17 Mart 2018 Cumartesi

EINSTEIN’DAN HAWKİNG’E…


EINSTEIN’DAN HAWKİNG’E…
Mustafa Durmuş
15 Mart 2018

“Zamanın Kısa Tarihi” adlı eserin yazarı ünlü evren bilimci ve fizikçi Stephen Hawking (1942-2018) çok genç yaşta motor nöron hastalığına yakalandı ama 76 yaşına kadar yaşadı. Böyle bir hastalıkla 76 yıl yaşamasının bir şans olduğunu düşünenler çoğunlukta zira normal koşullarda bu hastalık bu kadar yaşatmıyor.
Ancak Hawking’e göre, bu kadar uzun yaşamasının başka bir nedeni var: Ülkesi İngiltere’deki (son yıllarda tahribata uğramış olsa da) ve halen dünyanın en etkin ve en iyi kamucu sağlık sistemlerinin başında geldiği kabul edilen Ulusal Sağlık Sistemi (NHS).
1985 yılında geçirdiği bir nefes borusu ameliyatı ve ardından özellikle de kış aylarında bu operasyonun kendisini solunum yolu enfeksiyonlarına çok duyarlı hale getirmesine rağmen, ücretsiz verilen çok iyi sağlık hizmeti sayesinde hayatta kalabildi.
Öyle ki Hawking birçok kez çok zorluklarla ve özel olarak hazırlanmış olan bir donanım ile kurabildiği yazılı iletişim sırasında, kendisine verilen bu “üst düzey kalitedeki kamucu sağlık hizmet olmasaydı hayatta kalamayacağını” belirtiyor.
Kuşkusuz sıradan bir İngiltere yurttaşına (ya da ülkede 6 aydan fazla yasal oturumu olan herkese) aynı ihtimamın gösterilip gösterilmediği ayrıca sorgulanabilir. Ancak şahsen bu sistemden faydalanmış birisi olarak, sistemin kamucu niteliği dikkate alındığında böyle bir itirazın ikincil kaldığını düşünüyorum.
New Castle Hastanesi’nden doktoru Prof. Pollock, Hawking’in son yıllarında ve özellikle de son altı ayında “NHS’in özelleştirilmesine şiddetle karşı olduğunu ve sistemin eskisi gibi kamucu özelliklerini koruyup geliştirmesi gerektiğini savunduğunu” açıkladı (1).
Kendisine böyle özel yöntemlerle sorulan çok sayıda sorudan çok azına yanıt verdiği biliniyor. Bunlardan bir tanesi de otomasyonun, makineleşme ve robotların insan hayatı üzerindeki olası etkileriyle ilgili bir soru. Hawking böyle bir soruyu şöyle yanıtlıyor (2):
“Eğer her şeyi makinalar üretirse, sonuç bölüşümün nasıl yapılacağına bağlı olarak değişir. Eğer bu makinaların ürettiği değerler herkes tarafından ve adil bir biçimde paylaşılırsa insanlar çok daha az çalışabilirler ve çok daha rahat bir yaşam sürebilirler. Ama eğer bu değerler böyle paylaşılmaz da bu makinaların sahiplerinin istediği gibi paylaşılırsa bu durumda sonuç geniş yığınlar için tam bir felaket olur. Maalesef şu ana kadar bu konudaki gelişme ikinci yolun ağır bastığını gösteriyor. Böyle devam ederse yığınsal işsizlik ve yoksulluk kaçınılmaz. Böylece teknolojik ilerleme sonuçta eşitsizliği daha da artırmış olur”.
Özcesi, özelleştirme karşıtı, kamusal hizmetlerin korunup geliştirilmesinden yana ve eşitlik ve adaletten yana bir bilim insanını kaybettik. Ama dikkatinizi çekmek isterim Hawking bir fen bilimci. Yani, bir sosyal bilimci, tarihçi, sosyolog, siyaset bilimci ya da iktisatçı değil. Buna karşılık toplumsal sorunlar konusunda son derece duyarlı bir bilim insanı.
Onu, “Einstein’dan sonra dünyaya gelmiş en parlak fizikçi” yapan bu bilimsel dehasının yanı sıra, onu iyi bir insan yapan böyle toplumsal sorunlar karşısındaki duyarlılığının altını çizmek gerekiyor.
Bu yönüyle bir başka dehayı, Einstein’ı anımsattı bana Hawking. Çünkü Einstein 1949 yılında yazdığı “Why Socialism? /Neden Sosyalizm?” başlıklı makalesi ile çok sıkı bir kapitalist sistem eleştirisi yapmış ve özellikle de insan doğasının yalnızca bireyci, bencil olduğu biçimindeki abartılmış, bu anlamda da yanlış bilgiyi düzeltmiş, tam tersine insan doğasının en uyumlu olduğu toplumsal sistemin sosyalizm olduğunu ileri sürmüştü.
Hawking, Einstein’in doğum gününde sonsuzluğa olan yolculuğuna çıktı. Bu çok değerli her iki bilim insanını saygı ile anıyorum….
………….
(1) 
https://www.facebook.com/Michael-Roberts-blog, 15 March 2018.
(2) 
https://economicsociology.org/…/stephen-hawking-technology-…, 15 March 2018.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder