Dezenformasyon
ve seçimler
Mustafa
Durmuş
20
Mart 2024
31 Mart’ta yapılacak olan ve sonuçları bağlamında
ülkenin demokrasi konusundaki geleceğini etkileyecek olan yerel seçimler
yaklaştıkça, dezenformasyon faaliyetleri, kumpaslar ve sahte videolar ya da
deepfake’ler ard arda ortaya çıkmaya başladı. Seçime kadar da bu tür
faaliyetlerin daha da artacağına inanılıyor. Bu yüzden de, daha çok
teknolojinin kötü kullanımı ile ilgili bu gelişmeleri sağlıklı bir biçimde
yorumlamakta ve bunların seçimleri nasıl etkileyebileceği üzerinde tartışma
yürütmekte yarar var.
Öncelikle, meselenin Türkiye ile sınırlı olmadığının
altını çizelim. Bu mesele tüm dünyada tartışılıyor. Zira bu yıl, ABD, Rusya, Meksika,
Hindistan ve Endonezya gibi kalabalık nüfuslu ülkeler başta olmak üzere, dünya
çapında toplam nüfusu 4 milyar civarında olan 60’tan fazla ülkede ulusal düzeyde
seçimler yapılacak. Yaklaşık 2 milyar seçmenin sandık başına gitmesi
bekleniyor.
Nitekim Rusya’da üç gün süren başkanlık seçimi 15
Mart’ta başladı ve beklendiği gibi Putin yüzde 87’lik bir oy oranı ile yeniden
devlet başkanı seçildi (otokrat bir lider de olsa seçimlerle iş başına gelmek ona
meşruiyet kazandırdığı için önceden ayarlanmış seçimler, hiç seçim yapmamaya tercih
edilir).
2024
yılı süper seçim yılı
Bu yüzden de bu yıl “süper seçim yılı”, hatta “tarihteki
en büyük seçim yılı” olarak adlandırılıyor. Diğer yandan, seçimlerle ilgili
yaygın endişeler de dillendirilmeye başladı. Zira bir süredir dünyada aşırı sağ
otoriter rejimlere doğru bir kayma söz konusu.
Öyle ki artık dünyanın birçok yerinde enflasyonun giderek
düşmesiyle birlikte, iktisatçılar, politikacılar, yüksek enflasyon ve bunun bir
parçasını oluşturan hayat pahalılığı sorununu kısa vadede en acil sorun olarak
görmüyorlar. Bunun yerine yanlış bilgilendirme ve dezenformasyonun önümüzdeki
iki yıl boyunca dünyadaki en ciddi sorunların başında geleceğini düşünüyorlar.
Seçimler
risk altında
Bu süre zarfında 2 milyar seçmenin sandık başına
gideceği düşünüldüğünde, yanlış bilgi ve dezenformasyonun yaygın kullanımının neden
olabileceği yanlış tercihler ya da seçimlerin özgürce yapılmasını engelleme
gibi sonuçları yüzünden, “yeni seçilen hükümetlerin meşruiyetini zayıflatabileceği”
ve bunun da şiddete dayalı protestolarla, nefret suçlarıyla ve hatta terörizm
şeklinde huzursuzluğa neden olabileceği ileri sürülüyor. (1) Bu bağlamda en
fazla dezenformasyon riskine sahip ülkelerin başında Hindistan geliyor. ABD’de ise
6’ncı sırada yer alıyor. (2)
Yanlış bilgi mi, dezenformasyon mu?
“Dezenformasyon”, bir örnekle açıklamak gerekirse, bir
yazarın yazılarıyla okuyucularını ya da bir politikacının söylemleri ve kurgusal
videolarla seçmenleri “kasıtlı olarak yanlış yönlendirmeye çalıştığı durumlar”
olarak tanımlanır. Yanlış bilgi ise, gerçek bir inançla yayılan, ancak gerçek
dışı ve bazen komplo teorilerinde olduğu gibi, aynı derecede zararlı olabilen
bilgileri anlatır.
Pratikte, dezenformasyon kavramı, doğru olmayan
bilgileri kullanarak insanların kafasını karıştırmaya ve onları manipüle etmeye
yönelik kasti (özellikle de örgütlü) girişimleri tanılamak için kullanılıyor.
Bu kavram genellikle benzer ve kesişen diğer iletişim stratejileriyle ve
bilgisayar korsanlığı (hackleme) ve şantaj gibi taktiklerle birlikte akla geliyor.
Mezenformasyon, yani yanlış bilgi ise manipülasyon veya kötücül bir niyet
olmadan yapılan ve yayılan yanıltıcı bilgiler olarak tanımlanıyor.
Kısaca, her ikisi de toplum için sorun teşkil ediyor
ancak dezenformasyon genellikle örgütlü olduğu, daha zengin kaynaklardan
beslendiği ve otomasyon teknolojileriyle desteklendiği için, özellikle daha
tehlikeli bir durum olarak kabul ediliyor. (3)
Dezenformasyonu üretenlerin en büyük dayanağı, içeriği
yayacağını ve dağıtacağını düşündükleri alıcı kitlelerin bu bilgiyi sonuna
kadar savunması ve partizan olma potansiyelleridir. Böylelikle, bu kesimlerin çeşitli
nedenlerden dolayı bir bilgiyi paylaşma eğiliminden yararlanarak, onları kendi
yaymak istedikleri mesajları ileten tebliğciler haline getirmeyi hedeflerler.
Bu anlamda “sahte haber”in önemli tehlikelerinden biri, genellikle bunun bedava
gerçekleşiyor olmasıdır.
Sosyal
medya dezenformasyon için mümbit bir zemin
İnsanlar bir şeye ne kadar çok maruz kalırlarsa,
doğruluğundan bağımsız olarak, onu o kadar doğru olarak algılarlar. Aslında bu
olgu dijital çağın öncesine dayanır ve günümüzde arama motorları ve sosyal
medya aracılığıyla kendini daha belirgin bir biçimde gösterir. Şu anki fark,
çevrimiçi arama ve sosyal medyanın, iddiaların ve karşı iddiaların neredeyse
sonsuza kadar yapılmasına olanak sağlamasıdır.
Yanıltıcı,
çarpıtılmış, kasten üretilmiş bilgi
Özcesi, dezenformasyon bilginin çarpıtılmasıdır.
Daha
geniş anlamda ise, “eksik, yanlış ya da bir başka deyişle inandırıcı olmaktan
uzak bilgilerin, belli bir kitleyi gerçekler hakkında yanıltmak amacıyla
yayılmasıdır”. Dezenformasyonda fotoğraf, video gibi her çeşit materyal
kullanılabilir. Örneğin bir konuda bir video yayınlanır. Hâlbuki o video iddia
edilen olayla ilgili olmayabilir, iddia edilen zamanda, iddia edilen mekânda, hatta
iddia edilen ülkede bile çekilmemiş olabilir. (4)
Ne
kadar sık o kadar inandırıcı
Yapılan araştırmalara göre, yalan haber tekrarlandıkça
insanlar bu habere daha çok inanıyorlar. Ayrıca insanlar daha umursamaz hale
geliyorlar, yanlış uygulamaları zamanla kanıksıyorlar. (5)
Aslında yalan haber yeni bir kavram değil. Ancak
dijital imkânların gelişmesi ve sosyal medyayla birlikte yeni bir boyut kazandı.
“Bir yalanı yeterince
tekrar et, o artık gerçeğe dönüşür” ve “yalan ne kadar büyük olursa inananlar o
kadar çok olur” sözlerinin yalanlar üzerine kurulmuş bir düzen olan faşizmin
Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’e ait olması tesadüf değildir. (6)
Seçim
kampanyaları ve dezenformasyon
Dezenformasyon, bilhassa genel ya da yerel seçim
dönemlerinde, seçmen tercihleri ya da davranışları üzerinde etkili olabiliyor,
hatta seçim sonuçlarını dahi değiştirebiliyor. Örneğin, Ocak ayında ABD Başkanı
Joe Biden’ı taklit eden bir robocall’un alıcılara Başkanlık ön seçimlerinde oy
kullanmamalarını, sandığa gitmemelerini söylediği ileri sürülüyor. (7)
Bilindiği gibi, seçim kampanyaları genelde iki biçimde
yürütülüyor: İlkinde ağırlıklı olarak, adayların olumlu özellikleri ön plana
çıkartılırken, ikincisinde rakip adayı kötüleyen bir yöntem izleniyor. Her iki
tarzda da yanlış, yalan ve yanıltıcı bilgi kullanılabiliyor. Teknik olarak bu
durum dezenformasyon olarak değerlendirilebilir zira detaylar kasıtlı olarak
yanıltıcı olacak şekilde tasarlanıyor.
Ancak yanlış bilgi ve dezenformasyonun tanımlanmasında
tam bir netlik olmaması bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin, tanımın ne
kadar kapsayıcı olduğuna bağlı olarak, propaganda, derin sahtekarlıklar, yalan
haberler ve komplo teorilerinin hepsi dezenformasyon örnekleri olabileceği
gibi, haber parodisi veya siyasi hiciv olarak da nitelendirilebilir. (8)
Dezenformasyonun
maddi temelleri?
Dünya Ekonomik Forumu’nun (DEF) Küresel Riskler Raporu
yanlış bilgi ve dezenformasyonun maddi temellerini şöyle açıklıyor:
“Dünya
tehlikeli bir kriz ikilisiyle karşı karşıya: İklim krizi ve çatışmalar. Altta
yatan jeopolitik gerilimler, birçok bölgede aktif düşmanlıkların patlak
vermesiyle birleşerek, kutuplaştırıcı söylemler, güvenin aşınması ve
güvensizlikle karakterize edilen istikrarsız bir küresel düzene destek veriyor.
Aynı zamanda, iklim değişikliğine uyum çabaları ve kaynakları hâlihazırda
meydana gelen iklimle ilgili olayların türü, ölçeği ve yoğunluğu karşısında
yetersiz kaldığından, ülkeler rekor kıran aşırı hava koşullarının etkileriyle
boğuşuyor. Yüksek enflasyon, faiz oranları ve yüksek ekonomik belirsizlik “statükoya
karşı hissedilir bir hayal kırıklığına” katkıda bulunuyor, bu da yanlış
bilginin yayılması ve toplumdaki çatlakları daha da genişletmesi için ideal bir
zemin oluşturuyor.” (9)
Özetle DEF, sistemi eleştirmeden de olsa, kapitalizmin
neden olduğu ekonomik, sosyal, siyasal ve ahlaki çürümenin dezenformasyonun
temelini oluşturduğunu anlatmaya çalışıyor.
Bilgi
kötü niyetten azade değil, özellikle de dijitalleşme çağında
Günümüzde yapay zekâ teknolojilerinin de etkisiyle
dijital ortamlarda giderek daha karmaşık bir hale gelen dezenformasyon,
bireylere ve toplumlara çeşitli şekillerde zararlar verebiliyor.
Çünkü bilgi çoğu zaman tek bir amaç taşımaz. Bilgilendirme
amacının yanı sıra, bilginin içinde kurgusal bir yapı, empoze etmeye çalıştığı
düşünce ve inanç kalıpları gibi farklı bileşenler bulunur. Aynı şekilde
haberler de her zaman gerçeklik, doğruluk, şeffaflık ve kamu faydası gibi etik
ilkeler doğrultusunda üretilmezler.
İnternet ortamları ise, bilgiye ulaşmada büyük
kolaylık sağlasa da, özellikle yapay zekâ ile bilginin kolayca manipüle
edilebilmesi, verilerin algoritmalar sayesinde sistematik olarak farklı
şekillerde üretilme imkânının artmış olması ve bu sayede bilginin kaynağına
dair belirsizliklerin çoğalmış olması, dijital ortamlarda dezenformasyonu çok
daha tehlikeli bir hale getirebiliyor.
Böylece dijital ortamda bilgi; belli bir grubun
aleyhine kin ve nefrete sevk eden söylemler içerebilir, gerçekler maddi menfaat
ya da siyasal rant elde etmek amacıyla çarpıtılabilir, gerçek ile harmanlanmış
ve iç içe geçmiş manipülatif bilgiler içerebilir, karmaşa yaratmak amacıyla da
yayılabilir.
Termodinamiğin
İkinci Yasası
Sosyal olguların ancak iletişim teorisi aracılığıyla
anlaşılabileceğini savunan Amerikalı matematikçi Norbert Wiener, bilimde “termodinamiğin
ikinci yasası” olarak bilinen bir kavramı çağrıştırarak toplumun farklı
yönlerini açıklamaya çalışan bir bilim insanı.
Söz konusu yasa ise, “mevcut düzenin zamanla
düzensizliğe dönüşeceğini ya da mevcut bağlamda güvenilir bilginin karışıklık,
belirsizlikler ve gürültü tarafından boğulacağını” ileri sürer. Matematikte
düzensizliğin derecesi genellikle “entropi” adı verilen bir nicelikle ölçülür,
bu nedenle ikinci yasa zaman içinde ve ortalama olarak entropinin artacağı
şeklinde yeniden ifade edilebilir.
Wiener'in tezlerinden biri, iletişim teknolojileri
geliştikçe insanların giderek daha fazla gereksiz “gürültülü” bilgiyi (Twitter,
Instagram, Facebook vb.) dolaşıma sokacağı ve bunun da gerçekleri ve önemli
fikirleri gölgede bırakacağıdır. Bu durum, yapay zekâ tarafından üretilen
dezenformasyonla daha da belirgin hale gelmektedir. (10)
Bunun bir sonucu olarak, eğer bir kişi yanlış bir
gerçekliği temsil eden bir senaryoya güçlü bir şekilde inanıyorsa, o zaman
gerçek bilgiler dolaşımda olsa bile, bu kişinin inancını değiştirmesi çok zor
olacak ya da uzun zaman alacaktır. Bunun nedeni, bir kesinlikten diğerine
geçişin tipik olarak (ancak her zaman değil) içgüdüsel olarak kaçınmaya
çalıştığımız belirsizliklerden geçen bir yol gerektirmesidir.
Termodinamiğin İkinci Yasası ayrıca, toplumun nasıl
kutuplaştığını da anlatır zira etrafımızda çok sayıda farklı bilgi ve gürültü
olacağını, bunun da kafa karışıklığı ve belirsizlik yaratacağını söyler.
Böylece insanlar kusurlu olsa bile daha fazla kesinlik
sunan bilgilere yönelirler. Ancak iki alternatiften birine inanan bir kişi için
en az belirsizliğin olduğu yol, bu inancı sabit tutmaktır. Dolayısıyla,
herhangi bir bilginin kolaylıkla çok geniş bir alana yayılabildiği, ancak
insanların da kolayca değişmez olduğu bir dünyada, toplum kolaylıkla
kutuplaşabilir. (11)
Devam
edecek: “Derin sahtekârlıklar, yapay zekâ ve seçimler”.
Dip notlar:
(1) https://www.statista.com/chart/29197/the-most-severe-global-risks-over-the-next-2-and-10-years
(11 January 2024).
(2) https://www.statista.com/chart/31605/rank-of-misinformation-disinformation-among-selected-countries (18 Mart 2024).
(3) Unesco, Gazetecilik, sahte haber ve
dezenformasyon, Gazetecilik eğitimi ve alıştırmaları için el kitabı,
2022, s. 6-7.
(4) https://www.kritikanalitik.global/dezenformasyon-kasitli-olarak-yanlis-bilgilendirme
(15 Mart 2024).
(5) https://tr.euronews.com/arastirma-yalan-haber-tekrarlandikca-insanlar-daha-cok-inaniyor-zamanla-kaniksiyor
(9 September 2024).
(6) Agh.
(7) https://theconversation.com/disinformation-is-often-blamed-for-swaying-elections-the-research-says-something-else
(26
January 2024).
(8) Agm.
(9) https://www.statista.com/chart/29197/the-most-severe-global-risks-over-the-next-2-and-10-years
(11 January 2024).
(10) https://theconversation.com/the-maths-of-rightwing-populism-easy-answers-confidence-reassuring-certainty
(18 January 2024).
(11) Agm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder