‘POUJADE HAREKETİ'NDEN
‘SARI YELEKLİLER’E
Mustafa Durmuş
4 Aralık 2018
Kapitalizm krizler üreten bir sistem.
Sistemin işleyiş biçimi, iç çatışmaları, neden olduğu yoksulluk ve gelir
bölüşümü adaletsizlikleri, ayrımcılık, baskılar, savaşlar ve göçler sadece
ekonomik krizlere değil, sosyal, politik ve ekolojik krizlere de neden oluyor.
‘2008 Finansal Krizi’ ve ardından
yaşanan ‘Büyük Resesyon’ sırasında, 2010 yılında, Kuzey Afrika’da Tunus ve
Mısır’da ortaya çıkan ve adına Arap Baharı denilen, sonrasında manipüle
edilerek sonlandırılan isyanlar bunun somut bir örnekleriydi.
VERGİYE VE SOSYAL DIŞLANMIŞLIĞA TEPKİ
Bunun bir yenisi Mayıs ayından bu yana
Fransa’da yaşanıyor. ‘Sarı Yelekliler” adı verilen yüzbinlerce Fransız
sokaklarda sivil direniş örnekleri sergiliyor.
Fransız halkı artırılan akaryakıt
vergisine, doğal gaz ve elektrik fiyatlarına yapılan zamlara, kaldırılan
zenginlerce ödenen servet vergisine, hayat pahalılığına, düşük ücretlere kısaca
en sert biçimde uygulanan neo-liberal politikalara karşı olduğu kadar,
aşağılanıp hor görülmeye ve sosyal dışlanmaya karşı da tepkisini sokaklara
çıkarak gösteriyor (1). Bu eylemler bugün Hollanda gibi diğer Avrupa ülkelerine
de yayıldı.
Akaryakıttan alınan verginin artırılmasından
asıl olarak etkilenen, sosyal dışlanmışlığa uğratılmış taşralı düşük gelirli
Fransız esnaf ve köylüsü. Çünkü bu kesim her gün taşradan büyük kentlere
gelirken araçlarını kullanıyor, bu zam da en çok onları etkiliyor.
“BİZ EKMEK KIRINTISI DEĞİL, EKMEĞİN TAMAMINI İSTİYORUZ!”
Bu isyan zamların 6 aylığına
durdurulmasını sağladı. Hükümet 6 ay için zamları durdurduğunu açıkladı. Ama bu
açıklama isyanın ateşini düşürmedi. Çünkü isyancılar bunu yeterli görmüyorlar.
Al Jazeera TV’ye konuşan isyanın liderlerinden Benjamin Chaucy şunları söyledi:
“ İsyanın ilk aşamasındayız. Aslında
derin bir ayaklanma halindeyiz. Bize ekmek kırıntısı vererek susturmak
istiyorlar, ama susmayacağız, durmayacağız. Biz ekmek kırıntısı değil ekmeğin
tamamını (baget) istiyoruz.”(2)
Vergiye karşı tepki biçiminde kendini
gösteren, ama asıl olarak sosyal dışlanmışlık ve yok sayılmaya karşı bir
direniş olarak ortaya çıkan bu eylemler ne dünyada ne de Fransa’da bir ilk.
Örneğin 10 Aralık 1848 tarihinde
Fransa’da gerçekleşen köylü ayaklanmasındaki ana nedenlerden biri burjuva
cumhuriyetinin köylüyü ezen vergileriydi. Köylüler bir süre sonra burjuva
cumhuriyetinin kendileri için ağır vergiler demek olduğunu anladılar ve bu cumhuriyete
karşı imparatorun yanında yer aldılar (3).
1934 yılında bu kez benzine konulan
ilave vergiyi protesto eden 17 bin beş yüz Fransız taksi şoförü 120 bin kişinin
katıldığı geniş çaplı bir hükümet karşıtı protestoya neden olan bir eylemi
başlattı ve eylemin ardından hükümet istifa etmek zorunda kaldı.
TAŞRALI KÜÇÜK ESNAFIN VERGİYE İSYANI
20. Yüzyılda görülen en örgütlü vergi
isyanı olarak kabul edilen ‘Poujade Hareketi’ ise ikinci dünya savaşı
sonrasında Fransa’nın içinde bulunduğu ekonomik koşullardan kaynaklandı.
Poujade Hareketinin ortaya çıktığı
bölgenin sürekli göç veren bir bölge olması, Paris gibi büyük merkezlerdeki
tüccarların küçük esnaf aleyhine olmak üzere palazlanması, dolaylı vergilerin
giderek artması, deflasyonist politikaların küçük esnaf ve zanaatkârların iş
hacmini daraltması ve ticari yaşamda durgunluğa girilmesi esnafın üzerindeki
vergilerin yükünü daha da ağır bir biçimde hissetmesine neden olmuştu.
Ekonomik sıkıntı içindeki Fransız çiftçi
ve esnafı 33 yaşındaki bir çiftçi, Pierre Poujade liderliğinde Paris’ten gelen
vergi denetçilerine kapılarını kapattı ve onların denetim yapmalarına engel
oldu. Vergi ödemeyi reddetti. Fransa’da o dönemde esnafın ödemesi gereken 25
çeşit vergi bulunuyordu ve vergi denetçileri esnafa potansiyel suçlu muamelesi
yapıyorlardı.
Poujade Hareketi az gelişmiş bir ilden
çıktı ve aynı konumdaki 12 ile daha yayıldı. Daha sonra politik bir hareket
haline gelen Poujadisme 1956 seçimlerinde aldığı 3 milyon oy ile parlamentoya
52 milletvekili göndermeyi başardı ama 1960’lı yıllarda popülaritesini yitirdi
(4).
ANADOLU’DA VERGİ İSYANLARI
İçinde yaşadığımız coğrafya da vergiye
karşı isyanlarla dolu bir coğrafya. Öyle ki Anadolu’da ilk vergi isyanı
Selçuklu İmparatorluğunun çöküşünün ardından gerçekleşti. 1285’te ağır
vergileme ve mültezimlerin ağır soygunlarına karşı Tokat, Aksaray, Konya ve
Kayseri’de halk vergiye karşı ayaklandı. Bir kısım halk vergiler nedeniyle göç
etmek zorunda kaldı (5).
Osmanlı’da vergi benzeri sebeplerle
çıkan isyanlar ise; Celali isyanları, Patrona Halil İsyanı (1730), Atçalı Kel
Mehmet İsyanı (1829-1830) gibi isyanlar. Celali isyanları ağırlıklı olarak
Bozok (Yozgat) civarında görüldü. Bunlar; Şeyh Celal İsyanı (1519), Baba Zünnun
İsyanı (1525), Kalender Çelebi İsyanı (1528) ve Karayazıcı İsyanıdır (1598).
Celali İsyanlarının iktidarı ele
geçirmek gibi politik bir hedefi yoktu. Bunlar sistemden dışlananların, aşırı
vergi yükü ve toprak baskısından kurtulmak için gerçekleştirdikleri
ayaklanmalardı (6).
Bu dönemi iyi anlamak için sadece resmi
kayıtlara (Tahrir Defterleri ve Osmanlı Arşivleri gibi) bakmak yeterli değil.
Dönemin edebi metinlerine, şairlerine de bakmak gerekiyor. Nitekim Nabi ve Nefi
gibi Divan Edebiyatı şairleri şiirleri ile saltanatı ciddi bir biçimde
eleştirmişlerdir.
HAKSIZ VERGİYE DİRENİŞ MEŞRUDUR!
Marx “vergi alanındaki mücadele sınıf
mücadelesinin en eski biçimidir” der.
Bu sınıf savaşında sermaye sahiplerinin
eli çok güçlüdür. Onlar vergi yasalarına bizzat müdahale ederek, vergiyi
kaçırarak, vergiyi yansıtarak, yasal boşluklardan yararlanarak vergiden
kaçınarak, sürekli aflar çıkarttırarak vergiyi ödemeyerek, eksik ya da geç
ödeyerek vergi yükünden kurtulurlar.
Neo liberalizminin artan bir biçimde
otoriterleştiği, parlamentoların etkisiz hale getirildiği, Bütçe Hakkı’nın
ortadan kaldırıldığı bir dönemde halkın, emekçilerin bu haksız vergilere,
yurttaşlık haklarını kullanarak, toplu olarak direnmelerinden başka yol
kalmıyor.
Vergileme meşruiyet ve hakkaniyet
temellerini yitirdiğinde buna karşı toplumsal olarak gerçekleştirilen
direnişler de meşru hale geliyor. Bu nedenle de, ‘SarıYelekliler’ haklı bir
direniş sergiliyorlar.
Elbette bu direniş de bir takım
ırkçı-faşist, gerici güçler tarafından manipüle edilebilir ve 2010 Arap
Baharı’ndaki gibi sonlanabilir. Bu tehlike her zaman vardır.
Ancak bir diğer boyutuyla bu direniş,
kapitalizmin neden olduğu baskılara, ayrımcılığa, sosyal dışlamaya,
yoksullaştırmaya ve mülksüzleştirmeye karşı Fransız halkının meydanlara çıkması
ve “biz de varız” demesidir.
……………
(1) Christophe
Guilluy, “France is deeply fractured. Gilets jaunes are just a symptom”, https://www.theguardian.com (2 December 2018).
(3) Karl Marx,
Fransa’da Sınıf Mücadeleleri, 1848-1850, s. 73.
(4) Şaban Küçük, Vergi İsyanları, 2012.
(5) David F. Burg, A world history of tax rebellions, 2004.
(6) http://www.ottomanhistorypodcast.com.
(4) Şaban Küçük, Vergi İsyanları, 2012.
(5) David F. Burg, A world history of tax rebellions, 2004.
(6) http://www.ottomanhistorypodcast.com.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder