KESENİN AĞZI AÇILDI
Mustafa Durmuş
5 Mayıs 2018
Bildik bir konudur. Seçim yaklaştıkça
hükumetler oy hesabıyla kesenin ağzını açarlar. Bugünlerde bunu bir kez daha
yaşıyoruz. Hele bu seçimler sadece milletvekilliği değil, rejimin karakterini
de değiştiren Cumhurbaşkanlığı seçimi olunca ve durum bıçak sırtı olunca
kesenin ağzı daha da açılıyor.
Halen Meclis Plan Bütçe Komisyonu’nda
görüşülen “30.4.2018 tarihli vergi ve sigorta primi alacaklarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin kanunla” son 15 yılda 6. kez vergi ve prim affı
getirildiği gibi, emeklilere yılda iki kez dini bayramlar öncesi 1,000 lira
ikramiye verilmesi de söz konusu olacak.
İLK İKRAMİYE VERİLMEDEN ERİDİ
Piyasalar bu ikramiyeleri şimdiden
fiyatladı ve yaklaşan Ramazan ayının yaklaşmasının da etkisiyle özellikle de
gıda fiyatlarında patlama yaşanıyor. Buna bir de 4,30’a kadar yaklaşan ve en
azından seçime kadar daha da artacak olan dolar kurunu ekleyince aslında ilk
1,000 liralık ikramiye eridi gitti. Öyle ki böyle bir enflasyonist etki yaratacağını
bilseydi emekli belki de, “bu ikramiyeleri vermeseydiniz daha iyi olurdu”
diyecek bir noktaya gelecek.
Bu taslakta yer alan imar affı ise son
derece tartışmalı. Zira yine oy hesabı ile yapıldığı, bu arada ciddi rant
sağlayacak Hazine arazilerinin özel mülkiyete devrinin de meşru kılındığı bu
düzenleme ile affedilen ve yasa dışı yapılan yapıların yasallaştırılmasının
neden olduğu bir ahlaki erozyon söz konusu.
Ayrıca zengin yoksul, yapı cinsi vs ayrımı yapılmaksızın, bu affın karşılığında bedel olarak, emlak bedelinin tek bir oranında, yani % 3’ünün tahsil edilecek olması da çok sorunlu.
Ayrıca zengin yoksul, yapı cinsi vs ayrımı yapılmaksızın, bu affın karşılığında bedel olarak, emlak bedelinin tek bir oranında, yani % 3’ünün tahsil edilecek olması da çok sorunlu.
GECEKONDUDA YÜK DAHA AĞIR HİSSEDİLECEK
Zira dağın başında, bir yoksulun bin bir
sıkıntı ile yaptığı bir gecekondudan alınacak % 3’ün gecekondu sahibine
getireceği yük ile lüks bir villa sahibinin ödeyeceği % 3’ün onun bütçesine
getirdiği yük aynı değil. Gecekondu sahibinin yükü çok daha ağır olacak. Ayrıca
tapuda gösterilen emlak bedellerinin gerçeğin çok altında olduğunu ve
belediyelerin uygulamasına göre de çok değiştiğini biliyoruz.
Bu vergi, prim affı nedeniyle ortaya
çıkacak kamu geliri kaybının 28-30 milyar lira civarında olması bekleniyor.
Hükumet ise imar affından 60 milyar lira civarında bir gelir beklendiğini
açıkladı. Bu rakamları önceden kesinleştirmek imkânsız olsa da, sağlanacak bu
gelirin seçim çalışmalarında rahatça kullanılabilmesinin önünde her hangi bir
engel bulunmuyor (hele OHAL koşullarında).
YENİ VERGİ İNDİRİM VE BİNDİRİMLERİ GELDİ
Bugün de Resmi Gazete’de yayımlanan
Bakanlar Kurulu' nun 2018/11674 sayılı kararıyla yeni vergi indirimleri ve
bindirimleri yapıldı.
Sırasıyla; son dönemlerin hemen her
düzenlemesinden yararlanan inşaat- konut sektörüne ilişkin olarak tapu harçları
binde 20’den binde 15’e düşürüldü. Bu düzenleme 31 Ekim 2018 tarihine kadar
yürürlükte kalacak. Aynı tarihe kadar yürürlükte kalacak bir başka düzenleme
ise inşa edilen konutların teslimi sırasında ödenen KDV’nin % 18’den % 8’e
düşürülmesiydi.
Ciddi bir kriz içinde olduğu bilinen inşaat – konut sektörüne dönük bu düzenlemenin aslında müteahhitleri rahatlatmaya dönük bir düzenleme olduğu belli. Çünkü eğer amaç evsizlerin ev sahibi yapılması olsaydı, yani evsizlerin ihtiyacının karşılanması olsaydı, bunun yolu “barınmanın bir hak olduğu” kabul edilerek, bu kesimlere sosyal konut sunumun yapılması olabilirdi. Diğer taraftan bu düzenlemenin de bir vergi kaybı ile sonuçlanacağı açık.
Ciddi bir kriz içinde olduğu bilinen inşaat – konut sektörüne dönük bu düzenlemenin aslında müteahhitleri rahatlatmaya dönük bir düzenleme olduğu belli. Çünkü eğer amaç evsizlerin ev sahibi yapılması olsaydı, yani evsizlerin ihtiyacının karşılanması olsaydı, bunun yolu “barınmanın bir hak olduğu” kabul edilerek, bu kesimlere sosyal konut sunumun yapılması olabilirdi. Diğer taraftan bu düzenlemenin de bir vergi kaybı ile sonuçlanacağı açık.
MAKİNE VE TEÇHİZATA TEŞVİK
Ayrıca bu kararla imalat sanayide
kullanılan yeni makine ve teçhizat da katma değer vergisinden istisna tutuldu.
İlave olarak bu makine ve teçhizata iki kat hızlı amortisman uygulamasına imkan
tanındı. Böylece, üretim teşviki adı altında yapılacak olsa da bu düzenlemenin
de önemli bir gelir kaybına neden olacağı açık.
TEŞVİK: ÇOCUKLU ANNEYE Mİ, ÖZEL KREŞLERE
Mİ?
Bir diğer düzenleme ise ilk bakışta
kreşte çocukları olanları rahatlatabilecek izlenimi veren bir düzenleme. Buna
göre kamuda çalışan kadınlara istihdama destek için verilen kreş desteğinde
çocuk başına tutar fiilen 304 liradan 1,015 liraya çıkartıldı. Böylece kreşte çocuğu
olan kamu emekçisi bir kadının vergi matrahından istisna edilen tutar
yükseltilmiş oldu.
Buradaki önemli konu yine “nitelikli
istihdamın bir hak olduğu”, dolayısıyla da devletin kamu-özel sektör ayırımı
yapmaksızın çalışabilecek herkese istihdam sağlamakla yükümlü bulunduğu, bunun
ise çocuklu kadınlar açısından iş yerlerinde ücretsiz kreş sunumunu
gerektirdiği biçimindeki bir vatandaşlık hakkından uzaklaşılarak bu hizmetin
özel sektörden satın alınması.
Yani çalışan kadın çocuğunu ya da
çocuklarını özel kreşe verecek, ödediği kreş ücreti için de çocuk başına 1,015
liraya kadar ki kısmını ödeyeceği vergiye esas alınan matrahtan indirecek.
Ancak hatırlatalım, nitelikli kreş
ücretleri artık 1,000 liranın çok üzerinde seyrediyor, ayrıca bu düzenleme aslında
özel sektörü teşvik ediyor. Keza bu düzenleme de vergi geliri kaybına neden
olacak.
İÇİCİLER ÖDESİNLER!
Hükumet bu vergi gelirlerinin bir
kısmını ise şöyle telafi edecek: Rakı, cin, votka gibi alkollü içkilerden
aldığı maktu vergileri artırıyor (bu artırımın bir diğer nedeni de AB’ye 2009
yılında verilmiş olan bir taahhüt). Örneğin rakıdan aldığı vergi eskiden 171,2
lira iken bundan böyle 184,3 lira oldu.
Muhafazakâr seçmenin en azından bir
kısmının (bu düzenlemenin içki içenleri cezalandıracağı inancıyla) bu
düzenlemeden mutlu olacağını söylemek mümkün. Diğer yandan aynı seçmen haram
olduğu bu kesimce kabul edilen faizden neden asgari ücretliden alındığı kadar
bile vergi alınmadığını, yine paradan para kazanmak biçiminde adeta bir kumar
kazancı olarak da görülebilecek olan borsa gelirlerinin neden hiç vergi
alınmadığını sorgulamıyor. Muhtemelen işin bu kısmından haberdar değil, Büyük
medyanın yaydığı eksik ve yanlış haberlerle kendini yeterince bilgilendirilmiş
varsayıyor.
Özcesi seçime giderken, siyasal iktidar
kesenin ağzını açmaya devam edecek. Ya sonrası? Ne olabileceğini bir
arkadaşımın paylaştığı bir fıkra ile tahmin etmeye çalışalım (fıkranın bir
miktar cinsiyetçi olduğunun farkında olarak özür diliyorum ama durumu da tam
olarak anlattığı için paylaşmadan edemedim).
"PARAMI GERİ ALINCAYA KADAR"
“Hemşerim Temel bir fahişe ile pazarlık
yapmış ve bir geceliğine ne kadar ücret istediğini sormuş. Cevap 10 bin TL
olmuş. Bizimki fiyatı iki katına çıkarmış, “Ama özel bir isteğim var.” demiş.
Fahişe merak etmiş sormuş “Nedir?”. Temel ”Gecenin sonunda seni döverim” demiş.
Paranın cazibesine katılan kadın endişeli de olsa teklifi kabul etmiş. Ama eve
gidene kadar devamlı “Ne kadar döveceksin?” diye sorup durmuş. İşi bitinceye
kadar cevap vermeyen Temel sorunun tekrar sorulması üzerine cevap vermiş.
“Paramı geri alana kadar.” (R. Hakan Özyıldız, http://www.hakanozyildiz.com/…/derinlesen-ekonomik-sorunlar…).
İyi bir hafta sonu
geçirmeniz dileğimle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder