“Asgari ücreti reel olarak artıramadık ama
biraz sabır üst gelirli ülkeler grubuna girmek üzereyiz” (!)
Mustafa Durmuş
25 Aralık 2025
Siyasal iktidarın, 10 milyona yakın (kayıtlı ve kayıtsız)
asgari ücretli işçi ve bakmakla yükümlü oldukları aileleri açlık sınırının
altında bir asgari ücrete mahkûm ettiği yeni asgari ücreti ibretle öğrendik.
Aynı iktidar sözcüleri bugünlerde, Türkiye
ekonomisinin dünyanın en büyük 11. ekonomisi olma yolunda hızla ilerlediğini,
hatta kişi başı 17 bin doları aşan bir gelirle “üst gelirli ülkeler” grubuna
girmekte olduğunu açıkladı.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
Açıkça birbiriyle çelişen iki durum söz konusu. Öyle
ki ülke giderek zenginleşiyor ama işçilerimize ancak açlık sınırının altında bir
asgari ücret verebiliyoruz.
Ülke tıpkı Avrupa’nın gelişkin ekonomileri gibi “üst
gelirli ülkeler grubuna” girmeye hazırlanıyor ama ülke nüfusunun yüzde 80’inden
fazlası yoksulluk sınırının altında gelir elde ediyor.
Olgu ve algı farkı
Sizce de bir tuhaflık yok mu bu iki açıklama da?
Aslında yok. Açlık sınırının dahi altında bir asgari ücreti işçilere layık
görenler, gelir dağılımını iyice bozanlar, yoksulluğu derin bir yoksulluğa
dönüştürenler, ülke ekonomisinin muhteşem bir biçimde büyümekte ve gelişmekte
olduğu algısı yaratarak asıl gerçeğin üzerini örtmeye çalışıyorlar.
Acaba gerçekten üst gelirli ülkeleri yakalayıp, bu
ülkeler gibi gelir seviyemizi artırmakta mıyız? Bunun cevabı görselde var.
Bu görselde 2025 yılında dünya çapında 69 büyük kentteki
ortalama aylık ücretler karşılaştırılıyor. Ayrıca Deutsche Bank aracılığıyla
Numbeo'dan alınan veriler kullanılarak 2020'den bu yana 5 yıllık kümülatif
değişiklikler haritalandırılıyor. (1)
En yüksek ve en düşük ortalama ücret gelirine
sahip olan kentler
2025 yılında İsviçre en yüksek ortalama ücrete sahip
ülke: Cenevre’de çalışan bir emekçi ayda ortalama 7.984 dolar ve Zürih’te çalışan
bir emekçi 7.788 dolar ücret elde ediyor. Bunu 7.092 dolar ile San Francisco (ABD)
takip ediyor. Sıralama Lüksemburg (6.156 dolar), Boston (5.940 dolar), Chicago
(5.203 dolar) ve New York (5.128 dolar) ile devam ediyor. Bu kentler en yüksek
ücret sunan ilk 10 kentin ilk sıralarında yer alıyor.
Yelpazenin diğer ucunda, beklendiği gibi, en düşük
ortalama aylık sunan ülkeler sıralanıyor: Kahire (165 dolar), Bogotá (375
dolar) ve Rio de Janeiro (439 dolar). Bunların hepsi uzunca bir süre daha dolar
cinsinden aylık 1.000 doların altında kalmaya mahkûm kentler olarak
nitelendiriliyor.
İstanbul’da ortalama ücret 934 dolar
İkinci gruptaki bu kentlerin arasında aylık ortalama
934 dolar ile İstanbul da yer alıyor. Ancak ilk bakışta olumlu gibi görünen İstanbul’a
ait önemli bir detay var: İstanbul 2020-2025 arasında ortalama ücretin yüzde
94,5 ile en çok arttığı ikinci kent.
Bunun nedeni öncelikle baz etkisi. Yani 2020’de kentte
ortalama ücret çok düşük olduğundan, her yıl yapılan ücret düzenlemeleri böyle
bir yüksek artışın ortaya çıkmasına neden oldu.
Ancak bu bizi yanıltmasın zira bu yüksek artış 2025’e
gelindiğinde İstanbul’da ortalama ücretin diğer ülkeleri yakaladığı anlamına
gelmiyor.
Avrupa kentleri en yüksek mutlak artışa
sahip
Bu 5 yıllık zaman zarfında dolar cinsinden en büyük
mutlak artışlar, zaten hali hazırda yüksek maaşların ödendiği Avrupa
merkezlerinde görülüyor: Lüksemburg bu dönemde 1.721 dolar artışla (4.435
dolardan 6.156 dolara) ve Cenevre 1.608 dolar artışla (6.376 dolardan 7.984
dolara) çıkıyor.
O halde İstanbul’da bu 5 yılda dolar cinsinden yüzde
95’e yakın bir ortalama ücret artışı olmasına rağmen düzey mutlak olarak neden hala
çok düşük? (1,000 doların altında).
Döviz kurundaki süper artış
Bunun ilk nedeninin baz etkisi olduğunu söyledik.
İkinci bir neden daha var: Doların bu 5 yıl boyunca TL karşısındaki önlenemeyen
değer artışı. Öyle ki 2020 yılında 1 dolar 5,9 TL iken, 2025 yılında 43 TL’ye fırladı.
Kısaca TL, ABD doları karşısında 7 kat ya da yüzde 700
oranında değer kaybetti. Dolayısıyla da TL cinsinden ortalama ücret ne kadar
artarsa artsın döviz kurundaki süper artışın çok gerisinde kaldı.
Sonuç olarak
Bu eğilimler, öncelikle iki farklı hızda ilerleyen bir
dünyaya işaret ediyor: halihazırda yüksek olan ücretlerin yükselmeye devam
ettiği zengin küresel merkezler ve yüzde artışlar büyük olsa da d,ğerlerini
yakalamaları imkânsız olan İstanbul gibi kentler.
İkinci olarak, bu veriler siyasal iktidarın “üst
gelirli ülkeler grubuna yükselmekte olduğumuz iddiasını” çürütüyor ve 22 yıldır
ülkeyi yönetenlerin iddia ettikleri gibi bir refah artışının ve zenginleşmenin
söz konusu olmadığı, dahası toplumsal çürümeye ilave olarak, ciddi bir ekonomik
yıkım yaşamakta olduğumuz gerçeğini yüzümüze çarpıyor.
Dip notlar:
(1) https://www.visualcapitalist.com/visualized-average-monthly-salary-in-major-global-cities (12
Aralık 2025).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder