ZENGİNLER
KULÜBÜNÜN İTİRAFI: KAPİTALİZM İFLAS EDİYOR!
Mustafa
Durmuş
10
Şubat 2020
2020 yılına hem dünya, hem de Türkiye giderek
derinleşen sosyal, ekonomik ve ekolojik sorunlarla birlikte girdi. Küresel
çapta gelir ve servet eşitsizliği ve yoksulluk arttı, iklim değişikliği iklim krizine
evrilmeye başladı, demokrasi karşıtı otoriter
rejimler işbaşında kalmayı sürdürüyor. Bu konular Zenginler Kulübü Dünya
Ekonomik Forumu’nun Ocak başında Davos’taki geleneksel toplantısında da ele
alındı.
Avustralya’yı sarsan yangınlar, Korono virüsü, Libya
iç savaşı, Suriye’de yoğunlaşan savaş yüzünden hayatlarını kaybeden gençlerimiz,
Türkiye’deki depremler ve çığ felaketinde yitirdiğimiz onlarca insanımız,
donarak ölen mülteciler, işsizlik intiharları,
açlık nedeniyle kendini yakan vatandaş, basına yansıyan gelişmelerden
sadece bir kaçı.
KAPİTALİZMİN
YARATTIĞI HAYAL KIRIKLIĞI
Geçen yılın sonunda yayınlanan 2019 İnsani Gelişme
Raporu şöyle bir tespitte bulunuyor (1):
“Dünyadaki protesto dalgaları, içinde yaşadığımız
düzende bir şeylerin yanlış gittiğini gösteriyor. İnsanlar farklı nedenlerle iktidarları
protesto etmek için sokağa çıkıyorlar. Bunlar yüksek tren bileti biletleri ya
da benzin fiyatları olabildiği gibi, bağımsızlık ve özgürlük talepleri de olabiliyor.
Hepsini birbirine bağlayan şey ise eşitsizlikler ve bunların neden olduğu
müthiş hayal kırıklığı”.
Yani kapitalizmin miadı dolmak üzere ve önlenemez bir
çöküş evresine girmiş gibi görünüyor. Ortaya çıkan bunca ekonomik, sosyal ve
siyasal problem, yükselen militarizm ve savaşlar bu çöküşün göstergeleri. Ancak
kapitalizmin karşısında ona meydan okuyan emekten yana bir seçenek (teoride
mevcut olsa da) henüz ete kemiğe bürünebilmiş değil. Böyle bir meydan okuma
olmadığı sürece bu iflas ve çöküş
barbarlık dönemiyle sonuçlanacaktır.
ULUSLARARASI
RAPORLARIN İNKÂR EDEMEDİĞİ GERÇEKLER
Büyük resimden başlayalım ve olabildiğince
uluslararası raporlara dayanarak bu yılın nasıl bir yıl olduğunu ve bundan
sonrasının nasıl olabileceğini anlamaya çalışalım.
Öncelikle ekonomi. Kapitalizmin 21. Yüzyıldaki ilk
büyük krizi olan 2008 Büyük Resesyonundan çıkışın ana kolaylaştırıcıları olan Çin
ve Hindistan ekonomileri bu yıldan itibaren yavaşlayacaklar.
Öyle ki IMF, Avrupa Kalkınma Bankası ve OECD gibi
örgütler 2020 yılında Hindistan’daki büyüme oranı tahminlerini yüzde 6’ye
düşürdüler (bu son 10 yılın en düşüğü anlamına geliyor).
Başka yorumcularsa bu tahmini iyimser buluyorlar. Hindistan’daki Modi Hükümetinin baş ekonomi
danışmanı A. Subramanian’a göre bu yıl bu ülkedeki büyüme hızı yüzde 3,5’e
kadar düşebilir. Çin’de ise 2007 yılında yüzde 14,2 olan büyüme hızı 2018
yılında yüzde 6,6’ye geriledi. IMF, 2024 yılına kadar bunun yüzde 5,5’e
düşeceğini öngörüyor. Oysa her iki ülkede de hızlı büyüme yoksulluğu azaltıyordu.
Büyüme yavaşladığında yoksulluk da artmaya başlayacak. (2)
KORONA
VİRÜSÜ RESESYONA NEDEN OLABİLİR
Bu öngörüler Korono virüsü patlak vermeden önce
yapılmış öngörüler. Oysa (eğer bu virüsün yayılması önlenemezse), virüs küresel
bir ekonomik daralmaya (resesyon) neden olabilir. Çünkü virüsün ortaya çıktığı
Çin’de perakende satışlar, eğlence sektörüne yönelik harcamalar, turizm ve
seyahat harcamaları sert biçimde düştü. Şehirler kapatıldı, insanlar evlerinde
mahsur kaldılar.
Çin’in bu yıl dünya hasılasındaki payının giderek daha
da artacağı (payı yüzde 18 civarında olacak) göz önüne alındığında, virüsten
kaynaklı bir Çin ekonomik daralmasının dünyanın geri kalan ekonomilerinde
yaratacağı etkiyi tahmin etmek güç olmaz.
Nitekim Financial Times bu gerekçe ile 2020 yılında
dünya ekonomisindeki büyümenin tahmin edildiği gibi yüzde 3 olamayacağı, yüzde
2,5’in altına düşebileceği uyarısında bulunuyor. Bu düzey ise IMF tarafından
küresel resesyon düzeyi olarak niteleniyor.(3)
IMF
BAŞKANI KRİZ UYARISINDA BULUNUYOR AMA LİKİDİTE GENİŞLEMESİ SÜRÜYOR
Geçen ay Peterson Dünya Ekonomisi Enstitüsü’nde
konuşan Uluslararası Para Fonu Başkanı (IMF) K. Georgieva bir adım daha ileri
gitti ve artan finansal istikrarsızlıkların ve eşitsizliklerin 1929’da başlayan
Büyük Buhran benzeri bir krize yol açabileceğini öne sürdü. (4)
Diğer yandan hem resesyonu önlemek, hem de para ve
finans piyasaları aracılığıyla daha fazla kâr elde edebilmek için küresel
kapitalizm düşük faize dayalı para politikalarını ve miktarsal kolaylaştırma
politikalarını hala sürdürüyor.
Öyle ki BIS verilerine göre (5); 2019 yılında küresel
likidite birinci çeyrekte yüzde 3,3; ikinci çeyrekte yüzde 4,9 ve üçüncü çeyrekte
yüzde 7,7 oranında artış gösterdi. Böylece toplam likidite dünya hasılasının
yüzde 41,2’sine yükseldi. Bu oran (bankacılık/finans
dışı sektörlere giden likidite bağlamında) dünya hasılasının yüzde 106,1’ine
denk düşüyor. ABD dışındaki (Eylül 2019 sonu itibariyle) dolar cinsinden
krediler yüzde 5’lik artışla 12,1 trilyon dolara; avro cinsinden olanlar (avro
bölgesi dışında) yüzde 9 artışla 3,5 trilyon avroya çıktı.
Likiditedeki bu artış kuşkusuz küresel borç stoklarının
daha da büyümesine, bu da finansal kriz riskinin atmasına neden oluyor. IIF’ye göre; küresel borç stoku tüm zamanların en yükseğine
çıkarak 257 trilyon dolara (dünya hasılasının yüzde 320’sine) ulaştı. Bu, 7,7
milyar nüfuslu dünyada (eğer eşit dağıtılsaydı) herkesin 32,500 dolar borcu var
demek. (6)
TÜRKİYE:
ULUSLARARASI KREDİLERDEN EN FAZLA PAY ALAN ÜÇÜNCÜ ÜLKE
Artan küresel likiditeden en fazla payı alan ülkeler
sıralamasında (bankacılık sektörü dışındaki sektörlere gelen kredilerin stok
anlamında) Türkiye’nin üçüncü ülke olduğu görülüyor.
En fazla kredi 500 milyar doların üstünde bir rakamla
(yüzde 90’ı dolar cinsinden) Çin’de bulunurken; ikinci konumda 350 milyar
doların üstünde bir stokla Meksika (yüzde 80’i dolar cinsinden) ve üçüncü
konumda 300 milyar doların üstünde bir rakamla ( yüzde 60’ı dolar
cinsinden) Türkiye oldu. (7)
Bu durum Türkiye’nin son 17 yıldır sürdürdüğü sermaye
birikim rejimi olan dış borçlanmaya dayalı birikim ve büyüme rejimini bir
müddet daha sürdürebilmesinin de önünü açıyor. Bu da bu yılın üçüncü çeyreğindeki
binde 9’luk ve henüz resmi olarak açıklanmamış olan son çeyreğindeki yüzde 2-3
civarındaki büyümenin kaynağını izah ediyor. Bu durum aynı zamanda ülkedeki dış
borçlar nedeniyle bankacılık krizi riskinin sürdüğünü de gösteriyor.
İKLİM
DEĞİŞİKLİĞİ KÜRESEL RİSKLERİN BAŞINDA GELİYOR
Dünya Ekonomik Forumunca yayınlanan 2020 yılı Küresel
Risk Raporu (8) dünyanın karşı karşıya
kaldığı en yüksek riskleri açıkladı. Gerçekleşme olasılığı açısından en yüksek
5 risk şöyle sıralanıyor: 1. Çok kötü hava koşulları, 2. İklim değişikliğine
karşı alınan önlemlerin başarısız kalması, 3. Doğal felaketler, 4.Biyoçeşitlilik
kayıpları, 5. İnsan yapımı doğa felaketleri.
Rapora göre, sadece Avustralya yangınında 1 milyar
civarında hayvan yok oldu. Ekolojik felaketlerin neden olduğu ekonomik zarar ise
(2018 yılında) 165 milyar dolar. Bu önceki 10 yıllık ortalama olan 71 milyar
doların 2 katından fazla bir zarar anlamına geliyor. Tek başına Avustralya’da
ortaya çıkan yangının neden olduğu zararın 68 milyar dolar olduğu tahmin
ediliyor.
Bu arada küresel sigorta şirketleri en büyük riskin
iklim değişikliğinden geleceğine inanıyorlar. Bu, siber ataklar, finansal
istikrarsızlıklar ve terörizm gibi risklerin neden olacağı zararların önüne
geçen bir risk ve zarar olarak değerlendiriliyor. 2017 yılında sigortalanmış
hasarın küresel değeri 140 milyar doları buluyor. (9)
YEŞİL
KUĞU RİSKİ
Küresel finans piyasalarından kaynaklı yeni bir
potansiyel risk grubunun varlığından söz ediliyor. “Yeşil Kuğu / Green Swan” adı verilen bu riskin yakın gelecekte ortaya çıkabilecek
finansal krizi de tetikleyebilecek bir risk olduğunun altı çiziliyor (10)
Diğer yandan finansal kurumlar açısından iklim ile
ilgili riskleri finansal raporlara entegre etmek ciddi bir sorun. Zira fiziksel, sosyal ve ekonomik durumlarla
ilgili radikal belirsizlikler söz konusu ve bu belirsizlikler düzenli değişim
içindeler. Aynı zamanda karmaşık dinamikleri ve zincirleme tepkileri
içeriyorlar. Geleneksel- arkaik risk değerlendirme
ve mevcut iklim-ekonomi modelleri ise iklimle ilgili riskleri tam olarak tahmin
edebilen modeller olmaktan çok uzaklar.
KADINLAR
VE KIZ ÇOCUKLARI İLK KURBANLAR
Ekolojik şoklar doğal kaynakları tehdit ettiğinde bunun
ilk hedefi ve mağduru kadınlar oluyor.
Özellikle de az gelişmiş ülkelerde kadınlara yönelik şiddet ve taciz
olaylarında ciddi bir artış yaşandığı gözlemleniyor.
JUCN adlı grubun bir raporuna göre; çevre şokları ve
krizleriyle ilgili çatışmalara bağlı olarak çocuk evliliklerinde ciddi bir artış
söz konusu. Ek olarak zorunlu evlilikler, fahişeliğe zorlama, cinsel şiddet ve
insan kaçakçılığı vakaları arttı. İnsanlar temel gereksinimlerini karşılayamadıklarında,
kız çocuklarını evlendirerek finansal zorlukları, geçim sıkıntısını aşmaya
çalışıyorlar. Öyle ki (The Guardian) çok kötü hava koşullarına bağlı olarak
geçim zorlaştığından 12 milyondan fazla genç kız çocuğu evlenmek durumunda
kaldı. Benzer nedenlerle insan ticaretinde yüzde 20’lik bir artış yaşanıyor.
(11)
2,153
YETİŞKİN 4,6 MİLYAR İNSANDAN FAZLA SERVETE SAHİP
Bu yılın başlarında yayınlanan Oxfam Raporu’na göre (12);
dünyadaki 2,153 dolar milyarderinin servetlerinin toplamı dünya nüfusunun yüzde
60’ının, yani 4,6 milyar insanın servetlerinin toplamından fazla. Bu arada toplamda
4,3 milyar civarında insan yoksulluk sınırında yaşıyor. FAO verilerine göre
dünyada en az 1,5- 2,5 milyar insan açlık çekiyor. (13)
Rapora göre, dünyanın en zengin 22 kişisinin toplam
serveti Afrika kıtasındaki kadınların toplam servetinden daha fazla. Kadınlar
ve kız çocukları her gün 12,5 milyar saat tutarında karşılığı ödenmemiş ev işi
ve bakım gibi işler yapıyorlar.
Bu yılda dünya ekonomisine 10,8 trilyon dolarlık bir
katkı demek. Yani kadınlar küresel teknoloji endüstrisinin 3 katı kadar değer
yaratıyorlar ama karşılığında her hangi bir ücret almıyorlar. Dünya çapında
çalışma yaşındaki kadınların yüzde 42’si (erkeklerin ise sadece yüzde 6’sı) bu
işler yüzünden ev dışında çalışamıyorlar.
Öte yandan en zenginin servetinden 10 yıl boyunca
sadece binde yarım oranında servet vergisi alınsa; engelli, yaşlı ve çocuk
bakımı, eğitim ve sağlık gibi alanlarda 117 milyon yeni istihdam
yaratılabiliyor.
Bu gerçeğe rağmen böyle vergiler alınamadığı gibi,
verginin asıl yükü halkın sırtına yıkılıyor. Sermayedar seçkinler, muktedirler
ödemedikleri vergileri bağış adı altında iktidar ve güç odaklarına
aktarabiliyorlar. Üstelik bunu yüzleri kızarmadan normal bir şeymiş gibi savunabiliyorlar.
KİBİRLİ
MUKTEDİRLER
Muktedirlerin gözlerini kibir, servet ve güç hırsı
bürümüş. Kendilerine her şeyi hak görme ruh hallerinden dolayı, en zararsız
reformları, en haklı talepleri veya en hafif bir eleştiriyi dahi kendilerine
hakaret olarak algılıyorlar. Kendi, küçük seçkinci çevrelerindekilerin
haricindeki insanların başına gelenlerle ilgili en küçük bir empati, merhamet
veya suçluluk duymuyorlar. Öyle ki çocuklarını doyuramadığı için kendini yakan
bir babayı ucuz siyasi manevra” yapmakla” (14) suçlayacak kadar vicdanlarını
yitirebiliyorlar.
Ayrıcalıklı olma hali insanlara garip ve hoş olmayan
şeyler yaptırır, sözler söylettirir. Ayrıcalıklı yaşamak, daha az şansa sahip
insanlara karşı vurdumduymazlığı, hatta zalimliği yaratırken, sonu olmayan bir
açgözlülüğü de besler. Bir toplum böyle seçkinlerin kıskacına girdiğinde ise
sonuç her zaman felaket olur. (15)
Gelecek yazı: “Yeni bir yaşam” hikayesi gerekiyor!
DİP
NOTLAR:
(2) Esther
Duflo , Abhıjıt Banerjee, “The Other Side of Growth”, https://www.project-syndicate.org (26 December 2019 ).
(3) Chris
Giles, “Coronavirus outbreak weighs heavily on global economy”, https://www.ft.com (7 February 2020).
(4) https://www.theguardian.com/business/2020/jan/17/head-of-imf-says-global-economy-risks-return-of-great-depression (17
January 2020).
(5) BIS,
Statistical release: BIS global
liquidity indicators at end-September 2019 (27 January 2020) and BIS, Global liquidity: banks' claims By type of claim and residence of borrower,Table
1 (27 January 2020).
(6) Nick
Beams, “Growing fears of global debt crisis”, https://www.wsws.org (22 January 2020).
(7) BIS,
agr.
(8) World
Economic Forum (WEF), The Global Risks
Report 2020, https://www.weforum.org/reports (15 January 2020).
(9) Agr.
(10)
Podcast: Luiz Pereira da Silva speaks
about "green swan" risks, https://www.bis.org/publ/othp31.htm
(20 January 2020).
(11)
Julia Conley, “New Study Details
Overlooked Link Between Climate Breakdown and Violence Against Women”, https://www.commondreams.org/news ( 29 Januaery 2020).
(12)
Time to care, https://www.oxfam.org/en/press-releases/worlds-billionaires-have-more-wealth-46-billion-people,
2020).
(13)
Jason Hickel, The Divide- A Brief Guide to Global Inequality and its Solutions,
Windmill Books, 2017, s. 2.
(14)
https://www.kamupersoneli.net/gundem/akpli-gokcen-hatay-valiligi-onunde-kendini-yakan-baba-icin-skandal
(8 Şubat 2020).
(15)
Chris Hedges, “Death by oligarchy”, https://www.truthdig.com
(11 November 2019)
KREDİYE İHTİYACINIZ VAR MI?
YanıtlaSilFİNANSAL YÜKÜNÜ KENDİNİZE TUTMAYIN ŞİMDİ HERHANGİ BİR KREDİ İÇİN% 2 DÜŞÜK İLGİDE İLETİŞİME GEÇİNİZ. stevewilsonloanfirm@gmail.com whatsapp: +16673078785
Kredilerimiz maksimum güvenlik için sigortalıdır önceliğimizdir, Lider hedefimiz hak ettiğiniz hizmeti almanıza yardımcı olmaktır, Kredi programımız en hızlıdır.
Seçtiğiniz herhangi bir para biriminde {ABD Doları, pound, Euro, Dinar, vb.) Ve krediyi geri ödemek için 1 ila 30 yıl süreyle (güvenli ve teminatsız) kredi veriyoruz.
Herhangi bir krediye ihtiyacınız var mı ve düşük kredi puanınız mı var, Yerel bankalardan ve diğer finansal kurumlardan kredi almakta zorlanıyor musunuz? mali sorunun çözüm STEVE WILSON KREDİ FİRMA olduğunu.
Şartlar ve koşullar çok makul ve düşünceli.
Aşağıdakileri içeren çok çeşitli finansal hizmetler sunuyoruz: Noel Kredileri, İşletme Kredileri, Borç Konsolidasyon Kredileri, Bireysel Krediler, Araba kredileri, Otel kredileri, Öğrenci kredileri, Bireyler, şirketler için yıllık bazda% 2 düşük faiz oranına sahip Konut Refinansman Kredileri ve tüzel kişiler.
İlgilenen adaylar bize e-posta yoluyla ulaşmalıdır: stevewilsonloanfirm@gmail.com. whatsapp: +16673078785 Uygulayın ve finansal esaretten arınmış olun.