KURTLAR
SOFRASINDA ASGARİ ÜCRET TESPİTİ
Mustafa
Durmuş
21 Aralık 2019
Bu hafta işsizlik ve istihdam verileri açıklandı. TÜİK
verilerine göre (1); geçen yılın Eylül ayı ile kıyaslandığında bu yıl işsizlik
oranı 2,4 puanlık artış ile yüzde 13,8 seviyesinde gerçekleşti (tarım dışında
yüzde 16,4). Böylece işsiz sayısı 817 bin kişi artarak 4 milyon 566 bin kişi
oldu.
ABA
ALTINDAN SOPA
İşsiz sayısındaki bu artış Asgari Ücret Tespit
Komisyonundaki işveren temsilcisi tarafından asgari ücretin artırılmasına karşı
bir gerekçe olarak kullanıldı. İşveren temsilcisi asgari ücretin enflasyon
oranının (yüzde 12) üzerinde artırılması halinde işsizliğin daha da artacağını
(2) ileri sürdü.
Yani sermaye bir yandan devletçe kendilerine işçi başına
verilen ücret desteğinin 100 liradan 200 liraya çıkartılmasını talep ederken,
işçi sendikalarına aba altından sopa gösteriyor.
TÜRK-İŞ ise sözde “sosyal uzlaşı” görüntüsünün her
zamanki konu mankenliğini yapmaktan öte bir işleve sahip değil. Türkiye işçi
sınıfının böyle bir sendikal liderlikle temsil edilmesi (sınıfın içinde
bulunduğu durumdan ötürü) haksızlık diyemesek de, büyük bir talihsizlik.
TÜİK:
YÜZDE 5,4 ZAM YETER!
Hükümetin asgari ücret zammı ile ilgili olarak nasıl
bir öneride bulunacağının işaretini ise TÜİK verdi. Çünkü asgari ücretin en
fazla 2,331 lira (ağır çalışma koşullarında çalışan işçiler için) olmasını önerdi (bu ücret ayda 352 avroya
denk düşüyor).
Yani TÜİK mevcut asgari ücrete sadece yüzde 5,4
oranında zam yapılmasını yeterli buluyor. Çünkü kuruma göre çalışan bir işçinin
yaşam maliyeti sadece yüzde 5,4 artmış (3). Oysa gerçek çok farklı. Çünkü son
bir yılda sadece sebze ve meyve fiyatları yüzde 90 civarında, elektrik doğal
gaz fiyatları ise yüzde 30- 40’ın üzerinde artmış durumda.
Uygulamada, şimdiye kadar hükümetlerin hep TÜİK’in
önerisinin altında bir asgari ücret zammı yaptıkları dikkate alındığında, bu
yıl da kural bozulmaz ve sermaye –devlet ortak kararı ile işçilerin
ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak bir asgari ücret zammı gerçekleşirse sürpriz
olmaz.
“YAŞAM
ÜCRETİ” EKONOMİK BÜYÜMEYİ HIZLANDIRIR
Asgari ücretin yükseltilmesinin işletmelere zarar
vermesi ancak kriz zamanlarda zor durumda kalan küçük ve orta ölçekli
işletmeler açısından söz konusu olabilir. Ama bu da ücret sürümlü ve aşağıda
sözünü edeceğimiz bir büyüme stratejisi altında talep artışlarıyla önlenebilir.
Diğer taraftan, asgari ücretin sosyal haklarla
desteklenmiş bir yaşanılabilir bir ücret düzeyine çıkartılmasının ne ülke
ekonomisini, ne devlet bütçesini, ne de istihdamı olumsuz etkilemediği, tersine bunlar üzerinde olumlu etkiler
yarattığı yapılan çok sayıda bilimsel araştırma ile kanıtlanmış durumda (4).
Çünkü “yaşam ücretiyle” yürütülen bir büyüme stratejisi; hem gelir bölüşümü
eşitsizliğini azaltıcı, hem ekonomik
toparlanmayı sağlayıcı ve büyümeyi hızlandırıcı, hem de büyümekte olan bir
ekonomide vergi gelirlerini artırıcı niteliklere sahip bir strateji.
Bu strateji bu işlevini
talep ve arz yönlü olarak yerine getirir. Talep yönlü olarak daha yüksek ücret,
daha fazlaharcama, dolayısıyla da daha fazla talep ve daha hızlı büyüme demek.
Arz yönlü olarak daha yüksek ücret çalışanların mutluluğunu
artırır, işçi sirkülasyonunu azaltır, böylece emek gücü verimliliğini artırır.
ASGARİ ÜCRETE ZAM ŞAMPİYONU İKİ
ÜLKE: BU YIL MEKSİKA, GEÇEN YIL İSPANYA
Bu yıl asgari ücreti en fazla artıran ülke Meksika
oldu ve yüzde 20 zam yaptı (5). Bu ülkenin OECD içinde en düşük asgari ücret
düzeyine sahip bir ülke olması nedeniyle “zaten bunun yapılması kaçınılmazdı”
denilebilir. Bu haklı da olabilir zira her ne kadar bu ülkede enflasyon oranı
bizdekinin üçte bir kadar olsa da, asgari ücreti bizdekinden düşük.
Bu nedenle de asgari ücreti bizdekinden daha yüksek
olan bir ülkeden, İspanya’dan örnek vermek daha doğru olabilir.
İspanya devlet başkanı “zengin bir ülkeye yoksul bir
asgari ücret düzeyi yakışmaz” deyip 2018 yılında asgari ücretin yüzde 22
oranında artırılmasını onayladı. Böylece brüt asgari ücret aylık 858,5 avrodan
1,050 avroya çıkartıldı. Üstelik bu ülkede işçilere bir yılda 12 yerine 14 maaş
ödeniyor (6).
Türkiye’de brüt asgari ücret 386 avro, net 305 avro
civarında. Yani asgari ücretli bir
İspanyol işçi bizdekinden neredeyse üç kat daha fazla asgari ücret alıyor ve
üstelik bunu yılda 14 maaş üzerinden alıyor.
İSPANYA’DA
ENFLASYON BİZDEKİNİN ONDA BİRİ KADAR
Belki “bu ülkede enflasyon bizdekinden çok daha
fazladır, o nedenle de hükümet işçiyi enflasyona ezdirmek istememiştir” denilebilir.
Ancak İspanya’da 2018 yılında enflasyon yüzde 1 civarındaydı, 2019’da ise binde
4’e kadar düştü (7). Asgari ücrette yapılan böyle bir artış ileri sürülenin
aksine enflasyonu artırmadı, düşürdü.
Yani İspanya’da bizdekinin en az onda biri kadar düşük
enflasyon söz konusu. Böylece emekçiler, özellikle de asgari ücretliler
açısından hayat İspanya’da Türkiye’ye göre daha ucuz denilebilir.
İspanya’da asgari ücretin yükseltilme kararının
alındığı yıl olan 2018 yılında ekonomi de mükemmel durumda değildi. Zira bu
yılın ekonomik büyümesi sadece yüzde 2,5 idi ve bu bir önceki yıldan binde 5
daha düşüktü (8). 2019 yılında da ekonominin aşağı yukarı bu oranda büyümesi
bekleniyor. Yani yüzde 22’lik asgari ücret artışı ekonomik büyümeyi olumsuz
etkilemedi.
ASGARİ
ÜCRET ARTTI, İŞSİZLİK DÜŞTÜ
“Ya işsizlik ne olmuş” diye sorulabilir. Çünkü bizde işverenler
de, devlet de asgari ücret artışının işsizliği artıracağını ileri sürüyor. Oysa
İspanya’da geçen yıl işsizlik oranı (aylara göre) ortalama yüzde 15,0 ila yüzde
16,7 arasında yani oldukça yüksekti. 2019 yılında ise işsizlik yüzde 13,9’a
geriledi (9). Yani yüzde 22’lik asgari ücret artışı işsizliği artırmadı, tersine
düşürdü.
TÜRKİYE’DE
FAİZİ DÜŞÜRMEK İŞSİZLİĞİ AZALTMADI
Bizde Hükümet (işçilerin ücretlerini yükselterek talep
yaratmak yerine), faiz oranlarını indiriyor. Bunu yaparken de, ekonomide parasal
bir genişleme yaratıp, böylece canlılık ve istihdam yaratmayı hedeflediğini
açıklıyor. Peki, “bu faiz indirimleri beklendiği gibi yeni yatırımları teşvik
edip, istihdamı artıyor mu, işsizliği azaltıyor mu?”
Ana akım ekonomi teorisi çerçevesinde (normal
koşullarda) düşük faizin para-kredinin maliyetini düşüreceğinden daha fazla
yatırımı, dolayısıyla da daha fazla istihdamı teşvik edeceği görüşü kabul
edilir.
Ama bu bir şartla gerçekleşebilir: “Normal koşullar
altında!” Koşullar normal dışı ise bu mekanizma işlemez. Bu durumu en iyi
anlatan iktisatçı ise Keynes’tir. Keynes Genel Teori adlı meşhur kitabında bu
konuda özetle şunları söyler (10):
“Yatırımları etkileyen iki faktör mevcuttur.
Sermayenin marjinal etkinliği (ya da getirisi) ve güven. Güven ise çok önemlidir zira sermayenin
getirisini etkiler”.
GÜVEN,
DÜŞÜK FAİZDEN ÇOK DAHA ÖNEMLİ
Bir başka anlatımla, ekonomiye ve siyasete olan güven
her zaman iktisadi aktörlerin yani üreticilerin ve tüketicilerin öncelik
verdikleri bir durum. Çünkü güven duygusu sermayenin marjinal
etkinliği/getirisi üzerinde çok önemli bir etkiye sahip.
Bu tespit de neden Türkiye’de politika faizi
oranlarında geçen yılın Eylül ayından bu yılın Eylül ayına kadar yüzde
24.00’den yüzde 16.50’ye, yani 7,5 puanlık (yüzde 31’in üzerinde) bir indirim
yapılmasına (11) rağmen istihdamın artmayıp, tersine azaldığını ve işsizliğin
daha da arttığını anlatıyor.
Kısaca, faiz oranlarındaki indirimlerle bir finansal
krizi önlemek mümkün olabilirse de, tek başına böyle indirimler yatırımlardaki,
üretimdeki dolayısıyla da istihdamdaki azalmayı durdurmaya ve işsizlik artışını
önleyemeye yetmiyor.
Keza ahbap-çavuş-akraba kapitalizmi içinde sermayeye
verilen bunca mali teşvik ve onlara yönelik kurtarma operasyonları da ekonomiyi
canlandırma ve istihdam yaratma ve işsizliği düşürme konusunda başarısız
kalıyor.
EMEKÇİLERİN
STRATEJİSİ NE OLMALI?
Bu bağlamda sadece hukukun üstünlüğünün geçerli
olduğu, sosyal adaletin, böylece
toplumsal barışın sağlandığı bir demokratik ortamda, yatırımların
toplumsallaştırılarak sosyal olarak faydalı, doğayı tahrip etmeyen yatırımlar
biçiminde yapılmasıyla ekonomi verimli bir biçimde sürdürülebilir olarak
büyütülebilir. Böylece hem işsizlik ve yoksulluk azaltılabilir, hem de bölüşüm
adaletli yapılabilir.
Buradan
yola çıkarak emek örgütlerinin ve emekten yana siyasal parti ve hareketlerin
adaletli bir bölüşümü hedefleyen ve doğayı tahrip etmeyen verimli bir ekonomik
büyüme stratejisi olmalıdır.
Bu
strateji altında; asgari ücretin, (sosyal haklarla desteklenen) yaşam ücreti düzeyine
çıkartılması ve her türlü vergiden istisna tutulması ve ücretlerden SGK primi gibi
primlerin kesilmemesi (bu primleri işçiler için işverenler ve devlet ödemeli)
talep edilmeli.
Bu düzenlemeler nedeniyle ortaya çıkacak olan bütçe
açığının, güvenlik harcamaları gibi verimsiz kamu harcamalarının kısılması ve
zenginlerden alınan gelir ve kurumlar vergisi oranlarının artırılması ve
zenginlerden servet vergisi alınması gibi mali önlemlerle kapatılması
savunulmalı.
Son olarak işçi sendikalarını güçlendirecek ve toplu
pazarlık sistemini etkinleştirecek yasal değişiklikleri de içeren bir
demokratikleşme için mücadele edilmeli.
DİP
NOTLAR:
(1) TÜİK,
İşgücü İstatistikleri, Eylül 2019,
http://www.tuik.gov.tr (16 Aralık 2019),
(2) https://gazetemanifesto.com/2019/patronlardan-asgari-ucret-tehdidi-issizler-ordusuna-yenileri-eklenir (16 Aralık 2019).
(3) https://www.sozcu.com.tr/2019/ekonomi/tuik-asgari-ucret-onerisini-acikladi
(17 Aralık 2019).
(4) Iyanatul
Islam, “Minimum And Living Wages In Times Of Cuts”, http://www.social-europe.eu (17 October 2014) ; Johannes Schweighofer, “The German Minimum
Wage – Will It Destroy Jobs?”, http://www.social-europe.eu
(16 December 2013); Alan Manning, “Why Increasing The Minimum Wage Does Not
Necessarily Reduce Employment, http://www.social-europe.eu (27 January
2014); Ronald Janssen, “Beware Of ‘The Economist’ Promoting Minimum Wages”, http://www.social-europe.eu
(19 December 2013).
(5) https://www.telesurenglish.net/news/New-Minimum-Wage-Increase-is-Mexicos-Highest-in-44-Years
(17 December 2019).
(6) https://tradingeconomics.com/spain/minimum-wages
(19 December 2019).
(7) https://tradingeconomics.com/spain/inflation-cpi
(19 December 2019).
(8) https://www.macrotrends.net/countries/ESP/spain/gdp-growth-rate
(19 December 2019).
(10)
John Maynard Keynes, Genel Teori-İstihdam , Faiz ve Paranın Genel Teorisi, İkinci Baskı,
Kitap IV, Kısım 11, Kalkedon Yayınları, 2010, s.123-154.
(11)
https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Temel+Faaliyetler/Para+Politikasi/Merkez+Bankasi+Faiz+Oranlari/1+Hafta+Repo.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder