ZENGİNİN MALI,
ZÜĞÜRDÜN ÇENESİ YA DA YÜRÜ YA KULUM!
Mustafa Durmuş
3 Mart 2016
İçinde yaşadığımız sistemdeki
eşitsizlikler ve adaletsizlikler o kadar çok ve o denli yaygın ki son günlerde
yayımlanan gelir ve servet bölüşümüne ilişkin raporlar çok az ilgi gördüler ve
günlük yaşam sıkıntılarının içinde kaybolup gittiler.
Bu nedenle de uluslararası sermaye
örgütlerinin dahi artık sürdürülemez boyutlara ulaştığının altını çizdiği gelir
ve servet bölüşümü adaletsizliğinin geldiği düzey toplumu harekete geçirmeye
yetmiyor.
Batıda, özellikle 2014 yılında Piketty
adlı bir Fransız ekonomistin çok ses getiren kitabının “bölüşüm ilişkileri
böyle sürdükçe kapitalizmin sonu yakındır” biçimindeki tespitleri nedeniyle ve
yine bir diğer Batılı ekonomist Stockhammer’in “2008 krizinin nedenini gelir
eşitsizliğinin had safhaya çıkmasına bağlamasıyla” konu gündeme taşınmış, hatta
Obama ve A. Koç konuyu gündemleştirmişler ve konu G-20 Zirvesi ve Davos
toplantılarında da tartışılmıştı.
Türkiye’de insanlar çok daha can yakıcı
eşitsizlik ve adaletsizliklerle ve politik gelişmelerle karşı karşıya
olduklarından olsa gerek, örneğin milyonlarca genç okumuş, okumamış milli
gelirden alacağı payın büyüklüğü ya da küçüklüğünün derdindense, bir an evvel
bir işe girip, iyi-kötü pay almaya razı durumdalar.
Üniversitelerin başta iktisat, maliye
olmak üzere sosyal bilimler dalında okutulan ders kitaplarında ya da
derslerinde, birkaç istisna dışında, ya böyle bir bölüşüm sorunu hiç yokmuş
gibi bunlara yer verilmiyor ya da konular çarpıtılarak sunuluyor. Büyük medya
ise her zamanki gibi konuyu görmezden geliyor.
Bu nedenle de geçtiğimiz günlerde
Bloomberg’de yayımlanan “Dünyanın 500 büyük dolar milyarderi” araştırma haberi
ya da Türkiye’de Forbes’in açıkladığı “31 dolar milyarderi” araştırma haberi
neredeyse hiç ses getirmedi.
İlk çalışma (https://www.bloomberg.com/billionaires, March 3, 2017) 2017
yılında Bill Gates (86 milyar dolar servet, ABD), Warren Buffet (79 milyar
dolar, ABD), Jeff Bezos (73 milyar dolar, ABD), Amencio Ortega (69 milyar
dolar, İspanya), Mark Zuckerberg (52 milyar dolar, ABD), Carlos Slim (52 milyar
dolar, Meksika) ve Koch Kardeşler (her biri 48,1 milyar dolar, ABD) olmak üzere
en tepedeki 8 dolar milyarderinin toplam servetinin tutarının 513 milyar doları
bulduğunu ortaya koydu. Böylece Dünyanın 8 en zengininin servetinin toplamının
en yoksul 3,7 milyar insanınkine eşit olduğu ortaya çıktı.
Bu çalışma 500 milyarder içinde birçok
Çinli, Rus milyarderi olduğunu da gösterdiği gibi, bir başka çarpıcı gerçeği de
gözler önüne serdi.
Dünyada en fazla açın ve yoksulun
yaşadığı, insanların boğaz tokluğuna aileleriyle birlikte zenginlerin
hizmetkârlığını yapmaya razı oldukları Hindistan’ın 6 şanslı (!) vatandaşı da
bu 500 kişinin arasında yer alıyor. Öyle ki servetlerinin toplamı 65 milyar
doları
buluyor.
buluyor.
Yani yoksulluk-zenginlik ülkeler arası
gelişmişlik farkları kadar aslında sınıfsal bir sorun. Onlarca milyon
yoksulunuz ama az sayıda da olsa dolar milyarderiniz olabiliyor.
Bir tane de bizde var!
Kuşkusuz, bir tane de olsa, bizden de
biri var. 4 milyar dolarlık servetiyle 434. sırada yer tutan O. Kibar. Ancak
zenginliğini ABD’de San Diego’daki Samumed fabrikasına borçlu. Burada kellik
ilacı ve eklem iltihabı ilacı ürettirip satıyor. Yani yarattığı gelir-servet
ABD ekonomisinin bir parçası sayılıyor.
Ancak hayıflanmayalım. Zira ikinci
araştırmaya göre (http://www.cumhuriyet.com.tr/…/Forbes__en_zengin_100_Turk_u…, 02 Mart 2017) 4
milyar dolarlık servetleri olmasa da, Türkiye’deki 31 dolar milyarderinin 1
milyar dolar ile 3,7 milyar dolar arasında değişen servetleri var.
En tepede son dönemlerin gözde ismi
Murat Ülker ve en altta yine en gözde perakende ticaret grubu olan BİM’in
patronu yer alırken, listede Koç, Sabancı, Eczacıbaşı gibi ülkenin en eski
sermaye gruplarının temsilcileri, Rönesans, MNG, Limak, Çalık gibi son 10 yılın
en gözde servet biriktirme stratejisi olan inşaat sektörünün büyük patronları
var. Bu veri, Türkiye’nin Dünyadaki en büyük 250 inşaat şirketinin 42’sine ev
sahipliği yaptığı gerçeğiyle örtüşüyor. Bu arada Doğuş Grubunu da atlamayalım.
Bankalarının zorda olduğu bilinse de listede 3 isimle temsil ediliyorlar.
Zenginler, yoksulların aynadaki yansıması!
Küresel çapta 1 milyar insan açlık
çekiyor, milyarlarcası yoksulluk içinde kıvranıyor, çalışan yoksul sayısı ise
Dünya işçi sınıfının yarısını oluşturuyor.
Türkiye’de ise ülke standartlarına göre
25-30 milyon, AB standartlarına göre ise 41 milyon insan yoksul. Nüfusun yüzde
40’ı, seçmenlerin ise üçte biri yoksulluk yardımları ile geçinebiliyor.
Hanelerinin yüzde 60’ının ortalama 739
lira aylık gelir elde edebildiği bir ortamda bu insanların ayakta kalabilmeleri
de kayıt dışı işlerden elde ettikleri gelirlerle, ağır borçlanma ile ve bu
yoksulluk yardımlarıyla mümkün olabiliyor ki bu durum da onları siyasal
iktidarlar karşısında son derece kırılgan bir hale getiriyor.
Özcesi, zenginlerin
çok yetenekli, çok çalışkan olmaları ya da Allah’ın onlara “yürü ya kulum
demesinden” ziyade, hem kapitalist üretim ve piyasacı bölüşüm ilişikleri, hem
de faiz ve kredi biçimindeki para politikaları, vergi ve bütçe politikaları ve
düşük ücret ve güvencesiz çalışma rejimleri gibi sermayeden yana sosyal
politikalar toplumun bu çok büyük kesiminin yoksulluğunun nedenini oluşturuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder