Halkın
enflasyonun düşeceğine inandırılması çabası iktidar blokunun çaresizliğinin
göstergesi
Mustafa
Durmuş
22
Nisan 2024
Geçen haftalarda yayımlanan IMF ve Dünya Bankası
raporları enflasyonun küresel olarak düşmeye devam edeceğini ileri sürerken,
Türkiye tam bir negatif ayrışma yaşayarak, hem bu yılı hem de önümüzdeki iki
yılı çift haneli enflasyon rakamları altında geçirecek gibi görünüyor.
Enflasyonda
dünya beşincisi ve OECD birincisi ülkeyiz
Dünya Bankası’nın raporunda Türkiye’de önümüzdeki üç
yıllık süre için enflasyon oranları şöyle tahmin ediliyor: 2024’te yüzde 57,8;
2025’te yüzde 28,9 ve 2026’da yüzde 16,4. (1) IMF ise Türkiye’de bu yıl
enflasyonun yüzde 64,8; seneye yüzde 45,0 ve 2026’da yüzde 28,3 olacağını öngörüyor.
(2)
Aşağıdaki tablodan da görülebileceği gibi, Türkiye’deki
enflasyon dünyanın geri kalanı ile kıyaslanamayacak kadar yüksek. Ülke
enflasyonda dünya beşincisi ve OECD birincisi konumunda.
Gıda enflasyonu Avrupa’da düşerken Türkiye’de artıyor!
Enflasyon
içinde kuşkusuz gıda enflasyonu geniş kitleleri en fazla etkilen bir enflasyon.
İstatistikler Avrupa’da gıda enflasyonunun en son Ukrayna savaşından önce
görülen seviyelere gerilediğini gösteriyor. Bu durum hammadde fiyatları için de
geçerli.
Başka bir
deyişle, büyük ölçüde savaşın başlamasıyla, ancak aynı zamanda Covid-19 pandemisi
sonrası yeniden açılmaya tepki olarak uluslararası fiyatları yükselten gereksiz
bir piyasa tepkisine neden olan fiyat şoklarının hemen hepsi şimdi ortadan
kalktı veya çok yakında çok fazla etkisi kalmayacak.
Yani Türkiye’de emekçilerin bütçesi içinde en az yüzde
25 oranında bir yer kaplayan gıda ve alkolsüz içecekler hem genel enflasyondan
hem de Avrupa ülkelerindeki gıda enflasyonundan yüksek seyrediyor. Üstelik
Avrupa’da gıda enflasyonu düşerken Türkiye’de artmaya devam ediyor.
Bu arada, TÜİK’ in açıkladığı enflasyonun bağımsız
iktisatçılar grubu ENAG’ ın hesapladığı enflasyonun ancak yarısı kadar
olduğunun altını bir kez daha çizelim.
Resmi TÜİK enflasyonunun bile yüzde 65’e yaklaşması,
her türden parasal sıkılaştırma ve politika faizi oranlarının yüzde 50’ye kadar
yükseltilmesine rağmen enflasyonda bir iniş gerçekleşmediğini gösteriyor. Kısaca,
iktidar blokunun ekonomi yönetimi açısından da son derece başarısız olduğu gün
gibi ortada.
“İniş
yok” senaryosu gerçekleşir mi?
Böyle olunca, Türkiye’de olduğu gibi, ekonomi büyümeyi
sürdürürken, alınan her türlü tedbire rağmen enflasyonu düşürme konusunda
başarısız kalınma haline “iniş yok”
senaryosu (no landing) adı veriliyor.
Yani ‘yumuşak iniş’ ve ekonomik faaliyette keskin bir
düşüş ve işsizlikte önemli bir artış pahasına enflasyonu düşürmeyi tanımlayan ‘sert
iniş’ in aksine, ‘iniş yok’ senaryosu, ekonomik büyümenin, merkez bankasının
enflasyonu düşürme çabalarına rağmen enflasyonu düşürmede başarısızlığıyla
çakıştığı bir sonucu tanımlıyor. (4) Türkiye ekonomisi şu anda bu senaryoyu
yaşıyor. Yavaşlayan hızda da olsa büyüme devam ediyor ama enflasyon düşmüyor.
Şimşek:
“Enflasyonun tek haneye indirilmesi en önemli önceliğimiz”
Maliye Bakanı Şimşek, IMF ve Dünya Bankası Bahar
Toplantıları için bulunduğu ABD’de IMF’nin Avrupa departmanından sorumlu
direktörü A. Kammer ile yaptığı basına açık görüşmede, “Türkiye'nin en acil
ekonomik önceliğinin fiyat istikrarını yeniden sağlamak olduğunu, ancak ülkenin
deprem harcamalarının neden olduğu bütçe açığından ve bölgedeki çatışmalardan
kaynaklanan zorluklarla da karşı karşıya olduğunu” söyledi.
Şimşek ülkedeki reformların uluslararası
yatırımcıların güvenini yeniden kazandığını ve bunun da tahvil spreadlerinin
daralmasıyla kanıtlandığını, ancak şu anda yüzde 60’ın üzerinde seyreden
enflasyonun kontrol altına alınmasında Merkez Bankası’na daha fazla destek
sağlamak için hükümetin mali duruşunu da sıkılaştırması gerektiğini de sözlerine
ekledi. (5)
“Halk inanırsa enflasyon düşecekmiş!”
Bu konuşmada daha çok jeopolitik olumsuzlukların
enflasyonun aşağıya çekilmesinde engel oluşturduğunu söyleyen Şimşek konuşmasında,
sorunun halkta olduğunu belirtti ve yüksek enflasyondan halkı sorumlu tuttu. Kendi
sözleriyle “halkın enflasyonun ineceğine inanması gerektiğini” söyledi. Yani toplam
talebin aşağıya çekilerek enflasyonun düşürülebilmesi için halkın sabretmesi, iktidara
olan inancını yitirmemesi ve daha az harcaması gerektiğini söyledi.
Oysa IMF ve Dünya Bankası’nın yukarıda verdiğimiz enflasyon
tahminleri daha bu iki kuruluşun bile Türkiye’de yürütülen politikalarla
enflasyonun düşürüleceğine pek inanmadıklarını gösteriyor. Bu durumda yüksek enflasyon artık hayatının
önemli bir parçası haline gelmiş olan halkı enflasyonun düşeceğine nasıl inandırılacaktır?
İnanç
Odaları mı?
Bu noktada her halde, önce TÜİK resmi enflasyon
verilerini düşük göstermeye devam edecek ve hala enflasyonun düşeceğine
inanmayan varsa onlar için ülkenin her yerinde, bir zamanlar kurulan ikna
odaları benzeri inanç odaları oluşturulacak, camilerde imamlar da “ey iman
edenler inanınki enflasyon düşecektir” mealinde vaazlar verecek.
İşin şakası bir yana, toplumun inandırılmasını esas
alan ancak kendi zaten son derece tartışmalı olan ‘Enflasyon Beklentileri
Yaklaşım’ ülkede çok yanlış anlaşılıyor ve anlatılıyor. Öz itibarıyla da “iyi düşünelim iyi olsun”
gibi metafizik bir yaklaşıma indirgeniyor. Ancak enflasyon artışına neden olan
bunca maddi sorun ortada iken ve bunlara değinilmezken enflasyonun düşeceğine
inanmak saflık, inandırılmak ise bir tür aptallık olabilir.
Bu yüzden de siyasal İslamcı iktidarın son yıllarda her
sıkıştığında ya da seçim dönemlerinde, hem camiye hem de kışlaya başvurduğu
gibi, nesnel olarak bu iktidarın uluslararası finans kapitalin sözcülüğünü
yapan bir bakanının da modaya uymaması için bir neden yok.
Bu arada eğer olur da halkımız inandırılarak enflasyon
düşürülürse (!), bu durum iktisat literatürüne, Türkiye’deki neo liberal
siyasal İslamcı iktidarın bilimsel katkısı olarak geçer ve ders kitaplarında
yerini alır. Üniversitelerde makro iktisat derslerine de artık dönüşümlü olarak
psikologlar ve imamlar girerler. Giderek dini bir ideolojiye dönüşmekte olan
burjuva iktisadı da böylece evrimini tamamlamış olur.
Sonuç
olarak
Önce NAS denilerek çok yanlış bir zamanda ısrarla
politika faizleri düşürüldü. Böylece bizlere dünyanın en pahalı iktisadi deneyimlerinden
biri yaşatıldı. Böylece kucağımıza bir enflasyon bombası bırakıldı. Yaklaşık
iki yıl sonra mecburen Ortodoks para politikalarına geri dönüldü ve faizler
artırılmaya başladı. Buna rağmen enflasyon düşmedi ama örneğin Merkez Bankası
başkanlarından H. Gaye Erkan iktidardan düştü.
Şimdi Bakan Şimşek “ halkı enflasyonun düşeceğine ikna
etmemiz gerektiğini” söylüyor. Oysa ikna edilmesi gerekenler halk değil. Halk
her gün artan fiyatlar karşısında kendini korumaya, yaşamını sürdürmeye
çalışıyor. İktidarın asıl ikna etmesi gerektiği kesim aşırı fiyatlamalarla
yüksek kârlar elde ederek enflasyonu da fırlatan sermaye kesimi, enflasyon fırsatçıları,
halk yoksulluk ve açlıkla boğuşurken, Monaco’da yediği karidesi paylaşanlar,
kolunda yarım milyon liralık Rolex saati ile millet edebiyatı yapanlar ve
devletin uçağı ile ailesi ile birlikte özel tatile gidenler olmalı.
Aslında Bakan Şimşek’in bu sözleri, bir yandan
enflasyonun sorumlusu olarak dolaylı bir biçimde halkı gösterirken, diğer
yandan da iktidar blokunun enflasyon konusunda ne yapacağını bilmediğinin ve
tam bir çaresizlik içinde olduğunun bir göstergesi.
Özetle, bu ülkede sadece enflasyonun, değil, hayat
pahalılığının, yoksulluğun ve işsizliğin de indirilebilmesi ve ülkede halk
demokrasisinin inşa edilebilmesi için, emek, demokrasi ve barış güçleri
tarafından önce öncelikle iktidar blokunun demokratik yollardan iktidardan
indirilmesi ve bu hedeflere uygun yeni bir ekonomik ve politik paradigmanın
hayata geçirilmesi gerekiyor.
Dip notlar:
(1) World
Bank, Unleashing the power of the
private sector, Europe and Central Asia Economic Update, Spring 2024, s.
108.
(2) IMF,
World Economic Outlook, Steady but Slow:
Resilience amid Divergence, April 2024, s.10, 138, 142.
(3) ENAG Aylık Enflasyon Haber Bülteni
(3 Nisan 2024); TÜİK Tüketici Fiyat
Endeksi Mart 2024 (3 Nisan 2024).
(4) https://www.statista.com/chart/32121/likely-outcome-in-global-inflation-crisis
(18 April 2024).
(5) Türkiye:
Moving Forward in a Volatile Global Economy, https://www.youtube.com (18 Thursday 2024).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder