Türkiye ekonomisi finansal krizden önceki son durakta…
Mustafa Durmuş
Bizimki gibi ülkelerde finansal
krizler genelde döviz krizi ile başlar. Yani kur hızla yükselir, dolara ve avroya
hücum artar.
Eskiden kurdaki bu yükseliş devalüasyonlarla
yapılırdı, şimdi bu serbest piyasada gerçekleşiyor.
Dövizin kurundaki bu hızlı
yükselişi tetikleyen şeyse, “göle yoğurt çalmaya” çalışan siyasal iktidarın faiz
indirimlerini devam ettirmesi.
Muhtemelen bu Perşembe günü
bir kez daha 100 baz puan faiz indirimi yapılacak. Üstelik bu indirim başta FED
ve Avrupa Merkez Bankası olmak dünyanın ileri gelen merkez bankalarının,
ülkelerinde giderek yükselen enflasyonu dizginlemek amacıyla, parasal
sıkılaştırma ve önümüzdeki yıl faiz oranlarını kademeli olarak artırma
stratejisini benimsedikleri bugünlerde yapılıyor.
Yani sadece içerdeki yüksek
enflasyon ve yüksek dolarizasyon değil, aynı zamanda dış konjonktür de
iktidarın “düşük faiz-yüksek kur” politikasının uygulanmasına uygun değil. Buna
rağmen bu politikada ısrar ediliyor.
Kuşkusuz bu durum yoksul
halkı daha da yoksullaştırırken, piyasa ekonomilerinin temelini oluşturan fiyat
mekanizmasının işleyişini felç ediyor. Zira kurdaki bu istikrarsızlık yüzünden
TL ile mal alan da satan da fiyat alıp-veremiyor.
Bu gidişat böyle devam
ederse, mevcut döviz krizi borç krizine, o da sistemik bir bankacılık krizine
neden olacak ve top yekûn bir finansal çöküşün gerçekleşmesi kaçınılmaz olacak.
Bugün Bloomberg’in aşağıda
yer verdiğimiz tablosu bu riskin ne denli gerçek olduğunu gösteriyor.
Kuruluşun finansal
analistine göre, Türkiye kendi kulvarındaki toplam 21 yükselen ekonomi ile
kıyaslandığında finansal kırılganlığı (siz bunu finansal kriz çıkması riski
olarak okuyun) Arjantin’den sonra en yüksek ülke konumunda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder