Halkın
beslenme ve ısınma arasındaki zor seçimi
Mustafa
Durmuş
10 Şubat 2022
(Karikatür: Mikail Çiftçi)
Uzunca bir süredir Türkiye’de bu denli
sert bir kış yaşanmamıştı. Hem hava çok soğuk, hem kar var, hem de bu durum en
azından Şubat ayında da sürecek gibi görünüyor.
Diğer yandan ülkede son 19 yılın en yüksek
enflasyonu ve buna paralel olarak halk açısından en büyük geçim sıkıntısı da yaşanıyor.
Öyle ki resmi TÜİK verilerine göre yıllık enflasyon yüzde 49’a dayanırken, Ocak
ayı enflasyonu yüzde 11’i aştı. ENAG ise yıllık enflasyonun yüzde 115’in
üzerinde olduğunu ve aylığın yüzde 16’ya dayandığını açıkladı. (1)
Daha da kötüsü, her ne kadar Merkez
Bankası bu yıl sonunda tüketici enflasyonunun (yüzde 70 olasılıkla) yaklaşık yüzde
19 – yüzde 29 aralığında (ortalama yüzde 23) olacağını öngörse de (2), bundan
çok daha yüksek bir enflasyonun bizimle birlikte olacağı çok açık.
Emekçinin enflasyonu çok daha yüksek
Enflasyon sınıflı bir toplumda tüm
sınıfları aynı oranda etkilemiyor. Düşük gelirli emekçi halk sınıfları
enflasyondan büyük çapta zarar görürken, en yüksek gelirliler bundan etkilenmiyor,
hatta bazılarının gelirleri daha da artıyor.
Şöyle ki, Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) gibi genel endeksler ise tüketici
sepetinin ortalama enflasyon oranını gösterir. Oysa emekçilerin karşı karşıya
kaldığı gerçek enflasyonu ortaya koyabilmek için onların tüketim sepetindeki, özellikle
de daha fazla öneme sahip, mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki artışlara bakmak
gerekir.
Kısaca enflasyonun farklı sınıfları farklı
oranda etkilemesinin nedeni halkın bütçesi içinde en çok yer tutan harcama
kalemlerinin fiyatlarının ortalama TÜFE’den çok daha fazla artması. Bu da
halkın geçim düzeyinin düşmesine, daha da yoksullaşmasına, hayatın onlar için
çok daha pahalı hale gelmesine neden oluyor.
Nitekim resmi verilere göre, TÜFE’nin
yıllıkta ortalama olarak yüzde 49 oranında arttığı Ocak ayında enflasyon sepeti
içinde yüzde 25,3 ile en büyük paya sahip bulunan “gıda ve alkolsüz içecekler”
yaklaşık yüzde 56, yüzde 16,8 ile ikinci en büyük paya sahip bulunan “ulaştırma
harcamaları” yüzde 69 artış gösterdi.
Enerjide
enflasyon genel enflasyonun 1,6 katı
Asıl büyük çaptaki artışlar “enerji kullanımı
ile ilişkili olarak petrol, elektrik ve doğal gaz fiyatlarında” oldu. Merkez
Bankası’na göre, tüketicilerin enerji kullanım fiyatları yüzde 76,4 ve
üreticilerin elektrik, gaz üretimi ve dağıtımı fiyatları yüzde 138, 5 arttı.
(3) Üretici fiyatlarındaki bu hızlı artışta, başta döviz kurunun (özellikle de
geçen yılın son çeyreğindeki) hızlı yükselişinin ve uluslararası petrol-enerji
olmak üzere akaryakıt fiyatlarındaki artışların ve arz kısıtlarının etkili olduğu
yadsınamaz.
Diyarbakır’dan
İzmir’e halk elektrik zamlarına karşı sokağa çıktı
Yüksek enflasyon altında hali hazırda
ezilmekte olan halk Ocak ayında elektrik faturalarının kademeli olarak yüzde
50’den yüzde 127’ye kadar zamlanması karşısında tepkisini ülkenin birçok kent
ve kasabasında yapılan protesto gösterileriyle ortaya koydu.
Bu tepkiler karşısında iktidar aylık
elektrik kullanımdaki kritik sınır olarak belirlediği 150 kilovatsaatlik sınırı
210 kilovatsaate yükseltmek durumunda kaldı ancak bunun yarayı iyileştirmek bir
yana, pansuman niteliğinde dahi olmadığı açık.
Enerji
fiyatlarındaki küresel çapta artışlar
Siyasal iktidar özellikle de işsizlik ve
enflasyon gibi halkı doğrudan ilgilendiren konularda eleştirildiğinde, bu
sorunların küresel çapta yaşandığını, kendilerinin bu duruma gelinmesinde her
hangi bir sorumluluğunun olmadığını ileri sürüyor.
Enerji fiyatlarında küresel çapta yüksek artışların
yaşandığı bir gerçek. Öyle ki doğal gaz, kömür ve elektrik fiyatları son
haftalarda on yılların en yüksek seviyelerine yükseldi. Avrupa ve Asya’da doğal
gaz gösterge fiyatları geçen hafta tüm zamanların rekorunu kırarak bir yıl
önceki seviyesinin yaklaşık on katına çıktı. ABD’de Ekim 2020’den bu yana üç
kattan fazla artarak 2008'den beri en yüksek düzeyine ulaştı. Uluslararası
kömür fiyatları bir yıl önceki seviyesinin yaklaşık beş katına fırlarken,
dünyanın en büyük iki kömür tüketicisi olan Çin ve Hindistan'daki kömür
santrallerinin kış sezonunda ellerinde çok düşük stokları mevcut. Almanya'da
elektrik fiyatları bir yıl öncesine göre altı kattan fazla artarak rekor kırdı.
Gazla çalışan elektrik üretiminin elektrik fiyatlarının belirlenmesinde daha büyük
bir rol oynadığı İspanya'da artış daha da yüksek oldu. Son haftalarda,
beklenenden daha düşük rüzgâr üretimi elektrik kullanım fiyatlarını daha da
artırdı. (4)
Birleşik Krallık’ta ortalama gaz ve
elektrik faturaları (1 Nisan 2022'de düzenleyici kurum OFGEM fiyat üst sınırını
kaldırdığında), yüzde 54 artacak. Bu hane başına doğal gaz ve elektrik
faturalarında yılda yaklaşık 700 sterlinlik bir artış olacağı anlamına geliyor.
(5)
Küresel
enerji fiyatı artışlarının nedenleri
Bu artışlara bir dizi faktör neden oldu. Hatırlanacağı
üzere, Kovid-19 salgını yüzünden ortaya çıkan ekonomik durgunluğun ilk
aylarında yaşanan küresel enerji tüketimindeki tarihi düşüş, birçok yakıtın
fiyatını on yılların en düşük seviyelerine çekmişti.
Ancak özellikle de 2021 yılından bu yana
ekonomiler hızlı bir toparlanma içine girdiler. Ayrıca Kuzey Yarımkürede soğuk
ve uzun kış koşulları yaşanıyor. Brezilya'da ve dünyanın başka yerlerinde
hidroelektrik enerji üretimini kısıtlayan kuraklıklar ve Avrupa'da ortalamanın
altında rüzgâra dayalı elektrik üretimi söz konusu.
Kısaca hem üretim, hem de ısınma amaçlı
olarak enerjiye olan talep artarken, yaşanan üretim-dağıtım darboğazları ve arz
kısıtları yüzünden enerji üretimi yeterince artırılmayınca, enerji maliyetleri
ve fiyatları küresel çapta hızlı bir biçimde yükseldi.
Çok uluslu şirketlerin yüksek kârları
Ayrıca küresel enerji piyasalarının kâr
maksimizasyonu peşinde koşan çokuluslu şirketlerin kontrolünde olması da enerji
fiyatlarının yükselmesinde son derece önemli bir etken.
Nitekim hali hazırda doğal gaz ve elektriğe
yüksek oranda zamların yapıldığı Birleşik Krallık’ta yapılan bir ankette yer
alan “yüksek enerji faturalarında en çok hangi faktör etkili olmuştur?” şeklindeki
bir soruya katılımcıların üçte biri “enerji şirketlerinin aşırı kâr hırsı”
olarak yanıt verdi. (6) Enerji devi Shell’in geçen yılki kârının 4.85 milyar
dolardan yaklaşık 20 milyar dolara yükselmesi de bu algının aslında gerçeğe
uygun olduğunu gösteriyor. (7)
Özetle, Türkiye’deki elektrik enerjisi fiyatlarındaki
büyük çaptaki artışın bir nedeninin küresel çaptaki bu artışlar olduğu
yadsınamaz. Ancak Türkiye’deki fiyat artışının izlenen faiz ve kur
politikalarıyla ve bu alanda yapılan özelleştirmelerle ilgili olduğu da bir
gerçek.
Öyle ki bir süredir takıntılı bir biçimde uygulanan
Merkez Bankası politika faizi indirimleri döviz kurunun fırlamasına, bu da
yalnızca dövizle ithal edilebilen enerji mallarının fiyatlarının inanılmaz bir
biçimde yükselmesine yol açtı.
Nitekim Merkez Bankası’nın (MB) son enflasyon
raporu enerji ve gıda başta olmak üzere temel mallardaki bu ciddi yükselişin en
önemli nedenlerinden birinin kurdaki ani yükselişler olduğunu belirtiyor. Ancak
beklendiği gibi, bunun izlenen zamansız ve
yanlış faiz indirimi politikasıyla bağını kurmuyor.
Aksine enflasyonla mücadelede en uygun
araçları kullanma konusundaki bağımsızlığını bütünüyle yitiren MB, bunu yapmak
yerine; “izlenmekte olan yüksek kur politikası ile ihracatın, turizmin ve döviz
gelirlerinin artacağı, kısmi ithal ikamesi politikalarıyla ithalata olan
ihtiyacın da azalacağı (Ocak ayındaki 10,4 milyar dolarlık tarihi dış ticaret
açığı zirvesi bu umudu kırsa da), bunun da kuru düşüreceği ve nihayetinde
enflasyonu da düşüreceği” biçimindeki ham hayal olarak nitelendirilebilecek bir
görüşü benimsemiş görünüyor.
Gıda
yoksulluğu- Enerji yoksulluğu
Enerji fiyatlarındaki bu devasa artış
milyonlarca insanı bu kış koşullarında evlerini dahi ısıtmaktan yoksun bırakıyor.
Öyle ki yüksek gıda fiyatları yüzünden yeterli gıdaya erişemeyen emekçiler, bu
kez bir diğer zaruri ihtiyaçları olan ısınma ya da aydınlanma ihtiyaçlarını
karşılayamaz duruma düştüler. Öyle ki bu kış ayları boyunca halk beslenme ile
ısınma arasında zorunlu bir tercih yapmak durumunda kalacak gibi görünüyor
Enerji yoksulluğunun etkisi bununla da
sınırlı değil. Energy Economics dergisinde yayımlanan bir araştırma enerji
yoksulluğunun insanların zihinsel ve fiziksel
sağlığını doğrudan ve dolaylı olarak olumsuz etkileyebileceğini ortaya koyuyor. “Yaş
veya cinsiyetten bağımsız olarak, soğuk mekânlarda yaşamak yüzünden soğuğa
maruz kalmak, sadece yaşam kalitemizi kötüleştirmiyor, aynı zamanda kan basıncının
artması, iltihaplanma, kalp krizi ve felç risklerine neden oluyor”. (8)
Enerji
krizine karşı hangi önlemler alınıyor?
Kısaca yaşanmakta olan enerji krizinin hem
ülkeye özgün nedenleri, hem de küresel çapta ortak nedenleri mevcut. Bu yüzden
de dünyada bu konuda ortak önlemlere başvuruluyor.
Ancak Türkiye bu konuda aldığı önlemler
(!) açısından dünyanın geri kalanından net biçimde ayrışıyor. Tıpkı Kovid-19
salgını sırasında halka verilen doğrudan gelir desteğinin sadece milli gelirin
yüzde 1,5’i ile sınırlı kalması gibi, siyasal iktidar bu konuda da oldukça
cimri davranıyor.
Halkın bunca sıkıntısına ve tepkisine
rağmen şu ana kadar örneğin elektriğe yaptığı zamların bir kısmını dahi geri
çekmedi. Kur ve uluslararası petrol fiyatlarındaki artışın tüketiciye tam
olarak yansıtılmaması için gündeme getirdiği akaryakıtta eşel- mobil sistemine
ise 22 Aralık’ta son verdi. Böylece akaryakıttan tekrar ÖTV almaya başladı.
Böylece, bir yandan dünya petrol fiyatları artarken, diğer yandan devletin
tekrar vergi almaya başlamasıyla halkın akaryakıta erişimi iyice zorlaştı.
Elektrik konusunda ise, yukarıda da belirtildiği gibi şu ana kadar,
faturalardaki TRT payı kaldırıldı ve sadece elektrikteki ilk eşik cüz’i bir
miktarda yükseltildi.
Oysa başta Avrupa’da, 17 AB ülkesi ve Birleşik Krallık’ta toptan enerji
fiyatlarındaki artışların neden olduğu etkilere karşı halkı korumak için çok
sayıda önlem alınıyor. Aşağıdaki tablo bu önlemleri özetliyor.
Ülke |
KDV indirimi |
Perakende fiyat düzenlemesi |
Toptan fiyat düzenlemesi |
Zor durumdaki kesimlere nakit transferi |
Kamu İktisadi
Girişimi |
Ek Kâr Vergisi / Regülasyon |
Diğer önlemler |
Avusturya |
x |
x |
|||||
Belçika |
x |
x |
x |
x |
|||
Bulgaristan |
x |
x |
x |
||||
Kıbrıs |
x |
x |
|||||
Çek Cumhuriyeti |
x |
x |
|||||
Danimarka |
x |
||||||
Estonya |
x |
x |
|||||
Fransa |
x |
x |
x |
x |
x |
||
Almanya |
x |
x |
x |
x |
|||
Yunanistan |
x |
x |
|||||
Macaristan |
x |
||||||
İrlanda |
x |
x |
x |
||||
İtalya |
x |
x |
x |
||||
Letonya |
x |
||||||
Litvanya |
x |
x |
x |
||||
Lüksemburg |
|||||||
Hollanda |
x |
||||||
Norveç |
x |
||||||
Polonya |
x |
x |
x |
||||
Portekiz |
x |
x |
x |
||||
Romanya |
x |
x |
x |
x |
|||
İspanya |
x |
x |
x |
x |
x |
||
İsveç |
x |
||||||
Birleşik Krallık |
x |
x |
x |
Altı tür önlem olarak sınıflandırılan bu önlemler, enerji krizinin ortaya çıktığı Eylül 2021'den bu yana tartışılan, önerilen ya da yürürlüğe giren önlemler.
Ülkelerde alınan önlemler özetle şunlar (9):
Fransa:
15 Eylül'de, hâlihazırda enerji kuponu
alan 5,8 milyon haneye bir kereye mahsus olmak üzere 100 avroluk bir ödeme
yapılacağı duyuruldu. Ayrıca doğal gaz satış fiyatına Nisan 2022’ye kadar bir
üst sınır getirildiği açıklandı. Her iki önlem 21 Ekim'de daha da
güçlendirildi, kupondan yararlananların sayısı artırıldı (ayda net 2.000
avrodan az kazanan herkese olmak üzere - yaklaşık 38 milyon kişi) ve fiyat üst
sınırı 2022’nin sonuna kadar uzatıldı. Akaryakıt ve elektrik vergisi oranının
düşürülmesi tartışılıyor. 38 milyondan fazla kişiye destek olacak bu önlemlerin,
çoğu bu yıl gerçekleşmek üzere, toplam 8 milyar avroya mal olması bekleniyor.
Ayrıca 9 Aralık’ta elektrik tarifelerindeki artışın bu yıl için yüzde 4 ile
sınırlı tutulacağı sözü verildi.
Almanya:
Elektrikten alınan vergi
Erneuerbare-Energien-Gesetz (EEG), kilovat saat başına toptan satış fiyatı
üzerinden 6,5'ten 3,72 sente indirildi. 3,3 milyar Euro'ya mal olan önlem 1
Ocak 2022'de yürürlüğe girdi. Federal bütçede ortaya çıkacak açığın
karbondioksit vergisinin artırılmasıyla fonlanması planlanıyor. Şubat başında, yeni
koalisyon hükümeti içinde ve dışında çok sayıda politikacı, 2023’ten önce EEG
ek ücretinin daha da düşürülmesi için çağrıda bulunmaya başladı. Bunun hane
bütçelerini ayda ortalama 300 avro rahatlatması bekleniyor.
İtalya:
Aralık ayında açıklanan enerji desteği
planına göre: 2022 yılında 1,8 milyar avro elektrik kullanıcılarına yönelik
olmak üzere sistem ücretlerini ortadan kaldırmak için kullanılacak (haneler ve
16,5 kilovat saate kadar enerji ihtiyacı olan küçük işletmeler için). Tüm kullanıcılarda gaz faturalarındaki
ücretleri iptal etmek için 480 milyon avro daha ayrıldı. Ardından
hem sivil hem de endüstriyel kullanımlar için KDV’de yüzde 5 bir indirim
yapılacak ve bu tahminen 608 milyon avro gelir kaybına neden olacak. Son olarak yeni enerji zamlarını telafi
etmek amacıyla “sosyal ikramiyeyi” (ekonomik olarak dezavantajlı aileler veya
ciddi sağlık sorunları olan ailelerin faturalarında indirim) artırmak için 912
milyon avro kullanılacak. Hükümet
ayrıca tüketicilere 2022’nin tamamı için enerji faturalarını birden fazla
taksitle ödeme imkânı da sunarken, artan
elektrik fiyatlarından yararlanan enerji şirketlerinin ödediği kurumlar
vergisinde yakında bir artış yapılacağını duyurdu. Alınan diğer önlemlerle 2019
yılına göre enerji maliyetlerinde yüzde 30 fiyat artışı yaşayan tüm enerji
yoğun şirketler yüzde 20 vergi indirimi ile desteklenecek. Bunun bir kısmı,
güneş, rüzgâr, HES ve jeotermal elektrik üreticilerinden alınacak geçici bir ek
kâr vergisi ile fonlanacak. Sonuçta genel olarak, hayat pahalılığı ile mücadele
eden hanelere devlet desteğinin Mart 2022’ye kadar 8,5 milyar avroya ulaşması
bekleniyor.
İspanya:
Haziran 2021’de çıkartılan bir yasa ile 31
Aralık 2021'e kadar sözleşme gücü 10 kilovatsaatin altında kalan müşterilerin
KDV oranı yüzde 21'den yüzde 10'a indirildi ve yüzde 7 olan üretim vergisi Eylül
sonuna kadar askıya alındı.14 Eylül 2021'de tüketicilerin faturalarını 2,6
milyar avro düşürmeyi amaçlayan ve bu Mart sonuna kadar devam etmesi planlanan
bir dizi önlemi daha alındı. Toptan satış ihalelerinin yanı sıra yeni bir uzun
vadeli elektrik alım ihalesi türünün gelecekte uygulanması planlanıyor. Ayrıca,
elektriğe uygulanan ÖTV oranı 2021’in sonuna kadar yüzde 5,1'den yüzde 0,5'e
düşürüldü, üretim vergisinin askıya alınması işlemi yılsonuna kadar uzatıldı ve
mütevazı düzeyde elektrik enerjisi tüketen hanelerin ödedikleri KDV yüzde 10’da
sabitlendi. 26 Ekim'de (31 Mart 2022’ye kadar), hassas durumdaki tüketicilere
sağlanan sosyal ikramiyeyi mevcut yüzde 25’ten yüzde 60’a (çok ciddi derecede korumasız
durumdalarsa yüzde 40’tan yüzde 70’e) çıkartan yeni bir kanun kabul edildi.
Ayrıca, ısıtma sosyal ikramiyesinde artış açıklanırken, termal sosyal ikramiye bütçesi
iki katına çıkartılarak kişi başı ortalama 90 avroya (en sıcak bölgelerde 35 ve
en soğuk bölgelerde 124) yükseltildi.
Birleşik
Krallık:
Enerji düzenleme kurulu OFGEM en yaygın
kullanılan tarifelerin enerji tüketim sınırını yüzde 12-13 artırdı. En korumasız
durumdaki insanların enerji faturalarına, özellikle de ısınma faturalarına
yardımcı olmak ve aynı zamanda gıda ve giyim masraflarını karşılamak için 500
milyon sterlinlik bir fon tasarlandı. Bu, orta ve büyük enerji tedarikçilerinin
yakıt kıtlığı içinde yaşayan insanları desteklemek için hazırlanan “Sıcak Ev
İndirimi Projesine” planına ilave bir imkân ve kişi başı 100 ila 300 sterlin
arasında bir ödenek anlamına geliyor. Bunun sınırı 3 Şubat’ta 350 sterline
yükseltildi. Böylece 1 Nisan 2022’den itibaren hanelerin enerji tavan fiyatında
ortaya çıkacak olan 693 sterlinlik artışın yarısının tazmin edilmesi
hedefleniyor.
İsveç:
Ocak ayında, yükselen elektrik
fiyatlarından en çok etkilenen hanelere yardım etmek için 590 milyon avro
tahsis edildiği duyuruldu. Ayda 2.000 kilovatsaatten (1,8 milyon hane) fazla elektrik
tüketen hanelere Aralık, Ocak ve Şubat için ayda 195 avro nakit desteği
veriliyor.
Romanya:
7 Eylül 2021’de Meclis, korumasız
tüketicileri enerji fiyatlarındaki artışlardan korumak için bir yasa çıkardı.
Konut ısıtma yardımı ve enerji tüketiminde kullanılabilecek sübvansiyonlar
veriliyor. Hem elektrik, hem de gaz faturaları tazmin ediliyor. Tedbirlerin 1
Kasım 2021'den- 31 Mart 2022'ye kadar sürmesi ve yaklaşık 6 milyon aileyi veya toplam
nüfusun yüzde 85'ini kapsaması bekleniyor. Ayrıca Ocak başında yüzde 5'e varan
KDV indirimi de dâhil olmak üzere aylık 300 kilovatsaat elektrik tüketen
haneler için yeni bir destek-koruma planı açıklandı. Hükümet
ayrıca doğal gaz için bir destek programı geliştiriyor. Bu yeni önlemler Nisan
ayı başında uygulamaya konulacak.
Portekiz:
Ekim 2021’de elektrik düzenleme kurulu
2022 için Şebeke tarifelerinde
haneler için yüzde 50'den fazla, sanayiler için ise yüzde 94'ten fazla indirim
yapacağını açıkladı.
Polonya:
Ekim 2021’de hanelerin en savunmasız yüzde
20’sini enerji fiyatlarındaki son artıştan korumayı amaçlayan bir önlem paketi
açıklandı. Bu önlemler enerji faturası desteklerinden yararlananların sayısının
ve desteğin miktarının artırılmasıyla sürdürülüyor. Benzer bir önlem tarım
sektörü için de tasarlandı. Kasım 2021'in sonunda ayrıca korumasız kişiler için
2 milyar avroyu aşan bir vergi indirimi ve katkı paketi açıklandı. Ocak 2022’de açıklanan ikinci "enflasyon
kalkanı" ile 6 aylığına olmak üzere, gıda, gaz ve gübrelerdeki KDV yüzde
0’a, benzin ve dizeldeki KDV yüzde 8’e ve ısıtmadaki KDV yüzde 5’e çekildi.
Hollanda:
Yüksek enerji faturası olan ve/veya kötü
yalıtılmış evlerde oturan korumasız haneleri, yalıtımı iyileştiren önlemler almaları
için desteklemeye yönelik olarak 150 milyon avroluk bir destek açıklandı. Bu
mali destek yerel yönetimler tarafından yönetiliyor.
Bu uygulama örneklerinden de
görülebileceği gibi, Avrupa devletleri vergi ve tarife indirimlerinden,
doğrudan nakit desteğine ve tek seferlik hibelere, enerji tasarrufu sağlayan
projelere maddi destekten, fiyat artış sınırı konulmasına kadar çeşitli
önlemlerle enerji krizinin halkın yaşam-geçim maliyetlerini artırma biçimindeki
etkilerini hafifletmeye çalışıyor.
Sonuç
olarak
Avrupa ülkelerinde alınan bu önlemler halkın
sıkıntısını azaltmaya yardımcı olabilirse de, enerji sorununun derininde yatan
sisteme içkin nedenleri ortadan kaldırmaz. Bunlar uzun vadeli çözümler olmaktan
ziyade, pansuman niteliğinde önlemler. Enerji alanındaki özelleştirmelere son
verilmesi ve mevcutların yeniden kamulaştırılması uzun vadeli çözümlerin
başında geliyor.
Diğer taraftan, geçen yılki COP26
zirvesinde alınan kararlar gereğince, karbondan arındırmanın fosil yakıt
fiyatlarında neden olacağı uzun vadeli artışlar göz önüne alındığında, daha etkili ve verimli önlemlere ihtiyacın
olduğu çok açık.
Kısaca, enerji fiyatlarındaki artışların
etkisinden uzun vadede kurtulmanın yolu üretim, tüketim ve ekonomik büyüme
başta olmak üzere, temel iktisadi konulardaki düşüncelerimizde ve paradigmada
değişiklik yapmaktan geçiyor. Yani emek ve doğa sömürüsü üzerinden temellenen
kâr-sermaye birikimi sürümlü bir ekonomik büyüme hedefinden, dolayısıyla da
gereğinden fazla enerji kullanmaktan vazgeçmek, bunun yerine örneğin doğa ile
uyumlu sıfır karbon emisyonlu ısıtma sistemlerini inşa etmek gerekiyor.
Bunların kapitalizm altında gerçekleştirilmesi ise mümkün değil.
Türkiye’de ise iktidar bloku enerji
krizindeki sorumluluğunu kabul etmediği için, halkın ıstırabını dindirmeye
dönük önlemleri almaya da yanaşmıyor. Oysa özellikle de açıklanan aylık bütçe
gerçekleşme raporlarından, halka enerji fiyatlarındaki artışı telafi etmeye
dönük destek verilebilmesine imkân sağlayacak yeterlilikte mali kaynağın olduğu
görülüyor.
Bir başka anlatımla, iktidar blokunun, devlet bütçesi de dâhil
olmak üzere, ülkenin tüm maddi kaynaklarının ve doğal zenginliklerinin büyük sermayeyi
desteklemek, otoriterliği ve militarizmi daha da güçlendirmek ve israf olarak
nitelendirilebilecek harcamalar için kullanmayı seçtiğini gösteriyor. Böyle
olunca da halk ısınma ile beslenme arasında seçim yapmaya zorlanıyor.
Son olarak, “enerji krizi” olarak adlandırılan
olgunun aslında “kapitalizmin krizi” olduğunu bilmeliyiz. Üretim ve tüketim
faaliyetlerinin özünde kârlı bir sermaye birikimini gerçekleştirmek, sermayeyi
ve serveti büyütmek için yapıldığı bu sistemde enerji krizi bugün Kovid-19
salgınının tetiklemesiyle çıktı. Yarın bunun kaynağı büyük savaşlar ya da fosil
yakıt çıkarımının neden olduğu ekolojik yıkımlar olacaktır.
Kriz sırasında alınan önlemlerinse, asıl
olarak halkın yükselen tepkisini yumuşatmaya ve müesses nizamın devamını
sağlamaya dönük önlemler olduğu unutulmamalı.
Bu yüzden bu tür krizlerden kurtulabilmek
için kapitalizmden kurtulmak gerekiyor. Bunu yapmak için de krizin görünen
yüzündense, bunun asıl nedeni olan sermayeyi ve kapitalist devleti sorumlu
tutmak lazım.
Özcesi, sorunun asıl kaynağının kâr için
üretimiyle, adaletsiz bölüşümüyle ve otoriter yönetimiyle kapitalizm ve onun
egemenleri olduğunu bilmeliyiz. Aksi halde bugün yapıldığı gibi bu ve benzeri sorunlar
önümüze, “ekonomik kriz” ya da “enerji
krizi” biçiminde konulur. Ardından da bizlerden fedakârlık yapmamız, özellikle
de sermayeyi ve onun siyasal iktidarını zora sokacak eylemlerden uzak durmamız
istenir. Bu aldatmacaya kapılmamak gerekir.
Dip notlar:
(1) Türkiye
İstatistik Kurumu (TÜİK), Tüketici Fiyat Endeksi Ocak 2022, https://www.tuik.gov.tr ; ENAGrup Tüketici Fiyat Endeksi
(E-TÜFE) Ocak 2022, https://enagrup.org (5 Şubat 2022).
(2) TCMB
Enflasyon Raporu 2022-I, s. 27, https://www.tcmb.gov.tr (27 Ocak 2022).
(3) TCMB,
Ocak ayı fiyat gelişmeleri, s. 7-8, https://www.tcmb.gov.tr
(4 Şubat 2022).
(4) https://www.iea.org/commentaries/what-is-behind-soaring-energy-prices-and-what-happens-next (12
October 2022).
(5) https://theconversation.com/energy-discounts-are-a-sticking-plaster-heres-a-long-term-solution-to-soaring-household-bills
(4 February 2022).
(6) https://iea.org.uk/the-public-is-dangerously-misinformed-on-energy-policy
(1 February 2022).
(7) https://www.counterfire.org/articles/opinion/22944-super-rich-sunak-says-adjust-to-poverty-we-say-hit-the-streets
(3 February 2022).
(8)
Apostolos Davillasa,
Andrew Burlinson, Hui-HsuanLiuc, “Getting warmer: Fuel poverty, objective and
subjective health and well-being”, Energy Economics Volume 106 (February 2022),
https://doi.org/10.1016/j.eneco.2021.
(9) https://www.bruegel.org/publications/datasets/national-policies-to-shield-consumers-from-rising-energy-prices
(6 Şubat 2022).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder