Bir Kongre’nin hatırlattıkları
Mustafa Durmuş
17 Mayıs 2025
12-14 Mayıs tarihleri arasında Kuzey Kıbrıs’ta, Girne
Amerikan Üniversitesi ile Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi iş birliği ile
gerçekleştirilen, “2030’a Giden Yol: Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri
Üzerindeki İlerlemeyi Hızlandırma” temalı, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri üzerine
Uluslararası RISE Kongresi’ne katıldım. “Yoksulluk” başlıklı sunumlara
kolaylaştırıcı olarak dahil olurken, aynı zamanda kendi bildirimi de sundum.
“Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenmiş…”
Genel olarak verimli geçen Kongre’de dikkatimi çeken
en önemli husus Sürdürülebilir Kalkınma
kavramının geçerliliğinin sorgusuz sualsiz kabul edilmesi ve bu kabul üzerinden
üniversitelerin yapması gerekenlerin konuşulmasıydı.
Bu ana akım kabule karşılık, kendi sunumumda ve söz
alarak yaptığım değerlendirmelerde; bu kavramın kapitalizmin neden olduğu (17
başlık altında sıralanan) sorunların üstünü örtmeye yaradığını ileri sürerek,
2030’a kadar ne bu hedeflerin yerine getirilebileceğini ne de üniversitelerin (yaşamakta
oldukları kriz nedeniyle) kendi sürdürülebilirliklerini sağlayabileceğini anlatmaya
çalıştım. Yani gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklendiğine dikkat çekmek istedim.
Buradan hareketle de ‘2030 Sürdürülebilir Kalkınma
Hedefleri’nin, sistemik sorunları maskeleyen ve her şeyi bireyin sorumluluğuna
indirgerken, sermaye şirketlerinin ve politikacıların sorumluluğunu gizleyen,
“kitlelerin yeni afyonu” olarak nitelendirilmesinin daha doğru olacağını
vurguladım.
Ucuz alkol ve sigaraya yoğun ilgi!
Dönüşte havaalanı yolunun üzerinde kısa süreliğine
uğradığımız bir alışveriş merkezinde alkollü içeceklerin ve tütün ürünlerinin
Türkiye ile kıyaslandığında ne kadar ucuz olduğuna tanık oldum. Fiyatlar Türkiye’dekilerle
kıyaslandığında ortalama yarı yarıya düşüktü. Bu yüzden de Türkiye’ye seyahat
edenler valizlerini bu tür ürünlerle dolduruyordu.
Bu durum elbette öncelikle son aylarda sahte içkiden
hayatını kaybeden yüzlerce insanımızın yaşadığı dramı akıllara getiriyor.
Türkiye’de alkollü içeceklere bu kadar vergi uygulanmasaydı muhtemelen bu
ölümler söz konusu olmayacaktı. Ayrıca tütün mamulleri kaçakçılığı da bu denli
artmayacaktı.
Dünyanın en yüksek oranlı “Günah
Vergileri”!
Muhtemelen dünyanın en pahalı otomobilleri ve benzini,
motorini kadar, en pahalı alkollü içecekleri ve tütün mamulleri de Türkiye’de
satılıyor. Bunun nedeni ürünlerin fiyatlarından ziyade, ürünler üzerinden
alınan Özel Tüketim Vergisinin (ÖTV)çok yüksek olması.
Öyle ki geçen yıl otomobil satışlarından devlet
yaklaşık olarak 538 milyar TL, petrol ve doğal gaz ürünlerinden 398 milyar TL,
alkolden 105 milyar TL, tütünden 309 milyar TL ve gazlı içeceklerden 12 milyar
TL olmak üzere, son üç kalemden bir yılda 426 milyar TL Özel Tüketim Vergisi
(ÖTV) geliri sağlamış.
Bu yılın ilk 4 ayında ise alkolden alınan ÖTV 12,2
milyar TL, tütünden alınan ÖTV 123,2 milyar TL ve gazlı içeceklerden alınan ÖTV
4,9 milyar TL oldu. Üç kalem vergideki artış oranı yüzde 58’i buluyor. (1)
“Dadı Devlet” Endeksi 2025
Devletin bu şekilde paternalist politikalarla yani ağır
vergiler ya da aşırı düzenlemelerle ürün fiyatlarına müdahale etmesi
literatürde Dadı Devlet kavramı ile açıklanıyor.
Paternalist politikalar (her ne kadar toplum yararına
olduğu gerekçesiyle savunulsalar da) genellikle aşağıdaki şu yollardan bir veya
daha fazlasıyla bireyin yaşam kalitesini düşürüyor: Fiyatları artırmak
(vergilendirme veya perakende tekelleri yoluyla), tüketicileri damgalamak ve tüketici
tercihlerini kısıtlamak. Bu durumu Dadı Devlet Endeksi (Nanny State Index), adı
verilen bir endeks ortaya koyuyor (endeksteki tüm veriler 1 Şubat 2025 tarihi
itibarıyla geçerli). (2)
Dadı Devlet Endeksi üç ana kategoriden oluşuyor: Alkol,
nikotin (tütün) ve gıda/alkolsüz (gazlı) içecekler. Üç kategorinin her biri
eşit olarak yüzde 33,3 oranında ağırlıklandırılıyor. Nikotin, sigara ve daha
güvenli nikotin olarak ikiye ayrılıyor ve her ikisi de eşit ağırlıklandırılıyor
(yani %16,7). Her kategori bir dizi farklı kritere sahip. Her kriter için puan
veriliyor ve bu puanlar birleştirilerek 100 üzerinden nihai puan elde ediliyor.
Bu endeks yalnızca tüketiciler üzerinde olumsuz etkisi
olan politikalarla ilgileniyor. Bu politikalara, tüketicilerin olumsuz
etkilenme derecesini yansıtacak şekilde, nispeten küçük rahatsızlıklardan ağır
vergilere ve açık yasaklara kadar farklı ağırlıklar veriliyor. Bu bağlamda puanı
yüksek olan ülkeler daha kısıtlayıcı, puanı düşük olan ülkeler ise daha özgürlükçü
ülkeler olarak nitelendiriliyor.
Türkiye Dadı Devlet Endeksi'nde birinci
sırada!
Türkiye’nin, Ekonomik İşler Enstitüsü (IEA) ve Avrupa
Politika Bilgi Merkezi (EPICENTER) tarafından yayınlanan 2025 Dadı Devlet
Endeksi'nde bir kez daha ilk sıraya oturduğunu görüyoruz. Yaşam Tarzı Ekonomisi
Başkanı Dr. C. Snowdon tarafından hazırlanan bu endeks, 29 Avrupa ülkesine
yaşam tarzı tercihlerini düzenleme şekline göre 100 puan üzerinden not veriyor.
(3)
Özetle, iktidarca uygulanan ağır vergiler ve cezalandırıcı tedbirler (özellikle gıda, alkollü içecekler ve tütün konusunda) Türkiye’yi Dadı Devlet Endeksi'ni liste başı yapmış durumda. Öyle ki Türkiye, gelire göre ayarlandığında sigaraya uygulanan en yüksek vergiye, gelire göre ayarlandığında en yüksek alkol vergisine sahip bir ülke konumunda. Keza kapalı alanlarda sigara içme yasağı bağlamında tüm barlar ve restoranları kapsayan yasaklar söz konusu. Ayrıca tütün ürünleri için düz paketleme ve perakende teşhir yasağı var. (4)
Böylece endeks verileri, Türkiye’nin yüksek vergiler ve
sigara içme karşıtı politikalar nedeniyle Dadı Devlet uygulamasında önemli bir
sıçrama yaptığını ve Avrupa’daki en aşırı düzenleyicilerden ve en sert cezalandırıcı
ülkelerinden biri haline geldiğini ortaya koyuyor.
Dadı Devlet politikaları işe yarıyor mu?
Diğer taraftan, giderek artan kısıtlamalara rağmen endeksin
yer aldığı rapor (5), aşırı düzenlemeler/yasaklar ve vergilerle ortalama yaşam
süresi gibi daha iyi sağlık sonuçları ile daha düşük sigara içme oranları veya
daha az alkol tüketimi arasında bir ilişki olmadığını gösteriyor.
Yani devletin “toplum sağlığını koruma” gerekçesiyle
hayata geçirdiği bu yasaklar ve cezalandırmalar halkın ömrünü uzatmıyor. “Toplum
sağlığı” savunucuları, politikalarının yol açtığı zararı kabul etmekle
birlikte, bunun sağlığa sağladığı faydanın zararını fazlasıyla telafi ettiğini,
amaçların araçları haklı çıkardığını savunsalar da daha paternalist
politikalara sahip ülkelerin daha sağlıklı veya daha uzun ömürlü olduğu
konusunda çok az kanıt var.
Çünkü bu tür zorlayıcı Dadı Devlet politikaları bir
dizi sorun ve maliyet yaratıyor. “Günah vergileri (Sin Taxes) olarak da
adlandırılan bu vergiler yaşam maliyetini artırıyor ve yoksulları çok daha
fazla mağdur ediyor. Yüksek fiyatlar sahte üretimi teşvik ederek ölümlere neden
olduğu gibi, karaborsayı besliyor ve gümrük kaçakçılığını ve bununla bağlantılı
olarak yolsuzluk ve rüşveti körüklüyor. Sigara yasakları yeme içme ve konaklama
sektörüne de zarar veriyor, aşırı düzenlemeler aşırı bürokrasi yaratırken kolluk
kuvvetlerinin işlerini artırıyor. Üstelik Dadı Devlet Endeksi puanları ile
yaşam beklentisi arasında hiçbir korelasyon yok. Bu durum ilk endeksin
yayınlandığı 2016 yılından bu yana da değişmedi.
Öte yandan, toplum sağlığı ile gelir bölüşümü ve
yoksulluk-zenginlik arasında güçlü bir ilişki var. Adil bir gelir bölüşümünün olmaması,
derin bir yoksulluğun varlığı, eğitim, sağlık, barınma ve sosyal güvenlik, nitelikli
ücretsiz kamusal hizmetlerin olmaması ve her şeyden önemlisi barışın, demokrasinin,
insan haklarına saygının ve hukukun üstünlüğünün olmaması toplum sağlığı
üzerinde alkol ve sigara tüketiminden çok daha fazla zararlı etkiye neden
oluyor.
Bu tür yasaklar ve cezalandırmalar ayrıca otoriterliği
güçlendiriyor ve halkın cezalara alışmasını ve antidemokratik uygulamalara ses
çıkarmamasını sağlayarak ideolojik bir işlev de görüyor. Bu nedenle de konuyu toplum
sağlığı kadar bireysel hak ve özgürlükler ve demokrasi bağlamında da tartışmak
ve yetişkin bireylerin seçim yapma özgürlüğüne sahip çıkmak gerekiyor.
Dip notlar:
(1) Hazine
ve Maliye Bakanlığı verileri.
(2) https://insider.iea.org.uk/p/the-nanny-state-index-2025
(15 May 2025).
(3) Christopher
Snowdon, Nany State Index’25, Epicenter, IEA, https://iea.org.uk (15 May
2025).
(4) https://insider.iea.org.uk/p/the-nanny-state-index-2025
(15 May 2025).
(5) Christopher
Snowdon, Nany State Index’25, Epicenter, IEA, https://iea.org.uk (15 May
2025).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder