MALİ DESTEK PAKETLERİ (ABD, DANİMARKA, TÜRKİYE)- Koronavirüs
Dosyası (6)
Mustafa
Durmuş
30
Mart 2020
Korona salgını ve salgının tetiklediği ekonomik krizle
mücadele anlamında en büyük parasal kaynağı şu ana kadar ABD ayırdı. Bu ülke
aynı zamanda dünyada biyolojik pandemilere karşı en hazır ülke olarak
sıralanıyor.
Bu sıralama, “Küresel Sağlık Güvenliği Endeksi” adı
verilen ve aralarında John Hopkings Kamu Sağlığı Okulu ve The Economist’in de
bulunduğu bir grup kuruluş tarafından her yıl düzenli olarak yayınlanan bir
endekste yer alıyor:
Endeks (1) 195 ülkenin biyolojik tehditlere ve olası bir pandemiye
karşı ne kadar hazır olduklarını (ya da olmadıklarını) gösteriyor. Bunun için 6 kategori, 34 gösterge ve 85 alt gösterge
kullanılıyor. En hazırlıklı ülke 100 puana en yakın ülke olarak tanımlanıyor.
ABD:
KÂĞITTAN KAPLAN
Korona pandemisi daha ortaya çıkmadan önce (2019
yılında) yayınlanan endekse göre ilk sırada 83,5 puan ile ABD yer alıyor. Ancak
bu ülkede Koronavirüs vakaları tam anlamıyla bir patlama yaptı. Öyle ki ABD
(iki gün önceki verilere göre), resmi vaka sayısında 124.000’e yaklaşarak ilk
sıraya ve ölen kişi sayısında 2,231 ile altıncı sıraya oturdu. Daha önemlisi
vaka sayısının artışı bu ülkede diğerlerine göre çok daha hızlı seyrediyor. (2)
Diğer yandan resmi verilerin gerçeği yansıtmadığı da
ileri sürülüyor. Nitekim bir çalışmaya göre, bu yazın sonuna kadar 2,2 milyon
Amerikalı doğrudan Korona virüsünden hayatını kaybedecek.(3)
ABD’nin bu durumu bir yandan, hazırlanan bu türden
endekslerin gerçeği ne ölçüde yansıttığını sorgulatırken, diğer yandan da 20.
yüzyıla damgasını vurmuş bir ülkenin bir virüs karşısında ne kadar çaresiz,
başarısız, hazırlıksız olduğunu ortaya koydu. Kapitalizmin bu en gelişkin örneğinin
bu durumu dünyada şaşkınlıkla karşılandı. Çünkü bu ülke dünyanın en zengin, en
güçlü ve bilimsel ve teknolojik anlamda en gelişmiş ülkesi olarak kabul
ediliyordu. Bir biyolojik felaket bu imajı yerle bir etmeye yetti.
Buna karşılık 48,2 puanla 51. sırada yer alan Çin’in
(Türkiye’nin 21 sıra altında) virüs karşısında gösterdiği başarısı herkesi
hayrete düşürdü.
KONFORMİZM
VE İNKÂR
Monbiot Korona pandemisi karşısındaki çaresizliğimizi,
“adeta yapay bir konformizm ve inkardan oluşan bir köpük içinde yaşadığımız”
gerçeği ile ilişkilendiriyor.
Ona göre (4), bu köpük içinde (özellikle de gelişkin
ülkelerde yaşayanlar) sadece dünyanın değil, gezegenin de hakimi olduğumuza,
başkalarına ödettirdiğimiz bedellerle biriktirdiğimiz servetlerimizle, lüks
konutlarımızla, otomobillerimizle, işyerlerimizle ve devasa alış veriş mekanlarımızla biyolojik ve
diğer ekolojik felaketlere karşı kendimizi adeta koruyucu bir zar ile koruyabileceğimize
inandık. Kendimizi toplumdan soyutladık. Ancak Koronavirüs bu köpüğü söndürdü, koruyucu
zarı yırttı. Kendimizi bir anda savunmasız bulduk.
Kısaca efendisi olduğunu, yönettiğimizi düşündüğümüz
doğa, biyoloji hayatlarımızı darmadağınık etti. Bu pandemi bizlerin doğayı
yönetmediğini, bizim asıl biyoloji, fizik kanunlarına tabi olduğumuzu ve
yaşanabilir bir gezegene bağımlı olduğumuzu gösterdi.
Bu yaklaşım kuşkusuz kapitalist üretim tarzının biyolojik
ve ekolojik felaketlerdeki belirleyici rolünü ikincilleştirdiği için
eleştirilebilir. Ancak sanal bir zenginlik içine düşüp tam bir yabancılaşma
yaşayan günümüz insanının tutumunu da iyi tanımladığını kabul etmek gerekiyor.
2
TRİLYON DOLARLIK DESTEK
Yaklaşan ekonomik krizin yanı sıra bozulan bu imajını
da düzeltmek için Trump Yönetimi Korona salgınının neden olduğu ekonomik yıkıma
karşı şu ana kadarki en büyük boyutlu ve kapsamlı mali önlemleri de almak zorunda
kaldı. 24 Mart tarihinde ABD Senatosunda kabul edilen ve toplamda 2 trilyon
dolarlık (bizim milli gelirimizin neredeyse 3 katı kadar) bir mali destek içeren
pakette, bir yandan büyük sermaye gruplarına ciddi nakit transferleri; diğer
yandan da istihdam kayıplarını, iflasları ve diğer ekonomik kayıpları önlemeye
yönelik önlemler var.
Pakette genel olarak sağlık hizmetleri için 240
milyar dolarlık bir kaynak ayrılırken, ayrıca hastanelere medikal malzeme alımı
için 75 milyar dolarlık ilave bir destek veriliyor. Korona salgınını izlemekle
sorumlu Korona Kontrol Merkezi’ne 4,5 milyar dolarlık bir nakit desteği
verilmesi öngörülüyor.(5)
Öte
yandan paketteki diğer mali önlemler maliye politikalarının sınıf mücadelesinin
temel alanlarından biri olduğu gerçeğini ve sınıfsal boyutu inkar edilerek her
hangi bir mali politika analizi yapılmaması gereği de önümüze koyuyor.
SERMAYEYE 867
MİLYAR DOLAR
Öyle
ki sermaye kesimine toplamda 867 milyar dolarlık bir destek öngörülüyor. Bunun
500 milyar doları büyük sermayeye ve 367 milyar doları küçük ve orta ölçekli
işletmelere (500 işçiden az işçi çalıştıran) verilecek. Bu büyük şirketler
genelde Trump Yönetiminin gözdesi bazı sektörlerde faaliyette bulunuyorlar
(havayolu, savunma, cruise-gemi işletmeleri, oteller vd). (6) Hava yolu
şirketleri 58 milyar dolarlık bir pay ile ve savunma sanayi şirketleri 17
milyar dolar ile (7) paketten beklediklerini alıyorlar. (8)
Aslında
büyük krizlerde finans kapitalin kayrılması yeni bir durum değil. Örneğin 2008
krizi sonrasında Obama Yönetimi de büyük sermaye gruplarına toplam 787 milyar
dolarlık bir mali destek sağlamıştı. Yani ABD’de bu bir devlet politikası
olarak her iktidar döneminde sürüyor.
KOBİ’lere
verilecek desteğin amacının işten çıkartmaları önlemek ve işçilerden kesilen ve
bir tür gelir vergisi ve SGK primi karmasından oluşan payroll vergilerinin
ödenmesini kolaylaştırmak olduğu ileri sürülüyor. (9)
HANELERE KİŞİ
BAŞI 1,200 DOLAR
Pakette
orta sınıf ve işçi sınıfı ailelerine 250 milyar doları doğrudan nakit ve 250
milyar doları işsizlik sigortası fonundan yapılacak ödemeler olmak üzere 500
milyar dolarlık bir destek yer alıyor.
Böylece (geçici olarak) ailelere yetişkinler için en az 1,200 dolar ve
çocuklar için çocuk başına 500 dolar verilecek. Bunun için tek bireyin yıllık
toplam gelirinin 75,000 doları, iki ebeveynin toplam gelirlerinin 112,500
doları aşmaması gerekiyor. Bu desteğin ortalama 1,523 doları bulması
bekleniyor. Bu uygulamadan Korona virüslü olanlara evde bakım hizmeti veren
yakınları da yararlanabilecek. Ancak bu destek “kurtarma vergi iadesi” adı
altında vergi mükelleflerinin 2018 ve 2019 yılında ödedikleri vergilerden iade
şeklinde verilecek. Neden olacağı vergi kaybı ise 301 milyar dolar olarak
tahmin ediliyor. (10)
ÜCRETLİ HASTALIK
İZNİ
Pakette
işçilere dönük önemli bir düzenleme bu desteklerden yararlanacak olan
işletmelerde işçilerin salgın nedeniyle işten çıkartılmalarının yasaklanıyor
olması. Bu işçilerin sosyal haklarının da tam olarak karşılanması gerektiği
belirtiliyor. Ayrıca bu işyerlerinde 1 Ocak tarihinden geçerli olmak üzere en
düşük saatlik işçi ücreti 15 dolar olarak ödenirken, ücretli hastalık izni 40
saate çıkartılıyor. Bu uygulamadan taşeron işçileri de faydalanabilecek. (11)
600 DOLAR İLAVE
İŞSİZLİK YARDIMI
Eğer
işçiler her şeye rağmen işsiz kalırlarsa,
mevcut işsizlik yardımına maksimum 600 dolar ilave biçiminde işsizlik
yardımı desteği alabilecekler. Bu destekten geçici, yarı zamanlı tüm işçiler
(eğlence sektöründe müzisyen olarak çalışanlar da) yararlanabilecek, ama bu
destek sadece 4 ay sürecek. (12)
Buna
karşılık işverenler kriz boyunca işçilere ödedikleri 10,000 doları aşmayan
ücretlerin yarısını “payroll vergisi iadesi” olarak geri alabilecekler. Ayrıca
işverenlerin payına düşen bu verginin ödemeleri 2021 yılı başına kadar
erteleniyor. (13)
HASSAS GRUPLARA
DESTEK
Hassas
guruplardan sayılan gazilerin sağlığı için kullanılmak üzere 20 milyar dolar;
otobüs ve metrolarda sağlık personelinin ücretsiz seyahatini karşılayabilmek
için 20 milyar dolarlık destek verilecek. Ayrıca posta ve kargo işçilerinin
sendikaları aracılığıyla ödenmesi gereken 11 milyar doları bulan bir sağlık
harcaması ödemesi de iptal ediliyor. (14)
Son
olarak büyük şirketlerin üst düzey yöneticisi konumundaki yöneticilerin
ortalama bir işçiden (salgın sona erene kadar) en fazla 50 misli ücret
alabilecekleri de şartlar arasında yer alıyor.(normalde 700 katı bulabiliyor).
PAKET SADECE 1 AYLIK AÇIĞI KAPATIR
Mali
destek paketinin ayrıntılı bir analizini yapan ABD’li iktisatçı Rasmus’a göre;
(15) gerçekte yapılacak toplam harcama 2 trilyon dolar değil, 1,650 trilyon
dolar olacak. Aradaki 350 milyar dolarlık farkı çoğaltan etkisinin yaratacağı
ileri sürülse de, ekonominin bu verili halinde çoğaltan etkisinin bunun
sağlayabilmesi mümkün değil.
Bu
yüzden bu nakitler ya borç ödemelerinde kullanılacak ya da gelecekteki kötü
günlerde harcanmak üzere gömüleme yapılacak. Yani Rasmus’a göre, (16)
harcanarak yaratacağı talep artırma etkisi çok cılız kalacak. Çünkü yaklaşık
1,7 trilyon dolarlık bir harcama ABD ekonomisinin sadece bir aylık harcamasına
denk düşüyor. Yani böyle bir kamu
harcaması ile sadece 1 aylık talep açığı kapatılabilir.
DANİMARKA: SINIFSAL
UZLAŞI
Sınıflar
arası uzlaşmayı yansıtan bir programı Danimarka Hükümeti açıkladı. (17) Toplamda
42 milyar dolarlık (salgın daha uzun sürerse 15 milyar dolar daha kaynak
ayrılacak) bir kaynak krizle mücadele için ayrıldı. Bu rakam ülke milli
gelirinin yüzde 13’üne denk düşüyor.
KDV
ve SGK ertelemeleri dışında sermaye kesimine üç ay boyunca verilecek destekler
şöyle sıralanıyor: Gelirlerinin kriz yüzünden yüzde 40’ını kaybeden KOBİ’lerin
aylık kira ödemesi gibi düzenli masraflarının yüzde 80’i, tamamıyla kapanan
restoran ya da kuaför gibi işletmelerin masraflarının yüzde 100’ü ve
gelirlerinin yüzde 30’unu kaybeden daha büyük işletmelerin düzenli
masraflarının yüzde 70’i bu programdan karşılanacak.
Ayrıca
Danimarka Hükümeti işçilerle ilgili olarak da önemli önlemler aldı. Buna göre
üç ay boyunca; kamu çalışanlarının neredeyse tamamı evlerine gönderilip
maaşları düzenli ödendiği gibi, evlerine gönderilen özel sektör çalışanlarının
ücretlerinin yüzde 75 ile yüzde 90’ı bu programdan ödeniyor. Ayrıca işçilerin
ücretli sağlık izin süresi genişletiliyor.
TÜRKİYE: 100
MİLYAR LİRALIK DESTEK
Türkiye’de
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ekonomik İstikrar
Kalkanı” adlı 19 maddelik bir mali destek paketi açıkladı. Paketin toplamda 100
milyar liralık (yaklaşık 15 milyar dolar) bir büyüklüğü olduğu ileri sürülüyor.
Bu haliyle 2020 bütçesinin yaklaşık yüzde
10’una denk düşen bu paketin önemli bir kısmı vergi ertelemesi, vergi indirimi
gibi vergisel teşviklerden oluştuğu gibi, paket ağırlıkla sermaye kesimini
kollayan bir paket özelliğini taşıyor.
Paket
sadece mali politikalardan oluşmuyor. Örneğin bu paketle nakit akışı bozulan
firmaların bankalara olan borçları 3 ay süreyle erteleniyor. Keza ihracatçıya
stok finansmanı desteği sağlanırken ve esnaf ve sanatkârların Halk Bank’a olan
kredi borçlarına ait anapara ve faiz ödemeleri 3 ay süreyle ve faizsiz olarak
erteleniyor.
ASIL DESTEK
SERMAYEYE
Sermaye
kesimine verilen destekler bununla da sınırlı değil. Kredi Garanti Fonu’nun
(KGF) limiti 25 milyar liradan 50 milyar liraya yükseltilerek likidite ihtiyacı
oluşan ve teminat açığı bulunan firmalara göreli olarak ucuz kredi verilmesi
planlanıyor.
Paketin
açıklanmasından sonra Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'na eklenen geçici bir madde ile finansmanı İşsizlik Sigortası Fonu’ndan
karşılanmak üzere, işverenlere, ödeyecekleri sigorta priminden mahsup edilerek işçi
başına aylık 75 lira asgari ücret desteği sağlanması karara bağlandı. Bunun
toplam maliyetinin yaklaşık 7 milyar lirayı bulması bekleniyor. (18)
GÖZDE SEKTÖRE KIYAK
Ayrıca
dönemin gözde sektörü olan inşaat sektörünün canlandırılması için 500 bin
liranın altındaki konutlarda kredilendirilebilir miktar yüzde 80’den yüzde 90’a
çıkartılıyor, yani asgari peşinat yüzde 10’a düşürülüyor. Böylece tipik bir
fırsatçılık örneği ile büyük müteahhitlere destek veriliyor.
Sermaye
destekleri vergi politikalarıyla da sürdürülüyor. Bu çerçevede vergi
indirimleri ve ertelemeleri yapılıyor.
AĞIRLIK VERGİ
TEŞVİKLERİNDE
Örneğin
perakende, AVM, otomotiv, lojistik, tekstil-konfeksiyon, konaklama ve yiyecek-içecek gibi sektörlerdeki
işletmelerin; muhtasar, KDV ve SGK
primleri ödemeleri 6 ay ertelenirken, yeni vergilerden biri olan Konaklama Vergisi
Kasım ayına kadar öteleniyor. Otel kiralamalarına ilişkin irtifak hakkı
bedelleri ve hâsılat payı ödemeleri de Nisan, Mayıs ve Haziran ayları için 6 ay
süreyle erteleniyor.
En
temel /zaruri tüketim mallarında dahi her hangi bir KDV ya da ÖTV indirimine
gidilmezken, insanlara evde kalmaları, seyahat etmemeleri önerilirken, iç
havayolu taşımacılığında 3 ay süreyle KDV oranı yüzde 18’den yüzde 1’e indiriliyor.
ÜCRETLİ İZİN
YOK, İŞÇİ ÇIKARTMA YASAĞI SÜRÜYOR
İşçilerin
yararına olduğu ileri sürülen geçici “kısa çalışma ödeneğinden” yararlanma
koşullarının yumuşatılması öngörülüyor. Bu uygulama, faaliyetine ara veren iş
yerlerindeki işçilere geçici bir gelir desteği gibi görülürken, gerçekte işverenlerin
maliyeti azaltıyor.
Yani
dünya örneklerinde görülen doğrudan ücret desteği, işçi çıkartma yasağı, ilave
gelir desteği gibi işçileri korumaya dönük önlemler bu pakette yer almıyor.
Buna karşılık pakette bir makyaj niteliğinde olmak
üzere en düşük emekli maaşının 1,500 liraya yükseltilmesi, emeklilerin bayram
ikramiyesinin 1 ay öne çekilmesi, ihtiyaç sahibi ailelere yapılacak nakdi
yardımlar için ilave 2 milyar liralık bir kaynak ayrılması gibi düzenlemeler
mevcut.
BORÇLANDIRARAK
YÖNETMEYE DEVAM
Yurttaşların geçimini nasıl sağlayacağına ilişkin
tek düzenleme ise neo-liberal politikalara uygun bir düzenleme: Uygun ve
avantajlı şartlarda sosyal amaçlı kredi paketleri devreye sokuluyor.
Yani emekçiye reel gelir artışı sağlamayan siyasal
iktidar (17 yıldır yaptığı gibi), bir kez daha banka kredileri aracılığıyla
emekçileri borçlandırarak tüketim harcamalarını artırmak ve böylece ekonomiyi
canlandırmak istiyor.
Bu arada (yangından mal kaçırırcasına) belediyelere
kayyum atanmasının sürdürülmesi, doğal koruma alanlarının imara açılması ve
Kanal İstanbul Projesinin ilk ihalesinin yapılması siyasal iktidarın sadece
toplum sağlığını değil, seçme ve seçilme hakkını da, ekonomik ve ekolojik konuları
da önemsemediğini gösteriyor.
Ancak bu gelen kriz 2008 krizi gibi bir kriz değil.
Hem talep, hem arz yönlü kaynakları olduğu gibi, yüksek özel sektör borçları
nedeniyle finansal boyutları da olan bir kriz. Dolayısıyla da böyle bir krizi
yukarıda anlatılan ve daha ziyade pansuman niteliğindeki talep artırmaya dönük
kısıtlı önlemlerle ve bu arada yapılan fırsatçılıkla önleyebilmek asla mümkün
olmayacak.
Ayrıca bir süredir savaş, KÖİ projelerinin Hazine’ye
getirdiği yükler ve diğer sermaye destekleri gibi nedenlerden dolayı ciddi bir bütçe
açığı veren ekonominin (sözü edilen bu 100 milyar liralık mali destekle
birlikte) açığının daha da artacağı, bunun da kamu maliyesi krizine doğru
gidişi hızlandıracağını öngörmek gerekiyor.
…devam
edecek: Alınan maliye politikası önlemleri krizi neden önleyemez?
DİP
NOTLAR:
(2) Confirmed Cases and Deaths by Country,
Territory, or Conveyance, https://www.worldometers.info/coronavirus/#countries (28 March
2020).
(5)
Mark Gruenberg, “After tugging, Congress and Trump agree on $2 trillion
stimulus bill”, https://www.peoplesworld.org (24 March 2020).
(6)
Jack Rasmus, “US Senate’s Final Stimulus Bill-Why It Won’t Be Enough”,
https://jackrasmus.com (25 March
2020).
(7) “Senate Passes
Updated Economic Relief Plan (CARES Act) for Individuals and Businesses”, https://taxfoundation.org (25 March 2020).
(8) Rasmus, agm.
(9) Agm.
(10)
Senate, agm..
(11)
Gruenberg, agm.
(12)
Rasmus,
agm.
(13)
Senate
agm.
(14)
Gruenberg, agm.
(15)
Rasmus,
agm.
(16)
Agm.
(17)
Denmark
Unplugs the Economy”,https://taxfoundation.org/denmar-coronavvırus-relief-plan
(26 March 2020).
(18)
https://t24.com.tr/haber/asgari-ucret-destegi-tbmm-de-kabul-edildi-7-milyar-liraya-yakin-destek-verecegiz (24 Mart 2020).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder