Türkiye Avrupa’nın atık çöplüğü oldu
Mustafa
Durmuş
18
Nisan 2024
Ankara’da bu ayın başlarında Hurdacılar Sitesi'nde bir
geri dönüşüm tesisine ait arazide atık kâğıtların ve eski lastiklerin
tutuşmasıyla başlayan yangına ait görüntüler uzun süre hafızalardan
silinmeyecek kadar ürkütücüydü.
Öyle ki, gökyüzünü kaplayan kesif duman kentin büyük
bölümünden görüldü. Yangın dakikalar içinde çevredeki iş yerlerine sıçradı, iş
yerlerindeki işçiler, önce kendi imkânlarıyla alevlere müdahale etmeye çalıştılar,
ardından itfaiye ekipleri devreye girdi. Çevrede de büyük panik yaşandı. Alevler
arasında kalan birçok hayvan öldü, bazı hayvanlarsa yangına gönüllü olarak
katılan yardımseverler tarafından kurtarıldı. Yangın ancak yaklaşık 16 saat
süren yoğun çalışmaların ardından kontrol altına alınabildi. (1)
Denetlenmeyen
bir geri dönüşüm sektörü
İnsan sağlığı, iklim değişikliği, doğa ve ekonomi
üzerinde ciddi olumsuz etkilere neden olan bu ve benzeri olayların çıkış
nedenleri araştırıldığında, aslında sayıları on binleri bulan ve yeterince
denetlenemeyen sözde tesislerden oluşan bir geri dönüşüm sektörünün ve buralarda
depolanan her türden atığın bulunduğu gerçeğiyle karşılaşıyoruz.
Türkiye bu kadar atığı nereden buluyor?
Bu sorunun cevabı Eurostat verilerinde mevcut. Zira Eurostat’a
göre, Avrupa Birliği 2022 yılında AB dışındaki ülkelere 32,1 milyon ton atık
ihraç etti. Türkiye ise bu atığın yaklaşık 12,4 milyon tonunu alarak (yüzde 39)
AB atıklarının birincil varış ülkesi oldu. (2)
Aşağıdaki grafik Türkiye’nin açık ara nasıl Avrupa’nın atık çöplüğü haline getirildiğini gözler önüne seriyor.
“Hani verdiğin sözler” şarkı sözü misali…
Oysa daha geçtiğimiz yılın Eylül ayında Cumhurbaşkanı
Erdoğan BM Genel Kurulu'nda, “gelecek nesiller için daha temiz, daha yeşil ve
daha yaşanabilir bir dünya” hedefiyle Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Bildirgesini
imzalamıştı. (3)
Keza 2021 yılında yapılan Orta Vadeli Program’da (OVP) (2022-2024) “Yeşil Dönüşüm” başlığı altında
şu ifade yer alıyordu (benzer ifadeler daha sonra hem 12. Beş yıllık Kalkınma
Planında hem de diğer OVP’lerde yer aldı):
“Sıfır atık uygulamaları hane halkını da kapsayacak şekilde yaygınlaştırılacak ve üretimin kritik alanlarındaki ihtiyacın dışında kalan atık ithalatının azaltılmasına yönelik tedbirler alınacaktır”. (4)
Bu sözlerin hiç biri yerine getirilmediği gibi, ufukta
atık ithalatının ya da üretiminin azaltılacağına dair ne bir niyet ne de somut
adım mevcut.
Atığın
yüzde 4’ü plastik ancak…
Türkiye’nin Avrupa Birliği ülkelerinden aldığı atıkların
yaklaşık yüzde 93’ünü hurda metal, yüzde 3’ünü kâğıt ve kalan yüzde 4’ünü
plastik oluşturuyor. Türkiye 2022 yılında ayrıca, AB üyesi olmayan Birleşik Krallık’tan
122,898 ton plastik atık aldı (bu da BK’nin plastik ihracatının yüzde 27’sini
oluşturuyor). (5)
Her ne kadar toplam atık içinde plastik atığın payı
sadece yüzde 4 ise de, bu çevre ve sağlık açısından büyük tehlike oluşturmaya
yetiyor zira bu atığın sadece maksimum yüzde 9’u geri dönüştürülebiliyor. Geriye
kalan yüzde 90’ı aşan kısım ise sahillerde, nehirlerde, tarlalarda ve
dolayısıyla sebze ve deniz ürünlerinde yasadışı depolama alanlarında son
buluyor.
Almanya’dan
sonra plastik üretiminde ikinciyiz
Üstelik Türkiye plastik atık ithalatçısı olmanın
ötesinde, bizzat kendisi bölgenin önde gelen plastik üreticisi bir ülke
konumunda. Öyle ki Almanya’dan sonra yılda 10 milyon ton ile Avrupa’nın en
büyük ikinci plastik üreticisi. (6) Yani Türkiye kendi üretimiyle de bolca,
geri dönüşümü çok sınırlı ve atığın doğada yok olması yüzlerce yılı bulan plastikleri
üretiyor.
Kısaca, iklim değişikliği ile mücadelenin önündeki en
büyük engellerden biri olarak kabul edilen plastik atıklar yüzünden
denizlerimiz, nehirlerimiz, göllerimiz kirleniyor. Öyle ki Türkiye, Doğu Akdeniz’deki
plastik kirliliğinin yüzde 16’sına neden oluyor. Bu atıklardan kaynaklanan
zehirli maddelerse hem Türkiye içinde hem de Türkiye dışında tüketilen gıdalara
karışıyor.
Bu gıda ürünlerindeki zehirli maddelerin, içerde zaten
ucuz gıda bulamayan yoksul halkın farkında olması, olsa bile onları tüketmeyi reddetmesi
zor. Yurt dışına ihraç edilen sebze ve meyvelerin zehir içerdiği için geri
gönderildiğine ise sıklıkla tanık oluyoruz.
“Atık sömürgesi” ülke Türkiye
Türkiye’nin Avrupa’ya coğrafi yakınlığı ve OECD ortak
üyeliği, Çin’in 2018 yılında plastik ithalatını yasaklaması ve bunlardan çok
daha önemlisi ülkedeki rant ve kârı her şeyin önünde tutan, bu nedenle de insan
ve diğer canlıların sağlığını önemsemeyen, doğayı tahrip etmekten sakınmayan
neo liberal otoriter iktidar bloku, ülkenin zehirli bir atık deposu haline
gelmesine yol açtı. Öyle ki ülke artık “atık sömürgeciliği” kavramıyla birlikte
anılır hale geldi.
AKP
iktidarları eseriyle övünsün
Yani sadece topraklarımızın, doğal kaynaklarımızın, denizlerimizin,
ormanlarımızın, ucuz emeğimizin yerli ve yabancı sermaye tarafından sömürülmesi
ve yağmalanması, ülkenin her tarafının betona dönüştürülmesi ya da 500 milyar
doları bulan dış borçlarla ekonominin ve siyasetin emperyalist güçler ve onunla
işbirliği içindeki oligarşi tarafından ele geçirilmesi biçimindeki bir iktisadi-siyasi
sömürge değil, aynı zamanda Avrupa’nın atıklarının da gönderildiği, depolandığı
bir “atık sömürgesi” haline geldik. AKP iktidarları eserleriyle ne kadar övünse
o kadar yeridir.
Lisanslı
geri dönüşüm tesislerinin onda biri Adana’da
Avrupa’dan gelen atık konteynerleri İstanbul ve Mersin
limanlarına ulaştıktan sonra Türkiye genelindeki geri dönüşüm tesislerine
dağıtılıyor. Bunlardan 2 bin kadarı, yani ülkedeki lisanslı geri dönüşüm
tesislerinin onda biri, Adana’da yoğunlaşmış durumda.
Buralarda yapılan geri dönüşüm sırasında çoğunlukla
dioksinler, ağır metaller ve polimerler kaynaklı toksinler oluşuyor ve bu zehir
dünyanın en verimli vadilerinden biri olan Çukurova vadisinde üretilen ve daha
sonra iç tüketim ve ihracat için dağıtılan meyve ve sebzelere karışıyor.
Sığınmacı
emeği sömürüsü
Buralarda, sokak atığı toplayıcısı 500 bini bulan emekçi
de dâhil olmak üzere, büyük çoğunluğu kayıt dışı, dolayısıyla da ve sosyal
güvenceden ve sağlık standartlarından yoksun ve düşük ücretlerle işçiler (önceleri
Kürtler, daha sonra başta Afgan ve Suriyeli mülteciler olmak üzere tüm sığınmacılar),
her türlü hastalık ve kaza riski altında çalıştırılıyorlar.
Geri dönüşüm tesislerinde gün doğumundan gün batımına
kadar çalışan ve topladıklarını atığı geri dönüşüm tesislerine kilo başına 3,5 ila
7,0 TL arasında değişen bir fiyata satan bu insanlar ülkenin en yoksulları konumunda
iken, kârın çok büyük kısmı aracıların ve atık işleyicilerinin cebine giriyor.
(7)
Avrupa Birliği’nin geçtiğimiz Kasım ayında, 2026
ortasından itibaren OECD üyesi olmayan ülkelere plastik atık göndermeyi
durduracağına dair bir anlaşmaya varması ise OECD üyesi olan Türkiye’ye
gönderilecek olan atık miktarının daha da artmasıyla sonuçlanabilir.
Çok büyük mali sıkıntı içinde olan siyasal iktidarın,
ülkenin daha da kirletilmesi pahasına, bu ülkelerden daha fazla atığın
Türkiye’ye gönderilmesine ses çıkarması ise beklenmemeli.
Sonuç
olarak
Ülkede ekonomik, sosyal, siyasal ve ahlaki olarak bu
denli büyük bir çürüme ve çöküş yaşanırken, fiziki olarak ülkenin temiz kalabilmesi
pek mümkün değil. Kâr ve rant için her şeyi mubah gören kapitalizme ve onun
yürütücüsü siyasal iktidarlara karşı çıkmadan bu sorunları çözebilmek ise tam
bir hayal.
22 yıldır neo liberalizmi esas alarak ülkeyi kâr ve
rant için beton yığınına çeviren siyasal iktidar, etrafındaki büyük sermaye grupları
ve bu iktidarın ayakta kalması için bilerek ya da bilmeden ona destek verenler ülkenin
bir atık çöplüğüne dönüşmesinin ilk elden sorumlusudur.
Özcesi, yerel seçimlerde elde edilen başarının
ardından iyi bir rüzgâr yakalayan muhalefet (başta CHP ve DEM olmak üzere)
kapitalizmle, hiç olmazsa onun en vahşi versiyonu olan neo liberalizmle açıktan
hesaplaşmalı, emek, demokrasi ve barış mücadelesi kadar ekoloji mücadelesini de
merkezine almalıdır.
Dip notlar:
(1) https://www.hurriyet.com.tr/gundem/son-dakika-ankarada-geri-donusum-tesisinde-yangin (4
Nisan 2024).
(2) https://www.statista.com/chart/24716/main-destinations-for-eu-waste
(25 March 2024).
(3) https://sifiratik.gov.tr/kutuphane/haberler/cumhurbaskani-erdogan-birlesmis-milletler-78-genel-kurulu-nda-tum-dunyayi-sifir-atik-hareketi-ne-destek-vermeye-davet-etti
(16 Nisan 2024).
(4) Orta
Vadeli Program (2022-2024), s. 15, tedbir 7 (Eylül 2021), file:///C:/Users/PC/Desktop/Orta-Vadeli-Program-2022-2024.pdf.
(5) https://www.equaltimes.org/turkey-europe-s-rubbish-dump
(20 November 2023).
(6) Agm.
(7) Agm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder