EYT’de
KGF çözümü: ‘Zararı toplumsallaştırmak!’
Mustafa
Durmuş
17
Aralık 2022
Siyasal iktidar bu yılsonuna kadar, EYT
olarak da bilinen ‘Emeklilikte Yaşa Takılanlar’ın sorunlarına ilişkin bir çözüm
planı açıklayacak.
EYT bu yıl yeniden gündeme geldiğinde
iktidar başlangıçta yaş konusunu hiç gündeme getirmemişti ama sonrasında işin
rengi değişti. Prim ödemelerini tamamlamış olmaları şartıyla, kadınlarda 48,
erkeklerde ise 50 yaşı doldurmuş olanların emekli olabileceklerini öngören bir
plan üzerinde çalışıldığına dair haberler basında yer aldı.
Patronlar
karşı çıkıyor
Bu sorunun nasıl çözümleneceğini ancak
iktidar çözümünü açıkladığında öğreneceğiz ama bugünlerde EYT sorununun gündeme
getirdiği başka önemli sorunlar da var.
Bu sorunların başında patronların itirazları
geliyor. Patronlar genel olarak EYT’lilerin emekli edilmelerine iki nedenle karşı
çıkıyorlar: Bir yandan emekli olacak nitelikli işçilerin yerine yenilerini
koymakta zorlanacaklar, diğer yandan da bu işçilerin birikmiş kıdem
tazminatlarını ödemek zorunda kalacaklar.
Bu yıl, yüksek enflasyon ve yaklaşan seçim
nedeniyle asgari ücretin 8 bin TL’nin üzerine çıkarılması bekleniyor. Patronlar
bir yandan böyle bir zammın işçilik maliyetlerini artırırken, diğer yandan toplamda
500 milyar TL’yi bulabileceği tahmin edilen (1) kıdem tazminatı ödemeleri
yüzünden kârlarının azalmasından endişe duyuyorlar. Bu yüzden de bu durumdaki
işçilerinin emekli edilmesini istemiyorlar.
Kıdem
tazminatı ödemesi yasal bir zorunluluk
Aslında patronlar, işçilerinin
çalıştıkları her 1 yıl karşılığında 1 aylık ücretlerini bir fonda tutmak,
saklamak zorundalar. Bu gönüllü bir iş değil, yasal bir zorunluluk. Ancak
işletmelerin çok büyük bir kısmı bu zorunluluğa uymuyor ve genelde ‘Kod 29
uygulaması’ ile işçileri kıdem tazminatı ödemeksizin işten atıyorlar. (2)
Ancak bugünlerde gelinen durum, iktidar
açısından EYT sorunun çözülmesini gerekli kılıyor. Bir kere yıllardır bu yönde verdikleri
sözler var. Ayrıca çok yakında seçimler var ve iktidar blokunun durumu pek
parlak değil. Sermaye dostu olarak bilinen iktidar bu nedenlerle bu sorunu
çözmek zorunda. Bunu yaparken de sermayeyi, patronları gücendirmek istemiyor.
‘Elin
taşıyla elin kuşunu vurmak’
İktidar, genelde yaptığı gibi, bu sorunu
da mali olarak halkın sırtına yıkacak bir çözümle karşımıza gelecek gibi
görünüyor. Çünkü basında yer alan haberlere göre, iktidar bloku bu konuyu
Hazine ve Kredi Garanti Fonu aracılığıyla çözmeyi planlıyor. (3)
Yani KGF’nin başlangıçta 150 milyar TL’yi
bulabilecek teminatıyla kıdem tazminatı ödemesi yapacak olan firmalara kamu
bankalarından uygun koşullu (ucuz, reel olarak negatif) faiz oranlarından kredi verilecek. Bu
işletmeler de böylece alacakları bu kredilerle kıdem tazminatlarını ödeyebilecekler.
“Bunda eleştirilecek ne var”
diyebilirsiniz ama aşağıda görülebileceği gibi, çok şey var.
Öncelikle, daha önce de vurgulandığı
gibi, patronların kendi işletmeleri
bünyesinde oluşturacakları kıdem tazminat fonunda para tutmaları bir yasal
zorunluluk. Dolayısıyla bu onların görevi iken, bunu Hazine ve KGF aracılığıyla
kamu bankalarından sağlayacakları teşvikli kredilerle yapmaları adil değil.
Neden
kendi sermayesinden değil?
İkinci olarak KGF’nin sahibi başta TOBB,
TESK, KOSGEB olmak üzere sermaye örgütleri ve kamu bankaları. Bu fonun ciddi
büyüklükte bir öz sermayesi ve bankalar nezdinde bir kredibilitesi var. Neden
kendi kaynağını kullanmıyor da Hazine’ye yükleniyor. Çünkü belli ki Hazine bu
amaçla, KGF’ye ciddi büyüklükte bir kaynak aktaracak.
Üçüncü olarak, alınacak kredinin en az yüzde
75 oranında olacağı tahmin edilen KGF teminatı karşılığında bankalar bu işletmelere
ucuz kredi verecekler. Yani işletmeler piyasa fiyatının altında, enflasyonun
ise çok altında faiz oranlarından kredi kullanabilecekler.
Kamu
bankalarının zararı?
Bu krediyi verecek olan bankalar asıl
olarak devlet bankaları olacak gibi görünüyor. Bu operasyon nedeniyle kaçınılmaz
olarak zarar edecekler. Zararları her zamanki gibi Hazine tarafından karşılanacak.
Diğer yandan Hazine’nin parasal kaynağı asıl
olarak aralarında mevcut EYT’lilerin de olduğu emekçiler tarafından ödenen
vergilerden oluştuğundan, kabak yine emekçinin başında patlayacak.
Bu kredilerin geri ödemesi yılları
bulacağı için, patronlar bu geri ödemeleri de yüksek enflasyona yedirecekler.
Yani aldıkları kredinin reel olarak çok altında bir değerle geri ödeme yapacaklar,
böylece bu işten duble kazanç sağlayacaklar.
Sonuç:
Kârlar özelde kalırken zarar toplumsallaştırılıyor!
Siyasal iktidar ‘elin taşıyla elin kuşunu
vurmaya’ çalışıyor: Hem EYT’lilerin sorununu çözmüş olacak hem de patronları
incitmeyecek. Bu operasyonun zararını da
vergi mükellefleri olarak, başta emekçiler olmak üzere toplumun bütünü üstlenecek.
Yani ‘kârlar özelde kalırken zarar topluma
mal edilecek’: Eğer sorun bu şekilde çözülürse,
EYT’lilerin de bir parçasını oluşturdukları işçi sınıfının cebinden
yapılacak ödemelerle bu sorun çözülmüş olacak.
Bu hiç ama hiç adil değil? Yapılması
gereken belli: Yaş sınırlamasını gündeme getirmeden EYT’lilerin emekli olma
hakları verilmeli, patronlarsa yasal olarak ödemek zorunda oldukları kıdem
tazminatlarını ödemeli.
Dip notlar:
(1) https://www.milliyet.com.tr/ekonomi/kgf-simdi-de-eyt-icin-devrede
(3 Aralık 2022).
(2) https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kod-29-nedir-kod-29-ile-isten-cikarma-ne-demek
(8 Nisan 2021).
(3) https://www.bloomberght.com/yeni-kgf-paketinin-150-milyar-tl-olmasi-bekleniyor
(15 Aralık 2022).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder