NATO ZİRVESİ TOPLANIRKEN…
Mustafa Durmuş
12 Temmuz 2018
15 Temmuz’daki darbe girişiminden
bu yana Türkiye’nin NATO’nun kurucu patronu olan ABD ile ilişkilerinin
gerildiği biliniyor. Sadece darbe üzerinden değil, aynı zamanda Türkiye’nin
Suriye’deki operasyonları ve bu sırada Rusya ile yakınlaşması, S-400 füze alımı
anlaşması üzerinden de kavga zaman zaman büyüdü.
Diğer yandan bu gelişmeler
Türkiye’nin birkaç gündür Brüksel’de yapılmakta olan NATO zirvesine katılmasına
engel olmadı. Cumhurbaşkanı ve eşi bu toplantıya katılıp diğer liderlerle ve
eşleriyle aynı fotoğraf karelerinde yer aldılar.
Kısaca hatırlatırsak, Kuzey
Atlantik Paktı veya Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü olarak bilinen ve kısa
ismi NATO olan bu örgüt, ABD’nin önderliğinde 12 ülkenin 1949 yılında
kurdukları bir örgüt. Şu an üye sayısı 29 olan bu örgüte Türkiye, emperyalizmle
eklenme sürecinin birinci aşaması olan Demokrat Parti iktidarı (Menderes)
döneminde (1952 yılında) katıldı.
SAVAŞ ÖRGÜTÜ
Dünyada yaygın bir biçimde
uluslararası bir “savaş örgütü” olarak anılan bu örgüt 2. Dünya Savaşı
sonrasında iki kutba ayrılmış dünyada, sadece sanıldığı gibi kapitalist
dünyanın patronluğuna yükselen ABD’nin önderliğinde sosyalist bloka karşı
değil, aynı zamanda üye ülkelerin kendi içlerinde işçi sınıfından gelebilecek
tehditlere karşı da kapitalizmi savunmak için oluşturulmuş bir örgüt.
1 TRİLYON DOLARI AŞAN
HARCAMA
Bu örgütün üyeleri
aracılığıyla gerçekleştirdiği savunma harcamaları ise bu yıl itibariyle 1
trilyon doları (yılda) geçiyor. Yani dünyadaki toplam 1,7 trilyon dolarlık
savunma harcaması ya da askeri harcamanın yüzde 59’unu bu örgütün üyeleri
yapıyor. Kalanı ise, Çin, Rusya ve Hindistan gibi ülkeler tarafından
gerçekleştiriliyor.
Yılda trilyon dolarlık bir
fonun on biri kadar bir fon ile insanlığın; yoksulluk, salgın hastalıklarla
mücadele, işsizlik, sağlıklı suya erişme ve nitelikli eğitim gibi çok temel
sorunlarının önemli ölçüde çözülebileceği gerçekliğine karşın, böyle büyük
kaynakların askeri harcamalara harcanmasını kapitalizmin ve onun bir sonucu
olan emperyalizmin doğası ile açıklamak mümkün olabilir ancak.
SORUNLARI DERİNLEŞTİREN
HARCAMA
Türkiye’de ekonomik büyüme,
işsizlik, enflasyon, cari açık, bütçe açığı ve dolar kuru gibi sadece
ekonominin kendini değil, işletmelerin geleceğini ve çok daha önemlisi
insanlarımızın yaşam standardını etkileyen birçok faktörden biri de (belki de ulusalcı hassasiyetler nedeniyle
yeterince konuşulmayan) adına askeri harcama ya da savaş harcaması da denilen
ve bugünlerde zirvede konuşulan “savunma harcamaları” oluşturuyor.
Bu harcamalar sadece ülke
içindeki çatışmacı dinamiklerin, bölge ülkeleriyle yaşanan gerginliklerin ya da
ihtiyaçların neden olduğu harcamalar değil, bir o kadar da 60 yılı aşkın bir
süredir emperyalizmin ileri karakolu konumunda olmanın bir sonucu. Yani dışsal
bir etken olarak gözüken, ama 1952 yılından bu yana içimizde olan bir etkenin,
NATO’ya üyeliğin bir sonucu.
Çünkü bu örgüte üye olmanın
yerine getirilmesi gereken sorumlulukları var. Bu da ülkenin savunma bütçesini
belirlerken, diğer sosyal ve ekonomik ihtiyaçlara ayrılabilecek kaynakların
azalmasıyla sonuçlanıyor.
EMPERYALİZM DIŞSAL DEĞİL
İÇSEL BİR OLGU
NATO’ ye üyelik hem
emperyalist- kapitalist sistemin üretim ve bölüşüm ilişkilerinin bir parçası
olmayı, hem de bunu korumak anlamında
askeri ittifakların da bir parçası olmayı zorunlu kılıyor. Bu da emperyalizmi
içsel bir olgu haline getiriyor. Yani emperyalizmi kovabilmek, onun örgütünden
çıkabilmek, ancak küresel kapitalist sistemi karşınıza almakla mümkün.
Örgütün aşağıda son zirvesine
ilişkin hazırladığı basın ile paylaşılan bülteninden özetleyip tablolaştırdığım
(1) savunma harcamasının büyüklüğü,
yapısı ve üyelerin konumu başta Türkiye olmak üzere üye ülkelerin kendi
halklarının ihtiyacı için kullanabilecekleri kaynağı savunma bütçesi olarak
ayırarak, onların ekonomik ve sosyal refahını gerilettiğini ve
yoksullaştırdığını ve aynı zamanda da bütçe hakkının nasıl bizzat bu örgüt
üyeliği nedeniyle ortadan kaldırıldığını gösteriyor.
Bültende yer alan veriler
üye ülkelerin Savunma Bakanlığı’nın sunduğu veriler, OECD verileri ve Avrupa
Komisyonu verilerinden oluşuyor. Ekipman harcamaları temel ekipman ve arge
harcamalarından oluşurken, ve personel harcamalarına emekli askerlere yapılan
maaş vs ödemeleri dahil edilmiş.
2015’TEN BU YANA HARCAMALAR
ARTIYOR
NATO üyelerinin (29 üye) yapmış
olduğu toplam savunma harcamaları 2011-2014 yılları arasında düzenli olarak
azalırken, 2015 yılından itibaren tırmanışa geçmiş. 2017 yılındaki artış yüzde
5,2 ile zirve yapmış.
Yani 2011 yılında 1,0
trilyon dolar olan toplam harcamaların 2018 yılında tekrar bu düzeyi yakalayacağı,
hatta geçeceği tahmin ediliyor (1,137 trilyon dolar). Bunun yüzde 62’sinin tek
başına ABD tarafından yapılıyor olması, Trump’ın zirvede krize neden olan “diğer üyelerin ellerine cebine atıp paylarını
artırmalarını” istemesini açıklıyor.
ÜYELER ULUSAL GELİRLERİNİN YÜZDE YARIM İLE
YÜZDE 3,5’İNİ ASKERİ HARCAMAYA AYIRIYOR
NATO üyesi ülkelerin yüzde
51’i (medyan) ulusal gelirlerinin yüzde 1,36’sını askeri harcamalar için
kullanıyor. NATO yönergesinde bu oran yüzde 2. Bu nedenle de Trump zirvede bu
payın yüzde 2’ye çıkartılmasını istedi.
Ayrılan payların ortaya
çıkardığı bazı ilginç durumlar söz konusu. Örneğin beklendiği gibi ABD en büyük
payı yani gelirinin yüzde 3,5’ini ödüyor. Ekonomik kriz ile boğuşan Yunanistan
yüzde 2,3 ile listenin tepelerinde yer alıyor. Pek çok araştırmacı bu ülkenin
krize girmesinin nedenini bu yüksek askeri harcamalarına bağlıyor. Türkiye’nin
payı ise yüzde 1,68. Bu açıdan NATO’’da
ulusal kaynaklarını askeri harcamalara en fazla ayıran 10. ülke oluyor.
TÜRKİYE’NİN PAYI ARTIYOR
Ancak Türkiye’nin payının
2014 yılındaki yüzde 1,49’dan bu seviyeye gelmesi önemli. Zira aynı dönemde tüm
NATO üyelerinin payları düşüyor, ABD örneğin payını yüzde 5,3’ten neredeyse
yüzde 40 azaltarak bugünkü durumuna getiriyor.
SİLAH ÜRETİMİNDE DIŞA
BAĞIMLILIK AZALMADI
Türkiye açısından ikinci
önemli durum Türkiye’nin yaptığı harcamalar içinde ekipman gibi kendi
üretmediği, daha ziyade ithal ettiği malzemeler için yapılanların yüksekliği.
Çünkü üyelerin yüzde 51’inin
böyle harcamalarının toplam askeri harcamalar içindeki payı yüzde 21, yönergede
istenen yüzde 20, ABD’nin ki yüzde 26 iken Türkiye’nin ki yüzde 32’ye yakın.
Oysa bu pay 2014 yılında yüzde 24 idi.
Bu da son yıllarda ulusal
savunma sanayi yatırımlarının önemli ölçüde ithalata olan bağımlılığı azalttığı
iddiasını boşa çıkartıyor. Yani askeri amaçla yapılan her bir doların 33 centi
ithal ekipmana yatırılıyor. Bu açıdan Türkiye, Lüksemburg ve Romanya’nın ardından
3.sırada yer alıyor. Türkiye kalan parasının yüzde 45,3’ünü askeri personel ve
yüzde 2,4’ünü alt yapı ve yüzde 20,8’ini diğer amaçlar için kullanıyor.
HER 10 NATO ASKERİNDEN
1,2’Sİ TÜRK
NATO bünyesindeki askeri
personelin sayısı 3,2 milyona yakın. Bunun yüzde 40’ını 1,3 milyon ABD askeri
oluşturuyor. Bu açıdan yüzde 12 ile ikinci sırada Türkiye geliyor (385 bin).
Böylece Her 10 NATO
askerinin 4’ü Amerikalı, 1,2’si Türk askerinden oluşuyor. Bu da örgütün
merkezinde yer alan ABD ile ileri karakolunda görev yapan Türkiye’nin
uluslararası sermaye akımları, bankacılık, doğrudan yatırımlar gibi ekonomik
faktörlerin dışında askeri amaçlarla da nasıl kopması çok zor bağlarla bağlı
olduğunu gösteriyor.
Bunun dışında Türkiye’nin
2018 itibariyle yaklaşık 61 milyar TL’lik bir askeri harcama yapması
bekleniyor. Yani bu yılki devlet
bütçesindeki her 100 liranın 8 lirası askeri harcamalar için ayrılacak.
BU YIL YÜZDE 15,7 ARTIŞ
Askeri harcamalardaki reel
artış ise ürkütücü düzeyde. Çünkü tablodan da görüleceği gibi 2015 yılında
yüzde 1,30 oranında olan artış, 2017’de yüzde 11,73 oldu ve 2018’de yüzde 15,7
olması bekleniyor.
Ülkede bunca ekonomik ve
sosyal sorun için bütçeden yeterince kaynak ayrılmazken, askeri harcamalara
ayrılan kaynağın hem büyüklüğü hem de yıllık reel olarak artışının yüksekliği
yeni rejimin askeri yönelimleri ile açıklanabilir.
Bu gelişme ile kişi başına
askeri harcama 15,500 dolara yükseliyor. Yani ülkede kişi başına yılda 15 bin
doların üzerinde askeri harcama yapılıyor. Kişi başı gelirin 9,000 dolara kadar
gerilediği, kişi başı kamusal sağlık harcamasının sadece 624 dolar olduğu (2),
kişi başı eğitim harcamasının ise toplamda 4,000 dolar olduğu (3)bir durumda askeri
harcamanın bunları katlaması ancak yeni rejimin yönelimleri ile açıklanabilir.
……..
(1) NATO, Public Diplomacy Division, Press Release (10
July 2018) :Defence Expenditure of NATO Countries (2011-2018).
(2) Focus on spending on health latest trends, 2018, s.
3.
(3) OECD Education at a glance 2017.
2011
2015
2017(t)
2018(t)
Cari fiyatlar
(Milyar TL)
22,8
35,2
47,0
60,9
Sabit fiyatlar (2010, Milyar TL)
21,0
22,6
27,5
31,8
ABD doları (Milyar $)
13,6
12,0
13,0
15,2
Yıllık reel
değişiklik (%)
-1,16
1,30
11,73
15,69
Kişi başı
harcama ($)
11,500
13,900
14,900
15,500
Askeri personel
495,000
385,00
416,000
385,000
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder