Organize
suç örgütlerinin en fazla faaliyet gösterdiği 14 ülke arasındayız!
Mustafa
Durmuş
25
Mayıs 2024
Ayhan Bora Kaplan- Süleyman Soylu ilişkisi ve emniyete
yapılan son operasyonlar, emniyet müdürleri tutuklamaları, bir generalin makam
aracı ile yapılan sınırda insan kaçakçılığı, Sinan Ateş cinayeti ve bu cinayeti
işleyenleri açıkça koruyan ve iktidarı tehdit eden, mahkemelere ayar veren bir
siyasal partinin sözcüleri.
Varış noktası Türkiye olan ve yurt dışında yakalanan
yüzlerce kilo ve onlarca milyon dolar değerindeki eroin ve diğer uyuşturucular,
Akhisar’da çocuklarının sentetik uyuşturucudan ölümlerini protesto eden
Çingeneler, yurt dışında ve yurt içinde cirit atan organize suç örgütlerinin
bazı güvenlik güçlerinin de katıldığı yasa dışı faaliyetler, güpegündüz yapılan
mafya infazları, kara para aklama soruşturmaları, tehdit edilen ya da satın
alınan yargıçlar ve daha niceleri…
Bunlar uzunca bir süredir basında yer alan ve Türkiye’de
artık çok ciddi bir organize suç sektörünün ve ekonomisinin ve yanı sıra
görülmemiş bir toplumsal çürümenin var olduğunu gösteren olaylardan bazı
örnekler.
22 yıldır iktisadi paradigma olarak neo-liberalizmi
esas alan ve bunu üst yapıda son dönemlerinde siyasal İslam ile tahkim eden AKP
iktidarlarının ülkeyi getirdiği durumun bir özeti. Ancak ülkede kurdukları bu düzeni
artık neo- liberalizm, devleti de buna uygun bir neo-liberal bir ulus devlet
olarak tanımlamak mümkün değil.
Nekro-Kapitalizm
Narko-Devlet uyumu
Bugün belki de ülkedeki kapitalizmi “nekro-kapitalizm”
ve devleti de “narko/mafyatik devlet” olarak tanımlamak daha doğru. Özellikle
de 2015 yılından bu yana ekonominin de, siyasetin de, hukukun da evrildiği
durum bu.
Yani kapitalizmin ve devletin emek sömürüsünü iyice
derinleştirmesi kadar, artık nepotik, ırkçı, ezilen uluslara, halklara açıktan
düşman, mafyatik, savaşçı-militarist, kadın, LGBTİ, azınlık inanç grupları ve
kimlikler ve doğa düşmanı yanı iyice belirginleşti.
Bu süreçte kapitalizm yeni artı değer (kâr) yaratmak
kadar, mevcut artı değerin el değiştirmesi biçiminde rantçı bir niteliğe
bürünürken, sermaye birikimi asıl olarak inşaat-emlak, bankacılık sektörü ve
askeri -sanayi karması şirketlerin elde ettiği kârlardan sağlanmaya başladı.
Sermaye-Siyasetçi/Bürokrat
ve Mafya /Organize suç örgütleri ortaklığı
Bu düzende hukuk ortadan kaldırıldı, anayasaya
uyulmuyor, bizzat yargı eliyle anayasaya darbe yapıldı. Devletse,
sermaye-siyasetçi/bürokrat ve mafya /organize suç örgütlerince ele geçirilmiş
gibi bir görüntü veriyor.
Bu durum sadece bu ülkede yaşayan bizler tarafından
görülmüyor, uluslararası kuruluşlar da bu gelişmelerin farkında. Örneğin her
yıl düzenli olarak yayımlanan ve adeta organize suçların küresel röntgenini
çeken “Küresel Organize Suç Endeksi” Türkiye’deki bu gelişmeleri ayna gibi yansıtıyor.
Küresel
Organize Suç Endeksi
Bu endeks, 2019 ENACT Organize Suç Endeksi programı
tarafından desteklenen bir endeks. ENACT ise, Avrupa Birliği tarafından finanse
ediliyor ve Sınır Ötesi Örgütlü Suçlara Karşı Küresel Girişime bağlı olarak
Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü ve INTERPOL tarafından uygulanıyor. (1)
Organize suç dinamiklerine ilişkin kapsamlı ve
bütüncül bir bakış açısı sunan bu endeks, Birleşmiş Milletler üyesi 193 ülkenin
tamamını, bir yandan suçun kapsamı ve ölçeği, diğer yandan da organize suç
faaliyetlerine karşı koyma ve bu faaliyetlerle mücadele etme kabiliyetleri
açısından değerlendiriyor.
“Organize
suç” nedir?
Küresel Organize Suç Endeksinin amacı doğrultusunda “organize
suç”; birlikte hareket eden gruplar veya şebekeler tarafından, doğrudan veya
dolaylı olarak mali veya maddi bir menfaat elde etmek amacıyla şiddet,
yolsuzluk veya ilgili faaliyetlerde bulunmak suretiyle yürütülen yasadışı
faaliyetler olarak” tanımlanıyor. Bu tür faaliyetler hem bir ülke içinde hem de
uluslar ötesinde gerçekleştirilebiliyor. (2)
Endeks
kapsamında “suçluluk”
Endeksin ilk bileşeni olan “suçluluk” iki alt
bileşenden oluşuyor: “Suç piyasaları” ve “suç aktörleri”. İlki, malların veya
insanların yasadışı ticaretinin ve/veya sömürüsünün tüm aşamalarını çevreleyen
siyasi, sosyal ve ekonomik sistemler olarak tanımlanıyor. İnsan ve silah
kaçakçılığı, eroin ve kokain ticareti gibi suç piyasalarına geçen yıl mali̇
suçlar, si̇ber bağımlı suçlar, özel tüketim mallarının yasadışı ticareti, sahte
mallar ve gasp ve koruma şantajı eklenerek suç piyasası sayısı 15’e çıkarıldı.
Suçluluğun ikinci alt bileşeni olan “suç aktörleri”
ise beş tür suç aktörünün yapısını ve etkisini değerlendiriyor: “Mafya tarzı
gruplar”, “suç şebekeleri”, “devletle iç içe geçmiş aktörler”, “yabancı
aktörler” ve “özel sektör aktörleri”.
Dünya genelindeki çok sayıdaki suç gruplarının her
birinin kesin bir kategoriye sokulamayacağı gerçeğinden ötürü, endeksin
tanımladığı beş aktör tipi, mümkün olduğunca çok sayıda suç aktörü dinamiğini
kapsayacak şekilde geniş tutulmuş.
Organize
suçlara karşı “dayanıklılık (direnç)”
Endeks “dayanıklılığı/direnci”; siyasi, ekonomik,
yasal ve sosyal tedbirler yoluyla organize suç faaliyetlerine tek tek piyasalar
yerine bir bütün olarak karşı koyma ve bunları akamete uğratma yeteneği olarak
tanımlıyor. Dayanıklılık, ülkelerin hem devlet hem de devlet dışı aktörler
tarafından alınan tedbirleri ifade ediyor.
Endeks, mümkün olduğu ölçüde farklı bağlamlardaki organize
suç ortamının kapsamlı ve doğru bir tasvirini oluşturmak için ulusal
dayanıklılık önlemlerinin kalitesini ve etkinliğini de değerlendiriyor.
Suçluluk skoru paydaşların tehditleri ve bunların gücünü belirlemelerine olanak
tanırken, dayanıklılık skoru devletlerin karşı karşıya kaldıkları organize suç
tehditlerine çözüm bulmak için aldıkları tedbirlerin türünü ve etkinliğini
ortaya koyuyor.
Organize suçun doğası ve dünya genelindeki farklı
dinamikleri göz önüne alındığında, dayanıklılık farklı bağlamlarda farklı biçimde
görülebiliyor (örneğin bir bölgede işe yarayan müdahalelerin başka bir
bölgedeki suçluluk seviyeleri üzerinde çok az etkisi olabilir). Organize suçun
çok çeşitli bağlamlarda ortaya çıkardığı farklı sorunları hesaba katmak için, endeks
kapsamında tanımlanan dayanıklılık ölçütleri geniş kapsamlı ve çok sektörlü.
Bir bütün olarak ele alındığında 12 dayanıklılık göstergesi, toplumların
organize suçlara karşı bütüncül ve sürdürülebilir yanıtlar verebilmeleri için gerekli
olan yapı taşlarını oluşturuyor.”
Bu 12 direnç ya da dayanıklılık göstergesi şöyle
sıralanıyor: Siyasi liderlik ve yönetişim (R1), devletin şeffaflığı ve hesap
verebilirliği (R2), uluslararası işbirliği (R3), ulusal politikalar ve yasalar
(R4), yargı sistemi ve gözaltı (R5), kolluk kuvvetleri (R6), bölgesel bütünlük
(R7), kara para aklama ile mücadele (R8), ekonomik düzenleme kapasitesi (R9), mağdur
ve tanık desteği (R10), önleme (R1), devlet dışı aktörler (R12). (3)
Suç
ve suça karşı direnç puanı: 1-10 puan
Özetle, ülkelerin organize suçlara karşı dirençli olma
varlığı ve kapasitesi 12 dirençlilik yapı taşı üzerinden ölçülüyor. Endeksteki
tüm ülkelere, suç piyasaları ve suç aktörleri olmak üzere iki alt bileşenden
oluşan bir suç puanı veriliyor.
Ülkelere ayrıca, devletlerin organize suçla mücadele
etmek için uygun yasal, siyasi ve stratejik çerçeveleri ne düzeyde
oluşturduklarını değerlendirmek amacıyla bir dayanıklılık (direnç) puanı veriliyor.
Bu 12 dayanıklılık göstergesinin değerlendirilmesi, dayanıklılık tedbirlerinin
veya çerçevelerinin mevcut olup olmadığı ve bunların uluslararası insan hakları
standartlarına uygun olarak suçla mücadelede etkili olup olmadığı konularına
odaklanıyor.
Değerlendirme 1 ila 10 puan arasında bir skalada yapılıyor.
Suçluluk skalası en düşük suçluluk seviyesinden en yüksek seviyeye doğru
giderken, dayanıklılık skalası bunun tersini gösteriyor.
Başka bir deyişle, dayanıklılık için 1 puan düşük
dayanıklılık seviyelerini gösterirken, 10 puan sadece mevcut organize suç
risklerini ele almakla kalmayıp, aynı zamanda ortaya çıkan tehditlere uyum
sağlamak üzere formüle edilmiş çerçevelerin güçlü varlığını ve etkinliğini de gösteriyor.
Küresel
Organize Suç Endeksi 2023 ve Türkiye
Son endeks, dünya nüfusunun yüzde 83’ünün organize suç
oranının yüksek olduğu koşullarda yaşadığını ve bu suçların küresel çapta
arttığını gösteriyor.
Bu endekste Türkiye, toplam 178 ülke arasında 14’üncü
sırada yer alıyor. Yani 10 üzerinden 7,03 puan ile ülke, “organize suçların en
yaygın, buna karşılık devlet direncinin en zayıf olduğu (3,5 puan) bir konumda
bulunuyor (yüksek suç-düşük direnç).
Türkiye’nin üzerinde İran, Honduras, Suriye,
Afganistan, Irak, Meksika ve Kolombiya gibi ülkeler yer alıyor. Tahmin edilebileceği
gibi listenin sonlarında demokrasilerin en güçlü olarak işlediği, hukukun
üstünlüğünün olduğu ve göreli olarak gelir eşitliğinin sağlandığı Finlandiya,
Danimarka, İsveç, Yeni Zelanda ve Küba gibi ülkeler var.
Suç piyasalarında Türkiye 12’nci sırada yer alırken,
en yüksek puana 9,0 ile “insan kaçakçılığı” ve 8,5 ile “silah kaçakçılığında”
sahip. Suç aktörleri sıralamasında 16’ncı sırada yer alıyor. Ancak bunun alt
açılımında en yüksek puanlara 9,0 ile “devlet destekli suç aktörleri” ve 8,5
ile “mafya tarzı gruplar “ sahipler. (4) Kısaca endeks organize suç
örgütlerinin nasıl devlet içinde yuvalandıklarını gösteriyor.
Sonuç
olarak
“Her şey birbiriyle ilişkilidir” sözü Küresel Organize
Suç Endeksinde ete kemiğe bürünüyor.
Zira Türkiye gibi sınırlı demokrasiye dahi tahammül edilemeyen,
anayasaya ve uluslararası mahkemelerin kararlarına uyulmayan, hukukun
üstünlüğünün sözde kaldığı, gelir ve servet eşitsizliğinin tavan yaptığı, iktidarca
bir yandan kutuplaştırma politikası uygulanırken, diğer yandan devlet
yönetimindeki atamalarda ve kamu kaynaklarının dağıtımında nepotizmin (yakın kayırmacılığın)
hayata geçirildiği bir “ahbap-akraba kapitalizminde” organize suçların ve suç
örgütlerinin bir kanser gibi tüm ülkeye yayılması hiç tesadüf değil.
Kaldı ki bu örgütler ciddi sermaye tabanına sahipler,
bazı cemaatlerden destek alabiliyorlar ve daha da önemlisi devlet içinde
(yargıda, emniyette, orduda) ciddi ilişkilere sahipler. Bu yüzden dolayı da
bunlarla etkin bir biçimde mücadele edilemiyor.
Organize suç örgütlerinin aslında bir sonuç olduğu
gerçeğinden hareket ederek, bunların ortaya çıkışına neden olan nekro-kapitalizmle,
narko-devletle, yoksulluk ve işsizlikle, gelir ve servet bölüşümü adaletsizliği
ile mücadele etmeden, yani bu ülkeyi demokratikleştirmeden ve barışçıl, vicdanlı,
adil ve eşitlikçi bir toplum haline dönüştürmeden böyle yapıları ortadan
kaldırmak mümkün olmayacaktır.
Dip notlar:
(1) https://globalinitiative.net/analysis/ocindex-2023
(23 Mayıs 2024).
(2) https://ocindex.net/report/2023/02-about-the-index.html
(23 Mayıs 2024).
(3) Agr.
(4) Global
Initiative Against Transnational Organized Crime, Global Organized Crime Index 2023, s. 209, 212,222, 236.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder