HADİ
“MERKEZ BANKASI BAĞIMSIZ”…
Mustafa
Durmuş
14
Eylül 2018
Merkez Bankası’nın dünkü faiz artırımı kararına
Cumhurbaşkanı’ndan bugün bir açıklama geldi: “ Merkez Bankası faiz artırımını
oldukça yüksek gerçekleştirildi. Bağımsızlığın neticesini göreceğiz, şahsen
sabır safhamdır. Biz sömürü manivelalarına eyvallah edemeyiz. Ben yatırımcıma
bakarım. Bir ülkenin kalkınması üretim, üretim, üretimdir. Finans
kuruluşlarının yapması gereken bu çarkı döndürmektir. Finans kuruluşlarının
ayakta kalması da reel ekonomi ve reel yatırımcıya bağlıdır. Tulumbadan su
gelmezse susuz kalırsın. Kişisel olarak faiz meselesine bakışımı böyle
bilmenizi isterim” (1).
Faiz artırımından hemen önceki Erdoğan’ın faiz
artırımı karşıtı açıklamalarını ekonomist gazeteci U. Gürses, mealen seçmenin
gönlünü almaya dönük bir açıklama olarak nitelendirilmişti. Yazara göre MB, “Cumhurbaşkanı’nın
onayı olmadan böyle bir adımı atamazdı” (2).
Cumhurbaşkanı’nın faiz karşıtlığı söylemleri
biliniyor. Bunu da daha çok faizin haksız ve haram bir kazanç olmasına, sömürü
olmasına dayandırıyor. Bu da dindar seçmende karşılık buluyor.
Diğer taraftan yüksek faiz oranı işin bir boyutu.
Diğer boyutunda bunun nasıl vergilendirildiği konusu var. Yani “kazanılmamış,
haksız ya da haram kazanç” olarak tanımlanan faizden elde edilen gelirin (ya da
sömürünün) büyüklüğünü sadece faiz oranının yüksekliği belirlemiyor. Bu faizden
ne kadar vergi alındığı da önemli.
Maalesef Türkiye’de son yıllarda, Gelir Vergisi
Kanunu’nun Geçici 67. Maddesi gereğince, faizden asgari ücretliden alınan kadar
dahi vergi alınmıyor. Üstelik bu Eylül başında yapılan bir değişiklikle lira cinsinden vadeli mevduatlardaki gelir vergisi (stopaj) oranları daha
da düşürüldü.
Kısaca, lira cinsinden tutulan vadeli banka
mevduatlarından elde edilen faiz gelirinden alınan gelir vergisi 6 aya kadar
vadeli mevduatlarda yüzde 15’ten yüzde 5’e; 6 ay-1 yıl vadeli olanlarda yüzde
12’den yüzde 3’e ve 1 yıldan uzun vadeli olanlardan yüzde 10’dan yüzde 0’a
düşürüldü (3) .
Bu bağlamda 791 milyar liralık çeşitli
vadelere bağlanmış vadeli mevduattan elde edilen faiz gelirinden alınan vergi
azaltıldı, hatta bir kısmında sıfırlandı (4).
BDDK verilerine göre bu mevduatın yüzde
45’i, bu kendilerine “milyoner” denilen 150 bin servet zenginine ait. Bunların
hesaplarında ortalama 6,6 milyon liraları var (5). Dolayısıyla da sağlanacak
vergi indirimlerinden asıl olarak bu 150 bin zengin faydalanacak.
Benzer bir biçimde, 67. Maddeye göre, devlet
tahvili ve hazine bonosu faiz geliri elde edenlerden alınan vergi oranı yerli
ve yabancı ayırımı yapılmaksızın yüzde 0. Duruma göre yüzde 10 ile sınırlı.
Borsadan elde edilen gelirler ise hiç vergilendirilmiyor. Yani süper
zenginlerimiz bir asgari ücretli kadar dahi vergilendirilmiyor.
Şimdi sizce de burada bir tuhaflık yok
mu?
Hadi Merkez Bankası “bağımsız”, bu
nedenle de siyasal iktidarın bunlara sözü geçmiyor. Bu kurum faizleri
yükseltip, rantiyeye daha fazla kazandırıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na da
mı sözümüz geçmiyor? Kaldı ki yeni rejimle vergileri kaldırmak, indirmek
yetkisi artık doğrudan Cumhurbaşkanı’nın yetkisinde değil mi?
……..
(2) Uğur Gürses, “Geç
gelen itfaiye…”, https://ugurgurses.wordpress.com/2018/09/13/gec-gelen-itfaiye
(13/09/2018).
(4) TCMB, Haftalık Para ve
Banka İstatistikleri (31 Ağustos 2018), Tablo
2,http://www.tcmb.gov.tr/…/haftalik+para+ve+banka+istatistikl…
(5) http://www.hurriyet.com.tr/…/milyoner-sayisi-150-bine-dayan….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder