Eurofighter Typhoon Anlaşması: temel
ihtiyaçlar militarizm çelişkisi 
Mustafa Durmuş
31 Ekim 2025
Bir yandan M16 İngiliz Gizli Servisinin Başkanının da
adının geçtiği (1) siyasal casusluk suçlamalarıyla muhalif bir gazeteci ve
politikacı tutuklanıyor, diğer yandan 10,66 milyar dolar değerinde 20 adet
Eurofighter Typhoon adlı savaş uçağının satışı için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan ile İngiltere Başbakanı Kein Starmer arasında Ankara’da bir anlaşma
imzalanıyor.
İngiltere Başbakanlık Ofisi yaptığı açıklamada bu
anlaşmayı “bir neslin en büyük savaş uçağı ihracat anlaşması” olarak nitelendirdi.
 Ankara'yı ilk kez ziyaret
eden Starmer ise yaptığı açıklamada, “Türkiye ile imzalanan bu tarihi anlaşma, İngiltere
ekonomisi, İngiliz savunma sanayi, bu sektörde çalışan İngiliz işçiler ve
NATO'nun güvenliği için bir kazançtır" diyor. 
Emperyalistler ve savaş baronları için önemli
bir kazanç olduğu kesin
İngiltere Hükümeti ise açıklamasında, “Türkiye ile
yapılan anlaşma, İngiliz sipariş defterine büyük bir ivme kazandırdı. Bu
anlaşma, neredeyse 20 yıldır yapılan en büyük savaş uçağı anlaşması ve Warton Üretim
Hattını kurtardı. Avrupa’nın iki ucunda yer alan İngiltere ve Türkiye,
günümüzün zorluklarının üstesinden gelmek için hayati öneme sahiptir ve bu
anlaşma, tehditleri caydırırken ve ulusal çıkarlarımızı korurken silahlı kuvvetlerimizin
daha da yakın iş birliği içinde çalışmasını sağlayacaktır” diyor.
Bu açıklama, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Arap Körfezi
ülkelerine yaptığı geziden birkaç gün sonra geldi. Erdoğan bu gezide Türkiye’nin
Umman ve Katar’dan kullanılmış Eurofighter Typhoon Jetleri satın almak için
müzakere halinde olduğunu söylemişti. Türkiye, yerli olarak geliştirilen
beşinci nesil KAAN savaş uçağı operasyonel hale gelene kadar filosunu
güçlendirmek için geçici bir önlem olarak düzinelerce Eurofighter ve diğer
gelişmiş jetleri satın almayı hedefliyor. Bu uçaklar, yerli üretim motorlarla
veya F-16 savaş uçağına da güç sağlayan ithal motorlarla uçacaklar. (2)
Anlaşma, iki ülke arasında temmuz ayında İstanbul'da
düzenlenen Uluslararası Savunma Sanayii Fuarında imzalanan ve toplam 40 adet
dördüncü nesil savaş uçağına ilişkin Mutabakat Zaptı'nı da (MoU)
kesinleştiriyor.
Uçakları üreten konsorsiyum
Airbus, BAE Systems ve Leonardo adlı uluslararası
şirketler tarafından oluşturulan konsorsiyumda dolaylı olarak İtalya, İspanya,
Almanya ve İngiltere hükümetleri temsil edildiğinden bu ülkelerden bazılarının başbakanları
söz konusu bu satışta aktif rol oynadılar.
Nitekim Almanya Başbakanı Friedrich Merz, Türkiye’ye yaptığı
ziyaret sırasında Türkiye'nin Eurofighter jetlerini satın almasını tüm NATO
ortaklarının güvenliğine bir katkı olarak değerlendirdi: “NATO ortakları
olarak Almanya ve Türkiye ortak güvenlik çıkarlarını paylaşıyor. Hem Ankara hem
de Berlin şu konuda hemfikir: Rusya'nın eylemleri tüm Avrupa-Atlantik güvenliğini
tehdit ediyor.” (3)
Kısaca, bu anlaşmadan emperyalist İngiliz devleti
başta olmak üzere, savaş uçaklarının yapımında yer alan konsorsiyumun diğer
üyeleri olan İtalyan, Alman ve İspanyol emperyalizmi ve savaş baronları son
derece memnun. Çünkü bir kalemde yaklaşık 11 milyar dolarlık bir silah satışı
pek rastlanan bir şey değil. Özellikle de durgunluk içindeki ekonomilerini
canlandırmaya yarayabilecek bir fırsat. 
Öyle ki İngiltere Başbakanı bu anlaşmanın kendi savaş
sanayilerini kurtardığını, aynı zamanda ekonominin, askeri sanayi karması
sektörün, burada çalışan işçilerin ve emperyalizmin çatı örgütü olan NATO’nun
yararına olduğunu açıkça söylüyor.
Ya bizim yararımız?
Peki bu anlaşmaya imza atarak yaklaşık 11 milyar doları
(bu uçakların yıllık bakım ve revizyon maliyetleri hariç) göze alan siyasal
iktidar da bu anlaşmanın ülke ekonomisi, işçi sınıfı ve Türkiye toplumunun
yararına olduğunu söyleyebiliyor mu?
İktidar, jeopolitik gerilimleri ve sürmekte olan savaşları
gerekçe göstererek “ulusal güvenliğimizin sağlanması için bunun yapılması
gerektiğini” ileri sürebilir. Nitekim dünyanın genelde bir silahlanma artışına
yöneldiği günümüzde bu değerlendirme kısmen doğru da olabilir. 
Örneğin, “Avrupa'nın 2030 Savunma Yol Haritası”,
diktatörlük ve küresel savaşın temellerini atıyor. Diğer bir deyişle, AB, ekonomik
ve jeostratejik çıkarlarını ABD’den bağımsız olarak sürdürmek için dünya
çapında bir savaşa hazırlanıyor. Raporda, “geleneksel müttefikler ve ortakların
odaklarını dünyanın diğer bölgelerine kaydırdığı” açıkça belirtiliyor ve “Avrupa'nın
savunma duruşu ve yeteneklerinin, savaşın değişen doğasına uygun olarak yarının
savaş alanlarına hazır olması gerektiği” sonucuna varılıyor. (4)
Ayrıca böyle bir büyük alım Türkiye’nin Avrupa
devletleriyle arayı düzeltmek için verilmiş bir taviz olarak da değerlendirilebilir.
Böylece bu devletlerin Türkiye’deki siyasal iktidara olan ekonomik ve siyasi desteklerinin
sürmesi bekleniyor olabilir. 
Alternatif maliyet
Ancak meselenin bir de başka boyutu var: her
harcamanın bir alternatif maliyeti olduğu gibi bu tür büyük askeri harcamaların
da bir alternatif maliyeti var.
Öncelikle,
Türkiye 2017 yılında, Rusya ile ilişkileri düzeltmek için de 2,5 milyar dolar
karşılığında S-400 füze savunma sistemini Rusya’dan satın aldı ancak bu durum
ABD ve NATO ile ilişkilerde soruna neden olduğu için bu sistemin kurulması
sürüncemede kaldı.  Bugün bu füzeler için
harcanan paranın israf niteliğinde olduğu genel olarak kabul ediliyor.
İkinci olarak,
10,66 milyar dolar Türkiye ekonomisinin ilk 8 ayda verdiği cari açığın yüzde
68’ine denk düşüyor. Cari açığın hep sorun olduğu bir ülkede bu sorunu daha da büyütecek
işlemlere başvururken daha dikkatli olmak gerekiyor.
Eğer bu para çok zenginlerin vergi cennetlerinde
tuttukları onlarca milyar dolarlık servetlerinden ya da çok zenginlerden
alınacak bir servet vergisiyle ödenecekse sorun olmayabilir. Ama bunun böyle
olmayacağını biliyoruz. Bu para kamu bütçesinden ödenecek ve bunu da her zaman
olduğu gibi halklarımız verdiği vergilerle karşılayacak. 
Üçüncü olarak,
basit bir hesapla; 11,66 milyar dolar 476 milyar TL yapıyor. Peki gelecek yıl iktidar
bloku Merkezi Yönetim Bütçesi ödeneklerini nasıl dağıtacak? Bu sorunun cevabı
2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Gerekçesinde mevcut. Aşağıdaki grafik bu
amaçla hazırlandı. 
Yani; 
Gelecek yıl 1 trilyon 179 milyar TL olan Savunma Bütçesi,
bu anlaşma ile 1 trilyon 655 milyar TL’ye çıkacak. Aynı yıl  Sosyal Güvenliğe ayrılan bütçe 1 trilyon 822
milyon TL; Temel Eğitim Bütçesi 1,0 trilyon TL; Tarım Bütçesi 458 milyar TL; Yoksullukla
Mücadele ve Sosyal Yardımlaşma Bütçesi 362 milyar TL; Ailenin Korunması Bütçesi
22 milyar TL; Bölgesel Kalkınma Bütçesi 8 milyar TL; Din Hizmetleri ve Yaygın Din
Eğitimi Bütçesi 171 milyar TL; İnsan Hakları Bütçesi 933 milyon TL; Kadının Güçlenmesi
Bütçesi 8 milyar TL; Kırsal Kalkınma Bütçesi 61 milyar TL; İstihdam Bütçesi 311
milyar TL; Koruyucu Sağlık Bütçesi 407  milyar TL; Hukuk ve Adalet Bütçesi 391 milyar
TL; Gençlik Bütçesi 11 milyar TL; Çocukların Korunması ve Gelişiminin Sağlanması
Bütçesi 55 milyar TL; Bağımlılıkla Mücadele Bütçesi 15 milyar TL ve
Engellilerin Toplumsal Hayata Katılımı ve Özel Eğitim Bütçesi 250 milyar TL; Yüksek
Öğretim Bütçesi 681 milyar TL ve Hayat Boyu Öğrenme Bütçesi 42 milyar TL  olacak. Bu tablo ayrıca yoruma gerek
bırakmadan kendini çok iyi anlatmıyor mu? 
Buna bir de önümüzdeki yıllarda merkezi yönetimin
yapacağı dış borç ana para ve faizlerini eklediğimizde sıkıntı daha da büyüyor.
Çünkü Hazine ve Maliye Bakanlığına göre önümüzdeki 10 yıl içinde 119,891 milyar
dolar anapara ve 47,851 milyar doları faiz olmak üzere toplam 167,741 milyar
dolar dış borç ödemesi yapılacak. (5) 
Sonuç
Bu anlaşma her ne kadar bir ekonomik alışveriş
anlaşması gibi görünse de bunun çok ötesinde sonuçları olacak bir anlaşmadır. 
Bu anlaşma, her şeyden evvel ülkenin kaynaklarının
nereye harcanacağının asıl olarak; siyasal rejimin karakteri, emperyalizme olan
bağımlılığı ve emek-sermaye güç ilişkisinde hangisinin güçlü olduğu tarafından
belirlendiğini kanıtlıyor. 
“Mali disiplin” adı altında halkın temel ihtiyaçları
dahi kısılırken, kaynakların ağırlıklı olarak askeri amaçlar için harcanması,
iktidarın olduğu kadar muhalefetin de üzerinde ciddi bir biçimde düşünmesi
gereken bir konudur.
Dip notlar.
(1)  https://t24.com.tr/haber/casusluk-sorusturmasinda-ingiltere-istihbarat-elemani-oldugu-iddia-edilen-huseyin-gun-un-telefon-rehberi-cia-mi-6-mossad
(27 Ekim 2025).
(2)  https://breakingdefense.com/2025/10/turkey-inks-deal-for-20-eurofighter-typhoon-jetss
(27 October 2025).
(3)  https://tr.euronews.com/my-europe/2025/10/30/merzin-ankara-ziyareti-israil-konusunda-erdoganla-gorus-ayriliklar
(30 October 2025).
(4)  https://www.wsws.org/en/articles/2025/10/25/ptfo-o25.html?pk_campaign=wsws-newsletter&pk_kwd=wsws-daily-newsletter
(25 October 2025).
(5)  2026
Yılı Bütçe Gerekçesi, Ekim 2025, s. 336.
 
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder