Önce
sosyal adalet!
Mustafa
Durmuş
20 Mayıs 2021
Bugünden itibaren geçerli olmak üzere, akaryakıtta Özel
Tüketim Vergisi (ÖTV) oranları artırıldı. Pompa fiyatlarına yansıyacak şekilde
litre fiyatında benzine 55 kuruş, motorine 67 kuruş ve LPG’ye 35 kuruş zam
yapıldı.
Bu zammın sonucunda ÖTV artışıyla 1 litre benzinin
fiyatı 7.72 TL’ye ve 1 litre motorinin fiyatı 7.19 TL’ye çıktı. Böylece geçen
yıl Mayıs ayındaki fiyatlarıyla kıyaslandığında benzine yüzde 55 ve motorine yüzde
50’nin üzerinde zam yapılmış oldu.
Hibenin
kaynağı vergi zammı mı?
Birkaç gün önce de, toplamda 1 milyon 384 binden
fazla esnaf ve sanatkâra bir kerelik, iki ayrı grup halinde 3.000 TL ve 5.000
TL olmak üzere (karşılıksız) hibe desteği verileceği ve bunun da toplamda 4
milyar 622 milyon TL’yi bulacağı açıklanmıştı.
Şimdi küçük bir hesap yapalım.
Bu yıl siyasal iktidar, adına “vergi harcaması” da denilen
bir uygulamayla vergi muafiyeti, istisnası, indirimi, iadesi biçimindeki
teşviklerle yaklaşık 231 milyar TL’lik vergiyi almaktan vazgeçti (bunu geçen
yıl kabul edilen Bütçe Kanunu ile açıklamıştı).
Bu uygulamadan çok büyük ölçüde; kâr, kâr payı, faiz ve kira geliri olmak üzere
sermaye geliri elde eden zengin kişi ve kurumlar yararlanıyor.
Ücretli emekçi için ise sadece “asgari geçim
indirimi” teşviki söz konusu. Yani işçinin bekâr ya da evli ve 5 çocuklu
olmasına göre ayda vergisinden en az 268 TL ile en çok 456 TL arasında bir
indirim söz konusu (bunu da patron uygularsa).
Bunun dışındaki tüm vergi teşviklerinden sermaye
kesimi yararlanıyor. Örnek olarak sadece geçen yıl büyük bir inşaat şirketinin 10
milyar TL’yi bulan vergisi bu teşvike dayanılarak kendisinden alınmadı.
Kimine
kepçe, kimine kaşığın ucu ile…
Bu 4,6 milyar TL’lik hibeyi 231 milyar TL’lik
alınmayacak vergiye böldüğümüzde bu sadece yüzde 2 yapıyor.
Yani asıl olarak sermaye kesimine verilen (vergi
almamak biçimindeki) desteğin sadece yüzde 2’sini zor bulan bir tutarda bir destek;
sayıları 1,4 milyona yakın kahve, kafe, çay bahçesi, okul personel servisi,
düğün salonu, öğrenci yurdu, kantin, kırtasiye, hamam işleticisi, berber, bakım
onarım, tamirat, kaporta, seyyar satıcı, sıhhi tesisat, kozmetik, oyuncak, hediyelik
eşya, müzisyen, oto yıkama, tuhafiyeci gibi küçük esnaf ve sanatkâra verilecek.
Bir süre önce kendilerinden artık gelir vergisi
alınmayacağı açıklanan “Basit Usule” tabi küçük esnafın da aralarında bulunduğu
toplumun bu kesimine verilecek olan bu desteğin de kendiliğinden değil, bu
kesimlerin sosyal medyada koydukları tepki ile ilgili olduğu tahmin ediliyor.
1
mi, 1,4 milyon mu daha büyük?
Ya da 1,4 milyona yakın esnaf, sanatkâr, sanatçı bir
tek büyük yandaş inşaat şirketinin ancak yarısı değerinde bir desteğe layık
görülüyor.
Bu yıl faizci rantiyeye ödenecek faizin tutarı ise
en az 179 milyar TL olacak. Yani 1,4 milyona yakın insana verilecek destek bir
avuç faizciye ödenecek faizin sadece yüzde 2,5’ini bulabiliyor.
Bu hesap işin vermek kısmı ile ilgili. Bir de alma
kısmı var.
Bir
cepten öbürüne
Bugün akaryakıtta ÖTV artırımı nedeniyle gündeme
gelen zam, hibe desteğinin halktan vergi biçiminde alınarak fonlanacağını
gösteriyor. Ne hoş değil mi? Salgında zor duruma düşen esnafa, sanatçıya minik
bir destek ver, onu da zorunlu olarak tüketilecek olan akaryakıta yapılan vergi
artışlarından karşıla.
Sosyal adalet yoksa vergide de adalet yok
Tarih bize, dünyada burjuva hükümetlerde (özellikle
de aşırı sağcı-muhafazakâr olanlarında) vergi adaletine yer olmadığını defalarca
gösterdi. Çünkü bu iktidarlar sosyal adaletin sağlanmasını esas almıyor, aksine
uygulamaları özel imtiyazlara, ayrımcılığa, kayırmacılığa dayanıyor.
Ancak, eğer bir toplumda iktidar tarafından belli kesimler
açıktan kayırılmaya başlanmış ve toplumun büyük bir kesimi dışarıda
bırakılmışsa, böyle bir toplumda doğru vergiyi, doğru miktarda, doğru zamanda
ve doğru zeminden sağlayabilmek de, topluma dönük bütçe desteklerini adil bir
şekilde vermek de, bunları adil bir vergileme ile fonlamak da mümkün değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder