Türkiye
ekonomisi dünyanın geri kalanından negatif ayrışmaya devam ediyor!
Mustafa
Durmuş
28 Ocak 2022
IMF
25 Ocak’ta yayınladığı dünya ekonomisinin durumuna ilişkin güncelleme raporunda
(1), 2022 ve 2023 yılına ait ekonomik büyüme ve enflasyon başta olmak üzere
bazı makroekonomik tahminlerini açıkladı.
Buna göre, bu yıl dünya ekonomisinin yüzde 4,4;
ABD’nin yüzde 4,0; AB’nin yüzde 3,9;
Orta Doğu ve Merkez Asya ekonomilerinin yüzde 4,3; Yükselen ve azgelişmiş Asya
ekonomilerinin yüzde 5,9 ve Sahra Altı Afrika ekonomilerinin yüzde 3,7 büyümesi
bekleniyor.
Türkiye ekonomisine ilişkin olarak ise IMF, 2021
yılında yüzde 11’lik bir büyüme gerçekleştirmesi beklenen ekonominin 2022
yılında ciddi bir çakılmaya doğru gideceğini ve büyüme oranının yüzde 3,3’e
gerileyeceğini öngörüyor.
Rapora göre bizden daha az büyüyecek bir tek bölge
var: Yüzde 2,4 ile Latin Amerika ve Karayip ekonomileri. Kısaca, Türkiye ekonomisi dünyanın geri
kalanından negatif ayrışıyor.
Hatırlanacağı gibi son Orta Vadeli Program’da Türkiye
ekonomisinin bu yıl yüzde 5,0 ve 2022-2024 arasında yılda ortalama yüzde 5,3
oranında büyümesi öngörülüyordu.
Böylece bu iki öngörü arasında yaklaşık 2,0 puanlık
bir fark söz konusu. Bu yıla ait öngörülen büyüme oranındaki bu ciddi düşüş ise
geçen yılki yüzde 11 gibi yüksek orandaki büyümenin asıl olarak baz etkisinden
kaynaklanmış olabileceği görüşünü doğruluyor.
Enerji
sorunu henüz başlamamıştı
Ayrıca IMF raporuna esas oluşturan bu öngörünün
yapıldığı tarihlerde, Türkiye’de ithal doğal gaz sorunundan kaynaklanan ve sanayide
üretimi önemli ölçüde azaltan bugünlerdeki enerji sorunu henüz başlamamıştı.
Doğal gaz ile ilgili son gelişmelere bakıldığında
enerji krizinin bu yıl boyunca sürebileceği görülüyor. Bu durum da bu yılki yüzde
3,3’lük büyümenin dahi altında bir ekonomik büyüme ile karşı karşıya
kalabileceğimize işaret ediyor.
Enflasyon
çok daha ciddi bir sorun olmayı sürdürecek!
Türkiye’nin diğer ekonomilerle enflasyon konusundaki
ayrışması ise çok daha endişe verici.
Öyle ki aynı IMF raporundaki ülke bazında 2022 yılına ait en son verilere göre; ABD’de yıllık enflasyon yüzde 5,4; Avrupa’da yüzde 4,4; diğer gelişkin ekonomilerde yüzde 2,0; Çin’de yüzde 2,2 ve diğer yükselen ve azgelişmiş ekonomilerde yüzde 2,7 civarında seyrediyor.
Türkiye’de ise Aralık ayı yıllık resmi enflasyon oranı yüzde 36.08 olarak açıklandı. Yani ülkedeki resmi enflasyon dahi Avrupa’daki enflasyonun 8 katından ve kendi kulvarındaki ekonomilerdekinden 13 katından fazla.
“Bir
enflasyon, bir işsizlik, bir de durgunluk…”
Eğer bir ülkedeki özellikle iki temel ekonomik gösterge
çok kötü ise o ülke halklarının durumu da çok kötüdür: Enflasyon ve İşsizlik.
Bir de ekonomi yeterince büyüyemiyorsa bu işsizliğin ve yoksulluğun daha da
artacağı anlamına gelir.
Türkiye’de olduğu gibi, çok yüksek bir enflasyon da
söz konusu ise hayat sabit gelirliler, düşük gelirliler, hiç geliri olmayanlar,
kısaca toplumun yüzde 80’i için çok daha pahalı ve çekilmez bir hale gelmiş
demektir.
Bu durum dünyada ‘Sefalet Endeksi adı’ verilen bir endeks
aracılığıyla (yüksek enflasyon ve yüksek işsizlik bir arada) izleniyor. Türkiye maalesef son yıllarda bu endeksin üst
sıralarında dünyanın çok azgelişmiş ülkeleriyle birlikte yer alıyor.
Durum böyle iken, yandaş medya IMF’nin bu verilerinden
söz edecek mi, eğer söz ederse bundan nasıl bir başarı hikâyesi
çıkartacak, yoksa hep yaptıkları gibi
“ekonomideki şahlanmayı önleyen dış ve iç güçleri mi” suçlayacak?
Doğrusu çok merak ediyorum.
Dip notlar:
(1(1) https://www.imf.org/en/Publications/WEO/Issues/2022/01/25/world-economic-outlook-update-january-2022.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder