KRİZDEKİ ÜÇ ÜLKE: ARJANTİN, TÜRKİYE,
VENEZÜELLA (1)
Mustafa Durmuş
1 Eylül 2018
Bugün ‘yükselen ekonomi’ olarak tabir
edilen, kriz içindeki iki ülkeden; Arjantin ve Türkiye’den ve yine ülkemizde
hakkında çok az şey bilinen, bilinenlerin de yanlış bilindiği, Başkanının
Türkiye ziyareti sonrasında bazı sol gruplar içinde tartışma yaratan, kriz
içindeki bir başka ülkeden, Venezüella’dan söz edeceğim.
Bu üç ülkenin ortak noktası derin bir
finansal –ekonomik kriz ve potansiyel bir politik ve sosyal kriz içinde
olmaları.
Krizin semptomları üçünde de hemen hemen
aynı, ama krizin nedenleri konusunda Arjantin ve Türkiye benzeşiyor olsa da
Venezüella farklılaşıyor. Ayrıca krize karşı uyguladıkları politikalar
konusunda da Venezüella ayrışıyor. Semptomlardan başlayalım.
ULUSAL PARALARI ÇÖKÜŞ YAŞIYOR
Her üç ülkenin ulusal para birimlerinin
dolar karşısındaki değer kaybı diğer az gelişmiş ekonomilerinin kaybından
belirgin bir biçimde yüksek.
Öyle ki sadece bu hafta içinde Arjantin
pezosu bir günde yüzde 24 değer kaybetti. Üstelik bu değer kaybı, ülke IMF ile
Haziran’da anlaşmış ve kredinin ilk dilimi ülkeye gelmiş olmasına rağmen
gerçekleşti. Benzer bir biçimde Türkiye’de de yılbaşından bu yana liranın değer
kaybı yüzde 40’ı aştı.
Venezüella ise diğerlerinden farklı
olarak sabit kur rejimi uyguluyor. Yani parasını serbest dalgalanmaya
bırakmıyor. Ama bunun bir bedeli var: Kayıt dışı ya da kara borsa döviz
piyasası. Öyle ki resmi kurda 1 dolar 10 bolivar (Venezüella para birimi) ama
kayıt dışı piyasalarda 1 dolar 1,000 bolivarı buluyor.
Kısaca her üç ülkede de ulusal paralar dolar karşısında ciddi değer kaybediyor.
Kısaca her üç ülkede de ulusal paralar dolar karşısında ciddi değer kaybediyor.
YÜKSEK ENFLASYON
Bu gelişmeye paralel bir biçimde üç
ülkede de enflasyon oranları hızla yükseliyor. Türkiye’de resmi enflasyon yüzde
16 civarında, Arjantin’de yüzde 31 (1). Venezüella’da ise artık üç haneli hiper
enflasyondan söz ediliyor (2).
YÜKSEK FAİZ
Faiz oranları da fırlamış durumda.
Türkiye’de gösterge faizi yüzde 18 iken (piyasada faizler yüzde 25-30 arasında
değişiyor), Arjantin’de yüzde 60’a (3) çıkartıldı. Yani döviz krizi ile
enflasyon at başı gidiyor.
DIŞ BORÇ BATAĞI
Her üç ülkenin de borç stokları milli
gelirlerine göre çok yüksek. Arjantin’in toplam dış borç stoku 120 milyar dolar
(4), Türkiye’ninki ise 466 milyar dolar civarında. Venezüella’da ise kısa
vadeli dış borç 17 milyar dolar (5).
Bu verilerden hareketle Türkiye’nin bu
üçlü içinde potansiyel olarak en zor durumda olan ülke olduğunu söylemek
gerekiyor. Çünkü Türkiye’nin kalan vadesine göre kısa vadeli borcu 179 milyar
dolar, yani Arjantin’in toplam borç stokunun bir buçuk, Venezüella’nınkinin 10
katı dolayında. Döviz açık pozisyonu ise 217 milyar dolar (6), yani Arjantin
dış borcunun neredeyse iki katına yakın.
Üç ülkeden son yıllarda artan sermaye
çıkışlarının ve dışarıya doğru göçlerin de (özellikle Türkiye ve Venezüella)
ortak bir sorun olarak altını çizmek gerekiyor.
IMF YOLU: ARJANTİN VE TÜRKİYE’YE AÇIK, VENEZÜELLA’YA KAPALI
Kısaca birbirinden farklı ekonomik
büyüklüklere sahip olsalar da, bu üç ülkenin ortak yönü dış borçlarını
çevirmekte zorlanması ve fiilen bir borç krizi içinde olmaları.
Bu nedenle bir zamanlar dış borcunu
reddetmiş ve kazanmış olan Arjantin IMF ile anlaşmak zorunda kaldı, Türkiye iMF
bu yolunda ilerliyor.
Venezüella’ya ise bu yol kapalı. Zira
ülke ABD’nin çektiği uluslararası finansal bir blokaj altında. Öyle ki
uluslararası para piyasalarından borçlanma yolu da (tahvil ve bono ihraç
ederek) konulan ABD yaptırımları nedeniyle kapalı.
KRİZİN NEDENLERİ: ARJANTİN VE TÜRKİYE’DE BENZER
Bu benzer semptomlara rağmen,
Venezüella’nın diğer iki ülkeye göre krize giriş nedeni farklı.
Arjantin ve Türkiye ise benzerlik var.
Her iki ülke de küresel kapitalizme (özellikle de finans piyasaları açısından)
neredeyse tam entegre oldular. İkisinde de son 15 yılı aşkın bir süredir neo
liberal sermaye birikimi stratejileri ve buna uygun ekonomik büyüme
politikaları uygulanıyor.
Uygulanan bu politikalar büyük ölçüde
yüksek cari açıkla yüksek ekonomik büyümenin sağlanması biçiminde yürüyor. Bu
yüksek cari açık ise yabancı sermaye girişi (asıl olarak sıcak para) ile
kapatılıyor.
Uluslararası finansal konjonktürün
olumlu olduğu, yani dünyada paranın bol olduğu dönemlerde (2002 sonrası ve 2009
sonrası) bu ülkeler uluslararası finans piyasalarından bolca ucuz dolar
cinsinden borçlandılar.
Ancak dönem değişip de (özellikle de FED
faiz oranlarını artırmaya ve korumacılık artmaya başladığında) bu paralar
kesildiğinde, ya da azaldığında, sermaye çıkışları arttığında da krize girmeye
başladılar. Yani değirmenin suyu kesilmeye başladığında sorunlar su yüzüne
çıkmaya başladı.
Yıllarca değirmenin suyu asıl olarak
rantı yüksek inşaat emlak ve finans gibi, alt yapı gibi sektörleri fonlamada
kullanıldı, ama sonuçta bu ülkeler çok büyük bir borç stokuyla karşı karşıya
kaldılar.
Bu strateji ile çok sayıda büyük servet
sahibi zengin, büyük müteahhit, bankacı, emlak kralı yarattılar, ama aynı
zamanda da kendi halklarını yoksullaştırdılar, onları hızla borçlandırdılar,
ekonomiyi ise bir borç batağına ve tuzağına sürüklediler. Yani bu iki ülke tasarımı
dışarıda, imalatı içeride yapılmış bir yerli ve milli krizle bugüne geldi.
VENEZÜELLA: KAPİTALİZM ÖTESİ BİR YOL DENEMENİN BEDELİNİ ÖDÜYOR
Venezüella ise diğer iki ülkeninkinden
farklı nedenlerden dolayı krize girdi. 1998 yılında Chavez seçimleri kazandığı
sırada neo liberal kapitalizm derin bir sıkıntı içindeydi.
Chavez neo liberal kapitalizmi restore
etmek ile (iyileştirici bazı değişikliklerle sosyal sorunlara dikkat çeken ama
asıl olarak kârı önceleyen) başka bir model kurmak arasındaki bir ikilemle
karşı karşıya kaldı. İkinci yolu seçti, sosyalizm fikrini canlandırdı. Reel
sosyalizmin hatalarını gören bir yerden ama onun kazanımlarını da reddetmeyerek
yeni sosyalizme “21.Yüzyıl Sosyalizmi” adını verdi. Bu model, devlet
mülkiyetini esas alan ama işçilerin işletmelerin yönetimine katılımına izin
vermeyen devlet kapitalizmini de reddeden bir modeldi (7).
Bir başka anlatımla kapitalizmi aşmayı
amaçlayan farklı bir gelişme ve kalkınma stratejisi izlenmeye başladı. Bu model
altında önce hızlıca başta petrol sektörü (PDSVA)) olmak üzere kamulaştırmalara
başladılar. Üretimin örgütlenme biçimini kapitalist olmaktan çıkartıp
alternatif yöntemler denediler.
Aşağıdan yukarıya olmak üzere
fabrikalarda işçilerin kararlara katılımını öncelediler (katılımcı ekonomi) .
Ülke çapında demokratik bir kooperatifleşme ve müşterekler projesi başlattılar.
CHAVEZ DÖNEMİ: EKONOMİK VE SOSYAL GELİŞİMDE MUTLAK İYİLEŞME
Bunun sonucunda örneğin Chavez döneminde
(1999-2013) ekonomik ve sosyal göstergelerde büyük bir başarı sağlandı.
Sırasıyla (8):
Chavez önceki dönemde ekonomik büyüme
yıllık ortalama yüzde 1,4 iken, Chavez döneminde yüzde 4,3 oldu. Kişi başı
milli gelir Chavez öncesinde yılda ortalama binde 8 küçülmüşken, Chavez
döneminde yüzde 2,5 büyüdü. Yani hem ekonomi hem de halkın geliri büyüdü.
Enflasyon Chavez öncesinde yüzde 100
civarına kadar çıkmışken, Chavez ile birlikte hızla düşürülerek yüzde 10’a
kadar düşürüldü.
İşsizlik oranı 1999 yılında Chavez
iktidara geldiğinde yüzde 14,5 iken 2011 yılında yüzde 7,8’e geriledi. Yoksulluk
hemen hemen yüzde 50, aşırı yoksulluk ise yüzde 70 oranında azaltıldı. Gini
katsayısı dönem içinde 0,5’den 0.397’ye düştü. Böylece bölgedeki en düşük
katsayısı oldu. Yani gelir bölüşümü adaletsizliği azaltıldı.
Sosyal harcamaların milli gelir içindeki
payı 1998’de yüzde 11.3 iken, 2011’ yılında yüzde 22.8’e çıktı, yani 2 kat
arttı. Yani devlet hem yoksulluğu, hem de gelir bölüşümündeki adaletsizliği
azaltmak için bütçesini halktan yana kullandı.
Genel eğitimde hem nicelik hem de nitelik artarken, üniversite mezunlarının sayısı üç kattan fazla arttı. Beslenme yetersizliği sorunu yaşayan 5 yaş ve altı çocukların oranı yüzde 7,7’den yüzde 2,9’a düşürüldü. Emeklilik hakkı elde eden yurttaş sayısı 1999-2011 arasında yaklaşık 500 bin artarak 2 milyona yaklaştı.
Genel eğitimde hem nicelik hem de nitelik artarken, üniversite mezunlarının sayısı üç kattan fazla arttı. Beslenme yetersizliği sorunu yaşayan 5 yaş ve altı çocukların oranı yüzde 7,7’den yüzde 2,9’a düşürüldü. Emeklilik hakkı elde eden yurttaş sayısı 1999-2011 arasında yaklaşık 500 bin artarak 2 milyona yaklaştı.
UNASUR’un (Güney Amerika Uluslar
Birliği) talebi üzerine Venezüella için krizden çıkışı programı hazırlayan
grubun üyesi olan ve ünlü araştırma kuruluşu CEPR’in (Center for Economic and
Policy Research) eş yöneticisi Amerikalı Keynesyen iktisatçı Dr. Mark Weisbrot,
Chavez döneminde sağlanan bu gelişmeyi şöyle anlatıyor (9):
“Uluslararası medyanın yazdıklarının tersine Venezüella’da gerçek durum
daha karmaşık ve farklı. 2004-2014 arasında Chavez iktidarı çok iyi işler
çıkardı. 2004 yılında petrol grevi sona erdi, sonrasında kişi başı gelir yılda
ortalama yüzde 2 oranında büyüdü. Oysa öncesindeki 20 yıl boyunca ekonomi yılda
ortalama yüzde 1,2 oranında küçülmekteydi. Yoksulluk oranı yüzde 49, aşırı
yoksulluk yüzde 63 azaldı. Bu sadece nakit gelirler yönündendi. İlave olarak 60
yaş üstü kamusal emeklilik hakkına sahip insanların sayısı 3 kat arttı,
milyonlarca insan ücretsiz kamusal sağlık ve eğitime erişti. Bu durum, yüzde
180 enflasyona, ciddi gıda ve diğer tüketim malı kıtlığına, derin resesyona rağmen
geçen yılın Aralık ayı genel seçimlerinde Venezüella Birleşik Sosyalist
Partisi’nin (PSUV) yüzde 41 oy alarak iktidarda kalabilmesinin nedenidir”.
MADURO DÖNEMİ: ABD AMBARGOSU, FİNANSAL BLOKAJ VE ÜLKEYE KARŞI AÇILAN
Ancak Chavez’in 2013 yılında ölümü ve
2014 yılında ülkenin bütçe gelirlerinin yüzde 50’sini oluşturan petrolün
fiyatlarının 45 dolara kadar düşmesi ve beraberinde ABD tarafından kışkırtılan
petrol şirketi çalışanlarının grevi sonucunda ülke karışmaya başladı.
Büyük bir kısmı ABD tarafından desteklenen
muhalefet 2013’teki başkanlık seçimine asılsa da kazanamadı. Chavez’in yerine
aday gösterilen Maduro az farkla da 2013 yılında ve 2017 yılında tekrar
seçildi.
Maduro dönemi ülkede (enflasyon, göçler,
suç oranının artması gibi) büyük ekonomik ve sosyal zorlukların olduğu bir
dönem. Muhalefet bu zorluklar için Chavezci-Bolivarcı yönetimleri suçlarken,
Bolivarcılar ABD’yi ve onun Latin Amerika’daki kukla rejimlerini adres olarak
gösterdiler. Birçok Bolivarcıya göre, zorlukların nedeni Maduro’ya verdikleri
destek nedeniyle, ABD’nin Venezüella halkını cezalandırmak istemesiydi (10).
Kısaca Venezüella’daki Chavez ile 1998
yılında başlatılan ve Maduro ile sürdürülen bu, küresel kapitalizme aykırı
gelişim stratejisi uluslararası finans kapital ve onun en başta koruyucusu ABD
ve batı tarafından tepkiyle karşılandı.
Uluslararası çapta çok büyük bir yalan,
çarpıtma ve karalama kampanyası başlatıldı. Ülke adeta şeytanlaştırıldı. ABD
arka bahçesinde ikinci bir Küba vakası istemedi. Ülkenin seçilmiş devrimci yönetimi
seçimlerle devrilemeyince, uygulanan çok kapsamlı ekonomik yaptırımlarla (11),
yasaklarla, ulusal parasına yönelik saldırılarla, ABD kaynaklı olarak ortaya
çıkan petrol üretimindeki azalma ile, dışarıdan pompalanmış bir hiper
enflasyonla, finansal blokajlarla, suikast girişimleriyle yürütülen bir tür
savaş ile bu ülke halklarına diz çöktürmek isteniyor.
…devam edecek
……………..
(1) https://wolfstreet.com/…/argentina-peso-collapses-20-in-2-d….
(2) Monica de Bolle (PIIE), Maduro's Economic Plan for Venezuela: Back to the 1980s?, https://piie.com (23 August 2018).
(3) Wolfstreet, agm.
(4) Agm.
(5) Mark Weisbrot, “ Can The Venezuelan Economy Be Fixed?”,https://www.huffingtonpost.com (26 October 2017).
(6) http://www.tcmb.gov.tr/…/M…/Istatistikler/Secilmis+Grafikler.
(7) Marta Harnacker,”Venezuela-After the elections: What is to be done?”,http://links.org.au/marta-harnecker-venezuela-what-is-to-be….
(8) Jake Johnston and Sara Kozameh, “Venezuelan Economic and Social Performance Under Hugo Chávez, in Graphs”,
http://cepr.net/…/venezuelan-economic-and-social-performanc… (7 March 2013).
(9) Weisbrot, agm.
(10) Les Blough, “Venezuela, President Nicolas Maduro And The People”,https://www.telesurtv.net (17 August 2018).
(11) Department of the Treasury , Venezuela-Related Sanctions (https://www.state.gov/e/eb/tfs/spi/venezuela/).
……………..
(1) https://wolfstreet.com/…/argentina-peso-collapses-20-in-2-d….
(2) Monica de Bolle (PIIE), Maduro's Economic Plan for Venezuela: Back to the 1980s?, https://piie.com (23 August 2018).
(3) Wolfstreet, agm.
(4) Agm.
(5) Mark Weisbrot, “ Can The Venezuelan Economy Be Fixed?”,https://www.huffingtonpost.com (26 October 2017).
(6) http://www.tcmb.gov.tr/…/M…/Istatistikler/Secilmis+Grafikler.
(7) Marta Harnacker,”Venezuela-After the elections: What is to be done?”,http://links.org.au/marta-harnecker-venezuela-what-is-to-be….
(8) Jake Johnston and Sara Kozameh, “Venezuelan Economic and Social Performance Under Hugo Chávez, in Graphs”,
http://cepr.net/…/venezuelan-economic-and-social-performanc… (7 March 2013).
(9) Weisbrot, agm.
(10) Les Blough, “Venezuela, President Nicolas Maduro And The People”,https://www.telesurtv.net (17 August 2018).
(11) Department of the Treasury , Venezuela-Related Sanctions (https://www.state.gov/e/eb/tfs/spi/venezuela/).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder