SERA GAZI SALIMINA
İLİŞKİN SON VERİLER G 20 SONUÇ BİLDİRİSİNİ BOŞA DÜŞÜRÜYOR
Mustafa Durmuş
11 Temmuz 2017
The Guardian Gazetesi’nin dünkü bir
haberinde[1] yer alan bir yeni rapora
göre[2] (2), küresel ısınma başta
olmak üzere çok sayıda çevre felaketine neden olan sera gazı salımının yüzde
71’inden Dünyadaki en büyük 100 petrol, kömür vs şirketi sorumlu.
Yani 1988- 2015 tarihleri arasındaki
küresel ısınmanın temel sorumluları sadece 100 özel ve devlet şirketi. Dahası
bunlar içinde ilk 25 şirket bu sera gazı salımının yüzde 50’sini
gerçekleştiriyor.
Rapora göre eğer sera gazı salımı
önümüzdeki 28 yıl boyunca bu hızda devam ederse, bu yüzyılın sonunda atmosfer 4
C derece daha ısınmış olacak.
Atmosferin 4 C derece daha ısınmasının
ne tür etkileri olabileceği konusunda aşağıdaki veriler bize yardımcı olabilir.
IPCC’ye göre, küresel ısınma ve iklim
değişiklikleri bu şekilde artarak sürerse dünyada çok önemli değişiklikler
olacak: 2.5 C derecelik bir ısınma canlıların yüzde 25-30’ unu, 3.5 C derecelik
bir ısınma ise yüzde 40-70’ini yok edecek.
Isınma artıp deniz seviyesi yükselince
(örneğin 7 metre) milyonlarca insanın yaşadığı şehirler sular altında kalacak.
4.4 milyar insan içecek su bulma sıkıntısı çekerken, gıda üretimi hızla
azalacak.
Sera gazından en fazla sorumlu 15 şirket:
Küresel çapta en fazla sera gazı salımı
yapan ilk 15 şirket ve payları raporda şöyle sıralanıyor:
Çinli (China Coal) : % 14,3 :
S.Arabistanlı Aramco: % 4,5; Rus Gazprom : % 3,9; İranlı National Oil: % 2,3;
ABD’li Exxon Mobil: % 1,9; Meksikalı Pernex : % 1,9; Rus Coal: % 1,9;
Hollandalı Shell : % 1,7; Çinli National Petroleum: % 1,6; Britanyalı BP: %
1,5; ABD’li Chevron: % 1,3; Venezüellalı PDVSA: % 1,2, Abu Dabili National Oil:
% 1,2 ve Polonyalı Coal: % 1,2.
Görüldüğü gibi kirleticiler hem dev
kapitalist devlet tekellerinden (örneğin Çin ve İran gibi), hem de Exxon Mobil,
Shell, BP ve Chevron gibi özel sektör firmalarından da oluşuyor.
Yani küresel ısınma gibi felaketlere
katkıda bulunma konusunda din, ırk fark etmediği gibi devlet ya da özel sektör
büyük sermaye kuruluşları açısından da farklılık söz konusu değil.
Kâr için üretim esas
Çünkü hepsinde ortak güdü kâr için
üretim. Bunun için de, doğada yarattığı etki ne olursa olsun fosil yakıtlar adı
verilen petrol gibi yakıtların kesintisiz çıkartılması gerekiyor.
Kapitalist üretimin doğrudan amacı insan
ihtiyaçlarının karşılanması değil. Kapitalizmin amacı kâr, daha fazla kâr, en
fazla kârdır. Daha fazla kâr için daha fazla üretim ve tüketim yapılır. Kâr
için hem emek, hem de doğa tahrip edilir.
Kâr sürümlü iktisadi büyüme her gün
devasa enerji ve ham madde kaynaklarının kullanılmasını gerektirir ve bunların
hepsi biyosferden elde edilir. Ama bu yapılırken, ortaya çıkan ekolojik etkiler
hesaba alınmaz.
Howard Zinn 2002 yılında, kendisi ile
ilgili olarak yapılan bir belgeselde şunları söylemişti:
“Kâr güdüsünün insanlık için ne denli
tahrip edici olduğu yönündeki Marks’ın algısı bugün çok daha önemli bir hale
geldi. Para kazanma ve kâr güdüsü bugün kimyasallar üreten firmaların havayı,
suyu kirletmesine ve silah firmalarının kimlere karşı kullanılacağı dahi
bilinmeyen devasa silah üretimine neden oluyor. Toplumların gerçek anlamda
demokratikleşmesi kâr motifinin ortadan kaldırılmasıyla mümkündür.”
Bu veriler birkaç gün önce toplanan G 20
Zirvesinde de önemli tartışma konularından birini oluşturan Paris İklim
Anlaşması’ndan ABD’nin neden çekilmek istediğini aslında bize anlatıyor
(Anlaşmanın kendi de bizim açımızdan son derece tartışmalı).
Keza her ne kadar Merkel sonuç
bildirgesini açıklarken " liderlerin iklim değişikliği sorunu konusunda
uzlaşmaya vardığını" ileri sürse de, bu veriler bunun neden yerine
getirilmesi mümkün olmayan boş bir söz olduğunu göstermeye yetiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder