5 Mart 2018 Pazartesi

BİTCOİN (6) : GELECEĞİN PARASI MI, İNSANLIĞI KURTARACAK YENİ BİR GELİŞME Mİ, YENİ BİR FİNANSAL SPEKÜLASYON ARACI MI?



BİTCOİN (6) : GELECEĞİN PARASI MI, İNSANLIĞI KURTARACAK YENİ BİR GELİŞME Mİ, YENİ BİR FİNANSAL SPEKÜLASYON ARACI MI?

Prof. Dr. Mustafa Durmuş

3 Mart 2018

Bir süredir dünya bitcoini konuşuyor. Zira geçen yılın başında 1000 dolar olan 1 bitcoin Geçen yılın Aralık ayı ortasında 19,800 dolara kadar yükseldi. Yani neredeyse 20 kat arttı. Sonrasında bu yılın ilk ayında 6,000 dolara kadar geriledi. Ardından tekrar yükselişe geçti ve Mart ayının ilk haftasında 10,814 dolar oldu[1]. Yani dijital para bitcoin sert iniş ve çıkışlarla yoluna devam ediyor.

Kuşkusuz bu hızlı yükseliş ve hızlı düşüşte, diğer faktörlerin yanı sıra başta ABD, Çin, G. Kore gibi dünyanın ileri gelen devletlerinin ve merkez bankalarının bitcoine karşı yasaklamalar da dâhil yürüttüğü sert politikalar çok etkili oldu.

Bitcoin üzerindeki tartışmalar bu tür dijital / kripto paraların;  modern paranın işlevlerine sahip olup olmadığı, buradan hareketle geleceğin parası olup olamayacağı, tarihteki en büyük spekülasyonlardan biri olup olmadığı üzerine yürütüldüğü kadar, bu paraların dayandığı blockchain teknolojisinin geleceğin teknolojisi olup olmadığı, bu teknolojinin bankacılıktan, sağlığa, perakendecilikten, kooperatiflere kadar hayatın her alanında kullanılabilip kullanılamayacağı konusunda da yapılıyor.

Bir başka anlatımla, bitcoin dünyayı örneğin FED’den, doların hegemonyasından kurtaracak bir gelişme mi, yoksa küresel çapta bir dolandırıcılık mı ya da kapitalizmin şişirdiği finansal balonlardan biri mi? Bildik para ve kredi mekanizmasının yerini alabilecek özelliklere sahip mi bitcoin? Kapitalizmi yeni krizlere karşı koruyabilir mi, yoksa onun sonunu getirecek bir buluş mu?

Bu yazıda bitcoin üzerindeki bu tartışmalara kısaca yer verip, geçen yılda ekonomi alanındaki en çarpıcı gelişmelerinden biri olan dijital paranın gelişiminin nasıl yorumlanması gerektiğine odaklanacağız.


Bitcoin “hangi koşullarda” ve “hangi ihtiyaçları karşılamak üzere “ortaya çıktı?

(i)            Öncelikle bitcoinin ‘Büyük Resesyon’ olarak da adlandırılan 2008 finansal krizi sırasında ortaya çıktığını, yani aşırı bir küresel likidite bolluğunun neden olduğu mortgage ve menkul kıymetleştirme balonunun patlamasının ardından gündeme getirildiğini, yaratılan yeni bir teknolojinin (blokchain teknolojisi) ve internetin yaygın kullanımının alternatif bir para ve ödeme biçimi olarak kripto paraların varlığının (üretici güçler anlamında) maddi temelini oluşturduğunu vurgulamak gerekiyor.
(ii)          Bu noktada bankalar ve diğer finansal kuruluşların neden olduğu finansal işlem maliyetlerinin yüksekliği de bitcoinin ortaya çıkışında bir diğer teşvik edici etken oldu.
(iii)        Ayrıca küresel paraların ve para otoritelerinin meşruiyeti sarsıldı. Son yıllarda dolar ağırlıklı uluslararası para ve kredi sistemi, bu paralar üzerinden işlem yapan finansal piyasalar ve başta FED olmak üzere merkez bankaları gibi para otoriteleri ve ulus devletlerin finansal operasyonlarının meşruiyeti (özellikle de 2008 krizdeki rolleri bağlamında) epeyce sorgulanıyor. Yani bir güven sorunu oluştu ve bu hala giderilemedi. İşte tam bu noktada bu güven yitimi, alternatif para ve ödeme biçimlerinin ortaya çıkmasına yol açtı.

Bir başka anlatımla bitcoin, hem merkez bankaları dâhil bankacılık sisteminin, hem de devletlerin finansal alandaki sorunlarını yansıtıyor, bu sorunların çözümü ile ilgili olarak, bu yapılara teknolojik olduğu kadar, ekonomik ve politik bir meydan okuma olarak da karşımıza çıkıyor.

Çünkü bitcoin, desantralize (bir merkeze bağlı olmayan), devletin merkez bankalarının, bankaların aracılık rolünün olmadığı, böylece işlem maliyetlerinin asgaride kaldığı, işlemlerin bilgisayar ve şifrelerle-kodlarla yapıldığı bir sistem.
Bitcoin ve diğer dijital paraların temel kolaylaştırıcısı, sürükleyicisi kuşkusuz internet, internet temelli ticaret ve işlemler oldu. İnternet düşük maliyetle, anonim ve hızlıca doğrulanabilir işlemlerin çevrimiçi takas için kullanılabileceği alt yapıyı oluşturdu ve bunun sonucunda hızlıca parasal ödemeler gerçekleştirildi.

“Müşterekler” projesinde kullanılıyor: Krediye kolay erişim!
Brezilya’da Moeda adlı bir kooperatif kripto kredi bankası platformu bu yıl Ağustos’ta kendi dijital parasını piyasaya çıkardı ve 20 milyon dolar değerinde bir fiyata erişti. Dünya çapında 2,5 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip yeni bir finansal ürün çıkartmayı hedefliyor. Kooperatif bankacılık, yatırım yapmak isteyenlere başlangıçta toplamda 10 milyon dolarlık bir mikro kredi verecek. Moeda’nın dijital parası ile krediye erişemeyen küçük çaptaki işletmelerin ve girişimcilerin artık krediye erişebilecekleri ileri sürülüyor.
Moeda tıpkı bitcoin gibi blockchain teknolojisini kullanmayı planlıyor. Böylece dünya çapında yerel olarak sürdürülebilir nitelikte bulunan projeler potansiyel yatırımcılarla buluşturularak gerçekleştirilebilecek. Moeda’nın ilk ortaklarından olan Brezilyalı tarım kooperatifi Unicafes bu projeden çok umutlu. Böylece Moeda 170 civarında kooperatif kredi bankası ve 128 müşterek banka ile çalışabilecek (ikincisinin çoğu aileden olan 100,000 tarım işletmeci çiftçi müşterisi var)[2].

Alternatif bir kredi sistemi: Pangea.
Pangea adlı bir proje ile Amerika’da emlak-konut sektöründe hem konut alıcıları, hem de yatırımcıları için emlake /konuta ve konut kredisine erişimi kolaylaştıran, aracı ve işlem maliyetlerini asgariye indiren ve kolayca konutları likide çevirmeyi sağlayabilen bir platform geliştirildi.
Bu projede Ethereum blockchain teknolojisi kullanılıyor. Bu projenin özellikle de kredili emlak alabilmek için emlakin bedelinin en az yüzde 20’sinin ön ödeme olarak kabul edildiği, kalan kısım için banka kredisine erişimin özellikle de 2008 krizinden sonra çok zorlaştırıldığı (iyi, düzenli ve iyi güvenli bir işin ve gelir akımının olduğunun ispatlanması gibi) mortgage sisteminde krediye erişimin kolaylaştırılması için ne kadar önemli olduğunun alt çiziliyor.
Keza duruma göre emlak bedelinin yüzde 5’ine kadar ulaşan ve sayıları 8’e kadar çıkabilen aracının kullanılmasını gerektirebilen aracılık sistemini ortadan kaldırarak işlem maliyetlerini, dolayısıyla da emlakin verimliliğini yükselten ve son olarak emlakin kolayca likide çevrilmesini sağlayarak küresel çapta 217 trilyon dolarlık bir hacmi olan konut-emlak sektöründe çok önemli bir yatırım fırsatı sunulduğu (hali hazırda bunun 3,5-4 trilyon dolarlık kısmı kullanılabiliyor) ileri sürülüyor[3]. Ancak bunun henüz yaygın olmayan bir proje, bir deneme olduğunun da altını çizmek gerekiyor.
Bu örneklerden de görüleceği gibi sadece büyük çaplı finansal kuruluşlar değil, aynı zamanda kooperatifler ya da kapitalizm içinde alternatif komünal örgütlenmeler oldukları ileri sürülen “müşterekler” de (commons) değişim aracı olarak kripto paralara sıcak bakıyorlar.
Bir başka anlatımla bitcoinin (en azından başlangıçta) bir finansal yatırım aracı olarak tasarlanmadığı, paranın yerine geçecek, desantralize, güvenli ve değeri insanlar arasında transfer edecek olan anonim bir yöntem olarak tasarlandığı ileri sürülebilir[4].

Bitcoin geleceğin parası olabilir mi?
Para, ortaya çıkışından bu yana bir “değişim ve standart ödeme aracı”, sermayenin veya servetin bir kısmının saklanması olarak “değer saklama ya da biriktirme aracı” ve istikrarlı bir “hesap birimi aracı” olarak kullanılıyor.
Paranın ilk işlevinden hareketle bitcoinin sınırlı bir arza sahip olması (21 milyon) ve yenilikçi bir teknolojik yeniliğe dayanması (blockchain) ona özsel bir değer sağlıyor.
Ayrıca üretilme, yaratılma sırasında harcanan emek de onun özsel değerini oluşturuyor. Yani nasıl altını değerli yapan (ziynet eşyası olarak kullanılmasının yanı sıra), çıkartılmasının çok zahmetli olması, çok miktarda emek ve makine, ekipman gerektirmesi ise, bitcoinin yaratılması da (mining) ciddi miktarda bilgisayar gücü (donanımı), elektrik üretimi ve tüketimi gerektiriyor.

Büyük miktarda elektrik tüketiyor, çevreyle ilgili tahribata neden oluyor
Diğer taraftan böyle bir emek onu değerli kılarken, onun “geleceğin parası olmasını” da önlüyor. Zira elektrik üretimi kömürden, petrole her türlü fosil yakıtların kullanımını, nükleer santralleri, su ve rüzgâr kaynaklarının kullanımını gerekli kılıyor ki bu sürdürülebilir bir şey değil.
Ayrıca bu üretimin beraberinde gelen CO2 emisyonları gibi sosyal maliyetleri de dikkate alındığında böyle bir üretimin sonucunda ortaya çıkan bir paranın gelecekte değişim aracı olarak (eşdeğer) kullanılması sistemin sürdürülebilirliği bağlamında iyice zorlaşıyor.
Bu bağlamda bitcoinin fosil yakıtlardan uzaklaşmayı amaçlayan girişimleri de yavaşlattığı, iklim değişikliği üzerindeki etkileri dikkate alındığında bitcoin ve diğer kripto para teknolojilerinin ekoloji için büyük bir tehdit oluşturduğu, bugün bir bitcoin işlemi yapılırken harcanan elektrik miktarının ABD’de 9 evin günlük elektrik tüketimine eşit olduğu, bitcoin ağının bilgisayar gücünün dünyanın en büyük 500 süper hızlı bilgisayarının kombine gücünden 100 bin kere daha fazla olduğu, bu ağda yılda 31 terawatt-saatlik enerjinin kullanıldığı, bunun yılda 150 ülkenin her birinin tüketiminden daha fazla tüketim anlamına geldiği ve ağın her gün enerji kullanımını 450 cigabit-saat artırdığı, bunun da örneğin Haiti’nin yılda tükettiği elektrik kadar olduğu ileri sürülüyor[5].


Bitcoinin ortak muhasebe birimi olarak kullanılabilmesi de zor

Günümüzde şirketlerin muhasebe kayıtları devletlerin zorunlu kıldığı para birimi cinsinden yapılmak zorunda. Zorunlu ortak bir ödeme ve muhasebe kayıt birimi devletlerin (ulusal paranın sahibi sahip olmaları nedeniyle) gücünün bir göstergesi. Bu açıdan da bitcoin gibi dijital paraların ortak muhasebe kayıt birimi olarak kabul görmesi ve uygulanması beklenemez.

Bitcoin vergi ödeme aracı olarak kullanılabilir mi?
Bununla bağlantılı bir diğer açmaz vergi ödemeleriyle ilgilidir. Bitcoin metaların ya da hizmetlerin değiştirilmesi sırasında kullanılabilirse de, bu işlemler üzerinden doğan vergilerin ya da doğrudan gelirler üzerinde alınan vergilerin ödenmesi sırasında ciddi sorun doğar. Çünkü tarihte de hep görüldüğü gibi, para her zaman vergi ile birlikte düşünülmüştür.
Yani devletler açısından ulusal paralar aynı zamanda vergi ödeme aracıdırlar. Zira günümüzde devletler vergiyi keçi-koyun, altın ya da yabancı para (örneğin dolar) olarak tahsil etmezler. Diğer yandan vatandaşlar vergileri ödeyebilecek kadar para sahibi olmak durumundadırlar.
Yani bitcoin ancak onunla vergi ödenebildiğinde gerçek anlamda para olabilir. O zamana kadar en fazla, altın, hisse senedi gibi riskli bir varlıktan ibaret olarak varlığını sürdürebilir.

Kripto paralar yeraltı dünyasında yaygınlaşıyor
Yer altı dünyasının giderek dijital paraları tercih etmeye başlaması, bu paranın geleceğin parası olarak kullanımını zorlaştıran bir diğer engel. Zira blockchain teknolojinin izin verdiği şifreleme/kodlama, oluşturulan cüzdanlar vergi kaçırmak için olduğu kadar, gizli saklı, yasa dışı ödemeler için de kullanılabiliyor.
Özellikle de monero, ethereum ve zsachs gibi kripto paralar sahte kayıt kullanılmasına izin veriyor. Bu nedenle de örneğin fidye işlerinde kullanılan moneroya olan talep ciddi olarak arttı (bundan 3 ay önce AB’nin ilgili organı Europol yayımladığı bir rapor ile bu üç dijital paranın popülaritesindeki belirgin artışın risklerine dikkat çekmişti[6].

 Spekülasyon ve manipülasyonlara uygun bir para
Böyle bir teknolojik yenilik ya da kolaylık bitcoinin fiyatındaki süper artışları açıklamaya yetmiyor. Nitekim, Britanyalı iki akademisyenin yapmış oldukları analiz, bitcoin fiyatlarındaki süper hızlı artış (ve örneğin yeni yıldaki, % 60’lık düşüşün) bu parayı 2013 yılından bu yana asıl yönlendiren olgunun finansal spekülasyon olduğu gerçeğini ortaya koyuyor[7]. Öyle ki sadece 1000 oyuncunun bitcoin piyasasının % 40’ını kontrol edebiliyor olması ve örneğin 12 Kasım 2017’de sadece 1 oyuncunun bir seferde 25,000 bitcoini (159 milyon $) sisteme sokması yapılan manipülasyonun büyüklüğünü gösteriyor[8].

Bu hareketlerin ve beraberinde oluşan balonların hazırlayıcısı ise küresel çaptaki likidite bolluğu. Başta Fed olmak üzere büyük merkez bankaları 2008 krizi sonrasında uyguladıkları aşırı düşük faiz ve büyük çaplı miktarsal ve kredi kolaylaştırma politikaları ile hem finans seçkinlerini daha da zenginleştirdiler, hem de böyle bir spekülasyon için gerekli zemini hazırladılar.

Böylece borsaların, tahvil piyasalarının, kredi piyasalarının yanı sıra kripto para piyasası da spekülatif kârlar elde etmenin alanı oldu. Yani bitcoine olan talepteki inanılmaz artış ve fiyatındaki hızlı yükselişler küresel finans piyasalarındaki tarihsel zirve yapmış aşırı likiditenin kaçınılmaz bir sonucuydu. Blockchain teknolojisine ilave olarak küresel likidite fazlası da bitcoinin spekülasyon amaçlı olarak kullanılmasına yol açtı[9].

Borsalardakine benzer bir biçimde, tıpkı şirket hisselerinin fiyatlarının gerçek değerlerinden çok ayrışarak çok artması (ya da düşüşü) gibi, kripto piyasalarda da bu paraların değerleri hızlı ve ani yükseliş ve çöküşler yaşadığında, bu durum bu paraların finansal spekülasyon araçlarından başka bir şey olmadıklarını düşündürüyor ki ana akım iktisatçıların büyük çoğunluğu, hatta bazı Marksist iktisatçılar da olaya böyle yaklaşıyorlar.


Düşüşü tetikleyen etken: Hükümetlerin yasaklama ve kısıtlamaları
Kuşkusuz bu sert düşüşleri tetikleyen etken bir süredir ABD, Çin ve G. Kore’nin ardından Hindistan Hükümetinin de bu paraların kullanımıyla ilgili sert yasaklar getirmesiyle paniğe kapılan yatırımcıların bu paraları elden çıkarmaya başlaması oldu. Bunun sonucunda bu paraların fiyatları çakılarak değerleri sert bir biçimde düşmeye başladı.

Spekülasyon kapitalizme içkin bir olgu!
Diğer yandan spekülasyon (vurgunculuk) kapitalizmin doğasında var. Bir iktisatçıya göre[10]:

“Artık kripto para dünyasında bu tür düzensiz davranışların normal olduğu bir süreç yaşanıyor. 2017’de bitcoinin değerinde altı kez % 30 ya da daha fazla düşüş yaşandı. 2017 yılının sonlarında yaşadığı değer artışı da aslında bunun bir spekülasyon olduğunu gösteriyor...
Marx kapitalistlerin nihai amacının paradan para kazanmak olduğunu yazmıştı. Bu bağlamda kapitalizmin olmazsa olmazı bankaların ve kredi mekanizmasının görevi parayı sermayeye dönüştürmektir. Böylece para kâr yaratır. Birçok küçük yatırımcının bireysel tasarrufları bankalarda toplanır. Borsa ve diğer finansal araçlar ise bu parayı reel ekonomiye döndürmenin ana kanallarıdır. Bu para bireylere, iş âlemine ya da devlete de kanalize edilir...
Bu süreçte kurgusal sermaye yaratılır: Kâr reel üretimden değil, bir finansal alaşımdan türetilir. Asalak olsa da finansal faaliyetin büyük bir kısmı en azından fiilen ekonomi ile bazı bağlantılara sahiptir. Örneğin borsalar, şirketlerin gelecekteki kârları üzerindeki, devlet tahvilleri ise gelecekteki vergi gelirleri üzerindeki alacak iddialarıdır. Kripto paralarda ise böyle bir çıpa yoktur. Bitcoinin fiyatını yükselten şey ise yatırımcıların fiyatın gelecekte daha da yükseleceğine olan inançlarıdır. Bu da bir balonun temel karakteristiğidir”.

Müesses nizamın direnişi
Diğer yandan bitcoin gibi paraların ardındaki blockchain teknolojisinin geleceğin teknolojilerinden biri olduğu da yaygın olarak kabul edilen bir gerçek. Üstelik bu teknoloji sadece para ve finans piyasalarıyla da sınırlı değil. Tarımdan, hizmetlere, kooperatiflerden işçi şirketlerine kadar birçok alanda teorik olarak ödemelere aracı olarak dijital para geliştirmede kullanılabilir.
Ayrıca geleneksel yöntemlerle ortaya çıkan yüksek finansal işlem maliyetleri, bankaların yüksek düzeydeki aracı kârları (komisyonları) ve harcanan zaman gibi nedenlerle merkez bankaları da bu teknolojiye soğuk bakmıyor, hatta ödemeler için bu teknolojiyi kullanarak kendi kripto/dijital paralarını yaratmayı düşünüyorlar.
Ancak merkez bankaları bu paraların kendi kontrolleri dışında, desantralize bir biçimde uygulanmalarına şiddetle karşı çıkıyorlar. Ulus devletlerin en önemli gücünün ulusal paralarını basabilmeleri ve bu paralarla vergi toplayabilmeleri olduğu dikkate alındığında bu yapıların bu konudaki hassasiyetleri de anlaşılabiliyor. Yani merkez bankaları gelecekte kendi dijital paralarını piyasaya sürerlerse buna şaşırmamak gerekiyor.
Dolayısıyla kripto paraların değer kaybının, onların tamamen spekülatif olmalarından ya da temel bir değere sahip olmamalarından mı, yoksa ulus devletlerin, merkez bankalarının bu alanı onlara terk etmemek için bu paralara karşı devletin ve finans kapitalin gücünü kullanmalarından mı kaynaklandığı sorusunun yanıtı önemli oluyor.

Sonuç: Blockchain teknolojisini küçümsememek gerekiyor
Artık bir spekülasyona dönüşmekte olan bu paralardan ziyade arkasındaki teknolojinin tartışmaya açılması gerekiyor. Bunu yaparken kuşkusuz üretim tarzının ve üretim ilişkilerinin kendinden kopuk bir teknoloji tartışmasından uzak durmak gerekiyor. Çünkü kapitalizmde teknoloji de sermayeye olan bağımlılıktan kurtulamıyor, kapitalizme, büyük sermayeye hizmet edecekse, sermaye birikimini hızlandıracaksa yeni teknolojilere izin veriliyor.
Kısaca söz konusu teknoloji (ya da üretici güçlerdeki benzer gelişmeler) sermaye birikimini hızlandırmaya, kapitalizmin ömrünü daha da uzatmaya hizmet edebileceği gibi, farklı bir üretim tarzı altında insanlığın kurtuluşuna hizmet de edebilir. Örneğin, daha eşit ve daha adil bir toplumda böyle teknolojilerin insanların daha az ama daha verimli çalışarak, üretimlerinden daha fazla pay, daha fazla gelir ve daha fazla refah elde etmesini sağlamaları pekala mümkündür.

KAYNAKÇA
(2) Nithin Coca, “Moeda: The Cooperative Cryptocurrency That Aims to Advance Financial Inclusion”, https://www.shareable.net, 20 December 2017.
(3) “Using Blockchain to Expand Access to Real Estate”,https://media.consensys.net, 11 January 2018. 
(4) https://www.bitcoin.com/info/how-bitcoin-transactions-work, 8 June 2017.
(5) “Bitcoin Could Cost Us Our Clean-Energy Future”,https://www.nakedcapitalism.com/…/bitcoin-cost-us-clean-ene…, 7 December 2017.
(6) Olga Kharif, “The Criminal Underworld Is Dropping Bitcoin for Another Currency”, https://www.bloomberg.com, 2 January 2018.
(7) Larissa Yarovaya (Lecturer in Accounting and Finance, Anglia Ruskin University), Brian Lucey (Professor of International Finance and Commodities, Trinity College Dublin), The Bitcoin bubble – how we know it will burst, https://theconversation.com/uk, 6 December 2017; https://www.cnbc.com/…/bitcoin-drops-11-percent-as-south-ko….
(8) Olga Kharif, The Bitcoin Whales: 1,000 People Who Own 40 Percent of the Market A few massive investors can rock it with a shrug ,https://www.bloomberg.com/…/the-bitcoin-whales-1-000-people…, 8 December 2017.
(9) Jackrasmus, Bitcoins, Crypto-Currencies and Other Financial Asset Bubbles (excerpt), https://jackrasmus.com/…/bitcoins-crypto-currencies-and-oth…, 9 December 2017.
(10) Adam Booth, “The Bitcoin bubble and cryptocurrency craze” ,https://plus.google.com/+MarxistDotCom, 18 January 2018.



1 yorum:

  1. Btcturk,Binance,Paribu güvenilir mi değil mi yazlarımız:


    Btcturk güvenilir mi diye merak ediyorsanız tıklayın: btcturk güvenilir mi
    Binance güvenilir mi diye merak ediyorsanız tıklayın: binance güvenilir mi
    Paribu güvenilir mi diye merak ediyorsanız tıklayın: paribu güvenilir mi

    Paribu güvenilir mi diye merak ediyorsanız tıklayın: paribu güvenilir mi

    YanıtlaSil