NE KAPİTALİST SERBEST TİCARET, NE DE
KAPİTALİST KORUMACILIK!
(Cemaz-ül evvelini iyi bildiğimiz bir teori (vi)
Mustafa Durmuş
29 Haziran 2019
Ülkelerin dış ticarette neden
korumacılığa başvurduklarını açıklamaya yönelik yaklaşımların gerekçeleri şöyle
özetlenebilir (1):
(i) Ülke daha yüksek maliyetlerle de olsa, olası bir savaş ve küresel kriz
durumunda kendine yetebilecek bir durumda olmalıdır.
(ii) Tarifeler, belli bir ölçeğe ulaşana kadar yerli bebek endüstrileri (belli sanayileşme stratejisinin aracı da olarak) korumak için uygulanırlar. Bu endüstriler sanayileşme için korunmalıdırlar.
(iii) Karşı tarafın haksız ticari uygulamalarına (sübvansiyon ve fiyat indirimleri gibi) karşı yerli firmalar korunmalıdır. Böylece tarifeler ticari ortak konumundaki diğer ülkelerin zararlı ticaret politikalarında değişiklik yapmaları için uyarıcı bir işlev görebilir.
(iv) Tarifeler ticaret hadlerini iyileştirerek yerli üreticinin refahını artırır. Çünkü tarifeler ihraç ürünlere olan talebi azaltarak dünya piyasalarında bu ürünlerin fiyatlarını düşürebilir.
(ii) Tarifeler, belli bir ölçeğe ulaşana kadar yerli bebek endüstrileri (belli sanayileşme stratejisinin aracı da olarak) korumak için uygulanırlar. Bu endüstriler sanayileşme için korunmalıdırlar.
(iii) Karşı tarafın haksız ticari uygulamalarına (sübvansiyon ve fiyat indirimleri gibi) karşı yerli firmalar korunmalıdır. Böylece tarifeler ticari ortak konumundaki diğer ülkelerin zararlı ticaret politikalarında değişiklik yapmaları için uyarıcı bir işlev görebilir.
(iv) Tarifeler ticaret hadlerini iyileştirerek yerli üreticinin refahını artırır. Çünkü tarifeler ihraç ürünlere olan talebi azaltarak dünya piyasalarında bu ürünlerin fiyatlarını düşürebilir.
Ayrıca korumacılık sayesinde kaynaklar
ithal ikameci sanayilere yönlendirileceğinden ülkenin ihracata yönelik üretimi,
arzı azalır, böylece fiyatları artar. Yani dış ticaret hadleri (ülkenin sattığı
ürünlerin fiyatlarının ithal ettiklerinin fiyatlarına oranını gösteren endeks)
iyileşir.
Kısaca bu yaklaşıma göre optimal
tarifeler ülke insanının durumunun iyileşmesine yardımcı olur (diğer yandan
karşı ülkeler de tarifelerini yükselttiğinde herkesin durumu kötüleşebilir)
(2).
KORUMACILIK ÇÖZÜM DEĞİL
Her ne kadar yüksek tarifeler
biçimindeki korumacılık sanayileşme stratejisinin bir aracı olarak
kullanılabilirse de, yani yerli sanayileri korumak amaçlı olarak uygulansa da,
özellikle günümüz küreselleşmiş kapitalizmi altında örneğin bir azgelişmiş ülkenin
anti-kapitalist ve anti- emperyalist bir paradigmayı benimsemeden, özellikle de
emek ve doğa ile uyumlu, verimli bir sürdürülebilir bir sanayileşmeyi, sadece
korumacılıkla hayata geçirebilmesi imkânsızdır.
“BİZLER” VE “ONLAR” YANILSAMASI
Ayrıca korumacı politikalar da yanlış
bir dikotomiye neden olarak, dünyayı “bizler” ve “onlar” ya da “yerliler” ve
“yabancılar” diye ikiye ayırır.
Böyle bir ayırımın kapitalizmin uzlaşmaz
çelişkilere sahip sosyal sınıfları bünyesinde barındırdığı gerçeğini görmezden
geldiği, dolayısıyla her hangi bir sınıf perspektifinin olmadığı ve sonuçta
emperyalizme karşı çıkış görüntüsü altında onun içsel bir olgu olduğunu inkâr
ederek emperyalist- kapitalist sömürüyü meşru göstermeye yaradığı açıktır.
İlave olarak, 1929 Büyük Depresyonunun
başlarında da görüldüğü gibi, korumacılık dünya ticaretinde kurumaya ve
resesyonun derinleşmesine neden olabilir. Şöyle ki:
Bu yılın Nisan ayında IMF-DB ortak
toplantısından çıkan ortak görüş dünya ekonomisinin yavaşlamakta olduğu ve
resesyon riskinin giderek arttığı yönünde. IMF iktisatçıları bu nedenle de
(küresel ekonominin hassas momentinde olduğumuzdan hareketle) bu yılki büyüme
tahminlerini yüzde 3,3’e düşürdüler (Ocak başında yüzde 3,5 olarak tahmin
ediyorlardı). Yüksek gümrük tarifelerinin ve ticaret savaşlarının büyümeyi
yavaşlattığı ve toparlanmayı sürdürülemez kıldığı öne sürülüyor (3).
Bu bağlamda OECD bu yılki büyüme hızını
yüzde 3,4 (4); Avrupa Komisyonu yüzde 3,2 (5) olarak tahmin ediyor ki bunlar
2008 krizi öncesindeki yüzde 4’lük büyüme trendini altında kalıyor.
TİCARET SAVAŞLARI: SEBEP Mİ, SONUÇ MU?
Diğer taraftan ticaret savaşları ve
yüksek tarifelerin ekonomik büyümeyi yavaşlattığı yaklaşımı da tartışmaya açık
bir yaklaşım.
Çünkü bu yaklaşımın temel varsayımı ticaret ve tarifelerin küresel ekonomik büyüme ve refahın ana sürükleyicileri olduğu.
Çünkü bu yaklaşımın temel varsayımı ticaret ve tarifelerin küresel ekonomik büyüme ve refahın ana sürükleyicileri olduğu.
“2019 G-20 Osaka Zirvesinde en fazla
odaklanılan konu ABD - Çin ticaret savaşları olacak. Böylece zirve içi boş
sözler ve kararlarla tamamlanacak. Oysa yüksek tarifeler ve korumacılık neden olmaktan
ziyade sonuçtur. Yani bunlar üretken yatırımlarca belirlenen ulusal hasılanın
mevcut durumunun türevleridir. Ticaret savaşları derindeki ekonomik sorunların
nedeni değil, semptomudur” (6).
KORUMACILIK ÜRETİM YERLERİNDE KAYMALARA NEDEN OLUYOR
Diğer yandan korumacılık üretim
mekanlarının küresel çapta değişikliğe uğramasıyla sonuçlanabilir.
Nitekim Çin’deki Amerikan Ticaret
Birliği bünyesinde ABD’li firmaların üst düzey yöneticileri ile yapılan bir
ankete göre, Çin’de üretim yapan ABD’li firmaların yüzde 40’ı ABD - Çin ticaret
savaşları nedeniyle Çin’deki üretim faaliyetlerine ya son verdiler ya da son
vererek, bölgede başka ülkelere taşımayı düşünüyorlar. Yüzde 6’sı ise ABD’ye
geri dönmeyi planlıyor. Bazı anketörlere göre bu “kuşaksal bir üretim
kaydırması” anlamına geliyor (7).
Bu gelişmenin küresel ekonomik, politik
ve jeopolitik sonuçlar doğuracak bir gelişme olduğu inkâr edilemez.
KORUMACILIK DÜNYA TİCARETİNİ DARALTIYOR
Korumacılık bir sonuç olarak ele alınsa
dahi, neden olduğu gelişmelerin dünya ticaretini yavaşlatmakta olduğu bir
gerçek.
Nitekim dünya ticaret hacmi 2017 yılında
yüzde 4,6 oranında artmıştı. DTÖ’ye göre 2018 yılında bu artış yüzde 3
olabildi. Geçen yılın 3. Çeyreğinde yüzde 1,1 olan artış, 4. Çeyrekte eksi
binde 6 ve 2019’un ilk çeyreğinde eksi binde 3 oldu. DTÖ tarafından düzenlenen
Dünya Temel Ticaret Göstergesi Endeksi (WTOI) ise 2012 yılından bu yana ilk kez
100’ün altına düştü ve 96,3 oldu. DTÖ’ye göre ticaret savaşları sürerse durum
daha da kötüleşecek. Kısa vadede dünya ticareti hacim olarak küçülürken, orta
vadede bu küresel bir resesyon nedeni olacak (8).
Ayrıca Çin’de (ABD ile yaşanan ticaret
savaşı ve tarife gerginliği sonrasında) Nisan ayından itibaren temel bazı
göstergeler kötüleşmeye başladı. Mart’tan itibaren sanayi hasılası artış hızı
yüzde 8,5’ten yüzde 5,4’e; perakende satışlar yüzde 8,7’den yüzde 7,2’ye; sabit
sermaye yatırımları yüzde 6,3’ten yüzde 6,1’e geriledi (9).
Çin’in dünyanın en büyük ithalatçı
ekonomisi olması nedeniyle ABD’nin Çin’e uyguladığı yasakların dünya ticaretini
etkilemesi kaçınılmaz olacaktır (10).
DÜNYA TİCARETİNİN ARTMASI YÜZDE 99’UN REFAHININ ARTTIĞI ANLAMINA GELMİYOR
Diğer taraftan, dünya ticareti
arttığında bunun faydaları da eşit dağılmıyor. Bundan asıl faydayı dünya
ticaretine hâkim olan büyük çok uluslu şirketler (ÇUŞ) ve onların azgelişmiş
ülkelerindeki ticari ortakları sağlıyorlar.
UNCTAD’ a göre, 2014 yılında tüm dünyada
olmak üzere en tepedeki yüzde 1 ihracatçı firma mal ihracatının yüzde 57’sini,
yüzde 5 yüzde 80’ini ve yüzde 25 ihracatçı firma ülke ihracatının yüzde 100’ünü
gerçekleştirdi. Yani dış ticaret artışının getirisi emekçilere değil
sermayedarlara gidiyor (11).
Dünya ticaretini ellerinde tutan en
büyük 2 bin küresel çok uluslu şirketin yıllık kârları 1990’ların sonlarında
0,7 trilyon dolar iken, 2014 yılında neredeyse 4 kat artarak 2,6 trilyon dolara
yükseldi. (12)
Dünya ticaretinin yüzde 50’sinin vergi
cennetlerinde yerleşik büyük şirketler tarafından yapıldığı ve küresel servetin
altıda birinden fazlasının bu cennetlerde tutulduğu dikkate alınırsa (13)
küresel ticaretin büyük çoğunluğu yoksullaştırırken, küçük bir azınlığı
zenginleştirdiği gerçeği daha iyi anlaşılabilir.
KAPİTALİST KORUMACILIK ÇİFTÇİLERİN GELİR KAYBINA NEDEN OLUYOR
Korumacı politikalar (özellikle de çok
yüksek tarifeler) ülkenin ulusal parasının güçlenmesine, bu da iç ticaret
hadlerinin bozulması yüzünden, örneğin köylülerin gelir kaybetmesine ve
yoksullaşmasına neden olabiliyor.
Çünkü yüksek tarife uygulayan ülkenin
parası diğer ulusal paralar karşısında değer kazanıyor. Tarifeler ithalat
talebini azalttığından, örneğin doların değeri yükseliyor ve dolarla daha fazla
yuan satın almak mümkün oluyor. Bu da Amerikan çiftçisini vuruyor zira örneğin
artık 1 dolar ile içerde daha fazla miktarda buğday, mısır vb satın
alınabiliyor. Bu nedenle güçlü dolar ABD tarım üreticisini endişelendiriyor
(14).
Nitekim ABD’nin Çin ile ticaret
savaşından en çok çiftçiler zarar gördüler. Öyle ki ABD’li çiftçilerin
gelirleri geçen yıldan beri yüzde 16 oranında düştü. Tarımda Güven Endeksi,
2016 yılından bu yana en düşük seviyeye geriledi: Nisan 2019’da 115 iken,
Mayıs’ta 101 oldu. Tarımdaki kötü gelişmeleri telafi etmek amacıyla dağıtılan
sübvansiyonların büyük kısmı ise zengin çiftçilere gitti (15).
KAPİTALİST KORUMACILIK TÜKETİCİNİN YOKSULLAŞMASINA VE YOLSUZLUKLARA YOL AÇIYOR
Aşırı korumacılık ülkede tüketici
fiyatlarının yükselmesine yol açarak tüketicilerin yoksullaşmasıyla da
sonuçlanabilir.
Ayrıca yüksek tarifeler uygulamak biçimindeki korumacılık önlemleri yolsuzluğu artırıyor. Çünkü korunmuş sektörler diğerlerine göre daha avantajlı hale geldiğinden, bu kayırmacılık ve rüşvetin artmasına ve rant ekonomisinin büyümesine neden oluyor.
Ayrıca yüksek tarifeler uygulamak biçimindeki korumacılık önlemleri yolsuzluğu artırıyor. Çünkü korunmuş sektörler diğerlerine göre daha avantajlı hale geldiğinden, bu kayırmacılık ve rüşvetin artmasına ve rant ekonomisinin büyümesine neden oluyor.
EMEK VE EKOLOJİ ÜZERİNDE OLUMSUZ ETKİLER
Aşırı korumacı politikalar, ihracatçı
ülkelerin (ithalatçı ülkelerin korumacı önlemleri nedeniyle artan fiyatları ve
azalan rekabet güçleri yüzünden) üretim maliyetlerini düşürebilmek için;
işçilerin ücretlerini düşürmeleri, çalışma koşullarını kötüleştirmeleri ve
ekolojiyi daha da tahrip etmesiyle de neticeleniyor. Böyle kötü koşullarda
çalışan işçilerin örgütlenme için ne enerjileri, ne de zamanı kalmıyor.
Böylece korumacılık uluslararası işçi
sınıfını zayıflattığı gibi, nesnel olarak işçilerin uluslararası düzeyde karşı
karşıya gelmeleriyle de sonuçlanabiliyor.
Ayrıca günümüzde korumacı politikalar
uluslararası işçi sınıfını bölmeye ve zayıflatmaya yararken, uluslararası
ticaretin büyük aktörleri dev sermaye şirketlerinin sınıfsal çıkarlarını koruma
ve geliştirmeye yarıyor.
Örneğin Trumpçı tarifeler ve korumacı
hamleler daha ziyade büyük şirketleri ilgilendiren (Boing gibi) entelektüel
mülkiyet haklarını korumaya yönelik hamleler olarak değerlendiriliyor. Yani
bunların sıradan Amerikan işçilerini korumakla ilgisi yok. Gerçekte Trump bu
politikaları daha çok kendisini ve çevresini zengin etmek için kullanıyor (16).
Özetle, kapitalist korumacılığın (tıpkı
serbest ticaret sistemindeki gibi), ülke çıkarlarına hizmet ettiği ileri
sürülse de, bu bir yanılsamadan ibaret.
SONUÇ: ULUSLARARASI TİCARET POLİTİKALARI TOPTANCI BİR BAKIŞ AÇISIYLA ELE
ALINMAMALI
Gelişkin Merkez ya da azgelişmiş Çevre
ekonomilerde korumacı politikalar belli sanayi ya da sektörlerdeki egemen
sermaye gruplarını korumaya yararken, başta işçiler, çiftçiler ve tüketiciler
olmak üzere geniş kitlelerin işlerini kaybetmelerine, daha yüksek tüketici
fiyatlarına maruz kalarak daha fazla gelir, refah kaybına ve yoksullaşmaya yol
açabiliyor.
Buradaki yanılsamanın ana nedeni ise
kapitalist toplumun birbiri ile uzlaşmaz sınıfsal çıkarlara sahip sınıflardan
oluştuğunun ve mevcut emperyalist iş bölümüne uygun uluslararası ticaret yapma
biçimlerinin de bu sınıfsal temele göre farklı etkilere neden olduğu gerçeğinin
yeterince görülememesi.
Uluslararası işçi sınıfını ve ezilen
halkları (adaletli ve etkin bir uluslararası ticaret modeli altında) korumaya
dönük “sosyal korumacılık" önerisini bir sonraki yazımızda ele alacağız.
Gelecek yazı: "Adaletli ve etkin bir uluslararası ticaret için üçüncü
yol".
DİP NOTLAR:
(1) Rod Hill ve Tony
Myatt, İktisat: Eleştirel Ders Kitabı (Çeviren: Hüsnü Bilir), Heretik
Yayınları, 2017, s. 373-374.
(2) Dean Baker, “Donald Trump’s Capricious Tariffs Open the Door to Corruption”, https://truthout.org (10 June 2019).
(3) Gita Gopinath, “The Global Economy: A Delicate moment”,https://blogs.imf.org (9 April 2019).
(4) OECD Economic Outlook, Trade uncertainty dragging down global growth (21 May 2019).
(5) European Commission, European Economic Forecast, Spring 2019, Institutional Paper 102 (May 2019), s. 1.
(6) Bill Durodie, “G20: US-China trade war points to the real crisis that global leaders must confront”, https://theconversation.com (27 June 2019).
(7) https://www.theatlantic.com/…/trumps-trade-war-with-china-i… (25 June 2019).
(8) C. P. Chandrasekhar and Jayati Ghosh, “Disruption in the World of Trade”, https://mronline.org (15 June 2019).
(9) Moody’s, Credit Markets Review and Outlook (16 May 2019).
(10) Chandrasekhar and Ghosh, agm.
(11) C. P. Chandrasekhar, “Hype and Facts on Free Trade”,https://www.networkideas.org (10 October 2018).
(12) UNCTAD, Trade and Development Report 2018: Power, Platforms and the Free Trade Delusion, 2018, s. 56.
(13) Jason Hickel, The Divide, Windmill Books, 2017, s. 228.
(14) Baker, agm.
(15) Al Neal, “U.S.-China trade war: Emergency subsidies mostly going to wealthy farmers”, https://www.peoplesworld.org (5 June 2019).
(16) Baker, agm.
(2) Dean Baker, “Donald Trump’s Capricious Tariffs Open the Door to Corruption”, https://truthout.org (10 June 2019).
(3) Gita Gopinath, “The Global Economy: A Delicate moment”,https://blogs.imf.org (9 April 2019).
(4) OECD Economic Outlook, Trade uncertainty dragging down global growth (21 May 2019).
(5) European Commission, European Economic Forecast, Spring 2019, Institutional Paper 102 (May 2019), s. 1.
(6) Bill Durodie, “G20: US-China trade war points to the real crisis that global leaders must confront”, https://theconversation.com (27 June 2019).
(7) https://www.theatlantic.com/…/trumps-trade-war-with-china-i… (25 June 2019).
(8) C. P. Chandrasekhar and Jayati Ghosh, “Disruption in the World of Trade”, https://mronline.org (15 June 2019).
(9) Moody’s, Credit Markets Review and Outlook (16 May 2019).
(10) Chandrasekhar and Ghosh, agm.
(11) C. P. Chandrasekhar, “Hype and Facts on Free Trade”,https://www.networkideas.org (10 October 2018).
(12) UNCTAD, Trade and Development Report 2018: Power, Platforms and the Free Trade Delusion, 2018, s. 56.
(13) Jason Hickel, The Divide, Windmill Books, 2017, s. 228.
(14) Baker, agm.
(15) Al Neal, “U.S.-China trade war: Emergency subsidies mostly going to wealthy farmers”, https://www.peoplesworld.org (5 June 2019).
(16) Baker, agm.
Ekle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder