NE
YAPMALI, NASIL YAPMALI?- Koronavirüs Dosyası (7)
Mustafa
Durmuş
6 Nisan 2020
Bugünden itibaren öncelikli olarak yapılması gereken
sağlıklı kalmak ve yaşamı savunmaktır. Bu nedenle Koronavirüs salgını
karşısında en az 3-4 hafta evde kalınmalı ve diğer insanlarla ilişkilenme
minimuma indirilmeli, fiziki mesafelenme korunmalı.
ÖNCE
SAĞLIKLI YAŞAM, SONRA EKONOMİ
Bu bağlamda gıda, ilaç-medikal malzeme, temizlik ve
hijyen malzemesi gibi zorunlu malların üretimini ve bunların insanlara
ulaştırılmasını sağlamak için gerekli hizmetlerin dışındaki tüm üretim ve
dağıtıma bu sürede ara verilmeli.
Bu süreçte işçilerin, küçük üreticilerin, işsizlerin
ve genelde yoksul hanelerin ihtiyaç duyacağı gelirin ve zorunlu tüketime
yönelik harcamaların nereden ve nasıl karşılanacağı da çok iyi planlanmalıdır.
ÜRETİME
ARA VERİLMELİ VE İŞÇİ ÜCRETLERİ DEVLETÇE ÖDENMELİ
Siyasal iktidar tarafından açıklanan “Ekonomik
İstikrar Kalkanı Paketi” ve ardından başlatılan ve asıl olarak halktan
yapılacak bağışlara dayanan “Milli Dayanışma Kampanyası” ile bu çaptaki bir
salgınla ve işsizlikteki patlama ve artan yoksullukla kendini gösteren bir
sosyal sorunla baş edebilmek mümkün değil. (1)
Keza belediyelerin halkla doğrudan kurduğu sosyal
dayanışma ağları aracılığıyla yapılan yardımlar (bağışlar ve yardımlarla
fonlanan gıda, temizlik malzemesi sunumları) da yeterli olmaz. Sadece
yardımlaşmaya odaklanmak, yurttaşlık haklarından hareketle asıl sorumluluğun
devlete ait olduğu gerçeğini unutturmaya yarar.
Tam bir ‘evde kal’ma durumunda; ilk olarak, işlerini
bırakıp evde kalan emekçilerin çalışmadıkları süre boyunca ücretlerinin ve
sosyal hak ödemelerinin eksiksiz bir biçimde devlet tarafından karşılanmasının
sağlanması gerekiyor. Çünkü verili koşullarda işverenlere bunu yaptırabilecek
bir sınıf örgütlülüğü ve bu sınıfın adına hareket eden bir politik irade mevcut
değil.
HANELERE
GELİR VE TYG SAĞLANMALI
İkinci olarak uzun vadede Temel Yurttaşlık Geliri
(TYG) ödemesine dönüşecek şekilde,
bugünden itibaren, düşük ve orta gelirli aileler için hane başına 2,000 – 2,500
TL’lik düzenli bir aylık gelir verilmesi ertelenemez bir ihtiyaç olarak kendini
dayatıyor.
BELEDİYELER
ÖN PLANDA OLMALI
Sokağa çıkılamayacağı için, hanelerin zorunlu gıda, temizlik-hijyen
malzemeleri ve ilaç temini organizasyonunun belediyelere bırakılmasını ve
belediyelerin hem mali, hem de idari olarak bu yönde güçlendirilmesini savunmak
gerekiyor.
Bu çaptaki bir mali kaynağı sağlamanın en doğru yolu
ise devlet bütçesinin kaynaklarının güçlendirilerek, bütçenin bu amaç için
yeniden organize edilmesi.
BÜTÇEDE
RADİKAL DEĞİŞİKLİKLER GEREKİYOR
Bu yönde salgın, işsizlik ve yoksullukla mücadele
için kullanılmak üzere ilgili merkezi yönetim birimlerine (örneğin Sağlık
Bakanlığı gibi) ve yerel yönetimlere (belediyelere) aktarılmak üzere ve bütçe içinde yer alan, Sayıştay
denetimine açık bir fon oluşturulmalı.
Bu fona kaynak sağlamak anlamında; öncelikle bu yıl
şehir hastanelerine ve büyük müteahhit firmalara (KOİ müteahhitleri) ödenmek
üzere bütçeye konulmuş olan toplam 18,2 milyar TL’lik ödeme durdurulmalı ve bu
ödenek kurulacak bu fona aktarılmalı.
Aşağıdaki tespitler şehir hastanelerinin nasıl bir
toplumsal zarar kaynağı haline geldiğini gösteriyor:
Bugüne kadar şehir hastaneleriyle
imzalanan sözleşmelerde Sağlık Bakanlığı’nın yapacağı yıllık ödeme taahhüdü
yaklaşık yatak başına 72 bin avro. Bu haliyle yaklaşık 43 bin yataklı şehir
hastanelerinin yıllık hizmet bedeli ödemesi Bakanlık bütçesinin yaklaşık yüzde
39’unu oluşturuyor (hizmet bedeli ödemesi Bakanlığın yatırım bütçesinin 1,7
katı). (2) Bir rapora göre; şehir hastanelerinin 25 yılda kamuya getireceği toplam yük 142.4 milyar doları
(954 milyar lira) bulacak. Buna göre, bir şehir hastanesinin 25 yıllık
maliyetiyle 1,200 yatak kapasiteli yaklaşık 29 hastane yapılabiliyor. 20 şehir
hastanesi için önümüzdeki üç yıl için, devlet kasasından özel sektöre 31 milyar
lira kira parası, 26 milyar lira da hizmet bedeli olmak üzere 57 milyar 483
milyon lira aktarılacak. 2020 yılı bütçesine
10 milyar 414 milyon lira başlangıç ödeneği konuldu. (3) Bu hastanelere
yapılacak yıllık ödemeler 2021'de 16 milyar 808 milyon liraya, 2022'de ise 21
milyar 910 milyon liraya yükselecek. Devlet kasasından yapılacak bu ödeme 20-25
yıl boyunca artarak devam edecek. Bu hastaneler için ayrıca özel sektöre Hazine
tarafından dış borç üstlenim garantisi (kredi garantisi) verildi (Sayıştay bunu
usulsüz buluyor). (4) Bu krediler geri ödenmediğinde bunlara aracılık yapan
kamu bankaları ve Hazine açısından ciddi bir kamu zararının doğacağı açıktır. Yapılan bu yatırımların diğer
ülkelerdekilerle karşılaştırıldığında üçte bire yakın bir oranda daha pahalı
yatırımlar olması da dikkate alındığında, bu borç üstelim sözleşmelerinin iptal
edilmesi gereklidir.
İkinci olarak, aralarında Milli Savunma Bakanlığı ve Emniyet Gn. Md. gibi
kamu düzeni ve güvenlikle ilgili bakanlıkların ve devlet kurumlarının
ödenekleri indirilerek bu ödenekler bu fona aktarılmalı.
Güvenlik sektörü ile ilgili durum ise kısaca şöyle:
Sermayelerinin
tamamına yakını devlete ait olan Aselsan, Roketsan, Savunma ve Hava Sanayi,
TAİ, STM gibi Askeri-Sanayi Karmasının yerel örneklerini oluşturan şirketlerin
güvenlik hizmetine dönük üretimleri için kullandıkları kaynak olan 98,5 milyar
TL de dâhil edilmesiyle bütçeden ve ekonomiden iç ve dış güvenliğe ve kamu
düzenine ayrılan toplam kaynak miktarı 249 milyar TL’ye yükseliyor (bütçenin
yaklaşık yüzde 23’ü). (5) Bu rakama Savunma Sanayi Destekleme Fonu’nun 23,4 milyar
TL’lik harcaması dâhil edildiğinde rakam 272,4 milyar TL’ye ve oran yüzde 25’e
yükseliyor.
Üçüncü olarak, son zamanlardaki tartışmaların
odaklarından biri olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın (DİB) ödeneği azaltılmalı
ve bu ödenek de, bu yeni fona aktarılmalı. DİB’ e ayrılan kaynakların büyüklüğü
şöyle bir kıyaslama ile daha iyi anlaşılabilir(6):
2020
yılı için 11 milyar 519 milyon 609 bin TL olarak belirlenen Diyanet İşleri
Başkanlığı’nın bütçesi; aynı yıl için TBMM Bütçesinin (1,7 milyar TL) yaklaşık on
katı, Dışişleri Bakanlığı Bütçesinin (4,6 milyar TL) yaklaşık iki buçuk katı,
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Bütçesinin (3,3 milyar TL) yaklaşık üç katı,
Kültür ve Turizm Bakanlığı Bütçesinin (5,1 milyar TL yaklaşık iki katı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Bütçesinin (2,8
milyar TL) yaklaşık üç katı, Ticaret Bakanlığı Bütçesinin (5.78 milyar TL)
yaklaşık iki katı kadar ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bütçesinden (7.9 milyar
TL) yaklaşık olarak 3,5 milyar TL fazla.
Ayrıca “ek bütçe” yapılabilir, “yedek ödenek
mekanizması” devreye sokulabilir. Bu mekanizmalardan yedek ödenekleri (hatta
ödenek üstü harcamayı) daha önce (aşağıda
yer aldığı gibi) sıklıkla kullanmış olan siyasal iktidar ülke tarihinin en
büyük sağlık krizlerinden biri ve ekonomik kriziyle ilgili olarak da bunu
toplum yararına kullanabilir.
2018
yılında kullanılan yedek ödenek tutarı 56,630, 396,892 TL. Bu tutar genel
bütçeli idareler yılsonu toplam ödeneğinin yüzde 7,21’ine tekabül ediyor. Oysa
5018 Sayılı Kanunun 23. Maddesine göre; “yedek ödenek tutarı genel bütçe
ödeneklerinin yüzde 2’sini aşmamalı”. Bu Genel Bütçe ödeneğinden aktarma
yapmaya Cumhurbaşkanı yetkili. (7)
İŞSİZLİK
SİGORTASI FONU KAYNAKLARI İŞÇİLER İÇİN KULLANILMALI
İşçilerin ücretlerini ödemede kullanılabilecek bir
diğer kaynak İşsizlik Sigortası Fonu. Bu fonda biriken ve Hazine bonosu ve devlet
tahvilinde ve kamu bankalarında mevduat olarak tutulan onlarca milyar TL’lik
bir paranın (ciddi boyuttaki faiz geliri de dâhil olmak üzere) bu amaçla yeni
kurulacak fona aktarılabilir.
Yıllardır işverenler ve büyük ulaştırma projelerini finanse
etmek için kullanılan bu fon, gerçek sahiplerinin sosyal ihtiyaçlarını
karşılamak için kullanılmalı.
SERVET
VERGİSİ KONULMALI
Vergi boyutu itibarıyla; süper zenginlerin Panama,
Man Adaları gibi vergi cennetlerinde 150 milyar dolar civarında bir nakit
servetlerinin olduğu biliniyor. Bu servetler başta olmak üzere ülkede de
tutulan belli bir servetin üzerindeki miktar bir kerelik olmak üzere yüzde
5’lik bir servet vergisine tabi tutulmalı. Ayrıca kalıcı bir servet vergisi
konulması üzerinde düşünülmeli.
MERKEZ
BANKASI KAYNAKLARI HALKIN İHTİYAÇLARI DOĞRULTUSUNDA KULLANILMALI
Son olarak, Merkez Bankası kaynaklarına başvurulabilir.
2019 yılından bu yana yaklaşık 90 milyar TL’lik kaynağına hükümetçe el konulan
Merkez Bankası’nın artık büyük sermaye gruplarını ve siyasal iktidarı
desteklemek için değil, halkın acil ihtiyaçlarının karşılanması için
kullanılmasının zamanı geldi.
Bu amaçla Hazine, Merkez Bankası’ndan doğrudan
borçlanabilir. Bu borçlanma piyasadan borçlanmaktan farklıdır. Zira bu borcun
karşısında her hangi bir faiz ödenmeyecektir. Merkez Bankası bu talebi para
basarak karşılayacaktır. Yani bir tür ‘Halk İçin Miktarsal Kolaylaştırma’ya başvurulabilir.
Böyle bir finansmanın asıl önemli kısmı bu şekilde
yaratılan paranın ihtiyaç sahibi hanelere ve işsiz kalmış işçilere (belediyeler
aracılığıyla) en az bu yılın sonuna kadar verilmesidir. Bunun ülke ve dünya
ekonomisin bu denli daraldığı bir dönemde enflasyona neden olma ihtimali çok
düşüktür. Kaldı ki enflasyon söz konusu olduğunda hükümet buna
üst gelir
gruplarından alacağı vergiyi artırmak biçiminde müdahale edebilir.
EKONOMİK
TALEPLER ASLINDA POLİTİK TALEPLERDİR!
Kuşkusuz bu sosyal ve ekonomik gibi görünen bu
talepler aslında politik taleplerdir. Çünkü bunlar siyasal iktidarda köklü
değişiklikler olmadan hayata geçirilemez.
Bu talepler politikleştirilmediği sürece bunların hayata geçirilmesi
imkânsız olduğu gibi, siyasal iktidarın yanlış politikalarını sürdürmesine de
hizmet edecektir. Bu nedenle de sağlıkla ve ekonomi ile ilgili talepleri aynı
zamanda politik talepler olarak gündeme getirmek gerekir.
Özcesi, bir kısım muhalefetin ileri sürdüğünün
aksine bu günler tam da doğru “siyaset yapma” günleridir.
….devam
edecek
DİP
NOTLAR:
(1) Uğur
Zengin, “Prof. Dr. Mustafa Durmuş: Halk sağlığı hayırseverlern bağışlarıyla
korunamaz” - Evrensel.net (31 Mart
2020).
(2) http://uemek.blogspot.com.tr/…/kamu-ozel-isbirligi-koi.html
(3 Kasım 2019).
(3) http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1701951/chp-sehir-hastanelerinin-ekonomi-icin-bir-kara-delik-oldugunu-ortaya-koydu.html
(13 Kasım 2019).
(4) “Şehir hastanelerinde mali yük U dönüşü yaptırdı”, Deutsche Welle
(15 Kasım 2019).
(5) Mustafa
Durmuş, “2020 bütçesi üzerine bazı notlar (1): Güvenlik harcamaları, askeri
sanayi karması sektör ve devlet mali krizi”, https://sendka63.org
(8 Aralık 2020).
(6) 2020
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu.
(7) T.C.
Sayıştay Başkanlığı, 2018 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi Raporu, (Eylül 2019), s. 13.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder