çok açık.
Sonuç olarak
Dünyanın birçok ülkesinde eyleme dökülen
ve başarı ile sonuçlanan gerilla şehirciliği mücadelesi, çok değerli olsa da, tek
başına sonuç getirmeyecektir. Bu yüzden de, bu ve benzeri mücadeleleri siyasal
iktidarın emekten ve doğadan yana kullanılmasını ve küresel sermayeye
direnmesini sağlayacak olan ‘emek, demokrasi ve barış mücadelesinin’ bir
parçası olarak kurgulamak daha doğru olur.
Ayrıca böyle bir mücadelenin hedeflediği
eşitlikçi, demokratik, ekolojik bir sistemin ekonomik alt yapısını oluşturan
demokratik kooperatifler, meclisler ve komünler gibi üretim örgütlenmelerinin
bugünden hayata geçirilmesi üzerine daha fazla düşünmek gereklidir.
Dip notlar:
(1) http://tacticalurbanismguide.com/guides
(25 Ocak 2023).
(2) https://www.shareable.net/what-guerilla-urbanism-can-teach-us-about-saving-our-own-cities
(13 January 2023).
(3) Agm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder