KORONA
VİRÜSÜ (COVID-19) DOSYASI (1)-
Nasıl
ortaya çıktı, ne kadar önemli?
Mustafa
Durmuş
9
Mart 2020
“Dünya
ekonomisindeki durgunluk belirginleşiyor, iklim krizi riski artıyor, gelir ve
servet dağılımı adaletsizliği zirvede, otoriter, pro-faşist yönetimler
işbaşında, militarizm ve savaşlar hız kesmiyor” derken yeni bir sorunumuz daha
oldu: Öldürücü Korona Virüsü ya da bilimsel adıyla COVID-19.
Bu virüse karşı acil önlemler olarak; karantina,
evlerde tecrit ve zorunlu izinlerin yanı sıra (finans piyasalarındaki kaybı
telafi etmek için) başta faiz oranlarının düşürülmesi ve parasal genişlemeye
gidilmesi gibi para politikası ve vergilerin ertelenmesi gibi maliye politikası
önlemlerine başvuruluyor.
Virüsle mücadele için alınan bu önlemler toplum ya da
halk sağlığını korumaktan ziyade piyasaların ve kârların korunmasını sağlamaya
dönük olduğunu gösteriyor.
NE
KADAR CİDDİ?
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 5 Mart tarihli
açıklamasına göre; Korona Virüsü ile ilgili dünya çapında 95,265 rapor edilmiş
vaka mevcut ve şu ana kadar 3,281 ölüm gerçekleşti. Çin’in dışında 33 ülkede 2,055 vaka
belirlendi.(1)
Bir başka kaynağa göre (2); virüsün görüldüğü ülke
sayısı 90'ı geçiyor. Özellikle salgının İtalya'ya sıçramasının ardından Avrupa
ülkelerindeki vaka sayısı hızla arttı.
ABD’de ise virüs hızla yayılıyor. Şu ana kadar 16
eyalette görüldü. 4 Mart tarihi itibariyle 9 kişi öldü. California, New York ve
Washington en çok etkilenen yerler. (3)
Avrupa'da (6 Mart 2020 itibariyle) sadece 9 ülkede virüs
henüz görülmedi: Türkiye, Bulgaristan, Arnavutluk, Karadağ, Kıbrıs, Kosova,
Slovakya, Malta ve Moldova. Virüsün Ortadoğu'daki yayılması ise büyük oranda
İran üzerinden oldu.
Diğer yandan bu verileri kuşku ile karşılamak lazım
zira bunlar hali hazırda yapılmış olan testlere göre oluşturulmuş veriler. Oysa gerek yeterli test kitinin olmaması,
gerekse de bu kitlerin çok pahalı olması ve bireylerin bunları finansal olarak karşılayamaması
gibi nedenlerle, çok sayıda potansiyel virüs taşıyıcısı vaka kayıtlarında yer
almıyor. Ayrıca hükümetler vaka ve ölüm sayısını daha düşük gösterebiliyorlar
(4).
GRİP
VİRÜSÜNDEN 30 KAT DAHA HIZLA YAYILIYOR
Korona Virüsü insandan insana geçiyor ve iki haftalık
kuluçka dönemi söz konusu. Böylece iki hafta boyunca belirtiler görülmüyor. Sonrasında
virüs ve hastalık bir salgına dönüşüyor. Böylece grip virüsünden 30 kat daha
hızlı yayılan bir virüsten söz ediliyor. Bu da virüsün bu hızla yayılması
sürerse (Güney Kore, ABD, Japonya ve İran’da yayılma sürüyor) yakın gelecekte daha
fazla vaka ve ölüm ile karşılaşma olasılığı çok yüksek.
Nitekim DSÖ’ye göre virüsü kapanların ortalama yüzde
3,4’ü ölüyor. Harvard Üniversitesi’nden Dr. Lipsitch’e göre ise virüsün
yayılması önlenemezse dünya nüfusunun yüzde 60’ı virüsten etkilenebilir.
DSÖ’nün sözünü ettiği ölüm oranıyla bu onlarca milyon insanın ölebileceği
anlamına geliyor. (5)
Dikkatli davranırsanız, genç ve sağlıklıysanız, iyi
besleniyorsanız virüs kapma ve ölme riskiniz düşük. Buna karşılık yaşlı ve
sağlıksızsanız, üstelik de yoksulsanız, yani kötü bir yaşam sürüyorsanız
riskiniz bir hayli yüksek. Kısacası olası ölümlerin büyük çoğunluğu halk sınıflarından,
yoksullardan olacak.
İNSANIN
DOĞA ÜZERİNDE KURDUĞU TAHAKKÜM VİRÜSÜN HAYVANDAN İNSANA GEÇİŞİN ASIL NEDENİ
Dünya Sağlık Örgütü ve bilim insanları bu virüsün
başlangıçta hayvandan insana bulaştığını, sonrasında ise mutasyona uğrayarak
insandan insana geçtiğini ileri sürüyorlar. Ancak virüsün neden ve nasıl ortaya
çıktığı konusunda tatmin edici bir bilimsel açıklamaları yok.
Korona Virüsü (CoV) soğuk algınlığından, MERS ve SARS
gibi çok sayıda hastalığa neden olan geniş bir virüs ailesinden geliyor ve
zoonotik, yani hayvandan insana geçiyor. Örneğin SARS’ın Misk kedisinden,
MERS’in ise tek hörgüçlü deveden insana geçtiği biliniyor. Bilinmeyen ve
mutasyon nedeniyle bilinemeyecek olan çok sayıda virüsün hayvanlarda var
olduğu, ancak henüz insanlara bulaşmadığı da ileri sürülüyor. (6)
ÇİN’DE
ÇIKMASI TESADÜF DEĞİL
Burada asıl mesele bu virüsün nasıl insana bulaştığı
ve öldürücü olabildiği. Bunun için kapitalizmin öldürücü virüsler için uygun
ortamı nasıl hazırladığını bilmek gerekiyor. Bu bağlamda virüsün Çin’de ortaya
çıkması tesadüf değil. Çünkü Çin’de son 50 yıldır (özellikle de bu yüzyılda)
sınai gıda üretimi daha önce görülmemiş ölçekte büyüdü.
Yani tarımın kapitalist sanayileşme altında uğradığı
devasa çaptaki değişimden ve bozulmadan söz ediyoruz. Daha doğrusu insanın ve kâr sürümlü
kapitalist üretim tarzının doğa üzerinde kurduğu tahakkümün virüsün ölümcül ve
yaygın hale gelmesindeki etkisi çok büyük.
Böylece hayvanlarda yüzlerce yıldır var olan birçok
virüs gibi, Korona virüsü de yoğun kapitalist sanayi tarımı ve giderek
yaygınlaşan egzotik vahşi hayvan eti piyasaları sayesinde öldürücü bir virüs
haline geldi. (7)
VAKA
SAYISININ YÜKSEKLİĞİ YETERSİZ SAĞLIK ALT YAPISI İLE DOĞRUDAN İLGİLİ
Kuşkusuz virüsün insana geçmesinde insan doğa ilişkisi
önemli ama ölüm oranının yüksekliği daha çok içinde yaşadığımız sistemdeki
insan eylemleriyle ilgili. Yani ekonominin özel mülkiyetçi karakteri, sağlık
alt yapısının ve sağlığa ayrılan kaynakların yetersizliği gibi hususlar bu
konuda en önemli etkenler.
Nitekim Çin (virüsün varlığını geç kabul etse de)
virüsle mücadele ederken ekonomisinin çarklarının üçte ikisini durdurma
pahasına virüsün yayılmasını önleyebildi. Diğer taraftan ABD gibi piyasacı
kapitalizmin en vahşi halinin geçerli olduğu bir ülkede virüs yayılmaya ve
ölümler artmaya devam ediyor.
Çünkü ABD’de kişi başı sağlık harcaması 10,000 dolar
civarında ve bu haliyle sağlığa en fazla para harcayan bir ülke konumunda. Buna
rağmen çok kötü bir sağlık alt yapısı var 30 milyona yakın bir nüfus sağlık
sigortası olmadığından sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor. Bulaşıcı
hastalıklarla mücadele için kurulmuş kamu kurumları yeterince fonlanmıyor.
ABD’de hastanelerde çalışan hemşirelerin sadece yüzde
44’ü hastanelerinin Korona Virüsü konusunda eğitildiklerini, sadece yüzde 29’u
ise hastaların sağlıklı bir biçimde tedavi edilebilmelerine yönelik planlama
yapabildiklerini itiraf ediyorlar. (8)
Korona virüsü kuşkusuz öncelikle insanları öldürdüğü,
toplum sağlığını tehdit ettiği için çok önemli.
Nitekim bu virüse karşı aşı geliştirilmesi programında
çalışan önde gelen Britanyalı doktorlardan biri olan R. Hatchett twitter
hesabında Korona virüsü ile ilgili olarak şunu paylaştı: “Meslek hayatım
boyunca karşılaştığım en korkutucu hastalık. Gripten çok daha öldürücü.” (9)
Ayrıca virüsle birlikte hem insanlar tecrit
ediliyorlar, ayrımcılığa uğruyorlar, hem de yabancı düşmanlığı ve ırkçılık
artıyor. Bu da bir süredir yükselmekte olan milliyetçi otoriterlik dalgasının
daha da yükselmesine yol açıyor. Bu aynı zamanda finansal spekülasyonla
birlikte yürüyor.
Öyle ki sınırlarını kapatarak bireylerin seyahat
özgürlüğünü kısıtlayan devletler, finansal seçkinlerin paralarının serbestçe
bir ülkeden çıkıp diğerine gitmesine karşı çıkmıyorlar.
Örnek olarak bu finansal seçkinler virüsün çok etkili
olduğu İtalya’daki devlet tahvillerinden çıkıp, Alman devlet tahvillerine geçiş
yapmaya başladılar bile. (10) Kuşkusuz burada güvenli bir liman arama kaygısı
da söz konusu ancak yasağın finansal sermayeye işlememesi çok çarpıcı.
Öte yandan finans kapital (Trump’un önerilerine uygun olarak)
spekülasyonu da hızlandırdı. Yani küresel borsalarda değeri düşen hisseleri en
dipten alıp birkaç gün içinde satarak (“açığa satış” adı veriliyor) yaklaşık 50
milyar dolardan fazla para kazandı. (11)
Ancak altının özellikle çizilmesi gereken bir durum daha
söz konusu. Geçen yılın son çeyreğinden itibaren tekrar
durgunluğa giren dünya ekonomisi virüsün etkisiyle ciddi bir ekonomik krize
doğru sürüklenirken, küresel borsalarda yaşanan ve yüzde 10’a kadar varan
kayıplar, petrolün varilinin 30 dolara
kadar düşmesi (Cuma günü 45 dolardı) ve ABD 30 yıllık devlet tahvili
getirisinin 1 dolar ve 10 yıllık tahvilin getirisinin 0,50 doların altına düşmesi
ABD’den başlayacak bir finansal krizin de her an patlayabileceğini gösteriyor. (12)
Bunun kuşkusuz ekonomik olduğu kadar sosyal ve politik
sonuçları da olacaktır.
ALIŞ
VERİŞ, MORAL, BORSA PANİKLERİ VE GÜVEN KAYBI
DSÖ henüz Korona virüsüne
pandemik adını koymasa da (yani dünya çapında yayıldığını kabul etmese de)
panik her yerde yaşanıyor.
İlk olarak, başta gelişkin
ekonomiler olmak üzere ciddi bir alış veriş paniği yaşanıyor. İngiltere’de her
10 kişiden 1’i gıda, maske ve tuvalet kâğıdı stoklaması yaparken, insanlar
marketlerde birbirleriyle neredeyse kavga ediyor. İkinci olarak, hastalıktan
dolayı başkalarını suçlama davranışı biçiminde bir panik başladı (moral panik).
Böylece birileri ya da bir grup hedef haline getiriliyor. Bunlar örneğin Çin’in
bazı bölgelerinde “Hubei’li Şeytanlar”, diğer ülkelerde Çinliler gibi başka ırk
ve kültürlere sahip insanlar olabiliyor. Son olarak (yazının ilerleyen bölümlerinde
daha detaylı olarak ele alınacağı gibi), küresel borsalarda panik satışlar
başladı ve borsalar ciddi değer kaybettiler. (13)
Korona Virüsü, insanların
artık devlet kurumlarına ya da uluslararası kurumlara karşı da bir güven sorunu
yaşadığını ortaya koydu. Çünkü özellikle de sosyal medya aracılığıyla (kasıtlı
ya da kasıtsız) çok miktarda yanlış bilgi dolaştırılıyor. Bu yüzden de örneğin
DSÖ sıklıkla “sadece virüsle değil, bilgi kirliliği ve yanlış bilgi ile de
mücadele ettiklerini” açıklamak durumunda kalıyor.
TAYINLAMA GÜNDEMDE
Alış veriş paniği bir yandan stokların eritilmesi
yoluyla satışları ve kârları artırırken, diğer yandan da tayınlamaya (karne
sistemi) geçişin önünü açıyor. Yani tüketici tercihlerinin kısıtlandığı, bazı
mal gruplarının raflardan kalktığı ve genel olarak tayınlama yapılan bir döneme
girilebilir.
Nitekim Britanya Hükümeti büyük süper marketlerle
birlikte, olası bir tayınlama planlaması hazırlığı içinde. Bu kısa da
sürebilir, 1945 sonrasında görüldüğü gibi çok daha uzun da. Kısaca Korona Virüsünden
sonra bazı şeylerin (örneğin tüketici davranışları) eskisi gibi olmayacağı
kabul ediliyor. (14)
KARANTİNA VE TOPLU TECRİT
İngiltere, Kanada, ABD ve Avustralya gibi ülkeler
Korona virüsünün yayılmasına karşı bir dizi önlemi başlattılar. Bunların
arasında hastalık şüphesi taşıyan birisinin 24 saat ile 14 gün arasında
karantinaya alınması (bu süre yetmezse ilave süre kullanabilecekler), testlerin
yapılması gibi önlemler ön plana çıkıyor. Ayrıca virüs şüphesi taşıyanlar
sadece hastanelerde değil, kendi evlerinde de toplumdan tecrit edilebiliyorlar.
Bu önlemlere karşı çıkmak ise suç teşkil ediyor. (15)
Çin ise özellikle de ilk haftalarda köyleri,
kasabaları, kentleri dahi kapatmış, ülkenin geri kalanı ile bağlarını
koparmıştı.
Her ne kadar virüsün yayılmasını önleme gerekçesiyle
bu önlemlere başvurulsa da, bu önlemlerin insan haklarını, birey hak ve
özgürlüklerini ve özel yaşamı tehdit eden boyutlarının olduğu da açık.
ÖZGÜRLÜKLER
KISITLANIYOR, YABANCI DÜŞMANLIĞI VE IRKÇILIK ARTIYOR
Ayrıca hükümetler bu sorunu gerekçe göstererek her
türlü gösteri, toplantı, miting gibi özgürlükleri de engelleyebiliyorlar. Ayrımcılık,
yabancı düşmanlığı ve ırkçı saldırılardaki artışlar ise virüsün çok ciddi
sosyal maliyetlerinden bir kısmını oluşturuyor. Medyada virüs haberlerinin
veriliş biçimi ile (özellikle de kullanılan görsellerle) ırkçı bir dalga
estiriliyor.
Örneğin, ABD’de medyada yer alan virüs haberlerinde
virüsü taşıyan kişi ile ilgisiz bir biçimde Çinlilerin ya da New York’taki
Chinatown’ın resimleri yer alabiliyor. Bununla da kalmayıp sokakta, alış veriş
sırasında Çinliler ve Asyalılar sözlü saldırılara uğrayabiliyorlar. Bu yüzden
de Hastalık Kontrol Merkezi (CDC)
“Gerçeği paylaşalım, korkuyu değil” başlıklı sitesinde halkı uyarmak
zorunda kalıyor. (16)
Britanya’daki bir öğretmenler sendikası (NASUWT),
Milli Eğitim Bakanı’na bir mektup yazarak Korona Virüsünün yayılmasının
ardından, Çin orijinli öğretmen ve öğrencilerin taciz, önyargılı davranış,
yabancı düşmanlığı ve ırkçılığa uğrayarak dışlandıklarına dikkat çekti. Ayrıca
Çinliler ile ilgili kötü şakaların yaygınlaştırıldığını, onlara karşı ırkçılık
içeren korkutucu ifadelerin kullanıldığını ileri sürerek, bakanlığı bu konuda tedbir
alması için uyarılarda bulundu. (17)
ÇİNLİLERE
KARŞI FİZİKİ SALDIRILAR
Irkçı, ayrımcı saldırlar sadece medya ile sınırlı kalmıyor,
fiziki saldırılara da dönüşüyor. J. Mok adlı 23 yaşındaki Singapurlu bir
öğrenci Londra’nın en işlek caddelerinden biri olan Oxford Circus’ta 3-4
kişilik bir grubun saldırısı sonucunda yaralandı. Saldıranlar “ senin Korona Virüsünü
ülkemizde istemiyoruz” diye bağırarak öğrenciyi darp ettiler. (18)
Jiye Seong-Yu adlı 29 yaşındaki bir Güney Koreli
çevirmen kadın Londra’da bisikletle giderken kızıl saçlı ve sakallı motosiklet
kullanan iki kişinin saldırısına uğradı. Biri “Çinli” diye bağırırken, diğeri
ona yumrukla saldırıda bulundu.
Sorun öyle ciddileşmiş durumdaki 3 Şubat’ta
Almanya’daki Güney Kore Elçiliği yurttaşlarına karşı olası ırkçı saldırılar
konusunda uyarılarda bulundu. Çünkü o gün bir Çinli kadın iki kadın tarafından
Berlin’de dövülerek hastanelik edilmişti. Fransa’da ise Çin orijinli Fransızlar
twitter hesaplarından şu hashtag’ı paylaşarak ırkçılığı teşhir etmeye
çalıştılar (19):
#JeNeSuisPasUnVirus — Ben virüs değilim#.
Devam
edecek: Hükümetlerin önlemleri: Halk sağlığı mı, piyasalar mı?
DİP
NOTLAR:
Çizgi:
https://www.economist.com/china/2020/02/17
(2) Fatih
Yetim, “Hızla yayılan koronavirüs
Avrupa'da hangi ülkelere sıçramadı?”, https://tr.euronews.com
(6 Mart 2020).
(3) Andre
Damon and David North, “Capitalism’s
disastrous response to the coronavirus pandemic”, https://www.wsws.org (4 March 2020).
(4) Jack
Rasmus “The Virus & the Working Class”, https://jackrasmus.com (8 March 2020).
(5) “What
must be done to fight the coronavirus pandemic”, https://www.wsws.org (6 March 2020).
(6) Lee
Humber, “What makes a disease go viral?”, https://socialistreview.org.uk/455
(March 2020).
(7) Agm.
(8) Mark
Gruenberg, “ Scientists fault gov’t and private industry response for U.S.
coronavirus spread”, https://www.peoplesworld.org
(6 March 2020).
(9) pic.twitter.com/1tjJ2ed0Hq
(7 March 2020).
(10)
Yanis Varoufakis, “Coronavirus has sparked
a perfect storm of nationalism and financial speculation”, https://www.theguardian.com (8 March 2020).
(11)
Kristine Owram, “Short Sellers Made
Over $50 Billion During Coronavirus Sell-Off”, https://www.bloomberg.com (4 March 2020).
(12)
Jack Rasmus, “Financial Crash Now
Underway!”, https://jackrasmus.com
(8 March 2020).
(13)
Robert Peckham, “Why the World Health Organisation is
calling Coronavirus an “infodemic”, https://www.prospectmagazine.co.uk
( 4 March 2020).
(14)
Richard Murphy, “Nothing in the economy
might be the same after coronavirus”, https://www.taxresearch.org.uk
(5 Mart 2020).
(15)
Morgan Shimwell, “Compulsory isolation in
the fight against coronavirus: a clash of human rights and public health”, https://theconversation.com (2 March
2020).
(16)
Leah Carroll, “Why Does Every Coronavirus
Story Show An Image Of Chinatown? Racism”,
https://www.refinery29.com/en-us
(4 March 2020).
(17)
Kit Heren, “Coronavirus related racism on
the rise in schools, teachers' union warns”, https://www.standard.co.uk (4 March 2020).
(18)
Laura Italiano, “Asian man reportedly
attacked in London by racist angry about coronavirus”, https://nypost.com (5 March 2020).
(19)
Megha Rajagopalan, “Map of London Men Yelling “Chinese” Tried To Punch Her Off
Her Bike. She’s The Latest Victim Of Racist Attacks Linked To Coronavirus”, https://www.buzzfeednews.com/article/meghara/coronavirus-racism-europe-covid-19
(4 March 2020).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder