ARJANTİN
DIŞ BORÇ KRİZİ: KAPİTALİZM İÇİ ÇÖZÜMLERİN İFLASI
Mustafa
Durmuş
Temerrüt
mü?
Geride bıraktığımız
haftanın küresel düzeyde en önemli iktisadi/mali vesonuçları itibari ile bir
okadar da politik olayı Arjantin’in son 13 yılda ikinci kez dış borçlarıyla
ilgili olarak temerrüde düşmüş ya da düşürülmüş olması.
Aslında bu kriz ülkenin
2001 yılında yaşamış olduğu krizden, hem krizin büyüklüğü, hem de niteliği
açısından farklılıklar gösteriyor. Şöyle ki 2001 yılında ülkeye ait ödenmesi
gereken borç miktarı 100 milyar ABD dolarını aşıyordu, oysa bu krizdeki borç bunun
altıda biri yani 15 milyar ABD doları. İlk krizde Hükümetin moratoryum ilan
etmekten başka çaresi yoktu, zira bu borçların faizini dahi ödeyebilecek gücü
yoktu. Bu kriz ise biraz farklı gelişti. Faizi ile birlikte yaklaşık 1,5 milyar
ABD dolarlık ve oldukça tartışmalı bir borcun Arjantin Hükümeti tarafından
ödenmesinin reddedilmesi nedeniyle ülke teknik olarak temerrüde düştü.
Bir başka anlatımla,
Arjantin genel olarak borçlarını ödemek istedi ve hala da istiyor. Nitekim geçen
ay 539 milyon ABD dolarını New York Mellon Bankası’na bu amaçla yatırmıştı.
Ancak 13 yıldır ihtilaflı durumda olan ve iki hedge fona olan borcun, ABD
Mahkemelerinin verdiği karar gereğince,ödemesini, vade sonu olan 30 Haziran
2014 Çarşamba gününe kadar yapmayınca, diğer alacaklılara olan faiz ödemesini
de yapamaz duruma düştü. Zira Mahkeme, bu öncelikli borçlar faizleriyle
birlikte tamamıyla kapanmadan alacaklıların yüzde 93’ünü oluşturan diğerlerine
de her hangi bir ödeme yapılamayacağına da karar verdi. Yapılırsa bu ödemeler
yasa dışı kabul edilecek. Bu kararı iptal ettirmek için Arjantin Hükümeti’nin
üst mahkemeye yaptığı başvuru ise reddedildi.Böylece Arjantin Hükümeti’nin eli
kolu bağlanmış, teknik olarak temerrüde düşmüş oldu.
Bu arada Standart
&Poor’sda boş durmadı ve ülkenin puanını “geçici temerrüt” haline düşürdü.
Kısaca Arjantin Hükümetinin
bu duruma düşmesinin nedeni New York Mellon Bankası’nın, tıpkı diğer finansal
kurumlar gibi, ABD’deki yargıcın bu fonlara ödeme yapılmaksızın diğerlerine
asla ödeme yapılamayacağı yönündeki talimatına uyması. Yani temerrüdün nedenini
aslında bu mahkemenin kararı oluşturuyor[1].
Nitekim bu gelişmenin
ardından, Arjantin Devlet Başkanı CristinaFernández de Kirchner“bu
durumun temerrüt olarak adlandırılamayacağını, sorumlularının buna başka bir ad
bulması gerektiğini”ileri sürdü[2].
Bu borçların nasıl oluştuğu,
kimlere ve hangi saiklerle yapıldığı, temerrüt halinin ülke ekonomisine ve
dünyaya ne tür etkilerinin olabileceği, emek hareketi perspektifinden dış
borçlara nasıl bakılması gerektiği gibi soruların yanıtlarını vermeden önce
Arjantin’in Kara Çarşamba’sı olarak da anılan bu güne nasıl gelindi öncelikle
onu ele alalım.
Kara
Çarşamba
Arjantin, yirmi yıl
süren ekonomik krizin ardından,2001 yılında dış borçlarını ödeyemez duruma
düşerek moratoryum ilan etmişti. Bunun temel nedenleri ise neo liberal IMF
politikalarının ve 1970 ve 1980’lerin askeri cuntalarının yapmış olduğu aşırı
harcamaların ekonomiyi krizin eşiğine getirmiş olmasıydı. Diğer yandan
temerrüdün ardından yapılan borç yeniden yapılandırması sonrasında ekonomi
hızla toparlandı. Öyle ki yoksulluk oranı yüzde 20’lerden yüzde 9’a gerilerken
ekonomik büyüme ortalama yüzde 7-9 civarında gerçekleşti. Hatta bu durum (biraz
da abartılarak) 2012 yılında Krugman
tarafından NewYork Times’daki köşesinde “inanılmaz bir başarı öyküsü”[3]
olarak nitelenmişti.
2001 krizi sonrası
yapılan iki yeniden yapılandırma (2005 ve 2010) çok önemliydi. Zira alacaklı/kreditörlerin
yüzde 93’ü Arjantin Hükümetinin talebi üzerine ellerindeki devlet tahvillerini
üçte bir fiyatından yeni tahvillerle değiştirmeye razı oldular.
Wall Street milyarderi Paul Singer’in başını çektiği NML Capital ve AureliusCapital (her ikisi de ABD menşeli) ise farklı bir tutum
izleyerek anlaşmaya yanaşmadılar. “akbaba
fonlar” olarak da anılan bu fonlar temerrüt sonrasında Arjantin’in tahvillerini
küçük bir kısmını nominal değerinin çok altında bir fiyatla piyasalardan
toplamışlardı. Sonrasında 2005 ve 2010 yıllarında diğerleri ile yapılan
anlaşmaya bu iki fon,nominal değerinden paranın tamamının hem de faizi ve
gecikme cezasınında ödenmesi konusunda ısrarcı oldular ve konuyu ABD’de
mahkemeye götürdüler. Bu dava 20yyın en önemli borç davası olarak tarihe geçti.
Finans analistlerine
göre, böyle yaparak bu iki fon bu borçlardan yüzde 1000 oranında kâr elde
etmeyi planlıyorlar[4].Sonuçta
Mahkeme 13 yıl sonra kararını verdi ve Çarşamba gününe kadar bu ödemenin
yapılmasına hükmetti. Arjantin buborçlar için ödeme yapmayı reddetti.Maliye
Bakanı haklı olarak ülkenin geleceğini tehlike altına atan, ülkeyi rehin alan
böyle bir anlaşmayı imzalamak ve ödemeyi yapmak istemedi.
Temerrüde
ilişkin değerlendirmeler:“Akbaba fonlar”, “finansın Taliban’ı”, “bağımsız duruş”…
Her ne kadar 2008 krizi
gibi küresel bir krize yol açabilecek etkilere sahip olmasa da ve daha ziyade lokal
kalacak gibi gözükse de, Arjantin temerrüdü Sağ’dan Sol’a ciddi
değerlendirmelere ve tepkilere neden oldu.
Beklendiği gibi ana
akım sağ- muhafazakâr yazarlar, bu temerrüdün nedeni olarak popülist Arjantin
Hükümeti’ni ve onun kötü ekonomi politikalarını ya da kötü ekonomi yönetimini
gösterdiler. Yolsuzluğa batmış politik seçkinlerin savunulacak bir yanları
olmasa da, yukarıdaaçıklandığı gibi, bu krizin 2001 krizinden farklılıklar arz
etmesi nedeniyle,bu görüşleri doğrukabul edebilmek mümkün değil.
Finans piyasaları bu
temerrüde karşı sessiz ve tepkisiz kaldılar, zira kısmen bunu bekliyorlardı.
Ayrıca önümüzdeki haftalarda çözüme yönelik bir uzlaşma sağlanacağına
inanıyorlar[5].
Devlet borçlarının
takibini gönüllü olarak üstlenmiş olan ve kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olarak
kendini tanımlayanJubileeDebtCampaign’e
göre,Arjantin temerrüdü, akbaba (vulture) fon spekülatörleri yüzünden ve ABD
yargı sisteminin garip kararlarının bir sonucu olarak gerçekleşti. Arjantin’e
tek bir ABD doları borç vermemiş olan,ama ülkenin bu zor durumundan faydalanmak
isteyenbir avuç akbaba fonu ülkeyi rehin aldı[6].
Nobel ödüllü Arjantinli
yazar AdolfoPerezEsquivel, ABD’deki
yüksek mahkemenin yargıcı olan Griesa’ya
bir mektup yazarak bu borçların meşru ve ahlaki ve adil olmadığını ileri sürdü.
Mektubunda bu borçların askeri diktatörlük döneminde yapıldığını ve Arjantin
halkının iyiliği ya da refahını artırmada kullanılmadığını yazdı. Temerrüdün finansal
spekülasyonunbir sonucu olduğunu ve bunun bedelini ülkenin mazlum halklarına
çok büyük zarar vererek ödetmenin büyük haksızlık olacağını vurguladı[7].
Ayrıca, aralarında ünlü
Nobel ödüllü ABD’li iktisatçı Solow’un
da bulunduğu birçoğu Nobel ödüllü 100 iktisatçı ABD Mahkeme başkanına bir
mektup göndererek bu fonların yüzde 1000’e varan bir kâr sağlaması sonucunu
doğuracak olan bu işlemin diğer meşru kreditörleri riske sokacak bir gereksiz
ekonomik tahribat yaratacağı uyarısında bulundular. Bunun ayrıca uluslararası
finansal piyasaları zora sokacağının altını çizerek, ABD Kongresi’nden Mahkemenin
kararının etkilerini yumuşatmaya dönük bir düzenleme yapmasını istediler[8].
Azgelişmiş ülkeler
üzerine, emek ve özgürlükler perspektifinden çalışmalarıyla bilinen J.Roosise akbaba fonları ‘küresel finansın Talibanı’ olarak
niteledi ve Arjantin’in ikinci kez temerrüde düşmesinin nedeninin Arjantin
değil, akbaba fonların köktenciliği ve ABD’li yargıç Griesa olduğunu ileri
sürdü[9].
Türkiye’de bazı Sol
çevreler bu temerrüt ile ilgili olarak Arjantin Hükümetini mazlum ilan ederken,
dışarıda yazılanların da etkisiyle, faturayı doğrudan akbaba fonlara kesmekte
gecikmediler.Arjantin Hükümetinin tavrını ise sömürgen akbaba fonlara karşı bir
duruş olarak yorumladılar.Örtülü bir üçüncü dünyacılığını anımsatan bu görüşler
BRICS ülkelerinin son girişimleri ve kurmakta oldukları yeni Kalkınma Bankası
konusunda bu oluşumu IMF, Dünya Bankası ve NATO’ya karşı duran bir direnç odağı
olarak yorumlayıp azgelişmiş ülkeler için bir umut kapısı olarak
göstermişlerdi.
Mahkeme kararının
ardından Arjantin Hükümeti’nin ilk tepkisi ise akbaba fonların ülkesinin borç
sorununu aşırı kâr elde etmek için bir fırsat, bir araç olarak kullandığı yönünde
oldu.Hükümet ayrıca, 30 Haziran’da vadesi dolan yeniden yapılandırılmış borçlarının
faizlerini ödemeyi taahhüt ettiklerini ve ödeyebilecek durumda iken Mahkeme
kararının bunu engellediğini açıkladı[10].
Ancak hem temerrüt
öncesindeki bazı gelişmeler, hem de sonrasında kapalı kapılar ardında yürütülen
uzlaşma çabaları bu duruşun, gerçekte, söylemde kaldığını ortaya koyuyor. Zira 2015
yılında uluslararası finans piyasalarına tekrar giriş yapabilmeyi umut eden
Hükümet bu iki fon dışındaki alacaklılar ile büyük ölçüde uzlaşmaya varmıştı.
Öyle ki Paris Kulübü ile birkaç ay önce anlaşmaya varıldı ve bu anlaşma ile Arjantin
Hükümeti, Arjantin halkının ödediği vergilerden oluşan bütçeden 10 milyar ABD dolarının
bu örgüt üzerinden yağmalanmasına onay verdi[11].
Söylemde Sol’da
gözüken, dik durmaya çalışan ve eski Marksist olduğu söylenen Maliye Bakanı AlexKicillof’un
ise gerçekte dizlerinin üzerine çöktüğü ve önümüzdeki haftalarda bu akbaba
fonlarla yeni bir uzlaşmaya varmasının beklendiği konuşuluyor.
Kısaca temerrüt, piyasa
koşullarını kabul etmiş olan bir hükümet için, yüksek döviz kuru, bunun besleyeceği
hali hazırda mevcut yüksek enflasyon, giderek derinleşmekte olan resesyon ve
tüm bunların ilerdeki Başkanlık seçimlerinde yeniden seçilememe ihtimali
anlamında felaket demek olacağından, politikacılar söylemde bu fonlara karşı
bir duruş sergilerken, kapalı kapılar ardında onlarla anlaşmaya çalışıyorlar. Nitekim
bu sözlerin ardından, borçları reddetmek yerine, Hükümet U dönüşü yaptı ve bu
akbabalarla yeni bir müzakereye oturacaklarını ve asla yasal olmayan bir yol
denemeyeceklerini açıkladı.
Kararın
ve temerrüdün olası sonuçları: IMF’ye geri dönüş mü?
İlk bakışta,2001
yılındakikriz ile kıyaslandığında,bu temerrüdün Arjantin ekonomisi üzerinde daha
küçük bir etki yaratacağı söylenebilir. Nitekim temerrüt beklendiğinden finans
piyasalarında ani bir panik oluşmadı.
Gerçekte ise, temerrüdün
somut etkileri yaşanarak görülecektir. Ancak ekonomi 2014’ün ilk çeyreğinden bu
yana resesyona girmiş durumda olduğundan, bu gelişmelerin ülke için ciddi
boyutlarda ekonomik ve sosyal sonuçlarının ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır.
Kısa vadede yeni bir devalüasyonun yapılma beklentisinin yüksekliği ve bu yönlü
dedikoduların giderek artması, enflasyon ile birlikte böyle bir devalüasyonun
halkın satın alma gücünü ve refahını da ne ölçüde düşüreceğini tahmin etmek zor
olmayacaktır.
Temerrüt ayrıca yatırımcılara
dönük kredilerin faiz oranlarını artıracak, bu da yeni yatırımları
caydıracaktır. Ayrıca sermaye çıkışlarını tetikleyebilir, bu da döviz kurunu
yükseltip, rezervlerin azalmasına neden olabilir. Nitekim döviz rezervleri hali
hazırda geçen yıl yüzde 30 azalmış durumda (30 milyar ABD dolarının altına
düştü). Bunun 2006 yılından bu yana en düşük seviye olduğu ileri sürülüyor[12]. Devlet
BaşkanıFernandez, BRICS ve onun yeni Kalkınma Bankası’ndan mali destek bekliyor,
ama bu senaryo altında Arjantin’in kapısını yıllar sonra tekrar çalmak zorunda
kalacağı örgütün IMFolması ihtimali bir hayli yüksek. 1970 ve 80’li yıllarda
çekilen acıların sorumlularının başında gelen IMF’nin, ülkeye pençelerini
tekrar geçirmesi muhtemeldir.
Ülkeden ödemesi beklenen
toplam borç15 milyar ABD doları civarında ve bu rakam döviz rezervlerinin
yarısını oluşturuyor. Böyle giderse diğer alacaklılar da benzer yasal tedbirler
alarak sıraya girecekler ve aynı koşullarda anlaşma yapmak isteyeceklerdir. Ayrıca
RUFO maddesi gereğince[13]
Hükümet bir alacaklıya uyguladığı anlaşma metinlerini diğerlerine de uygulamak
zorunda. Bu da 120 milyar ABD dolarlık ilave bir alacak talebinin ortaya
çıkmasına neden olacaktır[14]. Bu
durum da yeni akbabaları sofraya çağıracaktır.
Sadece 30 milyar ABD dolarlık
bir döviz rezervinin elde olması ve ekonominin resesyonda bulunması dikkate
alındığında böyle bir kabul Arjantin ekonomisini 2001’dekinden daha büyük bir
felakete sürükleyebilecektir.
Bu durum 2008 yılında,
ABD’deki LehmanBrothersbenzeri bir kurtarmayı gündeme getirebilir. Uluslararası
finans şirketleri CDS başvuruları üzerinden multi milyar dolarlık taleplerde
bulunabilirler. Bu CDS’leriportföylerinde tutan finans kuruluşları açısından
belirsizlik ve risk oluşturacaktır.
Bu arada 13 yıllık bir sürgünden
sonra 2015 yılında uluslararası finans piyasalarında tekrar kabul görmeye
hazırlanan Arjantin’in (düşürülen ülke puanını da dikkate alarak) bu piyasalara
normal dönüş yapmasının önünün kesilmesi[15]
IMF’yi tek seçenek haline getirecektir.
Diğer yandan uzlaşma
çabalarının sürdüğü gerçeğinden hareketle, kapitalizmin ağababalarının küresel finansal
piyasalar üzerinde ciddi etkilere neden olabilecek bir gelişmeye izin
vermelerini de beklememek gerekir.
ABD Mahkemelerinin
vermiş olduğu kararın uluslararası meşruiyeti kadar, diğer alacaklılar ve
ülkelerin borçları üzerinde yaratacağı etkiler de önemlidir. Bir ulusal
mahkemenin bir başka bağımsız ulusu borçlarından dolayı sorumlu tutması
uluslararası hukukta yeni tartışmaları da tetikleyecektir. Çünkü bir dünya
mahkemesi ya da ABD’nin dış politikasını uygulamaya yetkili bir organ
olmamasına rağmen Mahkeme bu kararı almıştır.
Mahkeme kararı öncelikle
kapitalizmin kanunlarının ve mahkemelerinin gerçekte kimlere hizmet ettiğini ve
özel mülkiyetin ne denli önemli olduğunu, süper zengin kreditörlerin sözde
alacak haklarının ne denli kutsal olduğunu göstermektedir[16].
Çünkü bu fonlardan birinin sahibi olan Paul Silver, ABD’de Cumhuriyetçi
Parti’nin kurucusu ve önemli bir destekçisi ve dış borç spekülasyonunda
uzmanlaşmış bir dolar milyarderidir.
Öyle ki Simon bu fonu
aracılığıyla 17 milyar ABD dolarlık bir parayı kontrol etmektedir.1995 yılında
Peru’nun borcunu 20 milyon ABD dolarına satın almış ve bunu 58 milyon ABD dolarına
geri satmıştı. Benzer bir biçimde Congo-Brazzaville’de bir borç anlaşmasından
30 milyon ABD doları kazanmıştı. 2002-2003 döneminde 100 milyon ABD dolarından
fazla bir faiz geliri elde etmişti. Arjantin ise Simon’unbilinen son hamlesi[17].
Nitekim Dean Baker’e
göre bu fonlar Arjantin devlettahvillerininominal değerlerinin çok küçük biroranında
ödeyerek satın aldılar ve mahkemelerle olan yakın ilişkilerini kullanarak,
lehlerinde kararlar çıkartıp, Arjantin Hükümetinden bu nominal değerin
tamamından ödeme almayı hedeflediler. Akbaba fonların bu yaptığı tam anlamda
tefecilik faaliyetidir[18].
Bu kararla ve temerrüt
ile birlikte, iflas yasalarıyla ilgili olarak şirketlerin devletlerden daha
fazla haklarının olduğu da ortaya çıktı[19]. Zira
ABD Mahkemelerinin kararının ardında uluslararası düzeyde benimsenmiş iflas
kanunları ya da düzenlemeleri mevcut değil. Buna rağmen bu karar alınabildi.Yani
kapitalist birey ve şirketler, iflasları ile ilgili yasalarla koruma altına
alınmış iken, devletler ya da ülkeleriçin böyle bir korumamevcut değil. Dönemin
IMF başkanı A. Krueger2005’de bu asimetrik durumu düzeltmeye çalışmış ama bu girişim
ABD Hazinesi tarafından engellenmişti[20].
Mahkeme kararı
şirketlerin ulus devletlere karşı kazanımını gösterirken, gelecekte oluşacak
benzer uyuşmazlıklar konusunda borçlu hükümetler açısından tahrip edici
sonuçlar yaratacak özellikler de taşıyor. Keza Paul Singer’in zaferi yalnız
Arjantin değil, benzer durumdaki ülkelerin gelecekteki muhtemel temerrütlerinde
onları felakete sürükleyebilir.
Sosyalistlerin
dış borçlara bakışı
Öncelikle
sosyalistlerin, sosyalist olmanın gereğince, mazlumun, ezilenin, haklının
yanında yer alması gerekir. Bu nedenle de sosyalistler Arjantin borç
temerrüdünde Arjantin halkının yanında olmak zorundadırlar. Ancak bu durum
Arjantin Hükümetinin her hal ve koşulda yanında yer almayı gerektirmez. Siyasal
iktidarlar ve izledikleri ekonomi politikaları, emekçi halklar tarafından etkin
bir biçimde denetlendiği, bir başka deyimle hükümetler emekçi halkların
çıkarları doğrultusunda ülkeyi yönettikleri sürece desteklenirler. Aksi
takdirde sosyalistlerin desteği, burjuva politikalarının kuyruğuna takılmaktan
ileri gitmez.
Bu bağlamda, öncelikle
sözü edilen bu borçların kaynağına bakılması gerekir. Bu borçların büyük bir
çoğunluğu askeri diktatörlük döneminde alınmış olan borçlardan oluşmaktadır.
Öyle ki 1969-1983 askeri diktatörlük döneminde 21 milyar ABD dolarlık dış borç
kullanıldı. Oysa bu dönemin öncesindeki sekiz yılda sadece 6 milyar ABD dolarlık
bir dış borç kullanımı söz konusu idi. Bu borçların çoğunluğu, alacaklıların
içinde yer alan İngiltere, ABD ve Fransa başta olmak üzere bazı emperyalist ülkelerden
yapılan savaş uçakları, gemileri alımları gibi savaş malzemelerinin alımında
kullanıldı[21].
Emperyalist kapitalist çıkarların askeri diktatörlük aracılığıyla
pekiştirildiği bu dönemde yapılan dış borçların halkın refahını ve mutluluğunu
artırmadığı, tam tersine gerilettiği açıktır. Bu nedenle de bu borçlar meşru değildir.
Borç temerrüdüne konu
olan borçlar burjuva hukuk ve ahlak anlayışının sınırları içinde dahi adil de değildir. Çünkü Arjantin’in
borçlarının kabaca iki grup alacaklısı var: Borç yapılandırılmasına izin veren
büyük grup ve bu yeniden yapılandırmayı kabul etmeyen ve kendilerine akbaba fon
adı verilmiş olan küçük bir hedge fonu grubu (aslında iki tane).
Bu akbaba fonlar Arjantin’e
tek bir ABD doları borç dahi vermediler, ama ikincil piyasalarda eski Hükümet
tahvillerini adeta ölü fiyattan (dolara karşı centler) topladılar. Bu
tahvilleri daha çok emeklilik fonu niteliğindeki ve batma korkusuna
kapıldıklarından aniden satışa geçen Alman, İtalyan ve Japon fonlarından yok
pahasına satın aldılar. Bu tahvilleri satın alanlar sadece akbaba fonlar
değildi. Wall Street’in diğer hedge fonları da bunları satın almışlardı ama bu
fonların büyük çoğunluğu 2005 yılında Hükümetin, fonların ellerindeki
tahvilleri yaklaşık yüzde 70 düşük değerli yeni tahvilleriyle değiştirilmesi
talebine razı oldular. Sadece bu iki fon bunları reddetti. Diğerleri gibi rıza
gösterselerdi bu borçların ödenmesi ile ilgili bir sorun normalde
yaşanmayacaktı. Ama onlar tahvillerin nominal değerinin tamamından (yüzde
100’ünden) ödeme istediler, fırsatçı davrandılar. Arjantin bu tavrı reddedince
konuyu ABD Mahkemesine taşıdılar. Bu arada dünyanın her yerinde Arjantin devletine
ait uçaklara, savaş gemilerine vs haciz koydurdular. Hatta Gana’da bir Arjantin
savaş gemisi personeli bu el koyma karşısında silahlı direniş göstermek zorunda
kaldı[22].
Kısaca, özellikle sözü
edilen bu iki fon, Arjantin’in zor durumunu fırsat bilerek adeta bir tefeci
gibi ödeme koşulları dayatmış ve bunu ABD mahkemelerinden aldığı kararlar ve
hacizlerle en acımasız bir biçimde uygulatmıştır.
Diğer taraftan işin
özünde devasa bir emperyalist- kapitalist sistem ve onun azgelişmiş ülke
emekçilerinin artı değerlerinin Merkez ülkelere aktarma biçimlerinden olan
küresel boyuttaki bir dış borç mekanizması dururken, sorumlu olarak birkaç
akbaba fonun tefeci davranışını ya da mahkemelerin aldığı kararları göstermek
sorunun özünü kavrayamamak olur.
Dış borç sorununu tam
olarak kavrayabilmek için resmin bütününe bakmak gereklidir. Zira azgelişmiş
ülkelerden emperyalist kapitalist ülkelere doğru olan kaynak aktarımı, sadece ucuz
ve örgütsüz emeğin ve doğal kaynakların çok uluslu tekellerce sömürülmesi ve
royaltyadı altında dışarı çıkartılması ile değil, aynı zamanda yüksek döviz
kurları, vergi cennetlerine servetin kaçırılması ve dış borçlanma ve bunlar
için yapılan yüksek faiz ödemeleri ile sağlanıyor.Bu durum ülke halklarını daha
da yoksullaştırırken, ekonomileri de krizlere karşı daha duyarlı hale
getiriyor.
Öyle ki azgelişmiş
ülkelerde de yoğun faaliyet gösteren çok uluslu şirketler servetlerini bu kıyı
vergi cennetlerine düzenli bir biçimde aktarıyorlar. Bir tahmine göre dünyanın
en zenginlerinin bu cennetlerde tuttukları paranın tutarı 32 trilyon ABD doları
civarında. Bu rakam 2010 yılında toplamda 4 trilyon ABD dolarını bulan
azgelişmiş ülkelerin toplam borçlarının sekiz katından fazla. İki yüzyıl önce
zengin ülkeler yoksul ülkelerden üç kat daha zengin idi. 1960’ların sonunda bu
oran otuz beş kata çıktı. Bugün seksen kat.Bu da kolonyalizmin resmi olarak
sona erdirilmesinden bu yana azgelişmiş dünyanın Batılı emperyalistlerce kat be
kat sömürüldüğü anlamına geliyor.Batılı zengin ülkeler yoksul ülkelere yılda
130 milyar ABD doları yardım yapıyorlar ama onların çok uluslu şirketleri her
yıl az gelişmiş dünyadan sağladıkları 900 milyar ABD dolarını bankalarına
aktarıyorlar. Ayrıca az gelişmiş dünya
her yıl dış borç faiz ödemesi olarak 600 milyar ABD doları ödeme yapıyor. DB,
DTÖ ve IMF gibi kuruluşlarca uygulattırılan politikalar ve düzenlemeler
(indirilmiş gümrük tarifeleri, ucuz emek ve hammadde, aşırı fiyatlanmış mamul
madde ve teknoloji gibi) azgelişmiş
ülkelere 500 milyar ABD dolarına mal oluyor. Sadece son on yılda çok uluslu
şirketler tüm Batı Avrupa büyüklüğünde arazi ve toprakları azgelişmiş ülkelerde
ele geçirdiler. Bu toprakların piyasa değeri ise 2 trilyon ABD dolarından az
değil.Diğer bir soygun yolu DTÖ’nün entelektüel mülkiyet hakları konusundaki
dayattığı anlaşma (TRIPS). Bu anlaşma uluslar arası şirketlere devasa rant
yaratma gücü veriyor. TRIPS uygulaması ile azgelişmiş ülkeler yılda ortalama 60
milyar ABD doları ilave patent ruhsatı ücreti olarak ödüyorlar. Sadece 2002–2007
arasında az gelişmiş Güney’den bu merkezlere net olarak 2,8 trilyon ABD dolarıaktarıldı[23].
Kuşkusuz böyle bir
kaynak aktarımı, ülke içinde yaratılan kaynakların da toplum refahını artırmaya
dönük olarak kullanılmasını önlüyor. Örneğin Arjantin GSYH’sinin, en az yüzde
3’ünü dış borç servisi için ayırırken[24],
sadece yüzde 2’sini kamusal eğitim ve yüzde 1’ini kamusal sağlık hizmetlerine
ayırabiliyor[25].
Bu denli önemli bir
kaynak aktarımına rağmen, azgelişmiş ülke borçları azalmıyor, giderek
artıyor. Öyle ki 2010 yılı itibariyle
azgelişmiş ülkelerin toplam dış borç stokları 4 trilyon ABD dolarını aştı.
Bunun 1,7 trilyon ABD doları ( yüzde 40) devlet borçlarından oluşuyor. Aynı yıl
bu ülkelerin yapmaları gereken borç ödemesi tutarı ise 583 milyar ABD doları.
Bu 1,7 trilyon ABD dolarlık devlet borcunun 460 milyar ABD doları, yani yüzde
28’i içinde Arjantin’in de bulunduğu Latin Amerika ülkelerinin devletlerine ait.Azgelişmiş
ülke devletlerinin dış borçları ise 2007-2010 döneminde yüzde 22 oranında artış
gösterdi.[26].
Özce, az gelişmiş
ülkelerinbu hali verili değil, aktif bir biçimde emperyalist kapitalist sistem
tarafından oluşturulmuş bir haldir ve bu oluşumdan emperyalist finans kapital
kadar, sistemin politika oluşturucu ve dayatmacı unsurları olan IMF, DB gibi
örgütler de sorumludur. Zira bu örgütler kendilerine yapılan başvurulara
karşılık olarak neo liberal stratejinin politikaları olan, piyasaları radikal
bir biçimde serbestleştirmeyi, mali disiplin ve kemer sıkmayı ve
özelleştirmeleri dayatıyorlar.Yapısal uyarlama olarak bilinen bu şok terapiise
bu ülkelerin durumlarını daha da kötüleştiriyor.
Mevcut dönemin en
önemli ekonomik ve finansal gelişmesi, saldırgan, durdurulamaz nitelikteki emperyalist
sermaye akımlarının (hem sıcak para hem de dış kredi biçimindeki) önündeki tüm
ulusal engellerin kaldırılmasıdır. Bu
durdurulamaz sermaye akımları özellikle 1997 yılından bu yana Asya, Latin
Amerika ve Türkiye’deki krizlerin nedeni olduğu gibi, ulusdevletleri de çaresiz
bırakarak finans kapitalin tam olarak emrine sokmuştur (Marks ve Engels
tarafından bu durum Komünist Manifesto’dabetimlenmiş ve kapitalizmin evriminin
ve küreselleşmesinin ulus devletleri iktidarsız bırakacağını öngörülmüştür).
Dolayısıyla Arjantin
dış borç krizi sorununu emperyalist kapitalist sistemin kendi iç dinamiklerinden
ve iç çatışmalarından bağımsız olarak ele almamak gerekir.
Böyle bakıldığında,
Arjantin örneği bizzat kendi akbaba piyasaların ve kârın diktatörlüğü olan
kapitalist sistemde, alternatif bir plan program olmadıkça, bupiyasalar
tarafından, ulus devletlerin ve ulusların, dizlerinin üzerine
çökertilebileceğinin uyarısıdır.Sadece sosyalist politikalar akbaba fonların bu
talanını önleyebilir.
Bu son temerrüt
kapitalizm altında borç sorununa asla kalıcı bir çözüm olamayacağını ortaya koymaktadır.
Kapitalistler,KirchnerHanedanı’nın 2001’deki çözümünü, yani müzakereler
aracılığıyla ve piyasalarca kabul görerek, tekrar piyasalara dönerek nasıl
kapitalizm içinde borç batağından çıkılabileceğinin ışıltılı bir örneği olarak
sunmuşlardı. ABD mahkemesinin kararı bu çözümün nasıl kumdan bir kale olduğunu
ortaya koydu. Bu örnek dış borçları ile
ilgili olarak, faizlerin reddedilip anaparanın ödenmesine razı olduklarını
açıklayan Syriza(Yunanistan) için de ders olmalıdır.
Bu kriz, anahtar
konumundaki Latin Amerika ülkelerindeki büyüme modelinin de çöküşüdür. Bu
ülkeler son dönemde Çin’in artan ithalat talebi ile büyümelerini sağlamışlardı,
şimdi ise borç batağındalar.Bu aynı zamanda bu bölgedeki Sol retoriği kullanan,
yeni popülist politikalara dayalı politik modelin de bir sonudur.
Borç hayaletinin geri
dönmesi, devlet borçlarına kapitalist çözümlerin geçerli olmadığını gösterdiği
gibi, benzer konumdaki ülkeler için de önemli çıkarımlar içeriyor. Zira böyle
anlaşmalar ve çözüm önerileri krizlerin ardında yatan çelişkileri çözmekten
ziyade açık bir yaranın üzerini bir yara bandı ile kapatmaya yarıyor, ama aynı
zamanda yaranın daha da kötüleşip, krizin daha da derinleşmesine de neden
oluyor. Gerçek çözüm bu piyasaların diktatörlüğüne izin veren kapitalizm ile
yolları ayırmak ve sosyalist seçeneklere yönelmektir.
Bu temerrüt, sınıf mücadelesini de tetikleyecektir.
Kapitalizm içi çözümlerin bir kez daha çöküşü sosyalist seçeneğin bir kez daha
gündeme taşınmasını sağlamıştır. Bu seçenek bu borçlarınbir bütün olarak
reddedilmesini gerektirir. Ancak bunun için bankaların ve finansın demokratik
bir kontrol altında kamulaştırılması, sermaye çıkışlarının önlenmesi için, dış
ticaretin devlet tekeline alınmasını gereklidir. Böyle bir radikal program ise
ancak işçi sınıfının iktidarı altında uygulanabilir.
[1]Jerome Roos,”Argentina
is right to defy the Taliban of global finance”, http://roarmag.org, On August 2, 2014.
[2]Robert
Plummer Business reporter, BBC News, “Argentina in denial over debt dispute”,
31 July 2014. Ardından da twittearda buna bir isim bulundu: GrieFaulth (Grie
mahkemenin başkanının adının kısaltılmışından fault, defaultun kısaltılmışından
oluşturulmuş ve Yargıç Griesa’nın başarısızlığı anlamına geliyor).Bkz. Roos,
agm.
[3]Paul
Krugman, “Down Argentina Way”, http://krugman.blogs.nytimes.com,
3May 2012.
[4]Jubilee Debt
Campaign, “Argentina ‘default’ caused by vulture fund greed”, http://jubileedebt.org.uk. 31 July 2014,
http://jubileedebt.org.uk.
[5]Katie Allen,
“Argentina's looming debt default: what happens next?” 29 July 2014, the guardian.com.
[6]Jubilee Debt
Campaign,agr.
[7]Adolfo Pérez
Esquivel, “Judge Griesa: It is just not to pay an illegitimate and immoral debt”,
http://jubileedebt.org.uk, 30 June
2014, http://jubileedebt.org.uk.
[8]Andrea Germanos,
“Argentina in Default as 'Vulture Funds' Demand 'Predatory Payment',”
http://www.commondreams.org/news/2014/07/31.
[9]Roos,
agm.
[10]“Argentina
blames US mediator for debt default”, http://www.bbc.com,
31 July 2014, http://www.bbc.com.
[11]Danny
Byrne, “Return to turmoil Argentina, Debt crisis is back – the classs truggle and
tasks for the Left”, http://www.socialistworld.net,01.07.2014.
[12]Plummer,
agm.
[13]Argentina
blames US mediator for debt default”, http://www.bbc.com, 31 July 2014,
http://www.bbc.com.
[14]Roos,
agm.
[15]Jorges Vilches,
“Argentina’s Default, Vulture Funds and the US Courts”, http://www.counterpunch.org, July 15,
2014.
[16]Devletlerin borçlarını ödemeleri
neden kutsal bir görev olarak görülür? Borç her şeyden önce bir sözdür ve
politikacılar tutamayacakları çok sözler vermelerine rağmen bunları yerine
getirmediklerinde kıyamet kopmaz. O halde neden devlet borçları vaz
geçilemeyecek sözler arasındadır? Devletin halka verdiği sözlerden neden
kolayca vaz geçilir ve bu sözler namus olarak görülmez? Oysa bankalara olan
borçları anlamında devlet sözünü tutar, çünkü “devlet borcu namus borcudur,
onurdur”. Bu durumun genelde sorgulanmaksızın kabul edilmesinin nedeni halka
verilen sözlere borç dilindeki gibi bir anlam yüklenmemesidir. Borcun dili iktisadi değil, ahlakidir. Güç
eşitsizliğinin çok derin olduğu durumlarda bu dil belirgin bir biçimde
kullanılır, öyle ki mafya vari yöntemlerle borç para verenler borcu
ertelediklerinde bağışlayıcı, borçlular ise suçlananlar olurlar. Burjuva özel
mülkiyet hukukunun esin kaynağı olan Roma Mülkiyet Hukuku’nda ve Doğal Haklar
Teorisi’nde, özgürlük, özel mülkiyet
alanı ile ilgili olarak istenilen her şeyin yapılabilmesidir. Tüm doğal hak ve
özgürlükler, sizinle ilgili olan mülkiyet haklarıyla, devlet de dâhil olmak
üzere diğerlerinin sizin haklarınızı çiğnemelerini, (örneğin arazinize izinsiz
girmelerini) önlemek ile başlar. Borç dilinin nasıl ahlak dili haline geldiği
ve kullanımdaki temel ahlaki ve yasal kavramların nasıl savaşlar ve kölelik
tarihi tarafından şekillendirildiğinin iyi bir çözümlemesi için bkz. David
Graeber, Jamie Stern-Weiner, Debt, Slavery and our Idea of Freedom, http://www.newleftproject.org, 29 August,
2011.
[17] Paul
Simon New York State’degay hakları ve gay evliliklerini destekledi ve Partisi
içindeki muhafazakârların tepkisini azaltmak için Hedge Fonların bu kampanyaya
parasal destek vermelerini sağladı. Oğlu 2009 yılında bir gay evliliği yapmış
ve Simon bunu, cinsiyet ayrımcılığına karşı olduğunu açıklayarak savunmuştu.
Bkz. Goodley , “Profile: Argentina's nemesis, hedge fund manager Paul Singer”,
the guardian.com, 31 July 2014.
[18]Germanos,
agm.
[19]Larry Elliott,
Argentina vulture fund ruling shows IMF should push for change to system, 23
June 2014 The Guardian.
[20]Allen,
agm.
[21]Jubilee Debt
Campaign, agr.
[22]Roos,
agm.
[23]Imran Kamyana
and Lal Khan, “Haunting inequality worldwide”, http://www.marxist.com,11
November2013 ve Jason Hickel 'The Donors’
Dilemma' - Aid in Reverse: How Poor Countries Develop Rich Countries,
http://www.globalpolicyjournal.com, 12th December 2013.
[24]http://jubileedebt.org.uk/countries.
[25]Damien
Millet, Daniel Munevar and ÉricToussaint CADTM – Committee for the Abolition of
Third World Debt, “2012 World Debt Figures”,
Tablo 23.
[26]Damien
Millet, et al.Tablo 6 ve Tablo 36.
LOOK AT ME MY WEBSİTE TURKEY
YanıtlaSiltravesti
travestitravesti
travestiler
travesti
istanbul travestileri
travesti
travesti
*% 3 faiz kredisi sunmaktadır
YanıtlaSil* Nakitsiz Girişimci Sigortası
* Para için garanti
İyi kredi notu ile, Credit Financier Home, bireylere veya şirketlere veya kooperatif kuruluşlarına, endüstriyel ve kişisel faydalar amacıyla, teminatlı krediler ve teminatsız krediler sunmaktadır.
İletişim Adresi: creditfinancierhome@gmail.com
*% 3 faiz kredisi sunmaktadır
YanıtlaSil* Nakitsiz Girişimci Sigortası
* Para için garanti
İyi kredi notu ile, Credit Financier Home, bireylere veya şirketlere veya kooperatif kuruluşlarına, endüstriyel ve kişisel faydalar amacıyla, teminatlı krediler ve teminatsız krediler sunmaktadır.
İletişim Adresi: creditfinancierhome@gmail.com
Biz Iowa City, Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunan Iowa Lutheran Hastanesi temsilcisiyiz, bir kez daha hastalarımız için böbrek almak için buradayız ve onlar kurtarmak için bir böbrek bağışlamak isteyen herkese iyi bir miktar para ödemeyi kabul etmişlerdir. Bir bağışçı olmak ister veya bir Hayatı kurtarmak istiyorsanız, aşağıdaki e-postada bize yazabilirsiniz.
YanıtlaSilBu, sizin için tamamıyla zengin olmanız için bir fırsattır. Bizimle% 100 güvenli işlem garantisi veriyoruz ve garanti ediyoruz, her şey yasalara uyan böbrek donörlerine göre yapılacaktır.
Artık daha fazla zaman kaybetmeyin, lütfen bize iowalutheranhospital@gmail.com adresinden yazın.
Ayrıca whatsapp +1 929 281 1248 numaralı telefondan bizi arayabilir veya bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Iowa Lutheran Hastanesi.
Merhaba beyefendi / hanımefendi,
YanıtlaSilİşe başlamak için acil bir krediye ihtiyacınız var mı, yoksa yeniden finanse edilmek için bir krediye ihtiyacınız var, Borcunu ödemek için bir krediye ihtiyacınız var mı? Bir araba ya da ev satın almak için bir krediye mi ihtiyacınız var? Evet, daha fazla endişe etmeyecek olursak, kredi kontrolü olmadan her türlü krediyi uygun bir faiz oranıyla sunuyoruz! E-posta ile bugün bize ulaşın.
Email: plutocreditfinancier@gmail.com
Merhaba beyefendi / hanımefendi,
YanıtlaSilİşe başlamak için acil bir krediye ihtiyacınız var mı, yoksa yeniden finanse edilmek için bir krediye ihtiyacınız var, Borcunu ödemek için bir krediye ihtiyacınız var mı? Bir araba ya da ev satın almak için bir krediye mi ihtiyacınız var? Evet, daha fazla endişe etmeyecek olursak, kredi kontrolü olmadan her türlü krediyi uygun bir faiz oranıyla sunuyoruz! E-posta ile bugün bize ulaşın.
Email: plutocreditfinancier@gmail.com
Whatsapp: +1 (518) 5465079
İsmim Doktor Michael Baldwin, Iowa Lutheran Hastanesi'nin bir temsilcisi, Organ cerrahisinde uzmandırız ve böbreklerin satın alınmasıyla ilgileniriz ve hastamız böbreğe bağış yapmaya karar veren herhangi bir donöre büyük miktarda para ödemeyi kabul etti. onları kurtarın ve Iowa City, ABD'de bulunuyoruz.
YanıtlaSilBöbreğinizi satmakla ilgileniyorsanız, lütfen ilerlememiz için bize geri dönmekten çekinmeyin.
Ve eğer ilgilenirseniz bizim e-postamız: iowalutheranhospital@gmail.com
+1 929 281 1248 aracılığıyla bizi arayabilir veya bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Bir hayatı kurtarmak için bir böbrek satmak isteyen 18 yaşından büyük ciddi böbrek vericileri arıyoruz ve her bağışçı için iyi bir teklif ve diğer tazminatlarımız var.
YanıtlaSilBizim sürecimiz hızlı ve güvenliğiniz garantilidir.
Lütfen bize ulaşın iowalutheranhospital@gmail.com
Ayrıca whatsapp +1 929 281 1248 numaralı telefondan bizi arayabilir veya bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Bireylere, dünya çapındaki işletmelere yatırım kredileri, proje finansmanı ve finansal destek gibi her türlü krediyi sağlıyoruz. % 3 faiz oranında fon veriyoruz. Kredinizi yedi (7) iş günü içerisinde alın.
YanıtlaSilE-posta Adresi: plutocreditfinancier@gmail.com
Whatsapp: +1 404 382 6579
*% 3 faiz kredisi oranı sunuyor
YanıtlaSil* Nakitsiz Girişimci Sigortası
* Para için garanti
Kredi notu iyi olan Credit Financier Home, sınai ve kişisel menfaatler amacıyla şahıslara veya şirketlere veya kooperatif birliklerine teminat kredileri ve teminatsız krediler sunmaktadır.
İletişim Adresi:
Whatsapp: +15184181390
Doğrudan posta
creditfinancierhome@gmail.com
Bu, böbrek satmak isteyen herkese açık bir ilan, böbrek nakli ihtiyacı olan hastalarımız var, bu nedenle böbrek satmakla ilgileniyorsanız, lütfen iowalutheranhospital@gmail.com adresindeki e-posta adresimizden bizimle iletişime geçin.
YanıtlaSilAyrıca +1 515 882 1607 numaralı telefondan whatsapp'ı arayabilir veya bize yazabilirsiniz.
NOT: Güvenliğiniz garanti altındadır ve hastamız, onları kurtarmak için böbrek bağışı yapmayı kabul eden herkese büyük miktarda para ödemeyi kabul etmiştir. Sizden haber almayı umuyoruz, böylece bir hayat kurtarabilirsiniz.
Krediye ihtiyacın var mı? İşte finansal problemi olanlar için ve hayatlarında maddi canlanma isteyenler için bir fırsat, çok makul bir faizle kredi veriyoruz, her türlü borç borç kredisi, işletme kredisi, sağlık kredisi, ev kredisi, öğrenci veriyoruz Ülkeye maddi sıkıntıdan kurtulmak için kredi vb. Firma Adı: PLUTO KREDİ FİNANSI EVİ. Bugün bize ulaşın
YanıtlaSilFinansal yardım için e-posta: plutocreditfinancier@gmail.com
Whatsapp: +18474539904
*% 3 faizli kredi oranı sunar
YanıtlaSil* Nakitsiz Girişimci İçin Sigorta
* Para garantisi
* 10,000 TL'den 100,000,000 TL'ye kadar kredi teklifi
İyi kredi puanıyla, Credit Financier Home, bireysel veya şirket veya kooperatif derneklerine, endüstriyel ve kişisel çıkarlar için teminatlı krediler ve teminatsız krediler sunar.
İletişim Adresi:
WhatsApp: +15184181390
Doğrudan posta:
creditfinancierhome@gmail.com
Bu, böbrek satmak isteyen herkese açık bir ilan, böbrek nakli ihtiyacı olan hastalarımız var, bu nedenle böbrek satmakla ilgileniyorsanız, lütfen iowalutheranhospital@gmail.com adresindeki e-posta adresimizden bizimle iletişime geçin.
YanıtlaSilAyrıca +1 515 882 1607 numaralı telefondan whatsapp'ı arayabilir veya bize yazabilirsiniz.
NOT: Güvenliğiniz garanti altındadır ve hastamız, onları kurtarmak için böbrek bağışı yapmayı kabul eden herkese büyük miktarda para ödemeyi kabul etmiştir. Sizden haber almayı umuyoruz, böylece bir hayat kurtarabilirsiniz.
Merhaba!
YanıtlaSilMali desteğe mi ihtiyacınız var? dünyanın her yerinde ihtiyacı olan borçlulara her türlü krediyi veriyoruz.
5.000 - 10.000.000 ABD Doları
* amaç *% 3 faiz oranı
* 1-20 yıl arasında ödeme seçeneği.
* Aylık ve yıllık ödeme planı arasında seçim yapın.
* Kredinin esnekliği.
Yardım için lütfen bizimle iletişime geçin.
E-posta: creditfinancierhome@gmail.com
Bu Mayo Clinic tarafından yapılan genel bir kamu duyurusudur ve böbrek satın almakla ilgileniyoruz, böbrek satmakla ilgileniyorsanız, lütfen aşağıdaki e-posta adresimizden doğrudan bizimle iletişime geçin.
YanıtlaSilmayocareclinic@gmail.com
Not: Bu güvenli bir işlemdir ve güvenliğiniz garantilidir.
Lütfen daha fazla bilgi için bize bir e-posta mesajı gönderin.