EINSTEIN’DAN HAWKİNG’E…
Mustafa Durmuş
15 Mart 2018
“Zamanın Kısa Tarihi” adlı eserin yazarı ünlü evren bilimci ve fizikçi Stephen Hawking (1942-2018) çok genç yaşta motor nöron hastalığına yakalandı ama 76 yaşına kadar yaşadı. Böyle bir hastalıkla 76 yıl yaşamasının bir şans olduğunu düşünenler çoğunlukta zira normal koşullarda bu hastalık bu kadar yaşatmıyor.
Ancak Hawking’e göre, bu kadar uzun
yaşamasının başka bir nedeni var: Ülkesi İngiltere’deki (son yıllarda tahribata
uğramış olsa da) ve halen dünyanın en etkin ve en iyi kamucu sağlık
sistemlerinin başında geldiği kabul edilen Ulusal Sağlık Sistemi (NHS).
1985 yılında geçirdiği bir nefes borusu
ameliyatı ve ardından özellikle de kış aylarında bu operasyonun kendisini
solunum yolu enfeksiyonlarına çok duyarlı hale getirmesine rağmen, ücretsiz
verilen çok iyi sağlık hizmeti sayesinde hayatta kalabildi.
Öyle ki Hawking birçok kez çok
zorluklarla ve özel olarak hazırlanmış olan bir donanım ile kurabildiği yazılı
iletişim sırasında, kendisine verilen bu “üst düzey kalitedeki kamucu sağlık
hizmet olmasaydı hayatta kalamayacağını” belirtiyor.
Kuşkusuz sıradan bir İngiltere
yurttaşına (ya da ülkede 6 aydan fazla yasal oturumu olan herkese) aynı
ihtimamın gösterilip gösterilmediği ayrıca sorgulanabilir. Ancak şahsen bu
sistemden faydalanmış birisi olarak, sistemin kamucu niteliği dikkate
alındığında böyle bir itirazın ikincil kaldığını düşünüyorum.
New Castle Hastanesi’nden doktoru Prof.
Pollock, Hawking’in son yıllarında ve özellikle de son altı ayında “NHS’in
özelleştirilmesine şiddetle karşı olduğunu ve sistemin eskisi gibi kamucu
özelliklerini koruyup geliştirmesi gerektiğini savunduğunu” açıkladı (1).
Kendisine böyle özel yöntemlerle sorulan
çok sayıda sorudan çok azına yanıt verdiği biliniyor. Bunlardan bir tanesi de
otomasyonun, makineleşme ve robotların insan hayatı üzerindeki olası
etkileriyle ilgili bir soru. Hawking böyle bir soruyu şöyle yanıtlıyor (2):
“Eğer her şeyi makinalar üretirse, sonuç
bölüşümün nasıl yapılacağına bağlı olarak değişir. Eğer bu makinaların ürettiği
değerler herkes tarafından ve adil bir biçimde paylaşılırsa insanlar çok daha
az çalışabilirler ve çok daha rahat bir yaşam sürebilirler. Ama eğer bu
değerler böyle paylaşılmaz da bu makinaların sahiplerinin istediği gibi
paylaşılırsa bu durumda sonuç geniş yığınlar için tam bir felaket olur.
Maalesef şu ana kadar bu konudaki gelişme ikinci yolun ağır bastığını gösteriyor.
Böyle devam ederse yığınsal işsizlik ve yoksulluk kaçınılmaz. Böylece
teknolojik ilerleme sonuçta eşitsizliği daha da artırmış olur”.
Özcesi, özelleştirme karşıtı, kamusal
hizmetlerin korunup geliştirilmesinden yana ve eşitlik ve adaletten yana bir
bilim insanını kaybettik. Ama dikkatinizi çekmek isterim Hawking bir fen
bilimci. Yani, bir sosyal bilimci, tarihçi, sosyolog, siyaset bilimci ya da
iktisatçı değil. Buna karşılık toplumsal sorunlar konusunda son derece duyarlı
bir bilim insanı.
Onu, “Einstein’dan sonra dünyaya gelmiş
en parlak fizikçi” yapan bu bilimsel dehasının yanı sıra, onu iyi bir insan
yapan böyle toplumsal sorunlar karşısındaki duyarlılığının altını çizmek
gerekiyor.
Bu yönüyle bir başka dehayı, Einstein’ı
anımsattı bana Hawking. Çünkü Einstein 1949 yılında yazdığı “Why Socialism?
/Neden Sosyalizm?” başlıklı makalesi ile çok sıkı bir kapitalist sistem
eleştirisi yapmış ve özellikle de insan doğasının yalnızca bireyci, bencil
olduğu biçimindeki abartılmış, bu anlamda da yanlış bilgiyi düzeltmiş, tam
tersine insan doğasının en uyumlu olduğu toplumsal sistemin sosyalizm olduğunu
ileri sürmüştü.
Hawking, Einstein’in
doğum gününde sonsuzluğa olan yolculuğuna çıktı. Bu çok değerli her iki bilim
insanını saygı ile anıyorum….
………….
(1) https://www.facebook.com/Michael-Roberts-blog, 15 March 2018.
(2) https://economicsociology.org/…/stephen-hawking-technology-…, 15 March 2018.
………….
(1) https://www.facebook.com/Michael-Roberts-blog, 15 March 2018.
(2) https://economicsociology.org/…/stephen-hawking-technology-…, 15 March 2018.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder