NATO
zirvesi toplanırken
Mustafa
Durmuş
30
Haziran 2022
29-30 Haziran tarihlerinde Madrid’de toplanan NATO Zirvesi’nin gündeminin aşağıda yer alan dördüncü maddesine göre, bu Zirvede İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği gerçekleştirilecek (Türkiye bu yeni üyeliklere olan itirazını son anda geri çekti).
“IV.
Ortaklıkları güçlendirmek ve Açık Kapı Politikasını sürdürmek:
Otoriter
rejimlerin güvenliğimizi tehdit ettiği bir stratejik rekabet çağında, NATO aynı
düşünceye sahip ülkeler ve kuruluşlarla daha da yakın çalışmalıdır. NATO’nun
Avrupa Birliği ile ortaklığı eşi görülmemiş bir düzeye ulaşmıştır. Finlandiya
ve İsveç, Açık Kapı Politikasının önemini ispatlayan bir biçimde, NATO'ya
katılmak için tarihi kararlar almıştır. Bu Zirve’de NATO ayrıca, Gürcistan’a ve
diğer ortaklara yeteneklerini geliştirmeleri ve dayanıklılıklarını
güçlendirmeleri için desteğini artıracaktır. Asya-Pasifik ortaklarımız olan
Avustralya, Japonya, Kore Cumhuriyeti ve Yeni Zelanda’nın liderleri ilk kez bir
NATO Zirvesi’ne katılacaklar”. (1)
Yeni
hedef Çin’i mi kuşatmak?
Bu toplantıya Japonya ve Avustralya gibi
Asya Pasifik Bölgesinin emperyalist devletlerinin liderlerinin de ilk kez
katılacak olması, NATO’nun sözde savunmasının sadece Avrupa’yı değil, gelecekte
Asya’yı da kapsayacağını gösteriyor. Kısaca, ABD ve AB emperyalizminin yeni
stratejisi artık sadece işgalci Rusya’yı değil, bir diğer emperyalist güç olan
Çin’i de kuşatmak.
Çünkü hemen bütün projeksiyonlar Çin’in
sadece askeri güç olarak değil, 2030’lı yıllardan itibaren dünyanın en büyük ve
en dayanıklı ekonomik gücü olarak küresel jeopolitikte belirleyici olacağını
ortaya koyuyor.
Küresel finans kapitalin en öndeki
temsilcilerinden olan Goldman Sachs’ın aşağıdaki tespiti de bu
genişleme/kuşatmanın, iktisadi zorunluluklar anlamında, alt yapısının
oluştuğunu gösteriyor. Kuruluş 2021 yılı sonrasını ‘Post Modern Döngü Dönemi’
olarak niteliyor ve bu dönemin temel özelliklerini şöyle sıralıyor (2):
Giderek artan yüksek enflasyon ve düşük
ekonomik büyüme hatta küçülme riski (stagflasyon), daha kapsamlı devlet
müdahaleleri (regülasyon), varlık fiyatlarındaki yüksek oynaklık, sıklaşan kısa
dönemli döngüler, pahalı işgücü ve emtia (kıt ve göreli olarak pahalı işgücü ve
enerji), kâr oranlarındaki ve kârın milli gelir içindeki payındaki gerileme,
yüksek faiz nedeniyle düşen reel yatırım getirisi, kapsamlı devlet müdahaleleri
(kamu sektörünün milli gelir içinde artan payı, artan kamu borçları ve savaş
harcamaları), küreselleşme karşısında artan bölgeselleşme (yeni teknolojiler,
daha ucuz ve emek yoğun yerel üretim olanakları).
Kapitalizm
var oldukça emperyalist savaşlar kaçınılmaz
Özetle, Goldman Sachs içinde bulunduğumuz
dönemin 1980’li yıllarda başlayan neo liberal dönemden farklı olduğunun altını
çiziyor. Yüksek enflasyonla birlikte iktisadi durgunluğun bir arada
yaşanabileceği bir stagflasyonist dönemin önünün açıldığını, küreselleşmenin
içe dönmeye başladığını, yani bölgeselleşme ve yerelleşmenin öne çıkacağını
(özellikle de gıda arzı açısından) ve sermayenin kâr oranlarında düşüşün yaşanabileceğini,
buradan hareketle de yeni savaşların çıkabileceğini öngörerek, savaş
harcamaları da dâhil olmak üzere devlet harcamalarının ve devletin ekonomiye
müdahale biçimi olan regülasyonların artacağını vurguluyor.
Dünya
işçi sınıfı ve halklarının gündemi ne?
Dünyanın egemenleri gelecekle ilgili
olarak böyle tahminlerde bulunuyorlar ve bu çerçevede kendi sınıfsal çıkarları
doğrultusunda (bir büyük savaş çıkarmak da dâhil olmak üzere) her türlü
senaryoya hazırlık yapıyorlar.
O halde biz, dünyanın emekçi sınıfları ve
ezilen halkları, ne yapacağız, bizim
öngörümüz ne? Oturup onların ne yapabileceklerini tahmin etmekle ya da
yaptıklarını endişe ve korku içinde izlemekle mi yetineceğiz?
Yoksa insanlığın ve gezegenin sonunu
getirebilecek bu gidişata dur diyecek bir örgütlü mücadelenin içine girecek ve barış
içinde, ezen ve ezilenlerin olmadığı başka bir dünyanın mümkün olabileceğini gösterebilecek
miyiz?
Dip notlar:
(1) https://www.nato.int/cps/en/natohq/news
(23 June 2022).
(2) P.
Oppenheimer, G. Jaisson, S. Bell, L. Peytavin and F. Graziani, The Postmodern
Cycle, Positioning for secular change, Goldman
Sachs Global Strategy Paper no.
56 (9 May 2022).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder